Üzüm Suyu Şarap Body etkisi

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve scorpi tarafından 18 Temmuz 2007 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 10 üye.
  1. orcun
    Offline

    orcun Üye

    Katılım:
    17 Şubat 2006
    Mesajlar:
    81
    Beğenileri:
    31
    Ödül Puanları:
    0
    Sirke bahsi üstüne:

    Sirke, oluşum süreciyle ibrete haiz bir besin maddesidir. Sirkenin oluşum süreci iki aşamalı gerçekleşmektedir. Vurgu yapmaya değer nokta şudur ki, birinci aşamada insanoğlu için damlası zehir sayılan etil alkol oluşmakta, bunu takip eden ikinci aşamada ise bir çok meşhur hadis-i şerifte kendisinden övgü ile söz edilen, tabii bir ilaç olarak nitelendirilebilecek sirke teşekkül etmektedir. Sirkenin ayrıca mikroorganizmaları öldürücü özelliği bilinmektedir.

    Oluşumun birinci aşamasında, etkin olan mayalar Saccharomyces cinsi mayalar olup, bu mayalar başlıcaları üzüm ve elma olmak üzere çeşitli yaş ve kuru meyvelerde (incir, armut vb.) ve maltta (çimlenmiş arpa) bulunan şekerleri etil alkole (etanola) dönüştürürler ki, bu dönüşüm mutlak oksijensiz (anerobik) bir ortam gerektirmektedir. Bu reaksiyon kimyasal olarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
    C6H12O6 + 2 CO2
    [​IMG]
    C2H5OH (Etil alkol)


    İkinci aşamada ise çeşitli Acetobacter spp. türleri, kendileri için en uygun sıcaklık derecesinde (28 - 30 °C civarlarında) ve oksijen varlığında (hava ile temas eden bir ortamda) etil alkolü, asetik aside parçalarlar. Bu reaksiyonu da kimyasal olarak şu şekilde özetleyebiliriz: C2H5OH + O2
    [​IMG]
    CH3COOH (Asetik asit) + H2O
    Sirke'nin "sirke" olarak nitelendirilebilmesi için içerdiği asetik asit miktarının en az % 4 olması gerekmektedir. Sirke üretiminde yaygın olarak kullanılan Acetobacter spp. (Acetobacter acetogenum, Acetobacter curum vb.) türlerinin yanında, Gluconobacter türleri de kullanılabilir. Sonuçta başlangıçta kullanılan meyve ve kullanılan bakteriye göre değişik aroma ve lezzetlerde sirke oluşur.
    Geleneksel sirke üretiminde, meyve suyunda önce alkol fermentasyonu gerçekleştirilir ve ortamdaki alkol oranı % 11 - % 13 düzeylerine çıkar. Bunu takiben oluşan etil alkol, asetik asit bakterileri tarafından asetik asite parçalanırlar. Bu yöntemle sirke üretimi oldukça yavaş gerçekleştiğinden ve oluşumun ilerleyen seviyelerinde yüzeyde bazı maya ve küflerin gelişmesine yol açacağından ve sirkenin lezzetini bozacağından pek tavsiye edilmez. Bir diğer metot, etil alkole dönüşmüş meyve suyunu içeren sıvının kazana konup, üzerine aktif sirke bakterisi içeren sirke ilavesini kullanır ki bu metot yavaş metot olarak bilinir. İlave edilecek sirke toplam hacmin üçte biri kadar olmalıdır.

    Gelelim, yazımızın başında doğal şifa kaynağı olarak nitelendirdiğimiz sirkenin bazı yararlarına:
    (1)
    Sirke, ateş düşürücü, vücuda sakinlik ve ferahlık verici en zararsız maddedir.
    (2) Ferahlatıcı kokusu sayesinde, baygınlıklarda hastayı uyandırıcı tesire sahiptir.
    (3) Kanı sulandırır.
    (4) Safrayı keserek, safra akıntısını düzenler.
    (5) Kanamaları kısa zamanda kestiği bazı kaynaklarda belirtilmektedir.
    (6) Hıçkırıkların giderilmesine yardım eder. (Sirke suyuna batırılmış bir parça şeker, yavaş yavaş emilir.)
    (7) Sirke ile yapılacak gargara diş etlerini ve dişleri sağlığa kavuşturur.
    (8) Sinemekiyle kaynatılıp içildiği takdirde, kabızlığa iyi geldiği kaynaklarda geçmektedir.

    kaynak: http://www.insanvebilim.com/morganizma.htm
     
  2. orcun
    Offline

    orcun Üye

    Katılım:
    17 Şubat 2006
    Mesajlar:
    81
    Beğenileri:
    31
    Ödül Puanları:
    0
    Üzüm suyu üstüne:

    [​IMG]İçerdiği flavanoid maddesi kalp krizi riskinin azalmasına yardımcı olur. (Atherosclerosis 2001. Vol. 71 (5) )
    [​IMG]Oligomerik proantonsiyanidin denilen çok güçlü antioksidanlar sayesinde, kanser oluşumu riskini azaltır. (The American Journal of Clinic Nutrition 2000.Vol. 71 (5) )
    [​IMG]Demir açısından zengindir, kansızlığı önler. (Department of food Microbiology and Immunologj,Tempole University School of Medicine/USA)
    [​IMG]Cildin yaşlanmasını geciktirir, vücudu toksinlerden arındırıp temizler. (The Journal of Supercritical Fluids 2002.Vol.: 24(2))
    [​IMG]Kalp atışını düzenlemeye yardımcı olur, kalp sistemini düzenler. (Atherosclerosis 2001. Vol. 71 (5) )
    [​IMG]Kan yapıcı etkisi vardır. (Department of food Microbiology and Immunologj,Tempole University School of Medicine/USA)
    [​IMG]Damar sertleşmesini önler. (Clinic Nutrition 2004. Vol.23)

    (Yukardaki bilgiler organik sertifikalı %100 üzüm suyu içindir)

    A ve C vitamini, demir, mineraller, potasyum içerir.

    [​IMG]
    Amerikada yapılan bir çalışmada 14 gün boyunca her gün 2 bardak kara üzüm suyu verilen kişilerin kan plazmasındaki;
    E vitamini oranının % 13,
    Anti-kanserojen kapasitesinin %50,
    Nitrik asit üretiminin %70 arttığı belirlenmiştir.
    Bu sonuçla kara üzüm suyunun kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğu ve anti-kanserojen etki yaptığı kesinleşmiş oldu. Kara üzüm suyunda bulunan flavanoidlerin damarlardaki tıkanmayı önlediği, ayrıca plazma oranını arttırarak, antikansorejen maddelerin vücutta etkili olmasını sağladığı anlaşılmıştır.

    Kısaca üzüm içerisinde barındırdığı antioksidantlar, fenolik maddeler, resveratrol, organik asitler ve diğer bileşenleri ile tam bir sağlık dostudur.

    100 gr Çekirdeksiz Kuru Üzümün Besin Değeri
    305 Kalori
    73.2 gr Şeker
    2.82 gr Protein
    0.4 gr Yağ
    4 mg Demir
    4.4 gr Diyet lifi
    30 mg Magnezyum
    190 gr Fosfor
    60 mg Kalsiyum
    0.147 mg B1 Vitamini
    0.073 mg B2 Vitamini

    SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN ÜZÜM VE ÜZÜM ÜRÜNLERİ TÜKETİN

    Enerji veren, vücuttaki zehirleri atmaya yardımcı olan, kansızlığa iyi gelen üzümden elde edilen şurup ve ekstreler, eczaneler ve doğal ürün marketlerinin gözde 'doğal ilaçları' arasındadır.
    Bilim dünyasında üzümün insan sağlığı üzerindeki yararları konusunda yapılan oldukça fazla sayıda araştırma vardır. Yüzde 80 oranında su, yüzde 16 oranında enerji açısından kullanımı kolay şeker, yüzde 1.5 oranında lif ve çok az miktarda lipid ve protein içeren üzüm, gerçek bir mineral (potasyum, demir, kalsiyum, çinko, bakır), B grubu, A ve C vitaminleri deposu.
    Üzüm enerji veriyor, vücuttaki zehirleri atmamıza yardımcı oluyor, diüretik (idrar sökücü) ve laksatif (bağırsak çalıştırıcı) etki yapıyor. Kansızlara, hamilelere, emzikli kadınlara, fiziksel ve ruhsal çöküntü yaşayanlara, metabolizmanın ağır çalışmasından şikâyetçi olanlara önerilmesi bu yüzden. Üzüm, hücreleri aktif ve genç tutmaya, egzama ve derideki bazı sorunları gidermeye de yarıyor.
    Çünkü özellikle, organizmadaki toksik maddeleri atan üç büyük organı (karaciğer, böbrek ve bağırsak) çalıştırıyor. Kabuğunda bulunan bazı maddeler (flavonoid, resveratrol) ise damar hastalıklarını önlemede büyük yardımcı. Uzmanlar, özellikle resveratrol adlı maddenin önemine dikkat çekiyor.
    Bu madde, öncelikle damarlarda tıkanıklığı engelleyip kan dolaşımını kolaylaştırdığından, kalp krizi riskini azaltıyor. İkinci olarak, kanser oluşumunu engelliyor. Ayrıca güçlü bir antioksidan etkiye sahip. Özellikle LDL-kolesterolünün oksidasyonunu engellemek ve beyin hücrelerinin dejenerasyonunu yavaşlatmak için çok yararlı. Bu da üzümün Alzheimer hastalığı ve kalp-damar hastalıklarını önlemede olumlu etkisini ortaya koyuyor.
    Üzüm ekstreleri içinde bulunan etkin madde resveratrol, yoğun olarak siyah üzümün kabuğunda bulunuyor. Daha az oranda asma sap, kök ve çekirdeğinde var. Üzümün kendisinin; başta mantar enfeksiyonları, ultraviyole, radyasyon, patojen mikroorganizmalara karşı salgıladığı bir madde olarak karşımıza çıkıyor. Avrupada son yıllarda yapılan araştırmalar, bu maddenin mayalar ve meyve sineklerinde yaşam sürelerini uzattığına dair bilgileri ortaya koyuyor. Hatta bu madde, maya hücrelerinin ömrünü yüzde 80 oranında uzatıyor. Resveratrol molekülü, yaşlanmayı düzenleyen genleri etkileyen enzimleri harekete geçirerek, bitkilerin zor hava koşullarında hayatta kalmasını da sağlıyor. Bu nedenle soğuk iklim bölgelerinde yetişen üzümlerde daha çok resveratrol bulunuyor.
    Resveratrol uzun ve sağlıklı yaşamayı sağlayan bir protein olan Sirt 1 in çalışmasını tetikliyor. Ayrıca hayvan deneyleri, resveratrolun yüksek konsantrasyonlarda alındığında kardiyovasküler hastalıklar ve kanser riskini azalttığını göstermiş. Bu madde aynı zamanda yüksek kolesterolü düşüren nadir maddelerden biri olarak kabul görüyor.

    Resveratrol ile ilgili araştırmaların yoğunlaştığı alan aslında kanserle ilgili. Kanserin pek çok safhasında durdurucu etkiye sahip olduğu ve birinci dereceden doğal etki ettiği de çeşitli çalışmalarda gösterilmiş.
    1997 yılında American College of Cardiology (Amerikan Kardiyologlar Derneği) kongresinde Wisconsin Üniversitesinden Prof. John Folts un her gün bir bardak üzüm suyu içmemizi önermesinin nedeni de, tromboz ve beyin enfarktüsü riskini azaltmaktı. Folts a göre siyah üzüm suyu, damar tıkanıklığını yüzde 75 oranında yavaşlatıyor.

    Fransa'da şaşırtan bulgu
    Fransa'da yapılan araştırmaların sonuçları da insanları üzüm üzerine yoğunlaştırdı. Nasıl mı? Senelerdir dünyanın 17 gelişmiş ülkesinde sürdürülen istatistiksel çalışmalar, iskemi (doku beslenmesinde azalma) sebepli ölüm oranlarının doymuş yağ tüketimi oranlarıyla doğru orantılı olduğunu, doymuş yağ tüketimi arttıkça iskemi ölümlerinin çoğaldığını ortaya koydu. Bu genel sonucun aksine, Fransa istatistikleri bunun tam tersini gösteriyordu. Ülkede çok fazla yağ tüketimi ve kandaki kolesterol seviyeleri yüksek olmasına rağmen, kas iskemisinden ölümlerin en az olduğu ülke Fransaydı. 100 bin kişide 35-45 vaka. Bu oran, yağ tüketimi oranı Fransayla aynı olan İngiltere, Avusturya, Almanya, Danimarka gibi ülkelerden 2-2.5 kat daha azdı. Doktor Serge Reno bu fenomeni Fransızların düzenli ve makul miktarda kırmızı şarap tüketmeleriyle açıkladı (Günlük 0.5 litre). Ülkemiz de özellikle inanç sistemimiz sebebiyle çok fazla tüketmediğimiz bu alkollü içecekler yerine pekala renkli üzümleri çekirdekleri ile beraber tüketerek ve üzüm suyu içerek sağlamamız mümkündür.
    Üzüm suları ve şurupları saydığımız tüm bu özelliklerden dolayı üzüm; sofralarımızda baş köşeye otururken, eczaneler ve doğal ürün marketlerinde satışa sunulan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı onaylı yerli ve yabancı üzüm şuruplarına ilgi de giderek artıyor.
    Kara üzüm şurubu, Ukraynanın Kırım bölgesinde özel olarak yetiştirilen Cabarnet Sauvignon cinsi siyah üzümlerin sapı, kabuğu ve çekirdeğinden elde edilen bir besin takviyesi. Üzüm polifenolleri, bazı elementler (demir, potasyum, magnezyum) organik asitler, B vitaminleri içeriyor. Üzüm polifenollerinin oranı kırmızı şarapta 1/2 g/lt iken, Enoant siyah üzüm konsantresinin İTÜ de yapılan analizlerinde bu oran 71.1 g/lt olarak belirlenmiş. Bir şişe Enoant ta bulunan üzüm polifenollerinin toplamı 5-6 şişe yemeklik kırmızı şarabıyla aynı seviyede oluyor. Bu ürün, Cabarnet Sauvignon kırmızı üzümünün tüm polifenollerini ve mikro elementlerini alkolsüz olarak sunuyor.
    Georgievsky Memorial Crimean State Medical University Mikrobiyoloji Bölümünde yapılan araştırmalar bu ürünün, doğal yaşlanma prosedürünü yavaşlattığını göstermiş. Hipertansiyon üzerinde olumlu etki yapmış, kronik bronşit hastalarında iyileştirici etki göstermiş, mikropları öldürdüğü tespit edilmiş.
    Son yıllarda üzerinde en çok çalışma yapılan konuların başında sağlıklı yaşam sürdürmenin ve hastalıkları önlemenin yolları gelmektedir. Sürdürülen çalışmalarda doğal sebze ve meyvelerin düzenli olarak tüketilmesinin insan vücudundaki olumlu etkisi her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Bunların sadece vitamin veya protein içerikleri açısından değil aynı zamanda yapılarında doğal olarak bulunan antioksidanlar açısından da insan sağlığı bakımından büyük önemleri bulunmaktadır. Özellikle üzüm ve ürünlerinde oldukça fazla oranda bulunan bu antioksidanlar hücrelerin deforme olmasına neden olan serbest radikalleri ve vücuda giren diğer zararlı maddelerin etkisine karşı koruyucu bir kalkan oluşturması bunun en önemli nedenidir. Dışarıdan besinlerle, çoğu fenolik yapıda olan çeşitli antioksidanlar alınmakta olup bu antioksidan bileşikler flavonoidler olarak adlandırılmaktadır.
    İnsan sağlığı bakımından antioksidan fonksiyonları ile ön plana çıkan metabolitlerden biri fenollerdir. Bu metabolitlerin asıl kaynaklarından biri de üzümdür. Özellikle üzümün farklı kısımlarında (kabuk, çekirdek, pulp) doğal olarak bulunan antioksidanlar; doğrudan üzümün veya bundan elde edilen farklı ürünlerin tüketilmesi yoluyla ya da üzümden ekstrakte edilen antioksidanların farklı şekillerde işlenerek ticari anlamda insanların kullanımına sunulmasıyla, günlük yaşantımızda önem kazanmış, hatta popüler olmuşlardır.
    Üzüm ve pekmez proteince fakir olmasına karşın iyi bir diyet gıdasıdır . Proteinlerin bağırsaklarda iyice emilebilmesi için en küçük parçacıkları olan aminoasitlere kadar parçalanması gerekmektedir. Yine insan organizmasının çoğalması için yapı taşı olarak kullanıldığı esansiyel amino asitler denen bu amino asitlerin dengesi çok önemlidir. Buna esansiyel aminoasitlerin dengesi denir. Bu denge yasası geregince eğer herhangi birisinin miktarı diğerinden fazla ise organizma miktarı fazla olandan tam olarak istifade edemez. Ancak az olanın miktarı kadar çok olandan kullanabilir. Çocuğun büyüme döneminde beslenmesinin iyi yapılabilmesi için aldığı proteinlerin aminoasitlerinin dengesi iyi olması gerekmektedir. Bu denge yine anne sütünden sonra kuru üzüm ve pekmezde çok iyi bir şekilde korunmaktadır. Ayrıca Dünya Sağlık Teşkilatı ve FAO tarafından kuru üzümün aminoasitler yönünden gerekli dengeyi sağladığı kabul edilmiştir.
    Son zamanlarda büyük şehirlerde nüfusun büyük bir kısmı, geleneksel olarak kırsal kesim ve Anadoluda hâlâ tüketilmekte olan, pekmezi terk etmiştir. Pekmezin yerine sakkaroz içeriği çok fazla olan reçel, marmelat ve çeşitli jöleler tüketilir hale gelmiştir. Böylece beslenme açısından bu denli zengin besin öğeleri içeren bu tipik Türk gıda maddesi süpermarket raflarında görülemez hale gelmiştir. Toplu yerleşim bölgelerinde yaşayan insanlarımızın çok büyük bir kısmı bu gıda maddesinden istifade edememektedir. Bu ürünün sağlık yönünden ne denli önemli olduğu vurgulanarak reklamının daha fazla yapılarak yaygınlaştırılması biz bağ dostları için önemli bir görev olduğu kanaatindeyim. Böylelikle önemli bir Türk gıda maddesi olan pekmezi unutan halkımıza bu değerli gıdayı tekrar kazandırmak Ülke ekonomisi ve insanlarımızın beslenmesi özellikle daha sağlıklı yetişmeleri bakımından çok önemlidir.
    Son yıllarda çok sayıda önemli antioksidan flavonoid keşfedilmiş ve kaynakları incelenmiştir. İnsan beslenmesinde flavonoidlerin en önemli kaynaklarından biri de üzümdür. Üzümde bulunan fenolik bileşikler (fenolik asit ve flavonidler) üzüm kalite kriteri olarak ve insan sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Üzümde bulunan fenolik bileşikler güçlü biyolojik etkinliğe sahip olan antioksidanlardır. Üzümde bulunan polifenollerin çeşidini ve konsantrasyonunu etkileyen faktörler arasında üzümün cinsi, yetiştiği yer, iklim, toprak cinsi, hasat zamanı ve asmanın hastalığa maruz kalma durumu gibi değişik parametreler yer almaktadır.


    Üzümler ve insan sağlığı yönünden önemi ile ilgili yurtiçi ve dışında yapılan bazı araştırma sonuçları şu şekildedir;


    Üzüm çekirdeklerinin çok sayıda flavonoidleri içerdiği belirtilmiş bu flavonoidlerin antioksidan aktivitesinin çok sayıda kanser tipleri, kardivasküler hastalıklar ve çok sayıda derisel hastalıklara karşı olan aktivitelerle bağlantılı olduğu belirtilmiştir.

    İsveçli bilim adamlarının yaptıkları deneyde, üzüm ve üzüm ürünlerinin kireçlenme rahatsızlığının belirtilerini hafiflettiği ortaya koymuşlardır.

    Akdeniz ülkelerinde yaşayanların neden kalp ve damar rahatsızlıklarına daha az yakalandığı konusunda yapılan çalışmalar sonucunda bu insanların beslenme sistemlerinin bu durumda etkili olduğu bulunmuştur. Akdeniz ülkelerinde yaşayanların özellikle antioksidantlar ve fenolik maddelerce zengin besinleri tükettikleri belirlenmiştir. Bu maddelerce zengin besinlerin başınca üzüm ve ürünleri (üzüm suyu, pekmez, şarap ) gelmektedir.
    Avustralya'da yapılan araştırma sonucunda şarabın, kadınlarda yumurtalık kanseri riskini önemli ölçüde azalttığı bildirildi Ancak aşırı tüketimin ise olumsuz sonuçlar doğurduğu bildirilmektedir.
    Kalp adelesinin kanlanmasını arttırdiğı için, üzüm ürünlerinin kalp enfarktüslerinde koruyucu bir etkisi vardır; ve kanda kolesterol düzeyini düşürdüğü, kan akımını kolaylaştırdığı ve tromboz eğilimini azalttığı için, damarların esnekliğinin sağlanmasında da önemli bir rolü vardır.
    Üzüm ve ürünleri, sindirim bezlerini uyarır; ve mide asidinin işlevini koruduğu, barsak hareketlerini hızlandırdığı ve vitaminlerin, minerallerin emilmesini artırdığı için, vücudun sindirim verimini yükseltir.
    İştahı artırır ve tat alımını yoğunlaştırır.
    Böbrekleri uyardığı için su atılımını hızlandırır, idrar miktarını çoğaltır ve metabolizma artıklarının atılımını sağlar.
    Bakteri ve virüsleri öldürdüğü; ve insanın bağışıklık sistemini harekete geçirdiği için, hastalıklara karşı koruyucu etkisi vardır.
    Çok korkulan gezgin ishallerinde, zehirleri nötrleştirici etkisinden dolayı faydalıdır.
    Kemik kireçlenmesini engeller ve özellikle kadınlarda tehlike oluşturan osteoporoza karşı korur.
    Bioregenerasyon şeklinde de etkilidir, zira artmış aktivite sonucu oluşan mineral kayıplarını karşılar ve vücutta denge ve zindeliği sağlar.
    Yaşlılığa bağlı, beyin fonksiyonlarındaki azalma, düzenli üzüm ve ürünleinin tüketimi ile yavaşlatılabilir; ve ayrıca, beyin kanlanması ve beyin dokusunun oksijenlenmesini artırdığı için, bedensel ve zihinsel aktiviteyi koruyucu etkisi vardır.
    Birçok sanatçı ve tarihe geçmiş ünlü kişiliklerden bilindiği üzere, yaratıcılığı ve fantezileri artırır.
    Rahatlamayı ve stres atılımını kolaylaştırır.
    Doğal antioksidanlar içerdiği için, hücre yaşlanmasını yavaşlatır ve kanser ölümlerini azalttığı için, yaşam süresini uzatır.
    Kara üzüm çekirdeği, çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat ve E vitamininden ise 50 kat daha fazla olan üstünlüğüyle hastalıklara karşı doğal koruma sağlıyor
    [​IMG]
     
    Son düzenleyen: Moderatör: 6 Aralık 2007
  3. orcun
    Offline

    orcun Üye

    Katılım:
    17 Şubat 2006
    Mesajlar:
    81
    Beğenileri:
    31
    Ödül Puanları:
    0
    Msj duzeltme ıcın tesekkur ederım.
     
  4. Doggy
    Offline

    Doggy Üye

    Katılım:
    25 Eylül 2007
    Mesajlar:
    78
    Beğenileri:
    11
    Ödül Puanları:
    18
    turkoviç hurmada alkol var diye biliyorum çünkü eskiden araplar hurmadan şarap yaparlarmış.

    sirkenin şaraptan bozma diye biliyorum.
    özellikle evde kendinizin yaptığı şaraplardan sirke yapılabildiğini biliyorum.
     
  5. turkovic
    Offline

    turkovic Üye

    Katılım:
    19 Mart 2007
    Mesajlar:
    273
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul
    var var yukarı bak yuzde kaç olduğunu ogrenmek için.Evde sirke kalmadıysa şarapa tuz atıp sirke olarak kullanılır :)
     
  6. jimraynor
    Offline

    jimraynor Üye

    Katılım:
    30 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.466
    Beğenileri:
    961
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Endüstri Mühendisi
    Yer:
    Antalya
    Böyle yapıcı ve saygılı tartışmalara bayılıyorum. Peki Türkiye'de %100 üzüm suyu üreten bir marka var mı?
     
  7. deathlifter
    Offline

    deathlifter Üye

    Katılım:
    9 Haziran 2008
    Mesajlar:
    2.416
    Beğenileri:
    2.739
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    bilgisayar muhendisi
    Yer:
    istanbul
    elite natural in yüzde yüz olduğunu sanıyorum. nedenleri:
    - şişeye bakarsınız, büyük yazılarla yüzde yüz der içindekiler kısmında: yüzde yüz üzüm suyu der yine. diğer markalar da saf üzüm suyu der büyük yazılarla ama içindekiler kısmında: yüzde yüz üzüm suyu konsantresi ektresi der yani kelime oyunu gibi. elite de konsantre ektre ıvır zıvır yazmaz.
    - daha önemlisi, elite inki tortu bırakır hem şişede hem bardakta, hatta şişenin üzerinde yazar, gördüğünüz tortu ürünün bozulduğu anlamına gelmez, doğal olduğu için der. diğer markaların üzüm suları homojendir diğer meyve suları gibi (vişne,..)
    - şimdi diyeceksiniz amma övdün bu markayı, ama şu da var şişesi oldukça pahalı ve zor bulunuyor, büyük boy şişesi 9 milyon.
     
  8. steppenwolf
    Offline

    steppenwolf Üye

    Katılım:
    27 Ocak 2010
    Mesajlar:
    2
    Beğenileri:
    0
    Ödül Puanları:
    0

Sayfayı Paylaş