Bu yeni ve bilinmeyen bir şey değil, insulin devreden çıkarıldığı zaman ne kadar yersenız yeyin kilo alamassınız tabi oturup butun gun yemek yiyecek haliniz yok dedikki doyana kadar yemelisiniz.
Siz oturup bir obez gibi patlayana kadar yemek yersenız pirelli lastiğindeki gibi adam gibi olmanız içten bile değil.
Şimdi hesap kitaba geçelim isterseniz ve devam edicem.
Bir insanın vücutta glikojen stoklama kabiliyeti 75 gram karbohidrat karaciğer
400 gram karbohidrat iskelet sisteminde bulunan kaslarda saklanıyor.
Dolayısıyla egzersiz saatleri dışında karbohidrat depoları sürekli dolu egzersiz esnasında karbohidrat depolarının tamamı harcanmıyor.
15 dakika içinde yağlar devreye giriyor ve glikojen kullanımı neredeyse duruyor.
dolayısıyla kaslar dinlenme anındada yakıt olarak yağ kullanıyorlar ve diğer butun aktivitelerde glikojen kullanımı neredeyse sınırlı durumda.
daha çok kas kütlesi arttiran kişilerde daha çok glikoz stoklanabiliyor ancak sandıgımız gibi diğer insanlardan daha çok değil.
Özellikle bir insanın yaptığı işe göre gunluk enerji ihtiyacı 2200 ila 2700
Atletlerin gunluk 4000 kalori bodybuilding sporcularının ise ortalama olarak 3600 kalori enerji alımları yetiyor .
Futbolcularda bu oran 5000 kaloriye kadar bisiklet ve yüzücülerde bu oran 6000 kaloriye kadar çıkabiliyor.
Kısacası bodybuilding yapmak isteyen kişilerin gunluk 2500 ile başlayıp zamanla 3600 kalori ve daha fazla enerji alması gerekebiliyor.
Tabiki burada karbohidratlar ve yağlar enerji olarak kullanılıyor doğal olarak proteinler yapıtaşı olarak kullanılıyor.
Şimdi biz yüksek oranlarda karbohidrat aldıgımızda gün içinde neredeyse dolu olan glikojen depolarını ne kadar etkin besliyoruz.
O yuzden karbohidrat tüketimi oldukça düşük olmalı. gunluk en fazla 800-1000 kalori arası ve genellikle idman öncesinde etkin bir biçimde karbohidrat alımı yapılmalı.
Birazda idman sonrasında boşalan glikojen depoları için.
Peki geriye kaldı 1500 ila 2000 arasında enerji alımı bunu karbohidrattan almaya kalkarsak bariz bir biçimde yağlanıcaz ve insulin direncini baslaticaz.
işte burada devreye yağlar ve proteinler giriyor. KiloX2 proteinde aldık.
Geriye yağları kullanmamız seçeneği kalıyor.
Karbohidrat alımları herkez için bir değildir ancak kompleks dahil olsa çok dikkatli tüketilmesi gerekiyor.
Siz karbohidrat sorununu çözdüğünüz anda ( öğün başına 40-50 gram kaliteli karbohidrat) insulin en alt seviyesinde kalıyor.
Böylece vücudunuz yağlardan enerji üretmeye başliyor.
ayrıca hücre içini incelediğimizde mitokondriler için en iyi yakıt kaynaklarının yağlar olduğu görülüyor.
Peki geleneksel beslenme anlayışı bundan farklımıydı? 1950 yıllarından sonra ne oldu.
hazır yiyecek içecek sanayinin patlaması ile beraber insanların beslenme alışkanlıkları tümden değişti.
1950 lerde obezite oranı yüzde 33 ler dolayısında olan obezite oranı 1980 sonlarında yüzde 66 ya fırlıyor şu an hesap kitap yapmak istemiyorum.
beyınlerımıze kazınan karbohidratin faydalı yağların zararlı oldugu konusu ise tam muamma.
Neden hesap kitap yapmamalıyız birincisi insan oğlu doymadan sofradan kalktıgında kendını kötü hisseder ve genellikle yapılan en buyuk hata ise karbohidratlarla doymaya kalkmaktır.
Çok düşük olan karbohidrat ihtiyacımızı ( gunluk en fazla 250-300 gram) bu sayede dahada arttiriyoruz ve yağları kullanmayı kestiğimizde (protein kaynakları ile beraber kullanılmalı) yiyeceklerin kan şekerini hızla yükseltmesini sağliyoruz( 150 mg üstü)
Daha sonra ise insulin eski değerlerine düşmüyor (80 mg altı)
böylece karbohidratı arttdıkça kas kazandıgımızı dusunuyoruz ancak önemli olan kas liflerimizin büyümesi ve vücuttaki enerji alımı enerji tüketimi.
İşte bu nedenle karbohidratı düşürüp protein ve yağ ile doymalıyız.
tabi yeşil yapraklı ve lifli sebzeler serbest olmalı.
Bir çok insan kalorilerden şikayet ederki ben dedemin ninemin 70-80 li yaşlarda bile gayet çalışkan gayet güçlü tarlada çalışan insanlar olduklarını görüyorum aynı zamanda ekmeği ve şeker türevlerini çok az ama yağ ve proteinleri cok fazla aldıklarını goruyorum.
Bu işin bilimsel yönü kandaki insulin üretimi yavaşlatıldığında ( şeker türevlerini azaltmak ve karbohidratları kısıtlamak) dolayısıyla artan glikojen adipoz (yağ dokusu) na katılmıyor cunku glikojen artmıyorki yağlanmaya sebeb olsun.
yağlar proteinlerle alındığında hücre içinde mukemmel derecede enerji üretimi gerçekleşiyor testosteron artip gorevını mukemmel derecede iyi yapmaya başliyor ve kas üretimi hızlanıyor.
Kas dediğimizde gozunuzun önüne insan haritası gelsin, Çünkü bazı arkadaşlar kimi zaman kaslarda oynayan 2-3 cmlik ölcüleri kas kaybı sanıyorlar.
Glikojen ve su kas içinden çıktığında geriye kas lifi kalıyor. Gerçekten geliştirilen bölge aslında bu kas lifleri.
Dolayısıyla çok karbohidrat almak kas liflerine çok fazla etki yapıyormu araştırılması gereken bu. Sonuç şaşırtıcı düşük karbohidratlı beslenmek kas kaybı yaratmıyor aksine kas liflerinde enine kesit artışları görülüyor.
Ancak karbohidrat mutluluk ve enerji kaynağı ve insanoğlu için bağımlı olduğu bir madde.
Kısa süreli egzersizlerde karbohidrat kullanılıyor ancak dusunulduğu gibi çok fazla değil.
Tabi sürekli antreman yapan kişilerde arttırılması gerekiyor.
Vücut geliştirme sporcularında ihtiyaç olmadığı ortaya çıkmış durumda.
Benim diyetime gelirse evet istediğim sonuçları aldım. almasam zaten savunmam.
XXL beden kazak- t shirt giyerken S beden sıkılaşmış bir vücut 38 beden pantolon giyerken 32 beden pantolon giyiyorum.
ve hiç aç kalmadım bunun altını çizmek istiyorum. kendımı bir an bile aç hissetmedım.
karın kaslarımda belirginleşmeye başladı.
unutmayalımki ben çok uzun zamandır yüksek kilo oranlarından bu gunlere geldim ve doğal olarak.
sadece yazın kücük bir hata yaptım oda hayatımı etkileyen bir olay olduğu için şimdi biraz pişmanım.
T3 ve T4 kullanmıstım. Bu hatamıda açık açık belirtiyorum hiç bir zamanda arkasına saklanmadım.
benim amacım hacimli kaslar olmadıgını söylememe rağmen hiçte fena ölçülerde değilim. Hedeflediğim amacıma su anda ulaşmaya cok yaklaştım.
Bunuda yaptığım kemik yükleyici egzersizlere borçluyum. neredeyse izole hareket hiç kullanmıyorum.
saygılar.
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 01:21 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 01:10 ----------
Reaktif hipoglisemiye yakalanmayan Bir insanın çok rahat bir biçimde günde 30 kilometre yol yürümesi işten bile değil.
Bu işin sırrı doğru beslenme sırlarında özellikle maratonculardan mamo wolde gozumuzun onune gelmeli.
Bu arada bende bisiklet sporculuğunu yaptığımdan gunde 250 km+ ultra maraton yapmıştım. Tabi fransa bisiklet turunda ve su an bir çok sporcu doping maddeleri kullanıyor. Aslında 3000 kilometrelik zorlu dağ etaplarında sporcuların doping yapmaları yanlış beslenme alışkanlıkları yuzunden. bununda altını çizelim.
Bu işin sırrı laktik asit toleransında ve karbondioksit üretiminde. Bunda şaşırılacak birşey yok.
Sadece kırmızı kas lifleri yüksek olan kişiler dayanıklılık sporlarına uygundur.
Kırmızı kas lifleri sürekli vücutta yağ yakar. Buda buyukbir ayrıntı.
Son düzenleme: 21 Kasım 2010
Efrahim, umutn ve 007EMRE bunu beğendi.