TUZ
ihtiyaçtan önce farklı bir özelliği üzerinde durmak istiyorum.
bildiğiniz gibi 2 çeşit bakteri türü vardır
1 yararlı bakteriler ( microskop ile balıdığında yuvarlaktırlar )
2 zararlı bakteriler ( microskop ile balıdığında solucan gibidirler )
büyük hastalıkların çoğu bakteridir basil şeklinde olup kuluçka süreleri farklıdır. insana çeşitli sekillerde vucuduna nufuz ederler ve sonucunda hastalık süreci başlamış olur. insan organizmasındaki yaşayış şekilleri itibariyle ölümcül olabilirler.
yararlı yuvarlak olan faydalı micro organizmalar özellikle yoğurt ( doğal olmak şartı ile ) sirke ( doğal fermente edilmek şartı ile asit ve katkı ile yapılmış olan değil) peynir ( doğal yapılmak şartı ile ) bulunmaktadır. bunlar zararlıların yaşamasına engel olurlar küçüklüğümüzde zehirlenme belirtileri baş gösterdiğinde yoğurt yerdik bu kavramın nekdar doğru olduğunun kanıtıdır.
gelelim konumuzun özüne ve vucudun ihtiyacından çok tuzun varlığımız için önemi.
bakteri çeşidi ---------ısıya karşı ---------tuza karşı ----------E330 (katkı maddeleri)
yararlı bakteri -------------dirençli ---------------dirençli --------------------dirençsiz
zararlı bakteri ------------dirençsiz -------------dirençsiz------------------- dirençsiz
bunları göz ününde bulundurursanız
öğünlerinizde tuz kullandığınızda büyük bir hastalığıda önlemiş olursunuz. özellikle zararlı bakterilerin tuzun bulunduğu ortamda %80 oranında yok olmaktadır.
gözlemleyeceğiniz 2 insan düşünün 2 side aynı yiyecekleri hafif bakteri bulunan yiyecekleri yemektedir. fakat gözlem sonucunda tuz kullnanan birey hastalık belirtileri gözlemlenmemiştir.
fakat tuz kullanmayan bireyde hastalık belirtileri oluşmuştur.
örneğin dışarıda bekleyen bir tavuk eti 1.gün sonunda microskop altında bakarsanız zararlı bakterilerin içinde bir dünya kurduğunu göreceksiniz.
fakat pişirir veya tuzlarsanız zehirlenmediğinizi göreceksiniz. zehirlenmelerin çoğu tuzsuz veya iyi pişirilmeden yenen yiyeceklerden kaynaklanmaktadır.
zehirlenmiş insana yoğurt yedirmek ilk yardım olabilir ancak günümüzde yediğimiz yoğurtların içeriğinde e 330 veya e200 bulunmaktadır. bu katkı maddeleri özellikle
okuduğum tarım ve köyişleri bakanlığınca yapılan denetleme raporlarında fırınlarda bile bulunmaktadır. bu maddeler yararlı ve zararlı bakterilerin üremesini engellemektedir.
kısacası zararlılar ölürkende yararlılarda ölmektedirler.
bakınız ( katkı maddeleri ) http://www.gidaraporu.com/katki-maddeleri-ozet-liste_g.htm
bir yoğurdun hakiki olduğunu anlamak için yoğurdu açıyorsunuz 2 gün dolapta bekletiyorsunu 2.gün sonunda yoğurt ekşiyorsa hakiki yoğurttur.
isim vermek istemiyorum fakat anlayanlar için ----oğlu ( gayette ucuz) yoğurt hakiki yoğurttur.
yine isim vermek istemediğim da...ne marka fransız ortaklığı yoğurt ise 10 gün dayandığını gözlemledim.
aradaki fark nekadar katkısız deselerde katkı maddesi olduğunun kanıtıdır.
küçüklüğümde ...oğlu yoğurdun dandik olduğu için ekşidiğimi düşünürdüm fakat insan büyüdükçe ufkumuz açıldıkça bu markanın kadar insan sağlığını düşünen
bir firma olduğunu içimden geçiririm.
gelelim süt'e
kendi peynirimi yapmış biri olarak ( inek sütünden ) arakdaş vasıtasıyla yaşlı bir amcadan inek sütü satın almıştım ve tüplerimde yararlı bakteri bulunduran bir insanım. bundan çok kaliteli bir peynir yaptım yaklaşık 4 litre sütten
300 gr arası peynir elde edebildim. geriye peynir altı suyu kaldı ve döküldü her nekadar protein olarak çok kaliteli olsada.
bir gün bu amca hastalandı ve marketten 4 adet p...r marka süt aldım inanamayacaksınız bırakın pelteyi sıvı halde kaldı. kimyager arkadaşımı aradadım ve durumu izah ettim
kendiside bir gıda firmasında bölüm sefi içeriğinde onların katkı maddesi olduğunu ve bu sebeble bunların raf ömrünün uzun olduğunu belirtti. çok şaşırdım.
ve daha neler öğrendim benim döktüğüm peynir altı suyunu firma sahibi bunu pıhtı şekline sokamazmıyız peynire ilave edemezmiyiz diye soruyormuş. ve daha neler neler.
yazım biraz fazla oldu hepinizden özür diliyorum gereksiz fazlaca yazdım. kusurumuz varsa lütfen affediniz.
Son düzenleme: 6 Nisan 2011
MARCELLO ve ylmz bunu beğendi.