Haftada bir gün her istediğini ye mantığı?

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve arsonist tarafından 7 Aralık 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 9 üye.
  1. arsonist
    Offline

    arsonist Üye

    Katılım:
    13 Ocak 2009
    Mesajlar:
    194
    Beğenileri:
    37
    Ödül Puanları:
    38
    Senelerdir bölük pörçük body building ile ilgileniyorum,Tam 1 sene önce eve aletler alarak çalışmaya başlamıştım.Çok düzenli antreman yapıyordum fakat beslenmede çok hatam vardı sadece protein alımına dikkat ediyordum çeri çöpü yiyordum.Sonuçta güzel kaslanma ve güç artışı oldu benchte 90 kiloyla çalışıyordum.Fakat yazın diyete girince aşırı güç ve kas kaybı yaşadım.İncelmeyi başardım ama diyet biter bitmez gene duzeni kaybettim.Çaylaklık dönemim böyle saçmalıklarla geçti.
    Sonunda gözümü açtım..Ev dar geldiği için ve max motivasyon için önceki senelerde gittiğim salona kaydoldum.Hiç moralimi bozmadım herşeye yeniden başladım.2ay boyunca diyet ve supersetle vucudumu toparladım 8kiloyu yağ olarak yaktım vucudum şekillendi eski gücüme kavuşmak üzereyim.Fakat halen 5 kilo kadar fazlam var ve vucudum eski hızında kilo vermiyor.mümkün olduğunca direniyor.Ketojen diyetini denedim fakat göz kararması,halsizlik,konuşmamda pelteklik,unutkanlık yaşadım.Hocamın verdiği 2parçalı 3x15 program da bana çok yabancı geldi,alışamadım.Kendime pazartesiye kadar toparlanmak için süre verdim programı da 3e böldüm.Sanırım ben diyeti abarttım 1400 kalorilik bir diyete başladım.Sucuklu yumurta,az sebzeli tavuk,gunde 2 ölçek toz,lor peyniri,ton balığı sadece bunları tüketiyordum.130gr pro,90gr yağ,30gr karb diyeti beni çok affallattı.Meyve,süt,basit şeker ve ekmek hiç yoktu.sadece hafta sonu karb alıyordum.Güzel bir diyetti ama neden bu kadar yorduğunu bilmiyorum.Psikolojime bile dokundu.
    Boyum 175 kilom 73.67 ye gelsem six pack çıkacak ve rahat rahat ağır basmaya,kısa bulk programlarına tüm konsantremi vermeye hazır olacağım.Tek istediğim biraz daha enerjik olabileceğim ve süperset gibi biraz daha gerilimi hissedebileceğim,Gunde 1 buyuk 1 kucuk kas çalıştırabileceğim bir program.2 temel kası bir gunde çalıştırdığım zaman kardiyo için de halim kalmıyor,2inci buyuk kas için de..
    Pazartesiden itibaren 3x10 ve 3e böldüğüm programıma başlayacağım.Dağa ağır çalışacağım.Herzamanki ketojenik diyetime yulaf,esmer pirinç,taze meyve eklemeyi düşünüyorum soyledıklerın doğrultusunda.Doyana kadar da söylediğin besinleri tüketmekten çekinmiyeceğim.Hem sabahları düşük salınımlı carb alırsam enerjim de artar ve günlük 30-45 dk boyunca yaptığım kardiyolara da dönebilirim.
     
    Son düzenleme: 11 Aralık 2010
  2. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    ketojen diyeti nasıl denedinki.

    anlattıklarına göre çok bilinçsizce hareket etmişsin. Hepimiz bu hataları yaptık.

    Özellikle çer çöp yenmez. Hiç birşey yemeden önce bilinmesi gereken iki ana kural var.

    Birincisi doymak ikincisi neşe ve keyif.

    insanoğlunun en temel iki ihtiyacı.

    Biz spor yapan insanlarda bu üçe çıkıyor.

    Bir doymak ikincisi neşe ve keyif 3 antreman ve kasları besleme.

    Görüldüğü gibi diğer insanlar ile aramızda sadece tek bir fark var. Oda kas yapımını tetiklemek.

    Bunun için çerçöp yememize gerek yok. Mantıksızca hareket edersek olan kasları yıkar birde üzerini yağla ve suyla kaplarız.

    Önemli olan çok fazla ağirlik basmak olmadığını söylüyorum her zaman. Kişi aynaya baktığında eğer kas kütlesini görebiliyorsa doğru yolda oldugunu söylüyorum.

    Prolara bakıp ağir çalişmaya kalkmak bana göre gereksiz.

    Önce bir fitness vücudu yakalanmalı.

    Atletik ve yağsız bir vücut yakalandığı zaman ki zaten buda çok zor birşey.

    Daha sonra gideceğiniz yol belli olur.

    ikincisi ketojenik diyetler faydalarını diyetin 4-8 haftalarında belli eder.

    Çünkü karbohidratla yapılan beslenmedede yağ yakılıyor.

    Yaptıgımız her harekette yağ yakıyoruz demiştik.

    Bende bu bilgilere kolay ulaşmadım.

    KREBS Döngüsü ile ilgili bir araştırma yapmanı öneriyorum. yani her insan vücudu yağı aynı oranda yakar.

    spor yapması yada yapmaması önemli değil.

    Sizin değiminizle çer çöp yiyen kişiler Karbohidratları aşırı arttıran kişilerde aşırı yağlanırlar.

    Bunun nedenini sıraladım.

    Dışarıdan alınan karbohidrat ince bağırsakta metabolize olduktan sonra Hücre içine prüvik asit olarak indirgenir ve enerji üretimine katılır.

    Enerji üretimi büyük çoğunlukla zaten yağdan yapılıyor. 24 ATP üretimi ile enerji üretimi oksijenli solunumla yağ asitlerinin parçalanması ile gerçekleştiriliyor.

    Prüvik asit sadece 8 atp sağlamakta. Glikoliz ise 8 atp sağliyor.

    dolayısıyla insan sadece yağlar ve proteinle beslendiğinde atp üretimi tamamlanır.

    ancak beyniniz kücüklükten beri bu tarz bir beslenmeye alışkın olmadığı için halsizlik baş ağrıları vs çekiyorsunuz.

    Sorun beyninizde yani. Allostaz mekaniması çalışmadığı için beyniniz artık serbest ve rahat olması lazımken yaptıgımız hatalar sebebiyle beyin ağrıları ortaya çıkmakta.

    Dolayısıyla bir sorunda beyindeki glikoz eksikliği. Zaten bunun için kilo verene kadar siyah çekirdekli kuru üzüm kullanın demiştim.

    Ketojenik diyetler tam anlamıyla bir insanın gerçek beslenme stilidir.

    Özellikle taş devri diyetini önermiştim herkeze.

    Ancak sizinde bahsettiğiniz gibi bilinçsizce yapılan herşey bize hasar verir.

    Ketojen diyet yapıyorum diye diyetle alakası olmayan birşey yapmış olabilirsiniz.

    Sonuçta 100 gram karbohidrat ve bolca protein ve yağ alınarak yapılan diyetler ketojeniktir.

    Karbohidrat kesilirse tamamen ketonlar kanda artar ve beyin glikoz gelene kadar proteinleri yıkarak yağları keton formunda kana verir.

    Proteinlerin alımını arttiriyoruz tabiki.

    Sonuçta amacımıza ulaşana kadar bu şekilde beslenicez.

    Ancak amacımıza ulaşınca yağları ve proteinleri azaltıcazmı bilakis

    Çok yavaş salınan karbohidratları almaya devam edicez.

    Ağirlik çalişmak demek kalın bir yağ tabakası ve su tutmuş vücutlar yapmak demek değildir.

    Yani bilinçsizce yaptıgımız herşey bizi mahvediyor.

    1.30-2 ay gibi bir zamanda forma girmek mümkün.

    Taşdevri yada ketojenik diyetler(atkins) çok kısa sürede kas kayıpları çok az oranlarda yaşanarak belkide yaşanmadan inanılmaz yağ atılımı sağlarlar. ve siz diyetleri bıraktıgınızda bile doğru beslenirseniz yağlar yanmaya devam eder.

    Bel çevreniz yok olana kadar devam edeceksınız başka çaresi yok.

    en az 4 hafta dısınızı sıkın.

    4. hafta sonunda herşey düzeliyor.

    gelelim keyif meselesine.

    insanoğlunun vücudu her hareketinde yağı harcar. bu kaçınılmaz bir gerçek. öyleki testosteron gibi erkeği erkek yapan bir hormon yağları kesildiğinde yapımı azalır.

    Ancak bir erkek yağları asla kesmemeli demiştik. Çünkü erkeği erkek yapan birşey varsa oda testosterondur.

    bu cinsel yaşamından kas üretimine kadar her şekilde bir erkeğin en büyük özelliğidir.

    Ayrıca yağ depolarının ne kadar büyük oldugunu söylemiştik.

    glikojen depoları 400-500 gram kadar. Karaciğer glikojeni 75 gram.

    Sonuç itibarı ile geçmişte yaşayan ve su ana kadar massai kabilesi aborjinler izole isviçre dağ köylüleri ve diğer kabile hayatı ve izole hayat süren insanlar bol yağlı beslenirler.

    Çünkü yağlar insanlar için en kaliteli enerji kaynaklarıdır ve sürekli vücut yağı harcar.

    Dolayısıyla yağların alımı kesilmemeli ve doyana kadar yağ protein alınmalı. Doydugunuz an tamamdır.

    Kolesterolüde almanız şart. Kolesterol azalırsa testosteron nasıl yapılır?

    dolayısıyla buraya yazdığım herşeyin izahati ve mantıklı açıklamaları var.

    Bir insanın dengeli ve sağlıklı beslenmesi

    Temel kaynaklar protein20 ve yağlar yüzde 40-50

    Keyif verici kaynaklar Karbohidrat yüzde meyvelerden ve sebzelerden yüzde 15-20

    yeşil yapraklı sebzeler sınırsız. dilediğiniz kadar tüketebilirsiniz.

    Karbohidrat keyif ve mutluluk vericidir. birde antremanda enerji üretimine katılır. günün diğer zamanlarında eğer siz kan sekerinizi bozmassanız yağlar yakılır.

    gunun diğer zamanlarında bir insanın kan şekeri 60 miligram olmalıdır. ne aşağı oynamalı ne yukarı oynamalı.
     
    Son düzenleme: 11 Aralık 2010
    arsonist bunu beğendi.
  3. arsonist
    Offline

    arsonist Üye

    Katılım:
    13 Ocak 2009
    Mesajlar:
    194
    Beğenileri:
    37
    Ödül Puanları:
    38
    Yaptığım diyet aynen şöyleydi 2 hafta hiç değişmeden bunları yedim hafta sonları da kontrollü serbestlik werdım kendıme her yedıgımı de gramına kadar tarttım,
    KAHVALTI
    2tam yumurta 40gr %30 yağ içeren sucuk az zeytinyağı
    2yaprak marul ve şekersiz kahve
    İDMAN
    hemen sonra Whey pro suyla bazen 5gr zeytinyağı attım tadı bozuor genelde:S
    ÖĞLE
    15gr zeytinyağında 100gr tavuk 50gr mantar ve 50gr ıspanakla pişmiş
    AKŞAM
    90gr light tuna,tek salatalık 2 yaprak marul
    Yatmaya 2saat kala
    50gr lor 50 gr ıspanak karısımı yağ yok

    Sana şu kadar soleyebılırım ne keyıf kalmıstı ne bişi tek düşündüğüm hafta sonu oluyordu fakat onda da iştah kaybı oluyordu,Mesela kahvaltıda kepekli simit alıordum yok yiyemiom en fazla çeyreği gidiyordu.Carnitinsiz idman zaten çıkmıyordu.Sonra her gören konuşman değişmiş,salağa bağlamışsın diyen yakın arkadaşlar vs...Sabah zaten genelde de sinirli olurum bunda 2 kat sinirli oluyordum.Genelde ölü gibi kalkarım ve 2 ölçek kahve içmeden asla ayılamam.
    Sonuç olarak 2haftada 3 kilo gitti bi hafta sonu çok yakın bir arkın doğum gunuydu ve içmek zorunda kaldım rakıyı,sonra tatlı fln yedım o hafta sonu dağıttım nasıl oldu bılmıyorum karnım tok bıle 71 cıkan ben ondan sora 73-74 cıkıyorum tartıda,Hala anlamıs değilim bu konuyu o kadar da abartmamıştım herşeye ragmen.
    Şuanda 100gr karbonhidratlı versiyonunu deneyeceğim bişeyleri tam saymıyacağım ama daha enerjik ve mutlu olduğumdan sağlam kardio ve idman yapabiliceğim en azından.Bulk tipine yakın çalışacağım.Bakalım neler olucak önceki diyetimde başarılı olmuştum,Aslında 15 kg fazlam olmasaydı şuanda kupkuruydum.10kg verdim 5 kaldı,Hadi hayırlısı..
     
  4. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Arkadaşım sende reaktif hipoglisemi belirtileri var. Ayrıca ketojen diyetlerde yağları hesapla kitapla alınmaz. Reaktif hipoglisemi düzelmedende body building yapılmaz.

    Nefes almakta zorluk terleme çarpıntı endişe panik korku gibi ataklar oluştuğuna emınım.

    Şu allahın belası hazır kahve tüketimini bırak. İnsan böyle kendine gelmeye çalışırmı.

    O arakdaşlarında gerçekten kendileri salak. Çünkü beyinlerine hasar verip duruyorlar. Sonra sen bir şeyleri yoluna koymaya bilinçsizce karar veriyorsun.
    Ancak eksik ve yanlış yapıyorsun bunun neticesinde dışarıdan görüntün tuaf oluyor.

    Bunların hepsi bilinçsizlik yüzünden.

    Hızlı kilo vermeyede kalkma.

    Önce su insulini bir düzelt. Açlık tokluk bunların bir farkına var. Salağa bağlama olayın glikoz eksikliğinden kaynaklanmıştır. Bununda çözümü var.

    Diyetin ilerleyen haftalarında tonla karbohidrat alan adamlardan bile daha akıllı oluyorsun.

    Mesela ben ketojenik besleniyorum ama muthiş derecede kafam çalışıyor.

    Çok az karbohidrat aldığım halde bu nasıl oluyor?

    Peki ben kötü idmanmı yapıyorum. Bilakis. Çok kaliteli idman yapıyorum.

    Daha az önce 10 kmlik bir yürüyüş yaptım. Ben geri zekalı salak ve kaslarını yiyip bitirmiş biri olsam nasıl oluyorda 10 km yol yürüyorum ve aç karnına hala saatlerce yürüyecek kadar enerjik durumda oluyorum.

    Öncelikle bırakın salaklığı eskisinden daha iyi dusunebiliyorum sayın profesör ahmet aydın kendisi 10 yıldır ketojenik beslenmekte.

    Bu adam hiç spor yapmadığı halde tatilde 20 km yol yürüyebiliyor.

    Yani herşey beyinle alakalı. Prefrontal korteks bozan herşeyi terk edeceksin.

    Öncelikle hazır kahve tüketimi madde bağımlığı spor bağımlığı bir veya bir kaç besine bağlanmak şeker bağımlığı ve bütün bağımlılıklardan kurtulmalısın.

    Salak adamlar bunları dusunemez değilmi. Dolayısıyla arkadaşların eğer bu diyeti uygularken sana böyle muamele yapıyorlarsa gerçekten psikolojini etkilerler.

    Önce reaktif hipoglisemiden kurtulmak istersen bunun çözümü basit ve kolay.

    Sonra patlayana kadar beslensende yağ yaktıgını göreceksin.

    Kaloriler hesaplar kitaplar hepsi boş ve saçma şeyler.

    İnsan yediklerini depolar sonrada yakar.

    Karbohidratla beslenenlerde aynısını yapar ketojenik beslenenlerde.

    Ancak karbohidrat insulin direncini oluşturduğu anda enerji dengesi bozulur.

    Dolayısıyla beyinin çalışma yapısıda bozulur. Bakınız hipotalamus ve endokrin hormonlar devamlı feedback mekanizması ile vücutta bir sorun olup olmadığı kontrol ediyor.

    insan bedenine uymayan yiyecekleri yerseniz vücudunuzun dengesi bozuluyor.

    daha detaylı bilgi veririm ama siz yaptıgınız yanlışların neticesinde ikinci denemenizde başarısızlıkla sonuçlanabilir.

    Ama bu iyi birşey. Hiç birşey yapmayan bir insandan birşeyler yapan biri çok daha doğru yolda ilerliyordur.

    Öncelikle kısa vadeli çözümleri terk etmelisiniz.
    Spor bağımlılığından arınmalı
    doğru beslenme alışkanlığını kazanmalı ve hipoglisemi yenilmeli
    Madde bağımlığı sona erdirilmeli
    Düzenli aralıklarla ve egolarımıza yenik düşmeden egzersiz yapma alışkanlığı kazanılmalı
    hayatında lezzetine ve zevkine varılmalı

    Son sözüm bir erkeğin en büyük zenginliği testosteron hormonudur.

    Yağsız ve kolesterolsüz beslenmede testosteronun çalışmasında sorun oluşturur.

    İkincisi kilo konusu, ketojenik beslenme kas dokusunu öyle bir arttiriyorki inanamassınız. Vücudunuzda su tutmuyor ve dolayısıyla zaman içerisinde 6-8 haftadan sonra kas kütlesi yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.

    Avantajı beyninizde iyileşiyor ve eskisi gibi saçma sapan çer çöple beslenmiyorsunuz.
     
  5. 007EMRE
    Offline

    007EMRE Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2010
    Mesajlar:
    347
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    Ben hergün antrenmandan yarım saat önce falan türk kahvesi içiyorum.Bunda bi sakınca varmıdır ?
     
    nobodys bunu beğendi.
  6. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Türk kahvesi içebilirsin ama, dozunu kaçırmamalısın. 50 mg cafein alınabilir.

    ama ihtiyaç oldugunu sanmıyorum.

    birde bağımlılık haline getirme.

    çayı kahveyi muhabbet keyif için içmelisin ve asla şeker kullanmamalısın.

    Kimse şeker kullanmasın şeker vücudun en büyük düşmanı. Beyaz ekmekler kolalar cipsler çikolatalar ve su an piyasada satılan herşey vücudun düşmanı durumunda.

    Düzensiz beslenme alışkanlıkları yavaş yavaş hasta eder.

    Enflamatuar hasarları anlayabilmeniz için bu ürünleri terk etmeniz lazım.
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2010
  7. AnkTıp92
    Offline

    AnkTıp92 Üye

    Katılım:
    24 Eylül 2010
    Mesajlar:
    395
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Tıp Fakültesi Öğrencisi
    Yer:
    Ankara
    Body'ye bıraktığım yerden başlayalı ( yani 3 aydır oluyor ) kesme şeker, küp şeker koymadım ağzıma. Cips, kola, çikolatanın tadını bile unuttum. Yiyince mutlu oluyor insan 5 dk'lığına ama vücuduma verdiği zararın yanında bir hiç. Çay kahve içmek zorunda kalırsam muhabbet ortamında tatlandırıcı kullanıyorum. Ama annemin dediği kadarıyla o da bağımlılık yapıyormuş.
     
  8. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Çay dünyanın en temiz içecek maddelerinden biridir. Tabi karadeniz çayı biraz sakat durumda. Çünkü karadeniz çayı radyasyon tehlikesine maruz kalmıştı.

    Çernobil faciasından sonra o etkilerin kolay kolay gitmeyeceği gerçek.

    Çayın tarihi çok eskilere dayanıyor. Çayı icad eden insanlar çinliler, çayı bizim demlediğimiz gibi demlemiyorlar ve çay yapraklarını irili ufaklı hale getirmiyorlar.

    Porselen demlik kullanıyorlar. Çay dünyanın en temiz besini dedik.

    Çünkü içerisinde bulunan antioksidanlar ve kateşinler daima hücre içinde açığa çıkan toksik maddeleri temizliyor.

    Ayrıca çayın kortizol uzerine etkisi incelendiğinde olumlu bir yönü olduğu görülüyor.

    Çayın tein oranı düşük yani çaydaki kafein çok düşük miktarlarda ve vücutla uyumlu.

    Çinde uzun yıllardır çay tüketimi yapılır ve çinliler sağlığının bir kısmını çaya borçlular.

    Kahve çekirdeği ise tam bir anti oksidan. Ayrıca alzeimer üzerine mükemmel etkileri var ancak kahve stress arttırıyor. Yani kortizolu arttırıcı etkisi var.

    Adrenalin arttirdiği için idmanlardan önce tercih ediliyor.

    Fakat hazır kahveler rafine edildiğinden dolayı beyin uzerinde zararları büyük.

    Ancak Türk Kahvesi zararsız demiştim.

    Kücük bir fincan türk kahvesi insan vücudu için mükemmel derecede yararlı etkilere sahip.

    içerisinde ortalama 50 mg kafein var. Günlük normal doz 200-300 mg olarak kabul görüyor.

    Dolayısıyla 50 mg kafein sağlıklı çalışan bir beyini uyarmaya yeter.

    yazarlar ve çizerler sürekli türk kahvesi içerler. Beyini uyarır ve hayal gücünü arttirir.

    Enlamasyona sebeb olmaz.

    Hazır nescafeler ise insan sağlığına darbe vurur.

    Kahve diüretik bir içecek dolayısıyla vücudumuzdan su atmayı sağlamakta.
     
  9. AnkTıp92
    Offline

    AnkTıp92 Üye

    Katılım:
    24 Eylül 2010
    Mesajlar:
    395
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Tıp Fakültesi Öğrencisi
    Yer:
    Ankara
    Tatlandırıcı hakkında ?
     
  10. 007EMRE
    Offline

    007EMRE Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2010
    Mesajlar:
    347
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    O zaman günde bir kere küçük bir fincan türk kahvesi içmekte yarar var :)

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 13:42 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 13:36 ----------

    Coyote sana bir şey daha sormak istiyorum.Spora ilk başladığımda tanıdık bir diyetiysen var.Ona genel olarak bilgi danışmaya gitmiştim.Sabah kahvaltısında Kepekli ekmek,tam tahıllı,Yulaflı vs. tüketirdim.Ancak diyetiysen bu ekmekleri çok kötüledi.Çünkü bu ekmeklerin tanecikleri bağırsaklara yapışarak vücuttaki demirin emilimini azaltıyormuş.Kansızlık yapar dedi kısac****ahvaltıda beyaz ekmek ye dedi zaten gençsin ( 17 yaşındayım ) bi sorun yaratmaz dedi.Sende beyaz ekmekler vücudun en büyük düşmanı gibi bir şey yazmışsın yukarıda bu konu hakkında ne düşünüyorsun ?
     
    nobodys bunu beğendi.
  11. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Evet su anda türkiyede üretilen bütün ekmekler sakat konumda. Özellikle tam buğday ekmekleri ve çavdarlı ekmek diye resmen beyaz ekmek yediriliyor.

    Ekmeğin en büyük faydası şüphesiz içerisindeki lifler. Ayrıca kan sekerini düşük tutuyor.

    Fakat zaten kan şekeri normalde düşük durumda.

    Sadece yağ ve protein alan birisinin kan sekeri düşük durumda kalır.

    Dolayısıyla insanlar tahılları keşfetmeden önce yabani sebzelerle yabani meyvelerle ve protein yağ ile beslenmekteydiler. Özellikle ateş bulunana kadar süren zaman zarfında yaşayan insanlar çok daha sağlıklıydı.

    M.Ö 10.000 yıllarında tarım başladı. Ancak şu anki tarımla o anki tarım arasında bile bir dünya fark var.

    Sonuçta vücudumuz hala bu besin kaynağına alışamadı ve alışamaz.

    Dolayısıyıla beyaz ve fırında üretilen ekmeklerin bütün vücuda zarar verdiğini söyleyebiliriz.

    Enflamasyonu arttiriyor romatizma sinuzüt ve bir çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlıyor.

    Özellikle ekmek tüketilecekse Yüzde 98 oranında çavdar yada tam buğday olmalı.

    Bu ekmeklerin yapımı çok zahmetli arkadaşlar. Türkiyedeki fırıncılar tam bir çakal.

    Bu ekmekler hem pahalı hemde yapımı zahmetli.

    Dolayısıyla almanyada 27 çeşit ekmek gördüğümde çok şaşırmıştım.

    Özellikle tam buğday ekmeği inanılmaz derecede doygundur.

    Ancak ekmeğin en büyük özelliği lifli yapısı. Fakat bu lifler eriyor.

    Dolayısıyla yağlarla beraber taze sebzeler tüketilirse en kral ekmekten bile kaliteli bir beslenme ortaya çıkıyor.

    Çünkü taze yeşil yapraklı sebzelerin ekmeğe oranla içerdiği mineraller oldukça zengin durumda.

    Enerjimizi yağlardan karşıladığımıza göre sonuçta idman için kaliteli besinler değiller.

    Ayrıca C reaktif proteini arttirmaktalar. Dolayısıyla her rafine ürün vücudun kendi kendine iltihap yapmasına sebeb olmakta.

    bu ürünleri bıraktıgımızda kısa süreli baş ağrıları göz ağrıları eklem ağrıları gibi sorunlarla karşılaşıyoruz.

    Zaten düşük durumda olan kan şekerimizi yükseltip düşürmenin kendimizi ekmeğe muhtaç etmenin anlamı ne?

    hiç bir anlamı yok.

    Taze sebze meyve ve yağ protein yeterli olur.

    Tatlandırıcı konusunda asla kullanılmamasını öneririm. Canınız çok tatlı istiyorsa ve glikoz için siyah çekirdekli kuru üzüm tüketin demiştik.

    elma vb düşük insulin salınımı yapan gıdalar yeterli glikozu sağlar.

    Tatlandırıcılar vücudun tanımlayamadığı maddelerdir ve aspartam çok çeşitli hastalıkların oluşmasına zemin hazırlamakta.

    o diyetisyenin söylediğini asla uygulama.

    Beyaz ekmeği ömrünce tüketmeyeceksin. Onlar sizin duymak istediğinizi söylüyorlar ve sizi ekmek şeker ve un bağımlısı yapmaktalar.

    Bilimsel olarak hareket eden biri şiddetle bu ürünlerden kaçılmasını söyler.

    duygular değil mantıkla hareket edelim.
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2010
    nobodys, salihaayşen ve AnkTıp92 bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş