ton balığı ve yüksek civa gerçeği

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve trasker tarafından 23 Ekim 2009 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 12 üye.
  1. trasker
    Offline

    trasker Üye

    Katılım:
    20 Ekim 2009
    Mesajlar:
    31
    Beğenileri:
    13
    Ödül Puanları:
    0
    Her zaman balık yememiz gerektiği söylenir. Pek çok bildiride, sağlıklı bir diyetin mutlaka haftada iki porsiyon (yaklaşık 85 gram) balık içermesi gerektiği belirtiliyor. Balıkta, eikosapentaenoik asid (EPA) ve dokosahexaenoik (DHA) isimli, başka hiçbir gıdada bulunmayan iki uzun zincirli omega-3 yağları bulunuyor. Bu omega-3 yağlarının pek çok yararı var, ancak fetal kardiyak aritmileri ve kalp krizlerini önlemeleri en önemli özellikleri arasında yer alıyor. Ayrıca, DHA beynin erken gelişiminde ve sağlıklı bir hamilelik için gerekli bir madde.

    Ancak çevreyi kirleten maddeler de düşünülmesi gereken faktörler. Metil civanın bazı balık türlerinin yağsız kısımlarında biriktiği bilindik bir gerçektir. Yağlı kısımlarda ise poliklorinat bifeniller (PCB) ve dioksinler bulunuyor. Civa, plasentaya geçebilir, ve yüksek dozları ciddi beyin hasarına yol açabilir.

    Yetişkinlerde ise, civa kalbe zarar verebilir ve yapılan araştırmalarda dioksinin hayvanlarda kansere neden olduğu belirlenmiştir. Bu her iki maddenin de kanserojen olduğuna dair kanıtlar mevcut, ve aynı zamanda nörolojik hasarlara da neden olabiliyorlar.
    Harvard araştırmacıları DHA’nın fetal gelişim için önemli olduğuna dikkat çekiyorlar, IOM uzmanları ise bu konuda daha çok uyarıyorlar. Civa, besin zincirinin en üstünde yer alan büyük ve uzun ömürlü balıklarda, küçük ve kısa ömürlü balıklara göre daha fazla miktarda birikiyor.

    Harvard’daki araştırmacılar, hamile veya emziren bayanların, civanın zararını en aza indirmek için, kral uskumru, köpek balığı, ve kılıç balığı gibi balık türlerinden uzak durmalarını öneriyorlar, ancak yeterli düzeyde DHA alınması için, diğer balık türlerinden ve deniz ürünlerinden haftada yaklaşık 35 gram tüketmeleri gerektiğini belirtiyorlar.,
    Konserve ton balığı, beyaz ton balığı veya light ton balığı şeklinde satılmaktadır. Beyaz ton balığı genellikle suda, ve tek parça halinde bir miktar fileto olarak konservelenir. Light ton balığı ise, kesilmiş parçaların karışımından oluşan bütün büyük bir parça olarak, yağda veya suda satışa sunulur. Beyaz ton balığında üç kat fazla omega-3 yağları vardır, ancak civa oranı da light ton balığındakinin üç katıdır.

    (http://www.realage.com.tr/v2/Realagehaberdetay.aspx?hid=25550)

    Balık değerli bir vitamin kaynağı ve Omega-Üç açısından çok zengin. Omega-Üç yağı, kanın pıhtılaşmasını önlediği gibi, kalp atışlarını düzene sokuyor ve enfeksiyon riskini azaltıyor. Bütün bunlar da kalp krizi tehlikesini azaltırken, beynin daha iyi çalışmasını sağlıyor.

    Ancak Amerikan hükümeti ve çevreci gruplara göre, bazı balık türlerinde aşırı miktarda civa bulunuyor. Bu zehirli madde özellikle doğmamış bebeklerde beynin gelişmesini engelliyor. Balığın yarar ve zararlarına ilişkin bu çelişkili bilgiler tüketicileri kararsızlığa itiyor. Indiana’daki Purdue Üniversitesi gıda zehirlenmesi uzmanı Charles Santerre 250 adet somon, ton balığı ve uskumru konservesini incelemiş. Santerre araştırmayla ilgili şunları söylüyor: "Ton balığı konservesini incelediğimiz zaman civa düzeyinin çok düşük olduğunu gördük. Bu yüzden bebek bekleyen ve çocuk emziren kadınlarla küçük çocukların bu balıktan yemesini tavsiye ediyoruz."

    Şimdiye kadar balıkta civa olup olmadığını anlamanın tek yolu konserveleri testten geçirmekti ama yeni teknolojiler bunu kolaylaştırdı. California’daki MicroAnalytical Systems adlı şirkette çalışan Malcolm Wittenberg, firmanın yeni civa ölçüm aletleri konusunda bilgi verdi. "Bu cihazlar, tüketicilere, belirli bir tür balıkta bulunması gereken ortalama civa miktarını ve teste tabi tutulan türdeki civanın toplamını gösteriyor." diye konuşan Wittenberg, balıklardaki civa miktarının çok farklı olabileceğine dikkat çekiyor: "Örneğin ton balığının bir türünde diğer türlerinden 300 kat fazla civa olduğunu görmek mümkün."

    Uzman, bu aleti marketlerden alınan balıklardaki civa miktarının belirlenip etiketlere yazılmasında kullanmayı planlıyor. Doktor Jane Hightower, bunun tüketicileri bilgilendirme açısından harika bir cihaz olduğunu söylüyor: "Civa miktarını ölçüp yazmak, tüketicilere balığın kalitesini görme imkanı verecek, hayatlarını tehlikeye atmamış olacaklar."

    Amerika Gıda ve İlaç Dairesi’ne göre, balık paketlerinin üzerine civa miktarının yazılması, tüketicileri tedirgin edebilir. Joan Davis gibi annelerse bu görüşte değil. Davis’in 12 yaşındaki oğlu Matthew kanında aşırı miktarda civa olduğu belirlenmeden önce hergün balık yermiş. Davis, aşırı civanın Matthew’da öğrenme bozukluklarına yol açtığını anlatıyor.

    Balıktaki civanın gözle görülür zararlarına rağmen şu ana kadar yalnızca California’daki küçük bir market zinciri balıklarda civa testi yapan cihazları kullanmayı kabul etti.

    (http://www.voanews.com/turkish/archive/2005-12/2005-12-01-voa23.cfm?moddate=2005-12-01)

    Sağlık uzmanları tarafından diyetlerde balık kullanılması konusu gerçekten kafa karıştırıcıdır. Amerikan Kalp Sağlığı Örgütü içerdiği kalp dostu omega-3 yüzünden balık tüketimini artırmayı önerirken, Çevre Koruma Örgütü ise ton, kılıçbalığı vb.balıkları içerdikleri yüksek cıva miktarı yüzünden, çiftlik somonlarının ise bünyelerinde barındırdıkları toksik ve kanserojen maddeler yüzünden halkı uyarmıştır. Yapılan bir araştırmaya göre haftada 2 öğün balık yiyen bir kimsenin kalp krizi geçirme olasılığı %36 azalırken, ölüm riski de %17 düşmektedir. Hamile kadınlarda balık tüketimi fetusun görme yetisini ve beyinsel gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Genel olarak balık tüketiminin faydaları, cıva, dioksin ve toksik / kanserojen maddelerin bünyeye girme riskine daha baskın gelmektedir. Hamilelikte haftalık 150 gr. Ton balığı tüketimi makul karşılanabilir, fakat kılıç balığı, köpekbalığı ve uskumrudan kaçınılmalıdır. Sağlıklı çocuklar ve ebeveynler, içerdiği omega-3 yağ asitleri sebebiyle haftada 100’er gramlık 2 öğün balık (örn. Somon) yemelidirler. (Journal American Medical Association, 296:1885-1889, 2006; www.iom.edu 2006)


    Balıklarda Gizli Zehir : Civa
    Doç.Dr. C. Kemal SÜMBÜL

    Etrafı denizlerle çevrili oları ülkelerde yaşayan insanlar için deniz ürünleri, önemli protein kaynağıdır. Bunların içinde de balıklar başta gelir. Diğer protein kaynaklarından istifade edebilmek için çok fazla emek sarfedilmesine karşılık denizlerdeki balıklar, Allah'ın insanlara husûsî hediyesidir sanki. İnsanlara düşen iş sadece onları yakalayıp tüketmektir. Denizlerdeki balıkları ne üretmek ne de büyütmek için çalışırlar ve masraf ederler. Yeter ki onların yaşamaları ve gelişmeleri için Allah tarafından hazırlanmış olan dünyalarındaki dengeyi bozacak müdahalelerde bulunmasınlar. Ne var ki biz kendi yaşadığımız ortamı değişik şekillerde kirletiyor ve tabiî dengeyi bozuyorsak, aynı şekilde bu canlıların yaşadıkları çevreyi de onlar için zaman zaman yaşanmaz hâle getirebiliyoruz. Neticede hem bu canlıların yok olmasına hem de insanların onlardan faydalanamamasına yol açıyoruz.
    Son yıllarda yeni yeni kazanılmaya başlayan çevre şuurunun yıllar önce ihmal edilmesinin tehlikeli sonuçları görülmeye başlamıştır. Bunlardan birisi sorumsuzca çevreye bırakılan atıkların denizlerde birikmesiyle deniz ürünlerinde, özellikle balıklarda görülen civa kirlenmesidir. Bazı metaller insan vücudunda değişik görevler için bulunurlar. Meselâ demir, kandaki alyuvarların yapısında yer alır, kobalt B12 vitamininin yapısında, çinko saçlarımızda bulunur. Ancak bu elementler, vücut için lüzumlu olmalarına rağmen, belli miktarlardan fazlası zararlıdır. Vücudumuzdaki bazı enzimlerin yapısında yer alan bakır, 50 ppm'den fazla alındığı zaman zehirlenmeye yol açar. Vücudumuz için hiç lüzumlu olmayan, alındıkları zaman miktarlarına bağlı olarak zehir tesiri yapan metallerin başında da civa, kurşun ve kadmiyum gibi ağır metaller gelir. Bunlardan özellikle civa 1950'li yıllardan sonra ciddî bir mesele olarak ortaya çıkmıştır. Japonya'da büyük bir sunî gübre fabrikasının atıklarının Minimata körfezine bırakılmasından üç yıl sonra bölgenin sakinlerinde birtakım hastalık belirtileri görülmüştür. Konuşma zorluğu, uzuvlarda uyuşukluk, görme ve işitmede bozukluklar gibi belirtilerle tahribata yol açan ve bu safhadan sonra da tedavi edilemeyen bu hastalığa körfezin adına atfen "Minimata hastalığı" adı verilmiştir. Birçok kişinin ölümüne ve sakat kalmasına yol açan bu hastalığın sebebinin, körfeze bırakılan civalı bileşikler ve bunlarla kirlenen balıkların yenmesi olduğu anlaşıldıktan sonra, körfezde balık tutulması yasaklanmıştır.1 Benzer olaylar başka ülkelerde de meydana gelmiştir. 1972 yılında Irak'ta civalı bileşiklerle kirlenmiş buğday ve unların yenmesi sonucu 6530 kişi zehirlenmiş ve bunlardan 500 kadarı hayatını kaybetmiştir.2
    Günlük hayatımızın çeşitli alanlarında yer alan civa, toprakta, havada ve suda değişik şekillerde bulunur. HgS (civa sülfür) filizleri şeklindeki civa. kavrularak metalik hâle geçer. Topraktan suya, sudan nehirlere, denizlere ve okyanuslara taşınan civa, genellikle su ortamında birikmektedir. Bazı bakteriler metalik civayı, metil civaya dönüştürürler. Metil civa (CH3Hg+) suda çözünür. Dimetil civa, (CH3)2 Hg) suda çözünmez. Fakat havada buharlaşır. Bazik pH da daha fazla uçucu olan dimetil civa bileşiği oluşur. Asit pH da ise daha az uçucu olan metil civa meydana gelir. Hayvan dokularındaki civanın % 90'ının metil civa olduğu dikkate alındığında bu, bileşiğin çökeltilerde bakteriler vasıtasıyla organik civaya dönüştüğünü göstermektedir. Toprakta bulunan civanın bir kısmı buharlaşarak havaya geçtikten sonra yağmur ve karla tekrar ortamına taşınır.
    Civa kirlenmesini iki başlık altında toplamak mümkündür.
    1. Tabiî olarak meydana gelen kirlenme. Bu, yer kabuğunda bulunan civanın volkanik patlamalar sonucu açığa çıkması, artan ısıyla buharlaşarak atmosfere girip yağmur ve karla toprağa, nehirlere, göllere ve denizlere taşınması şeklindedir.
    2. İnsanların sebep olduğu kirlenmedir. Buna civanın endüstriyel üretimi, ziraî ve diğer gâyelerle kullanımı sebep olur. Meselâ Dünya Sağlık Teşkilatı'nın raporuna göre, civa üretimi esnasında madenlerdeki civanın % 2-3'nün atmosfere yayıldığı ve dünya civa üretiminin 10 bin ton olduğu göz önüne alındığında bunun 300 tonunun çevreye yayılacağı hesaplanmıştır. Ayrıca fosil yakıtlarının (petrol ve kömür gibi) yanması sonucu önemli miktarda civa, çevreye yayılmakta ve sulu ortama karışarak buradaki canlıların dokularında birikmektedir.3
    Civalı bileşiklerle kirlenmiş gıdaların tüketilmesi sonucu meydana gelen trajedik olaylardan sonra başta Japonya ve diğer Avrupa ülkelerinde olmak üzere çeşitli gıdalardaki civa miktarlarını tespit etmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Araştırmalar sonunda balık dışındaki gıdaların ihtiva ettiği civa miktarının çok düşük seviyelerde olduğu ve tehlike arzetmediği ortaya çıkmıştır. Ancak bazı balıklarda bulunan civa miktarlarının yüksek bulunması endişe meydana getirmiştir. Amerika ve Kanada'da ton balıklarında bulunan civa miktarının Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından belirlenen 0,5 mg/kg'ın üstünde olması sebebiyle halkın bu balıkları yememeleri tavsiye edilmiş ve binlerce kilogram ton balığı piyasadan çekilmiştir.4.5 Ton balığı ve kılıç balığında diğer balıklara göre fazla miktarda civa bulunmasına, bu balıkların diğer balıklan yiyerek beslenmeleri ve uzun ömürlü olmaları sebep gösterilmiştir. Akdeniz'in Avrupa kıyılarında yakalanan kılıç balığı örneklerinde ortalama 2.96 mg/ kg civa, ton balığında da 1.20 mg/kg civa tespit edilmiştir. Türkiye'de yapılan araştırmalarda kefal ve kılıç balığı örneklerinde 1,2 mg/kg'ın üstünde civa bulunmuştur.6
    Balıklardaki civanın insanlar üzerindeki tesirini belirlemek maksadıyla gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalar sonucu biyolojik yarı ömrünün 70-80 gün olduğu bulunmuştur. Ancak beyinde daha uzun süre kaldığı, kandan ise daha hızlı ayrıldığı belirtilmiştir. Civanın gıda ile alındıktan sonra dokularda birikimi başlamaktadır. Vücuttaki civa miktarı, alınan civa ile vücuttan (ter, dışkı, idrar) atılan civa arasında bir denge oluşuncaya kadar artar. Alınan civa 6 saat içerisinde kanda maksimum seviyeye ulaşır.7
    Günde 1 gram civa alındığında beyindeki seviyesinin 1 mg/100 gr olacağı, bunun da ölüme yol açtığı bildirilmiştir.8 Vücuda alınan civa daha çok saçlarda, dokularda (beyin, böbrek ve karaciğer) ve kanda birikmektedir. Yapılan deneylere göre, alınan civanın % 4'ü vücutta kalmaktadır. 30 mg civa insanlarda bazı zehirlenme belirtileri meydana getirmekte, 80 mg civa ise ölüme yol açmaktadır.
    Dünyada birçok ülke bu araştırmalardan sonra balıklarda civa miktarı ile ilgili sınırlamalar koymuşlardır. Bu sınırlar genel olarak 0,5-1,0 mg/kg arasında değişmektedir. Bunları belirlerken balık tüketimi ve ticaretini de göz önünde bulundurmuşlardır. Dünya Sağlık Teşkilatı da gıdalarda bulunacak civa miktarının 0.5 mg/kg'ı geçmemesini tavsiye etmektedir.
    Netice olarak tabiî olayların yanı sıra esas olarak endüstriyel sebeplerle civa kirlenmesi olmaktadır. Çevre faktörleri göz önüne alınmadan oluşan bir sanayi ve bunun getirdiği sonuçlar meydandadır. Civa kirlenmesi ise bunlardan sadece biridir.
    Unutmamalıyız ki insanlara rızık kaynağı olarak bahşedilmiş denizlerimizi sorumsuzca kirletmeye devam edecek olursak, akılsızca kendi sonumuzu hazırlamış olacağız.

    (http://www.yorumla.net/dogal-yasam/525601-baliklarda-gizli-zehir-civa.html)
     
  2. super_hornet
    Offline

    super_hornet Üye

    Katılım:
    30 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    202
    Beğenileri:
    50
    Ödül Puanları:
    0
    çok güzel bir yazı aktarmışsın teşekkürler..

    bende şimdi omega 3 yağı almıştım ..daha öncede kullandım gerçi bi sorun yoktu....bu yazıyı okuyunca içimi bi korku kapladı acaba civa içeriyormu bu omega yağları

    dia marketten 2.5 tl ye 160 gr ton alıyordum artık almıcam...ucuza sattıklarına göre kesin civalıdır .)

    birde bu ağır metallerin vücuttan atılamadığı söyleniyor ama okuduğum bir yazıda yulaf ezmesinin ve alpha linolenic acid in bu işi çok iyi yaptığı yazıyordu...

    http://www.solgar.com.tr/yazici_lit.asp?ano=425
     
    Son düzenleme: 24 Ekim 2009
  3. ngt_psy
    Offline

    ngt_psy Üye

    Katılım:
    11 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    263
    Beğenileri:
    110
    Ödül Puanları:
    53
    Yumurtalar, tavuklar hormonlu, sebzeler hormonlu, balıklar civalı, meyveler zaralı, Abi ölelim biz bişi yemeyelim. Ne sağlıklı Alkol mu, sigara mı? Sorum konuyu açan arkadaşa değil de bu makaleyi yazanlaradır.
     
    deist190, AkrepHan, Runn3R ve diğer 2 kişi bunu beğendi.
  4. super_hornet
    Offline

    super_hornet Üye

    Katılım:
    30 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    202
    Beğenileri:
    50
    Ödül Puanları:
    0
    ama civa hepsinden daha ölümcül...ticari kaygılarla ortaya atılmış bişeyde olsa risk büyük
     
  5. ngt_psy
    Offline

    ngt_psy Üye

    Katılım:
    11 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    263
    Beğenileri:
    110
    Ödül Puanları:
    53
    Doğru diyorsunuz tabiki de, en iyisi olta alıp balık tutmak, başka elden bişi gelmiyor ki.
     
  6. rockallen
    Offline

    rockallen Üye

    Katılım:
    7 Mart 2008
    Mesajlar:
    127
    Beğenileri:
    102
    Ödül Puanları:
    53
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Istanbul
    Olta Atıp Balık Tutsan Bile Gene Aynı Şey Olucak Sonuçta Sularımız Kirli. Adamlar Civayı Sonradan Balığa Eklemiyorlar Yani. Bunun Tek Çözümü Sularımızı Temiz Tutmak.
     
    themertyildiz bunu beğendi.
  7. skilful
    Offline

    skilful Yeni Üye

    Katılım:
    16 Aralık 2008
    Mesajlar:
    471
    Beğenileri:
    159
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    kısacası asagi tukursem sakal yukari tukursem biyik:)
     
    abugraerol, Runn3R ve magicbaris bunu beğendi.
  8. trasker
    Offline

    trasker Üye

    Katılım:
    20 Ekim 2009
    Mesajlar:
    31
    Beğenileri:
    13
    Ödül Puanları:
    0
    haftada bir iki kere yemek zararlı düzeye varmıyor ton balığını ancak küçük balıklarda civa birikimi daha azdır onları yemek daha az riskli bu açıdan. bu konuyu paylaşmamın nedeni ton balığının elde edilişi çok kolay olması ve vücut geliştirmeciler yani bizler yatarfından oldukça yüksek oranlarda tüketilmesidir. örneğin ben her gün 100 gram ton balığı yiyen biriyim. bu da oldukça yüksek bir düzeyde oluyor. kardiyovasküler açıdan çok faydalı olmasına karşın civa birikimi üst seviyelere çıkıyor. benim en çok korktuğum ve paniğe kapıldığım nokta ise uzun süredir devam ettirdiğim yani her gün mutlaka 100 gram ton balığını tükettiğim beslenme düzenimde bunun oldukça önemli bir kanserojen etki olması ki sanırım bu kimsenin göze almak istemeyeceği bir risktir.
     
    Runn3R ve Pinky bunu beğendi.
  9. magicbaris
    Offline

    magicbaris Üye

    Katılım:
    16 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    107
    Beğenileri:
    25
    Ödül Puanları:
    28
    biri bana yardım etsin kafayı yiyeceğim tam bir paranoyak oldum hep okuyorum okuyorum varılan sonuç yediğimiz gıdaların %90 ı sağlıksız var geri kalan %10 u daha araştırıyorum onlardanda ümitli deiğilim napalım sırf suplementlemi doyalım en azından içeriğini tam biliyoruz :S
     
    Miktatiz bunu beğendi.
  10. Achilles1980
    Offline

    Achilles1980 Üye

    Katılım:
    19 Mayıs 2007
    Mesajlar:
    515
    Beğenileri:
    730
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Zayıflatma, Yarışma diyeti, Yağ yakımı vb.
    Yer:
    İzmir
    En mantıklısı köye yerleşip kendi yetiştirdiğin tavuğu, koyunu, danayı,sebzeyi ve meyveyi yemek :)
     
    Coyote bunu beğendi.
  11. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    1 sene sonra gidicem bu lanet istanbuldan :) en azindan köye yakın bir yere lüleburgaza.

    Flexorun salonu evimin yanında olacak. Muhtemelen çalışmalarıma orda devam edeceğim.

    Böylece doğal bir mandıraya gidip istediğimi alabilicem. Cunku köyler çok yakın oraya.
     
    Runn3R ve Achilles1980 bunu beğendi.
  12. oklahoma
    Offline

    oklahoma Yeni Üye

    Katılım:
    14 Ağustos 2010
    Mesajlar:
    1.005
    Beğenileri:
    322
    Ödül Puanları:
    0
    arkadaşlar balıkların tamamına yakınında civa ve civadan ziyade kuşun ağırlıklı bir çok metalin içerildiği doğrudur. bu bizim yuzumuzden. denizleri kirletip zavallı hayvanlarıda hasta ediyoruz. neyse... haftada en az 2 kere tuketmelisiniz. buda ayrı bir gerçek. yazı doğrudur ama bu beslenme gerçeğide oyle. saygilarimla ...
     
  13. virtual_sky
    Offline

    virtual_sky Üye

    Katılım:
    16 Eylül 2010
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    27
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul
    Dediğiniz gibi, vg için, hatta daha doğrusu sağlıklı bir hayat için balık şart, ama civa konsantrasyonunun yüksek olması da ayrı bir gerçek. Sanırım şu durumda yapacak pek birşey yok. İnsanoğlu bugün, geçmişte yaptığı şeylerin cezasını çekiyor...

    Bu arada konu açılmışken civanın etkileri ile ilgili iki makale buldum ve paylaşmak istedim.

    Civanın Vücuda Etkileri
     
  14. SAVAŞ74
    Offline

    SAVAŞ74 Üye

    Katılım:
    20 Eylül 2010
    Mesajlar:
    1.331
    Beğenileri:
    1.287
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    İstanbul
    FDA onaylı yağları alıyorum, herhalde onları da kandıramazlar :D
     
  15. dominic
    Offline

    dominic Üye

    Katılım:
    30 Ocak 2005
    Mesajlar:
    561
    Beğenileri:
    213
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    Vienna-Turkey

    bende fazlasıyla organik beslenmeye çalışıyorum yalnız iş güç bulunduğum şehirde olduğu için köye taşınmak bir ütopya. birde şöyle ahır büyüklüğünde bir yeri salonu aratmıycak alet edevat dizdimmi tam olur :) bol oksijen ve doğal beslenme et,süt, yeşillik doping etkisi ..
     
    Achilles1980 bunu beğendi.
  16. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    küçük balıklarda civa yok fakat küçük balıklarda büyük balıklarda olan besin değeride yok :) bunuda aklında bulundur bence
     
  17. beatsbydre
    Offline

    beatsbydre Üye

    Katılım:
    15 Aralık 2012
    Mesajlar:
    56
    Beğenileri:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    Lüleburgaz oldu 150 bin nüfus neresi koy bende burgazliyim hangi salon acaba ?
     
  18. bahattinreyiz
    Offline

    bahattinreyiz Üye

    Katılım:
    20 Ekim 2012
    Mesajlar:
    27
    Beğenileri:
    11
    Ödül Puanları:
    13
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İzmir
    zaten topu topu 3 salon var :) kereviz sokaktaki flex spor merkezi. aletler çok eski yalnız
     
  19. beatsbydre
    Offline

    beatsbydre Üye

    Katılım:
    15 Aralık 2012
    Mesajlar:
    56
    Beğenileri:
    3
    Ödül Puanları:
    0
    sendemi burgazlisin? ben samiloglunda calisiyorum.
     

Sayfayı Paylaş