saç vücuttan enerji tüketir.özellikle uzun saçlılar.ne saçlarım var yaw diyip övünmeyin.kısa tutun.ilerde çok ararsınız.
ne alaka şimdi bu? saçı kısaltınca da gene uzaması için vücutten emir gelmez mi! bence çok yanlış bir önerme!
saç vücuttan enerji tüketir.özellikle uzun saçlılar.ne saçlarım var yaw diyip övünmeyin.kısa tutun.ilerde çok ararsınız.
Benim bacaklarımla saçlarım arasında pek bir fark yokİlerde kel kalırsam, bacaklarımdakileri başıma ektirebilirim. Tek faydaları bu olur herhalde
Espirisi bir yana berbere gidiyorum, saçım 1 hafta sonra eski halini alıyor. Sürekli tıraş oluyorum. Tırnaklarım falan çok çabuk uzuyor. Hal böyle olunca baya araştırdım ben de. Paylaşayım:
Kıllar, dokunma duyusunu algılama görevinin yanında, yoğun olduğu zaman yalıtıcı (sıcak ve soğuğa karşı) olarak da görev yapar. Her bir kıl kökü duyusal sinir ağıyla çevrilidir. Kökün hareket etmesiyle beyne ulaştırılacak bir uyartı meydana gelir. Örneğin derimizdeki tek bir kılın hareket ettirilmesi bile, bir algı oluşmasına neden olur. Bu şekilde olmasaydı, algılama ve yalıtım sorunları ortaya çıkardı. Ancak, modern yaşam bu sorunları zaten çözdüğünden, bedenimizdeki kılların bir işe yaramadığı sanılıyor. Soğuktan korunmak için binalar ve giysiler yeterli. Ancak kullanılmayan organların zaman içinde işlevlerini yitireceğini de göz önüne alırsak, günümüzün koşulları da bu biçimde devam ederse, binlerce yıl sonra kılsız insanlar olacaktır. Örneğin deniz memelilerinden balina ve yunusların vücut kılları, hızlı yüzmek için kaybolmuştur (yalnızca bıyık kısımlarında çok az olarak bulunur). Bilindiği gibi deniz memelileri karadan suya geçmiş canlılardır. Bu suya geçiş aşamasın ilk zamanlarında vücutlarının tamamı kılla kaplıydı. İnsanlarda da (özellikle bayanlarda) estetik kaygılar nedeniyle bedenin bazı bölgelerindeki kıllar psikolojik rahatsızlık veriyor ve kılların bir işe yaramadığı düşünülüyor. Ancak bedenimizdeki her organın ve yapının bir işlevi var. İşe yaramayan bir yapı zaten bedenimizde bulunmuyor.
Mesela korktuğumuzda tüylerimiz diken diken olur bu memeli atalarımızdan kalma bir özelliktir kedi korktuğu veya şöyle genelleme yapalım simpatik sinirler uyarıldığı anda kendisini daha büyük göstermek için arrector pili(tam yazımı böyle mi bilmiyom ama kasa bağlana kas oluyo)kasılır ve kendini olduğundan daha büyük gösterir.aynısı bol kıllı atalarımızda varmıydı bilmiyom ama ben ce insanda korkunca kılların diken diken olmasının nedeni atalarımızdan miras bir özellik.
Burunda, kulakta sürekli kıllar çıkar. Eğer olmasalar, bir sürü toz burayı kaplayacak, ayrıca kirlenme dışta olmak yerine içte olup, belki de hayati tehlike oluşturacaktı. (Burnuna kedi kılı girdiği için ölen insanlar biliyorum ya : ( )
Derinin solıngaçları olarak da bilinir kıllar.
Son olarak, vücut ısısı düzensiz, sık hastalanan ve en önemlisi kilo alamayan insanlarda kıllanma teorik olarak daha fazladır!
lütfen köhnemiş birkaç siyonist bilim adamı dışında herkesin güldüğü ahmak evrim teorisi fikirlerinizi spor ve bu sporu akılcı bilimsel yapmaya çalışan insanların bulunduğu sanal tplulukta ortaya atıp allaha ve yaratılışa inanan insanların aklnı fikrini ve zamanını bulandırmayın.
siz önce indirgenemez komplexlik ve varyasyon ne öğrenin ve fkirlerinzi gözden geçirin zaten yakında maymunlarda insan olacak değil mi hyper_
kilo alamayan insanlarda kıllanma daha fazla olur demişsin nedeni nedirBenim bacaklarımla saçlarım arasında pek bir fark yokİlerde kel kalırsam, bacaklarımdakileri başıma ektirebilirim. Tek faydaları bu olur herhalde
Espirisi bir yana berbere gidiyorum, saçım 1 hafta sonra eski halini alıyor. Sürekli tıraş oluyorum. Tırnaklarım falan çok çabuk uzuyor. Hal böyle olunca baya araştırdım ben de. Paylaşayım:
Kıllar, dokunma duyusunu algılama görevinin yanında, yoğun olduğu zaman yalıtıcı (sıcak ve soğuğa karşı) olarak da görev yapar. Her bir kıl kökü duyusal sinir ağıyla çevrilidir. Kökün hareket etmesiyle beyne ulaştırılacak bir uyartı meydana gelir. Örneğin derimizdeki tek bir kılın hareket ettirilmesi bile, bir algı oluşmasına neden olur. Bu şekilde olmasaydı, algılama ve yalıtım sorunları ortaya çıkardı. Ancak, modern yaşam bu sorunları zaten çözdüğünden, bedenimizdeki kılların bir işe yaramadığı sanılıyor. Soğuktan korunmak için binalar ve giysiler yeterli. Ancak kullanılmayan organların zaman içinde işlevlerini yitireceğini de göz önüne alırsak, günümüzün koşulları da bu biçimde devam ederse, binlerce yıl sonra kılsız insanlar olacaktır. Örneğin deniz memelilerinden balina ve yunusların vücut kılları, hızlı yüzmek için kaybolmuştur (yalnızca bıyık kısımlarında çok az olarak bulunur). Bilindiği gibi deniz memelileri karadan suya geçmiş canlılardır. Bu suya geçiş aşamasın ilk zamanlarında vücutlarının tamamı kılla kaplıydı. İnsanlarda da (özellikle bayanlarda) estetik kaygılar nedeniyle bedenin bazı bölgelerindeki kıllar psikolojik rahatsızlık veriyor ve kılların bir işe yaramadığı düşünülüyor. Ancak bedenimizdeki her organın ve yapının bir işlevi var. İşe yaramayan bir yapı zaten bedenimizde bulunmuyor.
Mesela korktuğumuzda tüylerimiz diken diken olur bu memeli atalarımızdan kalma bir özelliktir kedi korktuğu veya şöyle genelleme yapalım simpatik sinirler uyarıldığı anda kendisini daha büyük göstermek için arrector pili(tam yazımı böyle mi bilmiyom ama kasa bağlana kas oluyo)kasılır ve kendini olduğundan daha büyük gösterir.aynısı bol kıllı atalarımızda varmıydı bilmiyom ama ben ce insanda korkunca kılların diken diken olmasının nedeni atalarımızdan miras bir özellik.
Burunda, kulakta sürekli kıllar çıkar. Eğer olmasalar, bir sürü toz burayı kaplayacak, ayrıca kirlenme dışta olmak yerine içte olup, belki de hayati tehlike oluşturacaktı. (Burnuna kedi kılı girdiği için ölen insanlar biliyorum ya : ( )
Derinin solıngaçları olarak da bilinir kıllar.
Son olarak, vücut ısısı düzensiz, sık hastalanan ve en önemlisi kilo alamayan insanlarda kıllanma teorik olarak daha fazladır!
Geçenlerde birisi şunu anlattı: kasapla berberin küçük oğlulları varmış. Kasap, oğlu kilo alsın, büyüsün diye oğluna her gün et yediriyormuş; berberde hergün oğlunun saçlarını kesiyormuş. Aradan zaman geçtikten sonra karşılaşmışlar. Kasabın oğlu bereberin oğlunun yanında küçük kalmış. Kasap nasıl olur ben her gün etle besledim oğlumu demiş. Berberde asıl ben her gün traş ettim oğlumu demiş. Bana öyle geliyor ki saçlara ve kıllara vücut aldığı esinlerden harcıyor; ama bilemiyorum bu konuda bilgisi olan var mı?
19. yüzyıldan kalma yani hücrenin su dolu kesecik zannedildiği zamanlardaki bilgilerle insanları yanıltmayalımvücudumuzdaki kıllar evrimsel süreçte işlevini yitirmiştir.Atalarımızı yani primatları soğuktan koruyordu,vücudun her bölgesini kaplamıştı evrim sürecinde kıllar köreldi işlevini yitirdi aynı kuyruk sokumu kemiği veya apendix gibi şimdilik sadece soğukta dikiliyorlarbu da pek bir işe yaramıyor.
yani kesin gitsin![]()
Oo Harun Yahya alırım bi dal19. yüzyıldan kalma yani hücrenin su dolu kesecik zannedildiği zamanlardaki bilgilerle insanları yanıltmayalım
Nitekim bugün pek çok evrimci, "körelmiş organlar" hikayesinin cehaletten kaynaklanan bir argüman olduğunu kabul etmiş durumdadır. Evrimci biyolog S. R. Scadding Evolutionary Theory (Evrimsel Teori) dergisinde yazdığı "Körelmiş Organlar Evrime Delil Oluşturur mu?" başlıklı makalesinde bu gerçeği şöyle ifade eder:
"(Biyoloji hakkındaki) bilgimiz arttıkça, körelmiş organlar listesi de giderek küçüldü… Bir organın işlevsiz olduğunu tespit etmek mümkün olmadığına ve zaten körelmiş organlar iddiası bilimsel bir özellik taşımadığına göre, "körelmiş organlar"ın evrim teorisi lehinde herhangi bir kanıt oluşturamayacağı sonucuna varıyorum." (ii)
atasının hayvan olduğunu varsayan bilim adamları sayaesinde gelişemiyoruz ne yaparsınOo Harun Yahya alırım bi dal
Bir makaleden tek bir cümle alıntı yaparak tüm bilim dünyasının kabul ettiği evrim teorisini çürütmekhala bu tür bilgilere inananlar var demek ki yazık şu ülkenin haline hiç mi gelişemiycez
atasının hayvan olduğunu varsayan bilim adamları sayaesinde gelişemiyoruz ne yaparsın
Haklısınız eğer 500 yıl önce bunu deseydiniz kesinlikle haklıydınız islam Coğrafyası avrupadan bilim anlamında gercektrn ilerideydi ancak günümüz dunyasina baktigimizda tam tersi oluyor bunu inkar etmek sacma olur. Neden günümüzde icatlarin ve inovasyonlarin çoğu amerika veya avrupada gerçekleşiyor? Neden dunya çapında taninmis ve gelismis laboratuvarlar avrupada gibi sorulari sormak da gerekiyor benceAvrupalılar yıkamayı bile bilmeyen bir toplumdur müslümanlardan öğrendiler yıkanmayı
İstersen müslüman bilim adamlarını bir araştır