Merhabalar öncelikle. Forumda yaklaşık 2 yıl önce açılmış benzer bir konuyu okuduktan sonra, kendi konumu açma isteği hissettim. Nacizane yardım da talep ediyorum diyebilirim.
Konuya değinecek olursam; eşcinsel olmak zor. Okulda zor, çevrede zor, sokakta zor ve spor salonunda da zor. En azından spor salonunda kısmı benim için zor şu aralar. 1 yıllık bir üyelik kapsamında spor salonuna yazılmıştım kasım ayında. Kilo verme ve vücut geliştirme amaçlarım doğrultusunda üyeliğimi yaptırdım. 7 ay geçti ve sadece 5 kilo verebildim(Diet ve yeterli anlamda spor yapmadığım için).
Diet yapamamın, paralelinde spora ağırlık vermeyişimin büyük etkeni eşcinselliğim. 21 yaşındayım. Kendime 2 yıldır açığım. Bu kavramlara yabancı olanlar için ufak bir açıklama yapayım; kurulmuş düzenler, örf ve adetler vb. değerler gereği eşcinsel olan kişiler 10-18 yaşları arası kendini reddetme süreci yaşıyorlar(Yaş sınırı kimi zaman 30-40 lara dayanabiliyor. Tamamen istatistiki değildir.) Kimileri toplum ve din baskısına tamamen boyun eğip kendini reddediyor ve bu durum çoğu zaman intiharlara yol açıyor. Kimileri de şanslıysa; araştırıyor, psikiatrlara gidiyor, ediyor. Sonucunda bunun hastalık olmadığı öğrenildiğinde kendini kabul ediyor ve yaşamına devam ediyor. Kendine açık olmak durumu bu şekilde ilerliyor.
Kavramların yanı sıra bilimde eşcinsellik; 1970'li yıllarda gerek Dünya Sağlık Örgütü(WHO), gerekse Amerikan Psikiyatri Derneği(APA) tarafından hastalık kategorisinden çıkarılmıştır. Eşcinsellik; "tıpkı heteroseksüellik gibi bir cinsel yönelimdir. Kesinlikle değiştirilemez" ifadelerine yer verilmiştir.
E tabi ki, ortaokul, lise gibi sancılı dönemleri yaşayıp (Okulda herkesin dalga geçmesi, hemcinsinizden hoşlandığınız hâlde sırf arkadaşlarınız tarafından dışlanmamak için kız arkadaşı edinme çabaları), bir anda normalsin, hayatına devam et dendiğinde pat diye olmuyor. Çünkü yıllar yılı bilinçaltınıza işlenmiş olan "öteki olmak, hasta olmak, yanlış-günahkar olmak" kavramlarını yıkmak için biraz zaman gerekiyor. Çoğu kişi bunun hormonlardan, yetiştirilmeden, baba figürü eksikliğinden kaynaklandığını savundu. Fakat hormonların; kişi erkekse,testosteron hormonu; sesinin kalınlığı, kılların yoğunluğu(bıyık-sakal), cinsel organın gelişmesi gibi işlevlere etki etmektedir. Kişi kadın ise östrojen hormonu; göğüslerin büyümesi, sesin ince olması, tüy ve kılların zayıflığı, cinsel organ gelişimi gibi fonksiyonları etkiler. Eşcinseller üzeri yapılan çoğu araştırmada herhangi bir hormon düşüklüğü saptanmamıştır. Özel bilgi olarak, eşcinselliğini ailesine açıklayan bir arkadaşıma, ailesinin zorlaması ile hormon tedavisi uygulandı. Değişen tek şey, sesi kalınlaştı ve kılları arttı. Varılacak sonuç; kişilerin hangi cinse ilgi duyduklarına hormonları sebep olmuyor. Ki eşcinselliğin hormondan kaynaklandığını ileri süren kişiler; vücudunda östrojen hormon fazlalığı dolayısıyla, göğüsleri büyüyen bir erkeğin, heteroseksüel(karşı cinsten hoşlanan) olmasını açıklayamamaktadır. Aynı zamanda vücudunda testosteron hormonu yüksek olan ve bu sebeple yüzünde ciddi anlamda sakallanma olan kadınların, eşcinselliği hormon bozukluğu olarak niteleyen kişilere göre, lezbiyen olması gerekirdi.
Yine eşcinselliğin; yetiştirilme ve baba figürü eksikliğinden kaynaklandığını ileri sürenler, aynı duyarlı anne ve baba deneyime sahip iki erkek ikizin, neden sadece bir tanesinin eşcinsel olurken, diğerinin heteroseksüel olduğunu açıklayamamaktadır. Eşcinselliği tedavi ettiğini ileri sürenler, özellikle erkek eşcinselliğini ele almaktadır. Çünkü toplumumuz erkek egemen bir toplum ve paranın çoğu buradan kazanılabilir.
Bu bilgileri neden veriyorum; benzer açılan konuda arkadaşımız derdini söylediğinde, altına yapılan yorumlarda bilgi eksikliğine tanık oldum. Evet her konuda bilgimiz olmayabilir. Herşeyi bilmek zorunda değiliz. Fakat, bilmediğimiz birşey hakkında da bu hormondan kaynaklanmaktadır, psikolojik bir sorundur, hastalıktır demek peşin hükümlülüktür.
Konunun başına dönecek olursam, geçmişte yaşadığım travmalardan kaynaklı olarak motivasyonumu spor salonunda bir türlü yüksek tutamıyorum. Evet zayıflamak istiyorum çünkü kıyafet-beden bulma derdim var diğer herkes gibi. Sizden isteğim, motivasyonunuzu nasıl yüksek tutabiliyorsunuz? Yani spor yaparken tabiri caizse transa filan mı geçmeliyim? Özellikle spor konusunda 'kendince uzmanlaşmış' kişilerin yorumlarını bekliyor olacağım.
İyi Sporlar![
Konuya değinecek olursam; eşcinsel olmak zor. Okulda zor, çevrede zor, sokakta zor ve spor salonunda da zor. En azından spor salonunda kısmı benim için zor şu aralar. 1 yıllık bir üyelik kapsamında spor salonuna yazılmıştım kasım ayında. Kilo verme ve vücut geliştirme amaçlarım doğrultusunda üyeliğimi yaptırdım. 7 ay geçti ve sadece 5 kilo verebildim(Diet ve yeterli anlamda spor yapmadığım için).
Diet yapamamın, paralelinde spora ağırlık vermeyişimin büyük etkeni eşcinselliğim. 21 yaşındayım. Kendime 2 yıldır açığım. Bu kavramlara yabancı olanlar için ufak bir açıklama yapayım; kurulmuş düzenler, örf ve adetler vb. değerler gereği eşcinsel olan kişiler 10-18 yaşları arası kendini reddetme süreci yaşıyorlar(Yaş sınırı kimi zaman 30-40 lara dayanabiliyor. Tamamen istatistiki değildir.) Kimileri toplum ve din baskısına tamamen boyun eğip kendini reddediyor ve bu durum çoğu zaman intiharlara yol açıyor. Kimileri de şanslıysa; araştırıyor, psikiatrlara gidiyor, ediyor. Sonucunda bunun hastalık olmadığı öğrenildiğinde kendini kabul ediyor ve yaşamına devam ediyor. Kendine açık olmak durumu bu şekilde ilerliyor.
Kavramların yanı sıra bilimde eşcinsellik; 1970'li yıllarda gerek Dünya Sağlık Örgütü(WHO), gerekse Amerikan Psikiyatri Derneği(APA) tarafından hastalık kategorisinden çıkarılmıştır. Eşcinsellik; "tıpkı heteroseksüellik gibi bir cinsel yönelimdir. Kesinlikle değiştirilemez" ifadelerine yer verilmiştir.
E tabi ki, ortaokul, lise gibi sancılı dönemleri yaşayıp (Okulda herkesin dalga geçmesi, hemcinsinizden hoşlandığınız hâlde sırf arkadaşlarınız tarafından dışlanmamak için kız arkadaşı edinme çabaları), bir anda normalsin, hayatına devam et dendiğinde pat diye olmuyor. Çünkü yıllar yılı bilinçaltınıza işlenmiş olan "öteki olmak, hasta olmak, yanlış-günahkar olmak" kavramlarını yıkmak için biraz zaman gerekiyor. Çoğu kişi bunun hormonlardan, yetiştirilmeden, baba figürü eksikliğinden kaynaklandığını savundu. Fakat hormonların; kişi erkekse,testosteron hormonu; sesinin kalınlığı, kılların yoğunluğu(bıyık-sakal), cinsel organın gelişmesi gibi işlevlere etki etmektedir. Kişi kadın ise östrojen hormonu; göğüslerin büyümesi, sesin ince olması, tüy ve kılların zayıflığı, cinsel organ gelişimi gibi fonksiyonları etkiler. Eşcinseller üzeri yapılan çoğu araştırmada herhangi bir hormon düşüklüğü saptanmamıştır. Özel bilgi olarak, eşcinselliğini ailesine açıklayan bir arkadaşıma, ailesinin zorlaması ile hormon tedavisi uygulandı. Değişen tek şey, sesi kalınlaştı ve kılları arttı. Varılacak sonuç; kişilerin hangi cinse ilgi duyduklarına hormonları sebep olmuyor. Ki eşcinselliğin hormondan kaynaklandığını ileri süren kişiler; vücudunda östrojen hormon fazlalığı dolayısıyla, göğüsleri büyüyen bir erkeğin, heteroseksüel(karşı cinsten hoşlanan) olmasını açıklayamamaktadır. Aynı zamanda vücudunda testosteron hormonu yüksek olan ve bu sebeple yüzünde ciddi anlamda sakallanma olan kadınların, eşcinselliği hormon bozukluğu olarak niteleyen kişilere göre, lezbiyen olması gerekirdi.
Yine eşcinselliğin; yetiştirilme ve baba figürü eksikliğinden kaynaklandığını ileri sürenler, aynı duyarlı anne ve baba deneyime sahip iki erkek ikizin, neden sadece bir tanesinin eşcinsel olurken, diğerinin heteroseksüel olduğunu açıklayamamaktadır. Eşcinselliği tedavi ettiğini ileri sürenler, özellikle erkek eşcinselliğini ele almaktadır. Çünkü toplumumuz erkek egemen bir toplum ve paranın çoğu buradan kazanılabilir.
Bu bilgileri neden veriyorum; benzer açılan konuda arkadaşımız derdini söylediğinde, altına yapılan yorumlarda bilgi eksikliğine tanık oldum. Evet her konuda bilgimiz olmayabilir. Herşeyi bilmek zorunda değiliz. Fakat, bilmediğimiz birşey hakkında da bu hormondan kaynaklanmaktadır, psikolojik bir sorundur, hastalıktır demek peşin hükümlülüktür.
Konunun başına dönecek olursam, geçmişte yaşadığım travmalardan kaynaklı olarak motivasyonumu spor salonunda bir türlü yüksek tutamıyorum. Evet zayıflamak istiyorum çünkü kıyafet-beden bulma derdim var diğer herkes gibi. Sizden isteğim, motivasyonunuzu nasıl yüksek tutabiliyorsunuz? Yani spor yaparken tabiri caizse transa filan mı geçmeliyim? Özellikle spor konusunda 'kendince uzmanlaşmış' kişilerin yorumlarını bekliyor olacağım.
İyi Sporlar![