Merhabalar.
Öncelikle dediğiniz gibi yağlanmayı belirleyen faktörler tabiki fruktoz almakla sınırlı değil bunun farkındayım. Glisemik yükten bağımsız olarak vücuda soktuğumuz karbonhidratın çeşidi önemini kaybetmiyor ne yazık ki. Glikoz daha erken metabolize edilip, parçalınırken özellikle meyveden gelen fruktoza karşı avantajı kaslarda glikojen olarak depolanabilmesi ve bu depoları olabildiğince hızlı doldurabildiğini zaten sizde biliyorsunuzdur.
Ancak fruktozun kaslarda glikojen olarak depo edilememesi ve sadece karaciğerde toplanması(100gr civarlarında olması lazım)sonucu fazlasının yağa dönüşmesinde vücut için hiç bir sakınca yok zaten bunuda biliyorsunuz.
Konuyu açan kişi günlük 50-60 gram civarında şeker aldığını belirtmiş. Bahsettiğine göre bu şekerin hepsi fruktozdan gelmekte. Ancak günlük kalori tüketiminde kaç gr karbonhidrat aldığını bilemediğimiz için aynı zamanda da kaç kalori aldığını bilmediğimiz için kesin bir yorum ne yazık ki yapamayız. Demek istediğim 2000kalori ile beslenen biri fazla kalori alımını nasıl olsa sağlıklı diye 60gr şeker tüketerek yapıyorsa gün içinde bunun yağa dönüşmesi işten bile değil ki bahsettiğimiz kişi büyük ihtimalle yağlanmamak isteyen hatta yağ yakmak isteyen birisi ise.
Aynı zamanda günlük 20grdan fazla fruktoz tüketimi ürik asit miktarını arttırdığına yönelik yayınlar da bulunmakta. Karaciğerde fazlasının parçalayamayıp trigliseridlere dönüştüğünü söylemiyorum bile.
- Vücudunuzdaki her hücre glükozu kullanıyor. Bu nedenle glükozun büyük bir bölümü yendikten sonra metabolize oluyor, yani yakılıyor. Halbuki früktozun çok azı değişik metabolik süreçler için kullanılabiliyor. Früktozun büyükçe bir bölümü aktif gliserol-3-fosfata dönüşüyor. Gliserol-3-fosfat serbest yağ asitleri ile birleşerek depo yağı olan triaçilgliserole yani trigliseritlere dönüşüyor.
Bunlardan bağımsız olarak bahsettiğiniz çalışmalar düşük kaliteye sahip araştırmalar ne yazık ki.
Meyvenin içinde bulunan
"fruktozun" yüksek performans sağladığına dair araştırmayı yollayabilir misiniz? Yalnız vitaminlerin ve lifin demiyorum. Çünkü vitamin ve lifi meyvelerde bulunan miktarlardan daha çok sebzelerden alabiliyoruz zaten. Getirisi daha yüksek götürüsü daha düşük sebze tüketmek varken sizi yağlandırabilecek meyve tüketmenin hiç bir avantajı yok ne yazık ki. Tadını seversin, sebze yemek istemezsin, başka lif ve vitamin alacak kaynağın yoksa tabi ki yenilebilir bir besin buna karşı gelmiyorum fakat ne yazık ki meyvenin götürüsü sebzelere göre daha fazla olacaktır.
Forumdan bulduğum makalenin bir parçası;
Deney hayvanlarında yapılan bir çalışmada,glikozun hipotalamusta tokluğa sebep olduğu ve yemeyi engellediği,halbuki fruktozun glikozun bu tesirini baskılayarak yeme davranışını artırdığı bulunmuştur .İnsülin,yağ sentezini ve yağlanmayı artırarak,şekerin kanda birikmesinin vereceği zararları azaltır.İnsülin ayrıca yağ dokusundan leptin salgılanmasında da rol alır.Leptinin,şişmanlığın önlenmesinde önemli rolü olduğundan,insülin insanın zayıflamasına da yardımcı olur.Leptin hormonu hipotalamusun bazı yerlerinde bulunan sinir hücrelerini uyararak,kişinin daha az yemesine sebep olur .Halbuki fruktoz,insülin salgısına sebep olmadığından,leptin salgılatamamakta ve tokluk hissinin oluşmasınada tesirli olamamaktadır.
Grelin,mide hücrelerinden açlıkta kana salgılanan bir hormondur.Mide asit salgısının üretimine vesile olan bu hormon,tesirini hipotalamus üzerinden gösterir;açlık hissine dolayısıyla iştahın açılmasına sebep olur.Toklukta kandaki glikozun yükselmesiyle birlikte insülin salgılanması artar.Bu da leptin hormonunun artışına,leptin de grelin salgısında azalmaya yol açar.Neticede bağırsaklarda glikozdan daha çok fruktoz emilimi olur.Kanda artan fruktoz,insülin salgısının daha az veya yetersiz olmasına yol açar.Bu durumda tokluk hissi uyarmadığından,kişi yemeye devam eder.
Son olarak dr.Ertuğ Evreklinin açıklamalarınada bakabilirsiniz. youtube linkini aşağıya bırakıyorum aklınızda bir fikir oluşması için.
Genişletmek için tıkla...