Yaşanacak En güzel Şehir Zürih

Konusu 'Konu Dışı' forumundadır ve saydam tarafından 10 Nisan 2006 başlatılmıştır.

  1. FleXoR
    Offline

    FleXoR Özel Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2005
    Mesajlar:
    7.083
    Beğenileri:
    10.235
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Antrenör - Yazar
    Yer:
    Kırklareli & sivas
    bu ulkede konuşmanın suc oldugu gibi gercekleride yazmakta suç :?

    hani derlerya toplum sana uymuyorsa sen topluma uy :cry:

    fakat benim felsefemde HAKSIZLIĞIN KARŞISINDA BOYUN EĞMEYİNİZ YOKSA HAKKINIZLA BERABER ŞEREFİNİZİDE KAYBEDERSİNİZ ( hz.Ali ) haksızlığa hiç boyun egmedim egmemde :idea:
     
  2. sesil
    Offline

    sesil Üye

    Katılım:
    13 Nisan 2006
    Mesajlar:
    32
    Beğenileri:
    5
    Ödül Puanları:
    0
    ark.lar türkiye'de siyasetin en had safhada olduğu bi fakültede okuorum...
    ve düşünüorum ki siyaset insana artılar kazadırmıor...
    ne kadar çabalarsan çabala, bu ülkede hiçbirşey değişmior, halkın sözü dinlenmior ve değer verilmior...
    bu yüzden siyaset hakkında konuşup birbirimizi kırmayalım...
    ****
    konuya dönersek, ben zürih ve basele gittim...
    zürih, dünyanın 1. şehri olmayı hakedior bence...
    tek dezavantajı var, insanların çok soğuk olması... fakat, yaşam cidden çok kaliteli...
    tr'de markete gidiorsunuz, 100bin para üstü beklerken size sakız verior, hayır ben sakız istemiorum paramı istiorum derseniz, üstüne bir de azar işitirsiniz, bozukluk yok napayım derler...
    orada markete gittiğinde size paranızın üstünü mutlaka vermelidirler, yasalarına göre kasada bozukluk bulundurmak zorundalar, bu konuda hakkınızı arayabilirsiniz, bu kadar ince bir konuda bile insanlara değer verilior...
    ama bunun yanı sıra insanlar, cidden çok soğuk ve benciller...
    metrodaydım, bir adam binerken başka bir adama çarptı die aralarında kavga başladı...
    hiç kimse kafasını çevirip bakmadı bile... biri diğerini bi güzel evire çevire döverken kimse umursamadı bile...
    trde insanlarımız en azından vicdanlılar... tr insanları sıcak derken bu anlamda sıcak olduğumuzu düşünüorum...
     
  3. masteer
    Offline

    masteer Özel Üye

    Katılım:
    17 Şubat 2006
    Mesajlar:
    809
    Beğenileri:
    1.095
    Ödül Puanları:
    103
    Yabancı sehırlerde ve ulkemızde bazı buyuk sehırlerde ınsanların bırbırınden uzaklasması, yabancılasması ve baglarını koparmasından dolayı sesılın anlattıgı gıbı seyler olabılıyor. Bunun sebebı de aslında artık ınsanın komsusuna ıhtıyac duymaması, delı gıbı bır tempoda calısıp kımse ıle ılgılenecek vaktı olmaması.

    Acıkcası ben en ufak bı olay oldumu hemen ellı kısının toplanmasını , ınsanların yardımcı olmaya calısmasını sevıyorum ve tercıh ederım.

    Yurtdısında ınsan oldugunuz ıcın fonksıyonel olmayan bır saygı ve sırınlık var , yanı asansore bınınce alman sana bı guleryuz gosterır ıyı gunler falan der,
    ama cok daha farklı durumda bakın nasıl davranır, bu hıkayeyı bana almanyada yasayan bır akrabamız anlattı:

    Bızım akraba amca calıstıgı yerde ogle paydosunda ordan aldıgı bır seyler yer ıcerken bır bakmıs, ıse yenı gıren ve arkadas olan ıkı alman kenarda kos kos oturuyo, bırısı ıle bıraz muhabbet kurmus oldugu ıcın sız nıye yemıyorsunuz demıs, oda demıskı bız ıse yenı gırdık su an paramız yok- buda suphelı bır durum ya neyse-, sonra bızım amca buna 100 eur vermıs maasını alınca verırsın demıs, gıtte bı seyler al demıs, bu dallama gıtmıs kendıne bı seyler almıs, ama sadece kendısıne , onceden tanıdıgı alman arkadasına almamıs, bıde ustelık arkadasına nıye almadın deyınce sen parayı bana vermedın mı demıs Allaan
    ukala dumbelegı.

    Hıc bır ıse yaramayacak nezaket,saygı falan olunca bır numaralar ama gercekten basınız sıkıssa bırı donup bakmaz sıze.

    BU ınsanlarının durumu baska bır konu tabıı, ama pek cok sehır gercekten cok guzel, derlı toplu ve temız, bır kotulugu var bazı avrupa ulkelerınde saat 7den sonra hayat oluyor, sokaklarda araba/ınsan bıle yok heryer kapalı.
     
  4. hsd
    Offline

    hsd Üye

    Katılım:
    28 Şubat 2005
    Mesajlar:
    2.584
    Beğenileri:
    306
    Ödül Puanları:
    93
    bende yaşanacak en güzel yerde zaten yaşıyoruz diyorum gurbette yaşamak çok zor tahmin edemezsiniz orada türk burada almancı ne oldukları belli değil arada bir yerde yaşamak çok zor olsa gerek bence yaşadığımız güzelliklerin farkında değiliz olumsuz olan birçok şeyin yanı sıra yaşanacak çok güzel şeyler var polianna gibi oldu biraz idare edin ve vatanımızın her karesinin kıymetini bilin çünkü dünya üzerinde her metrekaresi kanla sulanmış başka vatan yok :!:
     
  5. Karasan
    Offline

    Karasan Özel Üye

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    2.598
    Beğenileri:
    2.095
    Ödül Puanları:
    0
    Bence kuzey avrupa ülkelerinin ve amerikan halkının içler acısı insanlık durumunu görmek için, herkesin "Schmidt Hakkında" isimli olağanüstü filmi görmesi gerekiyor.
    Bu filmin başrolünde efsane oyuncu Jack Nicholson var.
    Filmde, 66 yaşında orta düzey yönetici olduğu büyük şirkette zorunlu emekli olan Schmidt isimli Amerikalının yaşamından bir kesit sunuyor.
    Adam, emekli olduğu anda, sistem tarafından bir kenara atılıyor.
    Hiçbir sosyal ilişkisi kalmıyor, zira tüm arkadaşları kariyeri aracılığıyla edindiği ve öküz ölünce ortaklığın bozulduğu arkadaşlar.
    Karısıda bir ev kazasında ölünce, önce kafamı dinlerim diye seviniyor, ancak sonra insanın içini donduran bir yalnızlığa gömülüyor.
    Kızımın yanına gideyim, düğünü var, ona yarenlik ederim diyor, başka bir eyalette olan kızını telefonla arayıp durumu bildiriyor.
    Kızının verdiği cevap: " Baba, düğün gününden önce gelme, çok meşgul olacağım,sana vakit ayıramam!!!"
    Evet, film, adamın mektup aracılığıyla afrikalı bir çocuğu evlat edinmesi ve ondan gelen bir minik resim bakıp ağlaması ile bitiyor.
    "insan faktörü" denen şeyin eksik kaldığı toplumlarda, sorun özellikle yaşlılıkta ortaya çıkar.
    Büyük, toplu ailelerin yerini alan çekirdek ailelerin dahada küçülerek atom aileler oluşturduğu toplumlarda, özellikle 55 yaşından sonra, insanlar hobilere yönelerek, bireyselliği had safhaya çıkartarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar, ancak pek başarılı olduklarını sanmıyorum.

    Yalnız bunun anti tezide şudur,
    Örneğin vücut geliştirme ile mutlu olan bir amerikalı ele alalım, bazıları 80 yaşında bile faal olarak bu sporu yapıyor, hatta yarışmalara katılıyorlar, ya da işte maketlerle uğraşan amerikalılar.
    Yani herkesin bir hobisi var, o hobi etrafında birleşiyorlar, insanı ihtiyaçlarını bu ortak hobiler üzerine kurdukları klüplerle karşılıyorlar.
    Bu sebeple, çok daha üretici ve verimli insanlar olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.
    Bunu yapamayanlar ise, zaten mutsuzluğa gömülüyor.

    Bence yapılması gereken, iyi şeyleri almak, yani herkesin, özünü bulacağı hobilere sahip olması, kendine ait bir dünya yaratması ve diğerlerinin yaşamına, zevklerine saygı duyması (tüm bunlar bizim toplumda çok eksik olan şeyler)
    ama aynı zamanda, aile değerlerimizi, bir aradalığımızı, kadirşinaslığımızı, misafirperverliğimizi korumamız gerekiyor.

    Son olarak sıcak kanlılık bir millet özelliğinin ötesinde, bir toplum özelliğinin sonucudur.
    Kollektif (bir arada yaşama kültürü) gelişmiş, italyan ve yunanlılarında aile değerleri bize son derece yakındır.
    Bunu görmek için "big fat greek wedding" ve " rocco ve kardeşleri" isimli filmleri izlemek, ya da yunanlı arkadaşınız varsa onların aile ilişkilerini görmek yeterlidir.
    Tek değiliz, ama sahip olduğumuz çok güzel bir "bir arada yaşama" kültürüne sahibiz...
     
  6. sarc4stic
    Offline

    sarc4stic Özel Üye

    Katılım:
    19 Nisan 2005
    Mesajlar:
    3.239
    Beğenileri:
    2.261
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Satış Temsilcisi
    Yer:
    Istanbul
    Herkesin mesajını okudum kısa kısa kendi fikirlerimi dile getireyim.

    İstanbul çok güzel bir şehir, ama potansiyel olarak, yani şehirde her şey mevcut ama yaşayanlar için aynı şeyi söylemek zor. Bu sadece şu anda İstanbul'da yaşanları kapsamıyor, uzun bir zamandan beri böyle. Güzel bakamıyoruz şehirlerimize :x Bu tarz sıralamalarda İstanbul'un ilk elliye girmesi çok zor. Yinede aldığı derece iyi bence. Çünkü diğer büyük şehirlerdeki yaşama standartlarına sahip değil. Bu fatura herkese çıkarılabileceği gibi(halk,devlet vs...) sonuçta ortak bir fatura. Bu şehirleri bu hale getiren bizleriz. İstanbul'daki çoğu sorun yabancı şehirlerde bahsedilmeye gerek görülmeyen şeyler. Bunlarında tabi bir çok sebebi var ama dediğim gibi şehirlerimize iyi bakamıyoruz.

    Osmanlı torunuyuz olayına gelince, ben bu argümanı pek sağlıklı bulmuyorum. Osmanlı'yı yok saydığım yada saygı göstermediğimden değil, ama bence zayıf bir tartışma konusu. Tamam kudretli ve zamanının en güçlü imparatorluğunun küllerinden meydana geldik, ama "biz Osmanlı torunuyuz, bunlar bize yapılırmı" şeklinde düşünmek pek doğru değil. Çoğu millet bu tarz bir kültüre sahip. Sen Osmanlı torunuysan onlarda Roma'nın, İngiltere'nin vs... torunları. Çoğu millet değişik dönemlerde dünayaya damgasını vuran devletler kurmuş. Bu bize özel bir ayrıcalık değil. Eğer Osmanlı'yı kabul ediyorsan, onlarıda kabul etmen gerekir. O zamanda bir yere varılmaz. Geçmişte kalmak bize bir şey kazandırmaz. Osmanlı o zamanki gücüne bir anda gelmemiş herhalde. Planlı, stratejik hamlelerle statüsünü kazanmış. Bizde öyle olmak istiyorsak, günümüz şartlarında kendi hedeflerimize ulaşmaya çalışmalıyız. AB gibi engeller her zaman olur, bu tarz engeller olmasa herkes büyük devler olur.

    Yabancılar soğuk insanlar demekte biraz genellemeye kaçıyor bence. Daha çok bir anlayış farkı söz konusu. Değer yargıları farklı. Türkler olarak bizim alıştığımız misafirperverliği göstermiyor olabilirler(ki bence buda genelleme), ama onlara görede Türkler kaba, muhafazakar, sosyal ortamda ne yapacağını bilmeyen vs... Hepimiz öylemiyiz? Değiliz. Ama onlarda bu tarz genellemeler yapıyorlar doğal olarak.

    Almanya'daki örneğe tamamen katılıyorum, 4-5 kere gitmiştim, gerçekten evde 2 kişi kalıyorsa ve biri dışardan kendine yemek alıp geldiyse oturur evde tek başına yemeğini yer. Ne diğerine sorar istiyormu diye, nede diğeri ondan ister. Bu onlara göre ayıp bir şeyde değil. Tabi bu onayladığım anlamına gelmiyor ama, onlar için normal bir davranış. Siz ikram etmeye kalkarsanızda şaşırır, anlamaz.

    Çoğu Avrupa ülkesinde ve Amerika'da bu kültür hakim. Çocuk reşit olur, evden gider. Hem çocuk gitmek ister, özgür olmak için(ki zaten özgürdür çoğu), ebeveynlerde 18 yaşından sonra onları mali gider olarak görür. 18 yaşındaki biri kendi ayakları üstünde durabilmelidir artık. O saatten sonra ilişki bu platformda yürür. Verilen örnekteki gibi, aileden çok eski bir dost muhamelesi görürler(karşılıklı olarak).

    İsviçre başlı başına demokrasi cennetidir zaten, o yüzden okuduklarıma pek şaşırmadım. Çoğu bölgesinde halk kanun teklifi sunabilir, referanduma gidebilir yada halk vetosu dedikleri kanunların iptalini isteyebilir. Doğrudan demokrasi, geröek demokrasi olmasına rağmen uygulama zorluğu çeker, nüfus arttıkça bu işlemleri yürütmek zorlaşır. Aynı şekilde her bireyin belli bir eğitim seviyesinde olması gerekir. Türkiye'de olması imkansız olmasada çok zordur(insan kalitesinden çok nüfustan dolayı)

    p.s. siyaset kısımlarını makasladım, beni tanıyanlar genelde bu konularda uzun yazdımı bilir, DaFFy editlemezsin inşallah :lol:
     

Sayfayı Paylaş