gaddarkemal
Yeni Üye
Arkadaşlar bir kaç gündür foruma girmediğimden, bu girişimde 650 kadar okunmamış mesajla karşılaştım ve elimden geldiğince incelemeye çalışıyorum sanırım bugün bitiremem. Bu konuda da yazılanlaraın hepsine göz attım bazılarının tamamını okudum.
Öncelikle benim görüşüm kavga dünyanın en çirkin işlerinden biridir bununla birlikte maalesef hayatın gerçeğidir. Sevmiyorum kavgayı, adam gibi insan gibi çiçek gibi yaşamayı. Tartışılsa bile asla ve asla kaba kuvvete başvurulmamasını isteyen biriyim.
Adam olmalı efendi olmalı sakin olmalı vs vs. Zaten herkes çok güzel yazılar yazmış, benim kavganın kötülüğü ve kavgadan uzak durmak için yapılması gerekenler hakkında yazmam gerekmiyor.
Benimde ilk mesajda sorulan soruya verilecek tavsiyelerim var kendi çapımda. Eğer kaçınılmaz olarak bir kavganın içine düştüysek öncelikle o kavganın geçmişini ve geleceğini çok çabuk analiz etmeliyiz. Her kavga özeldir ve ayrı bir uygulama gerektirir. İki tarafında sinirlerinin gerildiği bir kavgada daha kontrollü ve önleyici hatta defansif olmak gerekebilirken açıkça saldırıya uğradığımız durumlarda daha farklı bir stratejiye uygun davramalıyız.
Bir kavgadan başarılı ayrılmak istiyorsanız muhakkak acımasız olacaksınız. Merhamet vb. duygu ve düşünceleri kapı dışarı edeceksiniz, unutacaksınız hiç yokmuş gibi. Varsa ateşli silahlar yoksa kesici delici o da yoksa ağır ve sakatlayıcı malzemeleri kullanmak gerekir. Tabii ki bunu gerektiren kavgaların ayrımını çok iyi yapmak gerekiyor.
Bir kere içinde bulunduğunuz mekan sizin savaş alanınızdır ve herşey sizin kullanımınıza açıktır, uygun olanları kullanmaktan bir an bile tereddüt etmemek gerekir.
Elbette her kavganın kavga öncesi ve kavga esnasında bir psikolojik boyutu da vardır ancak önemli kavgalarda mücadele başladığında psikolojiyi falan bir kenara bırakıp çevremizdeki sandalye, kültablası ne varsa kullanmalıyız. Sakin veya sinirli olmanız pek birşeyi değiştirmez siz kullanın yeter. Aynı şekilde sersemleyen insanın (duruma göre düşman) sersemliğinden faydalanıp özellikle kafasını sert ve köşeli yerlere vurmak etkili olur. Şiddet; vahşettir, o halde vahşi olacaksınız.
Kavga başlarında da hayati ve hassas bölgelere karşınızdakine ve size neler olabileceğeini düşünmeden etkili hasarlar vermek lazım. Kavganın değerlendirmesi kavga esnasında değil öncesinde yapılır, gereksiz bir kavga için, sırf ego için yapılacak bir kavga için alttan alın ama kavganın çeşidini belirledinizse artık geri dönmeyin, ona uygun davranın.
Saldırı kadar savunmanızı da iyi yapmak zorundasınız, çünkü esas başarı hiç denecek kadar az hasar almaktır, bazı şeyler geri gelmeyebilir çünkü. Karşınızdakini ne kadar umursamıyorsanız, kendinizi o derece sevin. Tabi iki darbe alınca geri durun demiyorum bu sadece sizi daha da ateşlesin. Hülasa acıya da dayanmak lazım.
Sonuç olarak bahsettiğim şekilde kavgalar ancak gerçekten ve mutlak olarak hakedenlerle son çare olarak yapılacak pis işlerdir. Pis bir işe soyunursanız hakkını vereceksiniz, zamanla bundan zevk bile duyabilirsiniz zira şiddet duygusu da maalesef bizim kötü yanımızın bir gerçeği. Tabii ki bundan zevk duyduğunuz anda işler yolunda gitmiyor ve bir sadist oluyorsunuz demektir. Yani acımasızlığı mecburi ve geçici bir durum görmeliyiz.
Öncelikle benim görüşüm kavga dünyanın en çirkin işlerinden biridir bununla birlikte maalesef hayatın gerçeğidir. Sevmiyorum kavgayı, adam gibi insan gibi çiçek gibi yaşamayı. Tartışılsa bile asla ve asla kaba kuvvete başvurulmamasını isteyen biriyim.
Adam olmalı efendi olmalı sakin olmalı vs vs. Zaten herkes çok güzel yazılar yazmış, benim kavganın kötülüğü ve kavgadan uzak durmak için yapılması gerekenler hakkında yazmam gerekmiyor.
Benimde ilk mesajda sorulan soruya verilecek tavsiyelerim var kendi çapımda. Eğer kaçınılmaz olarak bir kavganın içine düştüysek öncelikle o kavganın geçmişini ve geleceğini çok çabuk analiz etmeliyiz. Her kavga özeldir ve ayrı bir uygulama gerektirir. İki tarafında sinirlerinin gerildiği bir kavgada daha kontrollü ve önleyici hatta defansif olmak gerekebilirken açıkça saldırıya uğradığımız durumlarda daha farklı bir stratejiye uygun davramalıyız.
Bir kavgadan başarılı ayrılmak istiyorsanız muhakkak acımasız olacaksınız. Merhamet vb. duygu ve düşünceleri kapı dışarı edeceksiniz, unutacaksınız hiç yokmuş gibi. Varsa ateşli silahlar yoksa kesici delici o da yoksa ağır ve sakatlayıcı malzemeleri kullanmak gerekir. Tabii ki bunu gerektiren kavgaların ayrımını çok iyi yapmak gerekiyor.
Bir kere içinde bulunduğunuz mekan sizin savaş alanınızdır ve herşey sizin kullanımınıza açıktır, uygun olanları kullanmaktan bir an bile tereddüt etmemek gerekir.
Elbette her kavganın kavga öncesi ve kavga esnasında bir psikolojik boyutu da vardır ancak önemli kavgalarda mücadele başladığında psikolojiyi falan bir kenara bırakıp çevremizdeki sandalye, kültablası ne varsa kullanmalıyız. Sakin veya sinirli olmanız pek birşeyi değiştirmez siz kullanın yeter. Aynı şekilde sersemleyen insanın (duruma göre düşman) sersemliğinden faydalanıp özellikle kafasını sert ve köşeli yerlere vurmak etkili olur. Şiddet; vahşettir, o halde vahşi olacaksınız.
Kavga başlarında da hayati ve hassas bölgelere karşınızdakine ve size neler olabileceğeini düşünmeden etkili hasarlar vermek lazım. Kavganın değerlendirmesi kavga esnasında değil öncesinde yapılır, gereksiz bir kavga için, sırf ego için yapılacak bir kavga için alttan alın ama kavganın çeşidini belirledinizse artık geri dönmeyin, ona uygun davranın.
Saldırı kadar savunmanızı da iyi yapmak zorundasınız, çünkü esas başarı hiç denecek kadar az hasar almaktır, bazı şeyler geri gelmeyebilir çünkü. Karşınızdakini ne kadar umursamıyorsanız, kendinizi o derece sevin. Tabi iki darbe alınca geri durun demiyorum bu sadece sizi daha da ateşlesin. Hülasa acıya da dayanmak lazım.
Sonuç olarak bahsettiğim şekilde kavgalar ancak gerçekten ve mutlak olarak hakedenlerle son çare olarak yapılacak pis işlerdir. Pis bir işe soyunursanız hakkını vereceksiniz, zamanla bundan zevk bile duyabilirsiniz zira şiddet duygusu da maalesef bizim kötü yanımızın bir gerçeği. Tabii ki bundan zevk duyduğunuz anda işler yolunda gitmiyor ve bir sadist oluyorsunuz demektir. Yani acımasızlığı mecburi ve geçici bir durum görmeliyiz.