Yanlış bilgi. Bunlar çok eski araştırmalardan çıkarılmış hipotezlere dayanan hatalı bilgiler. Ayrıca 1970 sonrası bitkisel yağ kullanımı gıda endüstrisinde artarken bu konularda (özellikle Amerika ve İngiltere'de) çok fazla spekülasyon ve dezenformasyon yapılmış. Doktorlar bile yıllarca insanlara yumurta yedirmedi.
Trans yağlardan çekinebilirsin ama doymuş yağlardan korkmana gerek yok. Zaten neredeyse doymuş yağ almadan beslenmen imkansız.
Doymuş yağların sayısız rolü ve avantajı var.
- Doymuş yağlar hüce duvarının %50'nsini oluşturur. Hücrelere dirilik ve sağlamlık kazandırır.
- Kemik sağlığımız için muazzam bir rol üstlenirler. Aldığımız Kalsiyumun kemiklere geçirilmesi için diyetimizde aldığımız yağların yaklaşık %50'si doymuş yağlardan gelmedilir.
- Kanda bulunan Lp miktarını düşürür. Bu madde kişilerin kalp hastalığına yakalanma yatkınlığını belirlemektedir. Ayrıca karaciğeri alkol ve diğer toksinlerden de korurlar.
- Bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Esansiyel yağların vücutta tutumunu optimize ederler. Omega3'lerin vücutta tutumu, doymuş yağın yüksek alındığı diyetlerde daha fazladır.
- Doymuş 18-karbon Stearik asit ve 16-karbon palmitik asit kalbin özellikle ihtiyaç duyduğu besinlerdir. Bu yüzden kalbin etrafındaki yağ dokunun çoğu doymuş yağdır ve kalp yüksek stres altında kaldığı dönemlerde bu dokudan faydalanır.
- Kısa ve Orta zincirli doymuş yağlar anti-bakteriyel özelliklere sahiptir. Bizi sindirim sistemi içerisinde bulunabilecek zararlı bakterilerden korurlar.
- Doymuş yağların kalp hastalıklarına direkt ve tek başına sebep olmadığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Damalarda biriken yağların sadece %25'i doymuş yağdır. Geri kalanı tamamen "doymamış yağdır" (unsaturated) hatta bu doymamışların yarısından fazlası "çoklu-doymamış" (poly-unsaturated) yağlardır.
Daha devam edebilirim gerekirse...
Kırmızı et, yumurta, fındık, bunların hepsi çok güzel doymuş yağ içerir. Bu yağa ihtiyacınız var.
Genel olarak dikkat edilmesi gereken şeker ile oksidasyonudur. Kolestrol veya doymuş yağlar kalp hastalığı yapmaz. Oksidasyonu yapar. Bizden kat kat fazla doymuş yağ tüketen topluluklar var. Çoğunda kalp hastalıklarına rastlanmıyor. Paleo diyetlerde de doymuş yağlar önem taşır. Ama paleotik çağda yaşayan insanların kalp sorunları yoktu. Çünkü örnek gösterilen yüksek doymuş yağ tüketen hiç bir toplumda şeker kullanımı yok. Meyve tüketimi bile sınırlı.
Burda önemli nokta şeker. Klasik amerikan fast food kültüründe şeker, doymuş yağ, trans yağ iç içedir. O yüzden kalp hastalıkları ve obezite yüksek. Kırmızı etin yanında meyve suyu içerseniz fruktoz ile birlikte oksitlenme riskini arttırırsınız. Kırmızı et yanında şarap içerseniz kuvvetli antioksidant özelliği sayesinde et ile aldığın doymuş yağdan ve kolestrolden safi etki sağlarsınız.
Kolestrolden de kaçmayın. Testosteron da kolestrolden üretilen bir hormon.
Yukarıda saydığımda dank etmedi mi zaten? Kırmızı et, yumurta, fındık diyorum. Bunları resmen erkek yiyeceği
Ayrıca yeni araştırmalar sonucunda diyetten aldığımız kolestrolün kandaki kolestrolü arttırıp arttırmadığı sorgulanmaktadır. Çünkü paralel ilerlemiyorlar.
Bulk dönem için doymuş yağlarla ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar var. Belli gramajın altında tutmak anlamlı olur. Ama onu da başka zaman yazarız fazla off-topic olmasın.
Referanslar:
Watkins, B A, et al, "Importance of Vitamin E in Bone Formation and in Chrondrocyte Function" Purdue University, Lafayette, IN, AOCS Proceedings, 1996; Watkins, B A, and M F Seifert, "Food Lipids and Bone Health," Food Lipids and Health, R E McDonald and D B Min, eds, p 101, Marcel Dekker, Inc, New York, NY, 1996
Dahlen, G H, et al, J Intern Med, Nov 1998, 244(5):417-24; Khosla, P, and K C Hayes, J Am Coll Nutr, 1996, 15:325-339; Clevidence, B A, et al, Arterioscler Thromb Vasc Biol, 1997, 17:1657-1661
Nanji, A A, et al, Gastroenterology, Aug 1995, 109(2):547-54; Cha, Y S, and D S Sachan, J Am Coll Nutr, Aug 1994, 13(4):338-43; Hargrove, H L, et al, FASEB Journal, Meeting Abstracts, Mar 1999, #204.1, p A222.
Kabara, J J, The Pharmacological Effects of Lipids, The American Oil Chemists Society, Champaign, IL, 1978, 1-14; Cohen, L A, et al, J Natl Cancer Inst, 1986, 77:43
Garg, M L, et al, FASEB Journal, 1988, 2:4:A852; Oliart Ros, R M, et al, "Meeting Abstracts," AOCS Proceedings, May 1998, 7, Chicago, IL
Lawson, L D and F Kummerow, Lipids, 1979, 14:501-503; Garg, M L, Lipids, Apr 1989, 24(4):334-9
Ravnskov, U, J Clin Epidemiol, Jun 1998, 51: (6) :443-460
Felton, C V, et al, Lancet, 1994, 344:1195
Genişletmek için tıkla...