Kolesterolün Tehlike Sınırı

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve Gio tarafından 17 Temmuz 2009 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 20 üye.
  1. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    Bilgilerinize ek olarak doğal beslenmeye uygun diyetler her zaman sağlıklıdır. Örneğin yağlar doğada et ve sebzelerle birliktedir. Doğada unlu besinler yoktur. Şeker ise doğal olarak yağ ile birlikte bulunmaz.
    Yağlar sebze ve et ile alındıklarında faydalı, unlu besinler ve şeker ile alındıklarında zararlıdır.
    Başta ekmek olmak üzere unlu ve şekerli besinlerin kesilmesi ve sebze, meyve, et, kuruyemiş, yumurta ile oluşturulacak olan doğal diyet ile hemen tüm yakınmalarda hastalara faydalı olacağı görülecektir.



    Dr.Güçlü Ildız

     
  2. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Bazı arkadaşlar hala kas gelişimi ile karbohidrat arasında bir bağlantı kuruyorlar.

    Özellikle düşük karbohidratlı diyetlerde kas içindeki glikojen azalır.

    Bu durumda şişkin gözüken kaslar birden bire şişkinliği kaybetmeye başlar.

    Bu kas kaybı değildir. Şayet kas kaybı olabilmesi için vücuda yeterince protein ve yağ almamak gerekir.

    Vücut anatomisi Kas haritasında inceleyiniz iskelet kemikleri üzeri liflerle sarılıdır.

    İşte burada kaybolan glikojen, hipertrofiye uğramış kas liflerinin kaybolduğuda nereden çıktı.

    Şayet kaslar yağlarla gayet güzel beslenebiliyor ancak antremanlarda glikoz yakılıyor.

    e yüksek protein ve yağ alımı ile yeterli glikoz üretilemiyormu?

    Öncelikle kas liflerinin hipertrofiye uğramasını yağlarla beslenerek sağlayamazmıyız?

    Kas içinde bulunan glikojen azaldıkça kaslar doluluğunu kaybeder ama asla yıkılmazlar.

    Ayrıca antremandada tekrar şişmeye başlarlar .

    Kas içinde bulunan glikojen ve suyun azalması kasın kaybolduğu anlamına gelmez.

    Öncelikle ilk bilinmesi gereken konu bu.

    bizim için önemli olan Kas liflerimizdir. Ne kadar kas liflerine yaklaşırsak o kadar iyidir.

    Bu yağsız ve atletik vücut formunu yakalamamızı sağlar.

    Kas lifleriniz gözükmüyor ise vücudunuzun ustu su ve yağla kaplı kaslarda glikojen stoklanmış durumdadır.

    Peki vücut geliştirmeci için önemli olan neydi?

    Yüzde 7 yağ oranlarına yakalamak ve maksimum su tutmuş bir vücuda sahip olmak.

    O yüzden yeniden yapılanan beslenme programlarında maksimum protein ve yağ düşük karbohidrat uygulanıyor.

    vücut geliştirme federasyonu dergisine ulalaşbilirseniz özellikle öğrenebilirsiniz.

    gavur bunu paleotic diyet diyor. Hatta bununla ilgili Paleo Diyeti diye bir kitap dahil yazılmış durumda.

    Artık abd dahil her ülkede spor salonlarında uygulanmaya başlanıyor yavaş yavaş. Paleo Diyeti atletlet ve sporcular için en önemli beslenme unsurlarını içeriyor.

    Özellikle karbohidrat tüketimi çok tehlikeli olabilir vücutta lokal yağlanmalara sebeb olabilir. İnsulin direnci oluştugunda reaktif hipoglisemiye kadar varan durumlarla karşılaşabilirsiniz.

    bizim için enerji kaynaklarının reaktif hipoglisemiye sebeb olup olmadığı eğer şayet insulin direncini başlatmayacak tarzda besleniyorsanız sorun yok.

    Reaktif hipoglisemi yağlanmanın baş mimarıdır.
     
    Son düzenleme: 20 Kasım 2010
    heldic bunu beğendi.
  3. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    Coyote

    cok degerli bilgiler.

    Ek olarak insanlar vucudundaki yaglar ile dısardan alınan yaglar aynı sanarlar. Vucuddaki yaglar sekerden donusen yaglardır.

    Kalori hesabı yapmak bence en buyuk hata Cunku iyi yag dan saglanan kalori ile hormonlarımız tavan yaparken

    Karbonhidrat agırlıklı yagdan kıt bir beslenmede hormonlarımız iyi calısamaz.

    Diyetten kolestrol ve yagı cıkarmak intihara kadar gidebilir. Cunku beynin yuzde 65 i yagdır.
     
    Coyote bunu beğendi.
  4. 007EMRE
    Offline

    007EMRE Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2010
    Mesajlar:
    347
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    Tamam karbonhidratları o zaman kesemeyiz ama sonuçta miktarını dengeleyerek tüketebiliriz.Bu sporda pirinç,bulgur,makarna olmadan nasıl antrenmana cıkarız güç lazım enerji lazım tamam yağlarda önemli ancak bunlarıda çok kesmek mantıklı değildir heralde :)
     
  5. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    insanların yaşamındaki beslenme alışkanlıkları bir bir değişmeli kaldıki özellikle egzersiz ve spor yapan kişilerin.

    Özellikle mayalanmış içecekler kullanılmalı ( kefir boza kımız ve ayran)
    Unlu ve şekerli gıdalardan kaçınmalı
    Tahılları ölçülü tüketmeli
    Doymak için tahıl ürünlerini değil yağ ve proteinleri kullanmalıyız

    yeşil yapraklı olmak uzere butun meyve sebzeler karbohidrat içerir peki neden diyetimizde onlara çok az yer veriyoruz.

    Burada atlanılmaması gereken nokta haz duygusu, özellikle biz insanların haz duyguları yeme içme durumunda ortaya çıkıyor ve tatlı gıdalar insanların kendılerını aşırı mutlu hıssetmesını sağlıyor.

    Aynı şey sigara ve alkol bağımlığında ve madde bağımlılığındada mevcut.

    yani bir nevi özellikle unlu ve şekerli gıdalar ve rafine edilmiş tahıllar çikolatalar insanların beyinlerinin çalışma yapısını bozuyor insulin resistansını bozuyor reaktif hipoglisemi oluşuyor.

    Tabiki doğal yağların vücut yağları ile hiç bir ilgisi yok.

    Haz duygusunu aştığınız zaman yani yiyeceklerden zevk almamaya başladığınızda çok basit yağlanma sorunları çözülücektir ve hayatınızdaki her problem çözülecektir.

    Peki yiyeceklerden neden zevk alıyoruz hemen hemen her bağımlılıkta olduğu gibi beslenme zorunlu bir bağımlılık. Özellikle beslenme hormonların salınımını etkiliyor.

    Ancak yağlar ve protein hiç birşekilde insulin hormonunu etkilemiyor bir çok karbohidrat kaynağı daha ağızda insulin salınımını arttırıyor.

    bitmedi insulinin salınımını tetiklemek diğer hormonlarıda salınımını arttırıyor ve bu mutluluk verici hormonlar insanları mutlu ediyor. Ancak siz mutlu olurken abdominaller kayboluyor ve yağın yakılması durduruluyor.

    Eğer karbohidratları tuketmediğinizde aynı oranda mutluluk verici hormonları enjekte etseler kesinlikle karbohidrat aramassınız.

    Karbohidratın en buyuk özelliği beyni etkilemesi ve antremanda kullanılması.

    Çok yüksek oranlarda alınması insanlık için faydalı değil. CRP yi hatırlıyoruz.

    Eski insanların geleneksel usulle beslenmeleri bizler için iyi bir ışık olabilir.

    Yağların proteinlerle beraber alınması gerekiyor ve çok az oranlarda karbohidrat beraber alınmalı.

    Bu eski dünyanın yaşam ve beslenme tarzıdır. Uygulaması kolaydır ve tümden hayatınızı değiştirmekte birebirdir.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 21:37 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 21:03 ----------

    Aşırı tüketimleri zararlı, her ne olursa olsun eğer vücudunuz su ile kaplanıyor ve bel çevrenizde yağlanma varsa istenilen hedeften uzaktasınız demektir ve yedikleriniz yağlanmanıza sebeb oluyor demektir.

    en azindan karın kaslarımız net bir şekilde gözükmeli.
     
    Son düzenleme: 20 Kasım 2010
    heldic bunu beğendi.
  6. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    Coyote

    Ben yuksek yag tam protein dusuk karbonhidrat diyetine basladıgımdan beri Daha dincim yorulmuyorum. Bugun gittim babama tarlada yardım ettim Babam saskın gozler ile beni izledi kosar adım tasıyordum agırlıkları Ve aksam gidip bir daha calısmak istedim.

    Sende de oluyormuydu ?

    Kendimi olabildiginden cok fazla enerjik hissediyorum. bazen 2 de uyuyup sabah 6 da kalkıp kosuyorum ve cok zindeyim Nesem cok iyi kız arkadasım ile sorunlar olsa bile umrumda olmuyor cogu kez diyorum banane ya onumu dusunecem simdi Kafam cok rahat sanki bu dunyada yapamacagım bir is yok.

    Ne zaman karbonhidrat tuketmek zorunda kalsam misafirlik yada arada nefis cigkofte pizza v.s cekiyor arkadaslarım yerken bende yiyorum ama 40 yılın 1 bası ondan sonraki gun kendimi halsiz hissediyorum ve sabah sporumu yapmak icin kalkmak istemiyorum

    Ben ozellikle yuksek kolestrollu yiyecekleri tercih ediyorum

    Sevgili Coyote deniz urunlerinden subye yi sana oneririm kilosunu 3 4 liraya alabilirsin protein ve kolestrol oranı yuksek
     
    Coyote bunu beğendi.
  7. 007EMRE
    Offline

    007EMRE Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2010
    Mesajlar:
    347
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    Yani kısaca beslenmemiz % kaç karbonhidrat , %kaç protein , % kaç yağdan oluşacak ?
     
  8. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    oranlar her zaman için doyana kadardır. Sofradan asla tok hissedilmeden kalkılmamalı.

    Karbohidratları beslenmemizin yüzde 30 olarak ayarlamalı protein ve yağı sınırlandırmamalıyız. sınırsızca protein ve yağ tüketilebilir.

    ayrıca içeceklerde kafein türk kahvesinden karşılanmalı hazır kahvelerden uzak durmalıyız.

    hazır meşrubatlar yok onların yerine geleneksel içecekler var.

    Mesela kefir mesela boza dilediğiniz kadar tüketin sorun yok. insulin dengesini bozmadıkları için faydalı urunler.

    türk kahveside insulin dengesinde sorun yaratmıyor.

    ne kalori hesaplamaları ne anlamsızca şuursuzca deli gibi şeker ve şekere dönüşecek urunlerin tuketımı hepsi yanlış.

    önemli olan geleneksel beslenme tarzını sürdürmek.

    kısaca un şeker ve rafine urunler yasak

    Tam tahıllı rafine edilmemiş gıdalar oldukça kısıtlı

    Proteinler ve yağlar serbest

    sebze tüketimi ve yeşil yapraklı urunlerin tuketımı serbest.

    düşük şeker içeren meyveler serbest

    yüksek şeker içeren glikoz içeriği yüksek meyveler sınırlı.

    Önemli olan kan şekeri oldugunu söylemiştik.

    karbohidratları sebzelerden ve tam tahıllı rafine edilmemiş gıdalardan sağlamamız yeterli.

    Makarna dahil tehlikeli.

    Esmer pirinç ve bulgur mükemmel ancak fazlası zararlı. Düşük oranlarda alınmalı.

    Özellikle tam tahılllı ekmekler (yüzde98)çavdar ekmeği ve yulaf ekmeği(yüzde98) yüzde98 çavdar içermeli faydalı.
     
    Son düzenleme: 20 Kasım 2010
  9. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    o ekmekleri piyasada bulmak baya zor kendimiz yapmamiz lazim yok diyede beyaz ekmek yememeliyiz daha cok sebze yemek daha mantikli

    ben meyveleri de tamamen hayatimdan cikardim sebzeler hem daha cok vitamin mineral dolu hem sekersiz


    coyote nin dediklerine nazaran

    2 ayda 1 tup dvitamini

    hergun
    2 gr balik yagi
     
  10. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Sayın heldic kesinlikle karbohidratsız yaşamak yanlış birşey özellikle biz spor yapan kişilerde mutlaka karbohidrat alınması gerekir. Beyinin çalışması için karbohidrat gerekiyor ve bazı hormonların salınımı için.

    ancak yağların ve proteinlerin en önemli özelliği insulin kanda aşırı artmasını engellemesi ve açlık hissini ortadan kaldırmaları.

    yapılan araştırmalarda rafine karbohidratlarla dahil alınan tekli doymamış yağ asitlerinin bel çevresi yağlanmasını yavaşlattığı görülüyor.

    yani çevremizde çok yiyip çok az yağlanan insanların yağlanmama sebebi yağları çok fazla tüketmeleri.

    Ayrıca içeriğinde bolca yağ bulunan geleneksel kek börek gibi hamur işleri çok az oranlarda tüketilebilir ancak yanlarında mutlaka tam yağlı süt yada ayran tüketilmesi gerekiyor.

    Böylece kan şekerleri düşmüyor yani reaktif hipoglisemi gerçekleşmiyor.

    Zaten diyet yapan insanların zorlanmalarının en buyuk nedenlerinden biri Reaktif hipoglisemi atakları ve yağları diyetlerinden çıkarmaları.

    Yağlar olmadan beslendiğimizde hem daha cabuk acıkıyoruz hemde yedikçe şişmanlama riskimiz artıyor.

    Söylermisiniz spor yaptığımız halde ve yağları çok az tüketen insanlar olduğu halde neden bel çevrelerimiz büyüyor?

    Spor salonlarında çalışan kişilerin beslenmelerini sordugumuzdada ortaya korkunç sonuçlar çıkıyor.

    Kısacası bu insanlar kendi elleriyle şeker hastalığı riskini hızlandırıyorlar.

    Yüksek protein alanlar bu riski oldukça azaltıyorlar ( proteinlerinde kan şekerini düşürücü etkisi mevcut)

    Peki ya diğer insanlar?

    şehir hayatının getirisi insanı hasta etmekmi.

    Burada kilodan çok karşımıza çıkan şey hastalıklar.

    İlerleyen yaşlarda insanlar hastalıklarını tedavi etmek icin delice uğraşıyorlar fakat hastalıklara erken yaşlarda ortaya çıkmasını sağlayan şey tamamen eski usul beslenme tarzını terk etmek.

    Bunu duzeltmenin yolları mevcut.

    Sadece kilo kontrolünde değil (yağsiz vücut kitlesi) Böylece bu sizi oluşagelen hastalıklardan daha uzun süreler koruyacak.

    89-90-100 yaşında insanların ayaklanıp yürüyüp gezmesi ve çok daha az sağlık sorunları yaşamasının sebebleri nedir peki?

    bunlar çok önemli konular aslında ve sürekli tartışılması gerekir.

    Enerji metabolizması bozuklukları çok tehlikeli bir konu bence.
     
    Son düzenleme: 20 Kasım 2010
    elipina ve heldic bunu beğendi.
  11. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    ben su an hala yag yakmakla ugrasiyorum 160 dan 93 e geriledim o yuzden karbonhidratlara sogugum ama salatalarim gunde 1 kiloya yakin cig yesil sebze tuketiyorum bunun yaninda tahil yemekten kaciniyorum


    yanlismi yapiyorum sizce dusunceleriniz onemli benim icin
     
    Coyote bunu beğendi.
  12. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    eğer almıyorsan çok iyi ama çok ihtiyaç duyduğunu hissediyorsan disiplini bozmamak adına çok az oranlarda kullanabilirsin.
     
    heldic bunu beğendi.
  13. YesiLZeytin
    Offline

    YesiLZeytin Üye

    Katılım:
    26 Nisan 2009
    Mesajlar:
    313
    Beğenileri:
    198
    Ödül Puanları:
    53
    @Coyote

    Yazdığın yazılardan beslenme hakkında hiçbir şey bilmeyen bi insan rahatlıkla şu yorumu çıkarabilir;

    'Ne kadar yersem yiyeyim, karbonhidratları düşük tuttuğum sürece kilo almam hatta zayıflarım, kalori hesabının bi önemi yoktur'

    Sence bu yargı doğru mudur? Ya da şöyle sorayım senin bu dediklerini uzun süredir uygulayan ve sonuçları tam da senin dediğin gibi olan birileri var mı örnek olması açısından? Mesela sen bi ara atkins diyetine benzer bişi yapıyodun onun sonuçları ne oldu, istediğin düzeye gelebildin mi?

    Bu soruları soruyorum çünkü gerçekten ciddi ve yeni şeylerden bahsediyosun, ne üzerine temellendiriyosun bunları. Bi 10 yıl böyle beslenen birisini örnek gösterir misin, sonuçları ne olmuş merak ediyorum.
     
  14. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    ben 5 6 aydır bu sekilde besleniyorum evet kalori hesabı yapmadan besleniyorum ve zihnen bedenen cok iyiyim

    10 yıldr Beslenen Profosor Doktor Ahmet Aydın Bey var kendisi 60 ına dayanmıs ve 20km yol yuruyebiliyor spor yapmamasına rahmen
     
    Coyote bunu beğendi.
  15. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Bu yeni ve bilinmeyen bir şey değil, insulin devreden çıkarıldığı zaman ne kadar yersenız yeyin kilo alamassınız tabi oturup butun gun yemek yiyecek haliniz yok dedikki doyana kadar yemelisiniz.

    Siz oturup bir obez gibi patlayana kadar yemek yersenız pirelli lastiğindeki gibi adam gibi olmanız içten bile değil.

    Şimdi hesap kitaba geçelim isterseniz ve devam edicem.

    Bir insanın vücutta glikojen stoklama kabiliyeti 75 gram karbohidrat karaciğer

    400 gram karbohidrat iskelet sisteminde bulunan kaslarda saklanıyor.

    Dolayısıyla egzersiz saatleri dışında karbohidrat depoları sürekli dolu egzersiz esnasında karbohidrat depolarının tamamı harcanmıyor.

    15 dakika içinde yağlar devreye giriyor ve glikojen kullanımı neredeyse duruyor.

    dolayısıyla kaslar dinlenme anındada yakıt olarak yağ kullanıyorlar ve diğer butun aktivitelerde glikojen kullanımı neredeyse sınırlı durumda.

    daha çok kas kütlesi arttiran kişilerde daha çok glikoz stoklanabiliyor ancak sandıgımız gibi diğer insanlardan daha çok değil.

    Özellikle bir insanın yaptığı işe göre gunluk enerji ihtiyacı 2200 ila 2700

    Atletlerin gunluk 4000 kalori bodybuilding sporcularının ise ortalama olarak 3600 kalori enerji alımları yetiyor .

    Futbolcularda bu oran 5000 kaloriye kadar bisiklet ve yüzücülerde bu oran 6000 kaloriye kadar çıkabiliyor.

    Kısacası bodybuilding yapmak isteyen kişilerin gunluk 2500 ile başlayıp zamanla 3600 kalori ve daha fazla enerji alması gerekebiliyor.

    Tabiki burada karbohidratlar ve yağlar enerji olarak kullanılıyor doğal olarak proteinler yapıtaşı olarak kullanılıyor.

    Şimdi biz yüksek oranlarda karbohidrat aldıgımızda gün içinde neredeyse dolu olan glikojen depolarını ne kadar etkin besliyoruz.

    O yuzden karbohidrat tüketimi oldukça düşük olmalı. gunluk en fazla 800-1000 kalori arası ve genellikle idman öncesinde etkin bir biçimde karbohidrat alımı yapılmalı.

    Birazda idman sonrasında boşalan glikojen depoları için.

    Peki geriye kaldı 1500 ila 2000 arasında enerji alımı bunu karbohidrattan almaya kalkarsak bariz bir biçimde yağlanıcaz ve insulin direncini baslaticaz.

    işte burada devreye yağlar ve proteinler giriyor. KiloX2 proteinde aldık.

    Geriye yağları kullanmamız seçeneği kalıyor.

    Karbohidrat alımları herkez için bir değildir ancak kompleks dahil olsa çok dikkatli tüketilmesi gerekiyor.

    Siz karbohidrat sorununu çözdüğünüz anda ( öğün başına 40-50 gram kaliteli karbohidrat) insulin en alt seviyesinde kalıyor.

    Böylece vücudunuz yağlardan enerji üretmeye başliyor.

    ayrıca hücre içini incelediğimizde mitokondriler için en iyi yakıt kaynaklarının yağlar olduğu görülüyor.

    Peki geleneksel beslenme anlayışı bundan farklımıydı? 1950 yıllarından sonra ne oldu.

    hazır yiyecek içecek sanayinin patlaması ile beraber insanların beslenme alışkanlıkları tümden değişti.

    1950 lerde obezite oranı yüzde 33 ler dolayısında olan obezite oranı 1980 sonlarında yüzde 66 ya fırlıyor şu an hesap kitap yapmak istemiyorum.

    beyınlerımıze kazınan karbohidratin faydalı yağların zararlı oldugu konusu ise tam muamma.

    Neden hesap kitap yapmamalıyız birincisi insan oğlu doymadan sofradan kalktıgında kendını kötü hisseder ve genellikle yapılan en buyuk hata ise karbohidratlarla doymaya kalkmaktır.

    Çok düşük olan karbohidrat ihtiyacımızı ( gunluk en fazla 250-300 gram) bu sayede dahada arttiriyoruz ve yağları kullanmayı kestiğimizde (protein kaynakları ile beraber kullanılmalı) yiyeceklerin kan şekerini hızla yükseltmesini sağliyoruz( 150 mg üstü)

    Daha sonra ise insulin eski değerlerine düşmüyor (80 mg altı)

    böylece karbohidratı arttdıkça kas kazandıgımızı dusunuyoruz ancak önemli olan kas liflerimizin büyümesi ve vücuttaki enerji alımı enerji tüketimi.

    İşte bu nedenle karbohidratı düşürüp protein ve yağ ile doymalıyız.

    tabi yeşil yapraklı ve lifli sebzeler serbest olmalı.

    Bir çok insan kalorilerden şikayet ederki ben dedemin ninemin 70-80 li yaşlarda bile gayet çalışkan gayet güçlü tarlada çalışan insanlar olduklarını görüyorum aynı zamanda ekmeği ve şeker türevlerini çok az ama yağ ve proteinleri cok fazla aldıklarını goruyorum.

    Bu işin bilimsel yönü kandaki insulin üretimi yavaşlatıldığında ( şeker türevlerini azaltmak ve karbohidratları kısıtlamak) dolayısıyla artan glikojen adipoz (yağ dokusu) na katılmıyor cunku glikojen artmıyorki yağlanmaya sebeb olsun.

    yağlar proteinlerle alındığında hücre içinde mukemmel derecede enerji üretimi gerçekleşiyor testosteron artip gorevını mukemmel derecede iyi yapmaya başliyor ve kas üretimi hızlanıyor.

    Kas dediğimizde gozunuzun önüne insan haritası gelsin, Çünkü bazı arkadaşlar kimi zaman kaslarda oynayan 2-3 cmlik ölcüleri kas kaybı sanıyorlar.

    Glikojen ve su kas içinden çıktığında geriye kas lifi kalıyor. Gerçekten geliştirilen bölge aslında bu kas lifleri.

    Dolayısıyla çok karbohidrat almak kas liflerine çok fazla etki yapıyormu araştırılması gereken bu. Sonuç şaşırtıcı düşük karbohidratlı beslenmek kas kaybı yaratmıyor aksine kas liflerinde enine kesit artışları görülüyor.

    Ancak karbohidrat mutluluk ve enerji kaynağı ve insanoğlu için bağımlı olduğu bir madde.

    Kısa süreli egzersizlerde karbohidrat kullanılıyor ancak dusunulduğu gibi çok fazla değil.

    Tabi sürekli antreman yapan kişilerde arttırılması gerekiyor.

    Vücut geliştirme sporcularında ihtiyaç olmadığı ortaya çıkmış durumda.

    Benim diyetime gelirse evet istediğim sonuçları aldım. almasam zaten savunmam.

    XXL beden kazak- t shirt giyerken S beden sıkılaşmış bir vücut 38 beden pantolon giyerken 32 beden pantolon giyiyorum.

    ve hiç aç kalmadım bunun altını çizmek istiyorum. kendımı bir an bile aç hissetmedım.

    karın kaslarımda belirginleşmeye başladı.

    unutmayalımki ben çok uzun zamandır yüksek kilo oranlarından bu gunlere geldim ve doğal olarak.

    sadece yazın kücük bir hata yaptım oda hayatımı etkileyen bir olay olduğu için şimdi biraz pişmanım.

    T3 ve T4 kullanmıstım. Bu hatamıda açık açık belirtiyorum hiç bir zamanda arkasına saklanmadım.

    benim amacım hacimli kaslar olmadıgını söylememe rağmen hiçte fena ölçülerde değilim. Hedeflediğim amacıma su anda ulaşmaya cok yaklaştım.

    Bunuda yaptığım kemik yükleyici egzersizlere borçluyum. neredeyse izole hareket hiç kullanmıyorum.

    saygılar.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 01:21 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 01:10 ----------

    Reaktif hipoglisemiye yakalanmayan Bir insanın çok rahat bir biçimde günde 30 kilometre yol yürümesi işten bile değil.

    Bu işin sırrı doğru beslenme sırlarında özellikle maratonculardan mamo wolde gozumuzun onune gelmeli.

    Bu arada bende bisiklet sporculuğunu yaptığımdan gunde 250 km+ ultra maraton yapmıştım. Tabi fransa bisiklet turunda ve su an bir çok sporcu doping maddeleri kullanıyor. Aslında 3000 kilometrelik zorlu dağ etaplarında sporcuların doping yapmaları yanlış beslenme alışkanlıkları yuzunden. bununda altını çizelim.

    Bu işin sırrı laktik asit toleransında ve karbondioksit üretiminde. Bunda şaşırılacak birşey yok.

    Sadece kırmızı kas lifleri yüksek olan kişiler dayanıklılık sporlarına uygundur.

    Kırmızı kas lifleri sürekli vücutta yağ yakar. Buda buyukbir ayrıntı.
     
    Son düzenleme: 21 Kasım 2010
    Efrahim, umutn ve 007EMRE bunu beğendi.
  16. YesiLZeytin
    Offline

    YesiLZeytin Üye

    Katılım:
    26 Nisan 2009
    Mesajlar:
    313
    Beğenileri:
    198
    Ödül Puanları:
    53
    @Coyote

    İnsülin salınımıyla ilgili söylediklerine ben de katılıyorum, onda hemfikiriz. Lakin bu kolesterol meselesinde çok cesurca ciddi şeyler söylüyosun. Burda biraz temkinli yaklaşmak durumundayım.

    Bir diğer husus da, kompleks karbonhidratlar, protein ve yağ ile birlikte vücuda girdiklerinde zaten diğer karb.lara göre düşük olan glisemik indeksleri daha da düşer. Bunu da ek bilgi olarak not düşmek gerek.
     
  17. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Kolesterol bana kalırsa hiç korkulmadan tüketilmesi gereken bir madde özellikle kolesterol kas üretimini arttiran ve yaşla birlikte sürekli hücre içinde azalırken karaciğerde yapımı artan bir sterol.

    Dolayısıyla protein ve yağ glisemik endeksten öte hücre içerisinde üretilen D vitamini (steroid) Qenzim 10 ve safra asitleri için gerekli.

    Vücutta gunde 2500 miligram kolesterol üretiliyor ve karaciğerde yapılıyor bu.

    Ancak hücre içinde kolesterol mevcut. Yiyeceklerden kolesterol aldığımızda karaciğer kolesterol üretmeyi azaltıyor ve testosteron sentezını arttiriyor.

    Dolayısıyla günlük 2500 miligram dan fazla testosteron alabilmeniz için 7 tam yumurta yemeniz ve bolca kırmızı et yemeniz gerekiyor.

    Kolesterol bir damar onarıcısı aynı zamanda bir damar tıkacı değil.

    Ölmüş kişiler üzerinde yapılan bütün deneylerde damar tıkanıklığının kolesterolle ilgisi olmadığı görülüyor.

    Kolesterol yüzde3 Kalsium yüzde 50 geriye kalan endotel bozukluklar ve hücre makrofajları.

    Ayrıca kolesterol içeren ürürünlerin kullanımının şilomikron üretimini yavaşlattığı ve böylece kalp krizinin önüne geçtiği bulgularına rastlanmış durumda. Vaksenik asit içeren hayvansal yağlar( tereyağı dahil) kalp krizini engelliyor.

    Tabi nasıl oluyor damar tıkanıklığı?

    insan vücuduna uyum sağlamayan gıdalar ( hazır gıdalar) damarlarımızda hasarlar bırakıyorlar.

    Özellikle sigara alkol ve kimyasal şeker uyuşturucusu vücudumuzu hasara boğuyor. Tabi şekere dönen gıdalarda aynen bu hasarları yapıyor.

    Damar içinde kolesterol oranı yüzde 3 yani tıkanmış ve hasar görmüş bir damarda kireçlenme ve hücre makrofajlarının oranı çok yüksek.

    Ayrıca butun tıkanan damarlarda bulunan veri ilginç hayvan yağlar değil bitkisel yağların kalıntılarına rastlanıyor. (rafine yağlar)

    Bu durumda vücudumuzun yapı taşı kolesterol nasıl oluyorda suçlu oluyor?

    bildiğimiz gibi kolesterol hayati bir madde ve hücre içinde azalmaya başladığında yaşlılık belirtileri ortaya çıkıyor.

    Bazı insanların çok erken bazı insanların çok daha geç yaşlandıklarını görüyoruz.

    Kısacası kolesterol damarlarımızı onaran ve kan akışını sağlayan bir madde.

    Biz insanlar vücudumuzda yangın cıkarıyoruz sonrada gidip yangını söndürmüyoruzda itfaiyecinin hortumunu kesiyoruz.

    Hücre içinde ise kolesterolü arttirmak vücudun kas üretimini ve yağlarla beraber gençliğin korunmasını sağliyor.

    andropoz ve menopoza girmiş insanlarda dahil vücutta hormonların yerıne koyma tedavisi yapıldığında sonuçlar şaşırtıcı oluyor.

    Yani kolesterolü düşürmeye çalışmak yaşlanmayla eşdeğer.

    Genellikle düzensiz beslenen ve hareketsiz beslenen insanların kolesterol oranları yükselir.

    Ancak özellikle vücut geliştirmede kolesterol oldukça yükseltilmelidir.

    Yüksek kolesterol daha iyi testosteron üretimi anlamına geliyor.

    Tabi normal insanların bizim kadar kolesterol almasına gerek yok. Ancak bana kalırsa almaları iyi olur.

    Özellikle son yapılan araştırmalarda yaşla beraber kolesterolü düşürmek hormonların yapımını yavaşlatıyor buda yaşlanmayı hızlandırıyor.

    90 yasındaki dedelerin ninelerin delicesine tereyağı ve yumurta et tükketikleri görülüyor. Bu bir rastlantı olabilirmi?

    Ayrıca anne sütünün yarısını kolesterol ve doymuş yağlar içeriyor buda bir rastlantımı sizce?
     
    Son düzenleme: 21 Kasım 2010
    Efrahim ve YesiLZeytin bunu beğendi.
  18. YesiLZeytin
    Offline

    YesiLZeytin Üye

    Katılım:
    26 Nisan 2009
    Mesajlar:
    313
    Beğenileri:
    198
    Ödül Puanları:
    53
    Bu konuyu daha boş bi vaktimde araştırmayı düşünüyorum. Verdiğin bilgiler ve cevaplar için teşekkür ederim. Senden son bir ricam bi örnek veya araştırma verirken kaynağını da bizimle paylaşırsan bilgi edinmemiz açısından kolaylık olmuş olur.
     
    Coyote bunu beğendi.
  19. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    özellikle ilk insanların beslenme tarzında, karbohidrat kaynakları olarak yabani otlar ve yabani meyveler kullanılıyordu ancak insan etçil bir canlı.

    inanın insan genleri hiç bir zaman değişmedi.

    İnsan protein yapılı bir canlı

    bu durumda şekerlerin hayatımıza etkin bir şekilde girişi yaklaşık mö 10000 yıllarını buluyor.

    Daha önce bu insanlar ekmek mi yiyordu nasıl devasal ve ayı gibiydiler. İnsanlar neden küçüldü. tarım yokken ne yapıyordu bu ilkel insanlar.

    Dolayısıyla insanlar et tüketimini bıraktılar ot tüketimide değil fabrika üretimi besin tuketımını arttırdılar.

    bunlar şaşırtıcı sonuçlar ve gerçekliğinden emin olmadığım birşey de değil. O devasal insanlar kayboldu.

    Ayrıca kabile toplumlarındaki yaşlanma ve hastalıklara yakalanma oranı neredeyse sıfır durumda. Bu konuyuda unutmayalım.

    Homo Erectus Homo Sapiens ve Homo neandertaller konusunu mutlak surette araştırmanızı öneririm. Zira insan türleri arasında neandertallerin nasıl beslendiğini ve nasıl güçlü oldugunu Homo sapiensin ise nasıl güçsüz hale geldiğini göreceksiniz.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 02:19 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 02:03 ----------

    sadece sağda solda kas kaybı olur gibi saçma sapan muhabbetleri kafanıza takmanızı istemiyorum o yuzden beslenme konusunu iyice öğrenmeniz için mutlaka araştırmalısınız.

    Yağ yakmaya yönelik diyetlerde kas kaybı değil glikojen kaybı gerçekleşir. tabi siz protein ve yağı arttirdiğiniz karbohidratı azalttığınız sürece.

    Doğru bilgilere hep beraber ulaşıyoruz işte. ayrıca kaynak gösteriiyim tabiki.

    http://kolesterolmasallar.blogspot.com/

    http://beslenmebulteni.com/besin/in...uenduenuez-mue-&catid=77:kolestrol&Itemid=420

    http://beslenmebulteni.com/besin/in...r-ehir-efsanesi&catid=77:kolestrol&Itemid=420

    http://beslenmebulteni.com/besin/in...-kzt&catid=77:kolestrol&Itemid=420#comment-92

    http://beslenmebulteni.com/besin/in...doymak-bilmiyor&catid=77:kolestrol&Itemid=420

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 02:36 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 02:19 ----------

    Profesör Dr. Ahmet Aydın ise cok değerli bir insan gerçekten statükoya karşı bilimsel hareket eden ender insanlardan bir tanesi.

    Serkan yimsel daha önce buralardaydı kendisi tam anlamıyla beslenme ve fitness eğitmenliği konusunda bir canavar antrenör. uluslararası sertifikalara sahip bu işi abd gibi bir ülkede yapan hayatını bu işe adamış ve araştırmalar yapan biri. Statükocu uzman Doktorlarla dahil yaptığı tez çürütme tartışmalarında ön plana çıkıyor.

    Mevlüt durmuş bir biyolog ve statükoya karşı çıkan ender insanlardan biri.
     
    Son düzenleme: 21 Kasım 2010
  20. 007EMRE
    Offline

    007EMRE Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2010
    Mesajlar:
    347
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    Verdiğiniz bilgiler çok önemli teşekkürler :) Ancak birşey daha soracağım.Ben v.g sporuna yeni başladım.3 ay oldu.Karbonhidrat ihtiyacımı kahvaltıda tahıl ekmekğinden vs. Antrenman öncesinde ve sonrasında da dengeleyerek bulgur,pirinç veya makarnadan artık annem ne yapmışsa ordan alıyorum.Ama bunun yanında bolca fındık,fıstık,ceviz tarzı kuruyemişler tüketiyorum.Zeytin yağınıda çok seviyorum,süt peynir gibi besinlerin illa yağsız veya yarım yağlı olmasına o kadar da dikkat etmiyorum acıkçası ve kilom 79- boyum 1.83 günlük 100 gr bazen dahada fazla protein alıyorum.Size bi sorum daha olacak forumda üye fotoğrafları kısmında samet diye bi arkadaş var 5 yıl boyunca bu işin içinde ilk önce kilo vermek için yağ yakımı için kardiyo çalışmış ve sonra v.g ye başlamış bu dönem içerisinden yağ ve şekeri hayatımdan çıkarttım sadece protein ve karbonhidrat ağırlık beslendim yazmış makarnayı yağsız,tuzsuz haşalayarak falan tamamen yağ çıkartmış hayatından ama resimlerine bakılacak olursa süper bi vücudu var.Sizde karbonhidratı kesip yağ arttırmamız gerekiyor diyorsunuz.Yine aynı sonuç olurmu ?
     

Sayfayı Paylaş