boxer
Üye

Muhammet Ali. "Tüm zamanların en büyük boksörü" unvanına sahip ağır sıklet boks şampiyonu.
Muhammad Ali daha kariyerinin başında, bizzat kendisi "muhteşem" olduğunu ilan etti. Ve bugün 42 yıl sonra tüm dünya onunla hemfikir. Ağır sıklet boks şampiyonluğunu üç kez kazanan ilk adam Muhammed Ali ilginç karakteri, başarıları ve politik eylemci tarafı ile tüm zamanların en ünlü ve karizmatik sporcusu olarak bu sporun kaderini değiştirdi.
Ali efsanesi 1960’ta 18 yaşındaki Cassius Clay, Olimpiyatlar’da Hafif Ağır Sıklet dalında altın madalya kazandığında başladı. Genç Clay dört "daha az önemli" maçın ardından 1964’te "Yenilmez" Sonny Liston’a meydan okudu. Genç boksörü kimse ciddiye almıyordu. Ama o altıncı raundun ardından Liston’ı teknik nakavtla yenerek dünyayı şok etti. Ertesi yıl Liston’ı bir daha nakavt ederek emekliye ayırdı. Dövüşün ardından Clay, İslam dinini seçtiğini, adını da Muhammed Ali’ye çevirdiğini açıkladı. Ali ortaya çıkana dek boks mafyanın hakimiyetindeydi. O kendi kurallarıyla oynayarak bunu da değiştirdi.
'Üç kez şampiyon oldu'
--------------------------------------------------------------------------------
Aynı zamanda hem kaba hem de karizmatik bir adam olarak kendisini sevenlerde karışık duygular uyandırıyordu. Farklı ve eğlenceliydi. Her basın toplantısı, her röportajı, her maçı bir olaydı. Genellikle maçları hangi raundda, nasıl kazanacağını önceden tahmin eder, önceden rakibini nasıl yeneceğine dair kafiyeli, kısa şiirler yazardı. O kadar hızlıydı ki, sol elini yanında tutup, omzunu geri çekerek, yalnızca sağ eliyle yumruk atarak maç kazanırdı. Yumruklardan sıyrılmak şeklindeki geleneksel kaçış hareketinin yerine kendisininkini icat etmişti. Yumruklar karşısında eğiliyordu.
"Alçakgönüllü" beyanatları ("Ben muhteşemim"), Müslüman oluşu ve "kölelik" adını Muhammed’le değiştirmesi ("Sizin olmamı istediğiniz şey olmak zorunda değilim. İstediğimi olmakta özgürüm"), kafiyeli şiirleri ("Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım"), hakkındaki efsaneler ("Eğer Ali bir sivrisinek saban sürebilir diyorsa, nasıl diye sormayın, sineği hemen sabana bağlayın!") çoğunluğu ona düşman olan "beyaz basını" sinirlendiriyordu. Bir basın toplantısında gazeteciler surat asıp oturunca Ali onlara "Niye dikkatinizi toplamıyorsunuz? Niye gülmüyorsunuz?" diye bağırmıştı.
Her zaman komik ve nahif bir adamdı. Kız arkadaşlarından biri ilk kez öpüştüklerinde onun bayıldığını söylemişti! Çok ciddi konularla bile dalga geçti. Gazeteciler niye İslam’ı seçtiğini sorunca "Dört karım olabilsin. Biri beni üzümle beslesin, biri kaslarıma yağ sürsün, biri ayakkabılarımı parlatsın, öbürünün de adı Peaches (şeftaliler) olsun diye" demişti.
Ali, Vietnam Savaşı sırasında askerliği reddedip bokstan uzaklaştığında, şampiyonluğu Joe Frazier aldı. Ali ona yenildi. Ama tacını 1974’te geri kazandı. Yine bir devi ringden silerek... George Foreman da yenilmezdi ve 32 yaşındaki Ali’ye onun karşısında pek şans verilmiyordu. Ama Zaire’de yapılan "Rumble in the Jungle" adlı ünlü maçta Ali önce "rope-a-dope" denilen, yumruk yerken enerji toplayıp, ardından tüm enerjisiyle yüklendiği metoduyla Foreman’ı yordu. Sonra da onu 8. raundda yendi.
Ali unvanını pek çok isme karşı korudu. Bunlar arasında Frazier ve Ken Norton’a karşı dövüştüğü son maçlar da ünlüdür. 1975’te Filipinler’deki "Thrilla in Manila" maçında Joe Frazier’ı teknik nakavtla yendi. Ama ilk 8 raundda inanılmaz dayak yedi. Maçtan sonra Frazier "Tanrım, ona bir şehrin duvarlarını yıkacak yumruklarla vurmuştum" demişti. Ama 1978’de Olimpiyat altın madalyalı Leon Spinks yalnızca sekizinci profesyonel dövüşünde Ali’yi yendi. Ali altı yıl sonra Spinks’i yenip unvanını geri aldı. Ve tacı üçüncü kez kazanarak tarih yazdı. Ali 1980’de yaptığı iki dövüşü kaybetti. Ve aldığı darbelerin kendisine çok zarar vereceğine inanan menajerleriyle yaptığı sayısız kavganın ardından ringlerden çekildi. Ne yazık ki kurtardığı spor Ali’yi mahvetti. 61 maçta, 37’si nakavtla kazanılan 56 galibiyet ve 5 mağlubiyetin ardından tüm zamanların en iyi boksörü olan Ali şimdi doğru dürüst konuşamıyor, çok yavaş hareket edebiliyor, imza vermekte bile zorlanıyor. Parkinson olduğunu 1984’te kabul etti. Artık o, dünyayı kurtaran Ali,
Emekliliğinden beri pek çok insani ve politik sorunun çözümüne de katkıda bulundu şampiyon. 1990’da Irak’ta kaçırılan on beş ve 1980’de Lübnan’da kaçırılan dört rehinenin serbest bırakılması için ziyaretler yaptı. Dünya Haklar, Özgürlük ve İtibar Organizasyonu WORLD’ü kurdu. Yalnızca siyahların sözcüsü de değildi. Ezilen ve haksızlığa uğrayanlara herkese yardım etmeye çalıştı. Bir gün evde otururken televizyonda Yahudilere ait bir özürlüler evinin, 100 bin dolar bulunmazsa kapatılacağını duydu. Aynı gün parayı verdi ve evi kurtardı. Amerika’da Sivil Haklar Hareketi’nin öncülerinden oldu. 18 yaşındayken adlarını duyduğu Malcolm X ve Nation of Islam lideri Elijah Muhammed her zaman onun kahramanlarıydılar.
Ali 1996’da yeniden tüm dünyadan milyarlarca hayranının karşısına çıktı. Bu kez Olimpiyat meşalesini yakmak için. Ama hiçbir şey eskisi gibi değildi. Dev adamı elleri titreyerek meşaleyi yakarken gören hayranlarının gözleri doldu. Bugünlerde, dördüncü karısı ve menajeri olan Yolanda ile Michigan’da yaşayan Muhammed Ali 60 yaşında. Ve dört karısından tam dokuz çocuğu var.
New York Times ve Sports Illustrated ve Time dergisi arşivleri