sayın Coyote bu bilgileri nerden öğrendiniz bilmiyorum ama ufakta olsa yanlış bildiğiniz kısımlar var..
öncelikli olarak vücut glikoz ve fruktoz ayrımını kesinlikle yapar herşeyin ayrımını yapabildiği gibi...
glikoz ve fruktozun kimyasal formülleri aynıdır fakat birbirlerinin yapı izomerleridirler yani farklı özellik ve reaksiyonlar verirler..ve farklı özellik gösteriyorsa glikozun özelliğini asla gösteremez ve beyne ulaşamaz..
daha detaylı bilgi için:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fruktoz
Öncelikle, ben glükoz tüketmiyorum. Bunu belirtiyim yaklaşık 10 aydırda en küçük şekeri bile ağzıma sokmadım.
Ancak elma hurma ve muz gibi ürünleri yiyorum şimdi benim beynim çalışmıyormu diyorsunuz?
Öncelikle glikoz almadıgınız dönemde (ketojenik diyet) Früktoz kısıtlıda olsa verilir.
Glikozun azaldığı durumlarda yada hiç alınmadığı durumlarda früktöz işlemden geçirilerek beyni besler.
Glukoz ise, direk beyne verildiği için zararlıdır zaten. Beyin hasarlarına sebeb olur özellikle bahsettiğiniz sofra şekeri ise depresyondan şizofreniye kadar her türlü hastalıkla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Kısacası früktöz karaciğerde depolanır ama eğer glukoz içeren besinler yemiyorsanız ( dusuk karbohidratlı beslenme) Kesinlikle früktözda vücutta beyin tarafından değerlendirilir.
Hatta karbohidratların sınırlandığı diyetlerde bile früktöz beyni besleme görevini görür.
Ben taş devri-Ketojenic diyetler esasına uygun beslenmeye çalışıyorum.
Şu ana kadar glükozun yokluğunda hiç bir problem yaşamadım. Hatta früktöz aldıgımda beynımın çok daha iyi çalıştıgınıda hissediyorum.
Glükoz insulini delicesine salgılattığı için asla kullanmıyorum. Onun yerine bulgur yulaf kepekli pirinç gibi kompleks karbohidratları sınırlı tüketiyorum.
Coca colanın bile tadını unuttum aklıma bile gelmiyor bu benım icin buyuk bir olay.
Şayet karbohidratla besleneceksem Öğünler içerisinde 50-60 gramdan fazlada kompleks karbohidrat ve früktoz almam böylece früktozun( meyvelerin ) yapıcı etkisinden faydalanıyorum.
Ayrıca sayın oklohama, eğer yeterli ve dengeli besleniyorsanız asla böyle pizzalar fastfoodlar aklınıza bile gelmez. Bu tarz besinler aklınıza geliyorsa, düşük yağlı besleniyorsunuz demektir. Çünkü pizzaya tadını veren şey yağdan başka birşey değildir.
İnsanlar düşük yağlı beslendiklerinde otomatikman fastfooda yöneliyorlar. Kolesterolden kaçacam derken genetiği değiştirilmiş gıdaların, işlenmiş rafine ürünlerin kurbanı oluyorlar, sonra kolesterol ve yağ suçlu oluyor oysa bilinmeyen şeylerinde başında gelen kolesterol ve yağın testosteronun yapıtaşı oldukları. Kolesterolden zayıf beslendiğimizde kas yapımı bile çok yavaş olur.
O yuzden bunlar sizin aklınızı kurcalıyorsa yetersiz besleniyorsunuz demektir oklohama. Çünkü yağlardan ve proteinlerden zengın beslendiğim anlarda önüme gelen hiçbir fastfood yemek ilgimi bile çekmiyor. Ancak yerine yağı kesip karbohidratı arttırdıgımda her şeyi yiyebilecekmiş gibi hissediyorum kendımı.
yani atalarımızın beslenme stilinin et ve et yan ürünleri olması konusunun yanlış olmadıgını dusunuyorum.