Kardeşim, insan beyninden gün içinde binlerce, kimi bilim adamlarına göre de on binlerce düşünce geçiyor. Bunların çoğu istemsiz. Nöronlar arası elektrik alışverişi, senin zihninde bir kavrama tekabül edebiliyor ve onun yansıması(sevinç, korku...) oluyor. Bu düşüncelerin çoğu, senin dışında gelişiyor. Senin içinde oluyor ama istemsizce. Ve sen ne kadar bir şeyden korkarsan, o derece kemikleşiyor. Hatta bunun psikolojik deneyi çok defa yapıldı. Pembe bir fil düşünme, beyaz ayıyı asla düşünme vb.. uygulamalarla normal insanlara telkinde bulunuldu. Hiçbir psikolojik sorunu olmayan insanlar bile, bir şeyi düşünme dendiğinde, bunları düşünmeden edemediler.
Ve insan beyninin en önemli özelliği de burada başlıyor. Düşüncelere olumsuz manada takıldığında, hücrelerine kadar sinip, sinir sistemini altüst ediyor. Hele tesadüfen ya da olağan bir kanıt bulursa, iyice sindiriyor.
Mesela diyelim toplum içinde konuşmak istiyorsun ama içinden bir ses, sakın konuşma rezil edecekler, diyor diyelim. O korku ve panikle konuşma yapıyorsun ve diyelim birisi seni eleştirdi. İşte o anda, beynin sana, gördün mü bak, sana demiştim, diyor. Olaylar arasında bağlantı kuruyor ve seni sindiriyor.
Halbuki hiç bir şekilde sosyal fobisi olmayan ya da kaygıları rahatsız edici düzeyde olmayan insanlar da, toplum içinde eleştiriliyor dalga geçiliyor ama onlar umursamadan yollarına devam ediyorlar. Yani; insanın olduğu yerde eleştiri, hatta hakaret dahi olacaktır.
Uzun lafın kısası; psikolojik sorunlar öyle bir illettir ki; beynin içinde dönen çoğu da istemsiz olan düşünceleri rehber ettiği için, bunun derdi de sende, dermanı da. Psikolojik tedavi de, spor da destek sağlar ama % 100 çözümü kimse sana veremez. Çünkü senin beyninin içinde olana kimse hükmedemez. Sana yardım etmeye çalışan herkes bir köşeye çekildiğinde, o düşünceler senin rahatsız etmeye devam edecektir.
Psikolojik tedavi, sakinleştirici çaylar, meditasyon, spor vs.. hepsi fayda sağlar. Ama bunlar bir yere kadar götürür.
Düşünce nedir, kaygı nedir, nasıl oluşuru çok iyi öğren. Kendini çok iyi tanı. O kaygı verici düşünceleri asla yenemeyeceğini bil. Onlarla savaşma, onlardan kaçma, barış ilan et. O kaygı verici düşünceleri herhangi bir şekilde durdurmaya çalışma. Doğru bildiğin yolda, her tür eleştiriye rağmen devam et. Zaman içinde seni rahatsız etmeyecek boyuta gelecektir.
Ben eskiden ileri düzeyde OKB hastası idim. Birkaç doktora gittim, senin OKB ileri düzeyde ilaçsız yenemezsin deyip, dayadılar anti depresanları. İlacı reddetim, çünkü manyağa çevirdi antidepresanlar beni. Ayrıca birgün ilaçlar bittiğinde tekrar nüksederse, gene ilaç almak zorunda kalacaktım. Düşüncenin nasıl oluştuğunu araştırdım, öğrendim.Kendi kendime yendim. Tabi sen doktora falan git ama muayene odasından çıktığında, beyninle ve kaygılarına baş başa kalacaksın. Bunu unutma. Yani, seni ancak sen kurtarırsın ve seni ancak en iyi sen tanırsın.
Sosyal fobiyi düşman olarak görme. Eline bir kağıt kalem al ve tüm sıkıntılarını kağıda yaz. Oku onları. Yüzleş onlarla. Ondan kaçma, onunla boğuşma. Onu asla yenemezsin. Onu yenmenin yolu, elini uzatıp barış ilan etmek.
Çünkü kaygılar, çok derinlerden geliyor ama onu her seferinde mantık kullanarak yenemeyiz. Onunla yaşamayı öğrendiğinde, o da seni eskisi gibi rahatsız etmeyen bir yoldaş olacaktır.
Son düzenleme: 25 Temmuz 2018