öncelikle, tüm samimiyetiyle bu hayat tarzını benimsemiş kapalı hanımların tercihine, inancına ve yaşam şekline son derece saygı duyduğumu, özgürlükler manasından yanlarında olduğumu belirterek şunu söylemek istiyorum ki, kapalılık ya da açıklık, bu tür gönül meselelerinde, asla tek başına belirleyici etken olmamalıdır. neden diyeceksin...
bundan 17-18 yıl önce üniversite kapılarında geri çevrilen, başlarından örtüsü alınan, itilen, hor görülen, gerçekten inancı gereği başını kapatıp, bu yaşam tarzını devam ettirmek uğruna herşeyini feda eden o kimseler, maalesef işte 17-18 yıl öncesinde kaldı.. içi dışı birdi o insanların... samimiydiler..o kadar çok ezildiler ki, siyaset sahnesinden, iş dünyasından, sosyal hayattan hepsi elini eteğini çekti, zaten bir çoğu da evlenip çoluk çocuk büyütmekle geçiriyor şu anda zamanını...
gelinen noktada ise, kimin neden kapandığını hakikaten anlamak zor. kamuda koltuk kapma sevdalısından tut daha seksi görünmek isteyene, beğenilmekten tut, yediği haltları kamufle etmek isteyene kadar, kimin başı sıkışsa, sarılıyor o örtüye... Allah sizin belanızı versin e mi? avmlerde görüyorum, başında örtü, altına mini etek... cehennemliksin sen bacım!
kardeş, daha önce evlenmek üzere girişimde bulunduğum hanımlardan ikisi kapalı idi. bunlardan biri şu hayatta gördüğüm en namuslu, en temiz, en mükemmel insandı, diğeri ise gördüğüm en ahlaksız kızdı. neyse ki kısa zamanda anladım. ilkiyle evlenmeyi gerçekten istedim ama olmadı...
bunun dışında, başı açık olduğu halde, olağanüstü olgunluğa sahip milyonlarca insanımız var... iletişime geçtiğin hanım için söylemiyorum, belki o da dünyanın en mükemmel insanıdır. ama şunu demek istiyorum, onun kapalı açık olmasını tamamen bir kenara bırak. ne yaklaşmanda, ne konuşmanda, hatta ne de evlenmende, belirleyici etken bu olmasın. örtüye takılırsan, içindekini göremezsin.
kapalı da olsa sonuçta bir insan, bir hanım... git konuş. ama dediğim gibi, içindekine bak. içindeki derken, kafasının içindekilere
