elimden geldiğince çevirdim. belli noktalar kelime kelime çeviri gibi oldu, ondan anlamak için azıcık düşünmek gerekebilir oraları, kusuruma bakmayınız. bahsi geçen videodaki konuşma:
Malum Kadın: Dünyadaki, tanıklık ettiğimiz bu çatışma bir dinler çatışması veya bir uygarlıklar çatışması değildir. Bu, 2 karşıt görüş arasındaki, 2 dönem arasındaki çatışmadır. Bu, ortaçağdan kalma bir anlayışla 21. Yüzyıla ait bir diğer anlayışın çatışmasıdır. Bu çatışma, medeniyet ve gericilik arasındadır. Uygar ile ilkelin, barbarlıkla akılcılığın arasındadır. Özgürlük ve baskının arasındadır, demokrasi ve diktatörlüğün arasındadır bu çatışma. İnsan haklarıyla, bu hakların ihlal edilmesinin arasındaki çatışmadır bu çatışma. Bu çatışma, kadınlara fahişeymişçesine davrananlarla, insanmışçasına davrananların çatışmasıdır.
Bugün gördüğümüz, bir uygarlıklar çatışması değildir. Uygarlıklar yarışır, çatışmazlar.
Sanırsam sunucu: “Bugünlerde olanlarla ilgili dediğinizi anladım. Yani bu çatışma batı kültürüyle Müslümanların geri kalmışlığı ve umursamazlığı arasında mı?”
Malum kadın: “Evet anlatmak istediğim tam olarak bu.
Sunucu: “Medeniyetler çatışması fikrini kim öne sürmüştü? Samuel Huntington değil miydi? Sonuçta Bin Ladin değildi bunu öne süren. Bunu tartışabilir miyiz?”
Malum Kadın: “Bu tabiri(medeniyetler çatışması) kullanmaya başlayanlar Müslümanlardır. Bu medeniyetler çatışmasını da başlatanlar Müslümanlardır. İslam’ın Peygamberi (ben s.a.s diyorum burda, kusuruma bakmayınız) demiştir ki: ‘Bana insanlar Allah’a ve onun elçisine inanana kadar o insanlarla savaşmam emredildi’. Müslümanlar insanları Müslüman olanlar ve olmayanlar olarak ayırmaya başladığında, ve Müslüman olmayanlarla onlar ‘inanana’ kadar savaşmaya çağrıldığında, bu çatışmayı başlattılar, dolayısıyla da savaşı. Bu savaşı durdurmak için, kafirlik suçlamalarıyla ve kafirlerle savaşma fikriyle dolu olan dinî kitaplarını ve bilgilerini tekrar değerlendirmeliler. Meslektaşım asla başkalarının inançlarına karışmadığını belirtmiştir. Dünya üzerindeki hangi uygarlık, ona başka inançtan insanları o insanların kabul etmediği bir adla çağırma hakkını veriyor? Onları önce “Ahl el Dhimma” diye çağırırken başka bir zaman “People of the book (Kitabın insanları)” olarak çağırıyor. Bir başka zaman ise bu insanları domuzlarla ve maymunlarla özdeşleştiriyor, başka zaman ise Hıristiyanların Allah’ın gazabını çekeceğini belirtiyor. Kim demiş onlar “Kitabın insanları” diye? Onlar (Hıristiyanlar) “kitabın” değil, “birçok kitapların” insanlarıdır. Bugün okuduğunuz tüm kullanışlı bilimsel kitaplar onların kitaplarıdır, özgür ve yaratıcı düşüncelerinin ürünüdür. Kim size onları “Allah’ın gazabını çekecek insanlar” veya “Doğru yoldan sapmış” olarak nitelendirme hakkı veriyor? Sonra nasıl oluyor da gelip “bizim dinimizde başka inançlara saygı emredilir” diyorsunuz? Ben bir Hıristiyan, Müslüman veya Musevi değil, dünyevi bir insanım. Doğaüstü varlıklara inanmıyorum ama başkalarının bunlara inanmasına da saygılıyım.
Sakallı Müslüman amca: “Sen kafir misin?”
Kadın: Nasıl isterseniz söyleyebilirsiniz. Ben doğaüstü hiçbir şeye inanmayan dünyevi bir insanım.
Sakallı amca: (kargaşanın arasında) Eğer kafirseniz, benim burda sizi azarlamam zaten beyhude bir davranış olacak çünkü İslam, Kuran ve Peygamberim hakkında kötü sözler kullandınız.
Kadın: Bunlar sizi ilgilendirmeyen kişisel meseleler. Kardeşim, istiyorsan git taşlara inan, bana fırlatmadıkça bence sorun yoktur. İstediğine tapmakta serbestsin ama başkalarının inancı senin meselen değildir, neye inanırlarsa inansınlar. Bırak isteyen istediğine inansın.
Museviler trajediden çıktı geldi, sonra da dünyadaki insanların onlara bilgileri için saygı duymasını sağladılar, terörleri için değil; çalışmalarıyla saygı topladılar, ağlama ve çemkirmeleriyle değil. Yakın zamandaki (19. – 20. Yüzyıl) birçok bilimsel icat Yahudi bilim adamlarının elinden çıkmıştır. Dünyaya yayılmış bu 15 milyon insan, hep bilgi ve çalışmalarıyla haklarını kazanmışlardır. Bir Yahudiyi ben daha bir Alman restoranına veya kiliseye saldırırken görmedim. Adam öldürerek protesto yaptıklarını da görmedim. Müslümanlar ise 3 Buda heykelini yerle bir ettiler ama bir Budist bile gidip bir camiye saldırmadı, bir Müslümanı öldürmedi veya bir elçiliğe saldırmadı. Sadece Müslümanlar haklarını kilise yakarak-yıkarak koruyor. Adam öldürüyorlar ve elçilik yıkıyorlar. Bu yol hiçbir sonuç vermeyecektir. Müslümanlar insanlıktan saygı beklemeden önce, kendilerine, insanlık için ne yapabileceklerini sormalı.