Dün tam yazarken kapatılmıştı konu, devam edeyim madem
Bu durumda sosyal toplum anlayışı şöyle bir şey oluyor, topluluğun çoğunluğu ne derse o, topluluğun çoğunluğunun istekleri azınlığın haklarını kısıtlarsa bile azınlık olan kusura bakmayacak, sesini çıkartmadan oturacak. Ancak bu çoğunluk diktatörlüğüdür, demokrasi değil. Anayasada sabaha karşı davulla uyandırılmama özgürlüğünin girebileceği bir madde var mı bilmiyorum, hukukçu değilim. Belki şu işimizi görür, 24. madde "Hiç kimse ibadete katılmaya zorlanamaz" der. Burada karşı çıkılacak nokta muhtemelen "ama gece davulla uyandırılmak oruç tutmaya zorlama değil ki, biz gene davul çalalım, sen yerinden zıpla ama oruç tutmamakta özgürsün" şeklinde olur. Tabi ki bu şekilde dile getirilmez ama lafın geldiği nokta bu olur. Gerçekten bu madde bunu karşılıyor mu bilmiyorum, eğer karşılamıyorsa bu sadece anayasanın eksikliğini gösterir. Bu durumda yapılacak şey anayasanın bireysel hak ve özgürlükleri ön plana alarak güncellenmesi olmalı, "ben davulumu çalarım, senin çocuğun hastan da umurumda değil" olmamalı. Demokraside temel hak ve özgürlükler çoğunluğun oylarına sunulmaz. Buna da şu söylenebilir, "tamam da temel hak ve özgürlüklerin içinde senin veya hastaların uyuma hakkı yok". Ehh...Sanırım neden çoğunluğun istediğinin bu konuda karar ölçüsü sayılamayacağını görebiliriz. Gece davul çalınarak uyandırılmanın stres olduğunun farkındayız umarım. Stres tansiyonu yükseltir, iyi dinlenememek tansiyonu yükseltir. Çoğumuzun kalp hastası yakını vardır, hastalarımızın sağlıklarını toplumun oylarına mı sunalım?
Peki ben neden mahalle referandumları öneriyorum böyle dememe rağmen? Bu kötü biz çözüm önerisi olsa da insan haklarını oylamaya sunmak isteyenleri insafa getirip bir orta yol bulabilmek için. Böylece en azından belli bölgelerde hastalar, çocuklar rahat edebilirler, hem de çoğunluğun dediğinin olmasını isteyenler de bu oylama sonucunu kabullenebilirler. Türkiye çapında bir oylama bunu çözmez çünkü farklı bölgelerin farklı düşünceleri, farklı yaşam koşulları var. Biz 80 milyonluk, komün halinde yaşayan bir şirinler köyü değiliz. Bu kadar büyük bir insan topluluğuna, düşüncelerin bu kadar bölgeden bölgeye değiştiği bir konuda, merkeziyetçilik huzur değil huzursuzluk getirir.
Ayrıca şu ön kabulü de bir kenara bırakalım, ramazan davulunun çalınmasını istemeyenler sadece oruç tutmayanlar veya gayrimüslimler değil. Dediğim gibi kendi tutup da çocuğunun, hastasının uyanmasını istemeyen, geceden yiyerek yatan ve sabah erkenden işe gidecek olan çok sayıda insan da buna karşı. Bunu da bırak, saatini, telefonunu kurup yatan ve oruç tutan çok sayıda insan da burnunun dibinde davul çalınmasından rahatsız. Komşumun alzheimer hastası annesi davula uyanıp düşmanı zannedip kızına saldırıyordu arkadaşlar, insaf.
Genişletmek için tıkla...