Kas Sistemi(Bilimsel kesinlikle okuyun!)

Konusu 'Çeşitli Makaleler' forumundadır ve ...model... tarafından 24 Ekim 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. ...model...
    Offline

    ...model... Üye

    Katılım:
    18 Eylül 2006
    Mesajlar:
    106
    Beğenileri:
    78
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Konya
    1. KAS SİSTEMİ
    Kaslar ve kasların biraraya getirdiği sistem, hareket apereyinin aktif bölümünü oluştururlar.
    Bunlar kontraksiyon yapabilme ve uzama yeteneğine sahip organlardır. Bir eklemde ortaya
    çıkan hareket, bu eklem ile ilişkili olan kasların, eklem eksenine göre olan konumlarına ve
    tutunma yerlerindeki sonuç kirişlerinin durumuna göre oluşur. Genel olarak, bir kemik yapı
    üzerinden sağlam kirişler ile başlayan kaslar, diğer bir kemik üzerinde sonuç kirişleri ile sonlanırlar.
    Ancak bazı kaslardaki başlangıç liflerinin, sağlam oluşmuş kirişsi yapılardan (aponevroz)
    başlayıp, buna benzer yapıdaki oluşumlar üzerinde ve hatta deri altında sonlandıkları
    görülür.
    Canlı vücutta kasın rengi, kan dolaşımından dolayı koyu kahverengi-kırmızı olarak görülür.
    Bir vücut ağırlığının yaklaşık olarak 1/3'ünü kaslar oluşturur. İskelet kasları, insanın isteği
    dahilinde fonksiyon görürler. Buna karşılık genellikle iç organların ve damarların duvarı içinde
    yer alan kaslar ise, düz kas grubuna girerler ve irade dışında fonksiyon görürler.
    Bir büyük kas kütlesini oluşturan kas lifleri arasındaki bağ dokusu boşlukları, damar ve sinirler
    tarafından doldurulur.
    Bağ dokusundan oluşmuş ince bir örtü ile sarılmış kas lifleri, primer kas demetlerini oluştururlar.
    Bu demetlerin biraraya gelişleri ile de, sekonder kas demetleri ortaya çıkar. Bu şekilde,
    yanyana ve biraraya gelen kas demetleri, bütün olarak bir kasın oluşmasını sağlar. Herbir
    kas veya yanyana birkaç kastan oluşan kas grubu, tekrar ince bir bağ dokusu örtüsü ile
    sarılmış durumdadır. Bu örtüye "fascia" adı verilir. Fakat bazı kasların bu tür örtüleri yoktur.
    Bu kaslar, doğrudan kemik üzerinden başlayan liflerden oluşurlar ve liflerin sonuçlanmaları
    da çoğu defa ya kemik üzerinde veya hemen deri altındadır.
    Kaslar genel olarak gözlendiklerinde, bunların değişik şekillere sahip oldukları görülür. Herbir
    kas, bir başlagıç ve bir de sonlama ucuna sahiptir. Kaslar, uçlarda sağlam yapıdaki kirişler
    aracılığı ile kemiklere tutunmuştur.
    Bir hareketi beraberce ortaya koyan ve hatta bazen de, hareketi kuvvetlendiren kas grubundaki
    kasların hepsi birbirlerinin "sinergisti" olarak tarif edilir. Buna karşılık, bir ekleme
    göre birbirlerine ters olarak fonksiyon oluşturan kaslara ise "antegonist" kaslar denir.
    Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki, ortak bir harekette, sinergist ve antegonist kaslar
    birbirleri ile koordineli bir şekilde çalışırlar.
    Kaslar morfolojik yapıları ile de birbirlerinden ayrılırlar. Bir, iki ve üç başlı kaslar olduğu gibi,
    bir veya iki karınlı kaslar da vardır. İğ şeklide, yuvarlak (boşlukları çevreleyen) ve tavuk teleği
    şeklindeki kaslar, insan vücudunun değişik yerlerinde bulunurlar.
    Kaslar histolojik (ince) yapı olarak; çizgili kaslar, düz kaslar ve bunların dışında kalp kası
    adı altında üçüncü bir tip halinde tarif edilirler. İnsan isteği dahilinde fonksiyon gören kaslara,
    aynı zamanda iskelet kasları da denir. Bunlar çizgili kasları oluştururlar. Genellikle iç organların
    ve kan damarlarının duvar yapısı içinde bulunan kaslar ise düz kaslardır ve istek
    dışında otonom sinir sistemi tarafından uyarılarak fonksiyon görürler. Bu iki kas tipinin
    dışında iskelet kasları yapısında olan, fakat otonom sinir sistemi tarafından uyarılan kas
    çeşiti ise, kalp kası olarak adlandırılır. Çizgili kaslar çabuk kasılıp, çabuk yorulurlar. Düz
    kaslar ise uzun zaman içinde kasılırlar ve uzun zaman çalışırlar.
    İskelet kaslarının iki görevi vardır. Birincisi, iskelet bölümlerinin hareketini sağlamaktır. İkincisi
    ise, bir hareket sırasında veya vücudun belili bir durumunda bazı bölümlerin stabilitesini
    sağlarken, diğer bölümlerini de istenilen harekete yöneltmektir. Buna göre, fonksiyon
    sırasında, kasların bir kısmı hareketleri sağlarken, diğer bir kısmı da stabiliteyi temin eder.
    Fakat burada ortak olan özellik, kasların tümünün aynı yerden, yani merkezi sinir sisteminden
    innerve edilmiş olmalarıdır.
    İskelet kaslarından pekçoğu, genellikle tek bir ekleme göre fonksiyon ortaya koyarlar. Ancak
    bunlardan bazıları, ikiden fazla ekleme göre de fonksiyoneldirler. Böylece, her iki ekleme
    göre ayrı ayrı hareketlerin oluşmasını da sağlamış olurlar.
    Fonksiyon içinde bağımsız olarak çalışan kaslar, genellikle sabit bir noktaya göre kasılarak
    çalışırlar. Bu sabit noktaya "origo" adı verilir. Hareketli olan diğer sonuç ucu ise kasın "insertio"
    adı verilen noktasını oluşturur. Kasların tutunmalarına bağlı olarak ortaya koydukları
    kuvvetlerin aktarılışında, kas-kemik arasında bu insertio bölgesindeki tutunma şekli önemlidir.
    Bir grubu oluşturan kasların bazı üyeleri, fonksiyon sırasında esas görevi yaparlar. Bunlara
    birinci hareketçiler adı verilir. Diğerleri ise aynı harekete katılırlar fakat hareketi sadece
    şekillendirmekle görevlidirler. Çalışan kasların gerçek anlamda ve maksimal seviyede
    fonksiyon ortaya koymaları için, bunların yanısıra fiksator kaslara da ihtiyaç vardır. Örneğin,
    üst ekstremitelerin hareketi sırasında, kürek kemiğinin (scapula) vücuda fikse edilmesi gibi.
    Bir insan vücudunda ortalama olarak, değişik şekil ve büyüklüklerde toplam 400 ün üzerinde
    kas vardır. Bütün bu kaslar için geçerli olan bir özellik, fonksiyonları ile ilgili olanıdır. Bunagöre, kasların fonksiyonlarının azalmasında veya bu kasları innerve eden sinirlerin görevlerini
    yapamamaları durumunda, kaslarda küçülme ortaya çıkar (atrophia). Çalışan iyi idmanlı
    iskelet kaslarında ise, belirli oranlarda büyüme görülür. Bu durum spor yapanlarda
    açıkça belirgindir.
    2. KASLARIN YARDIMCI ELEMANLARI
    Kaslara yardımcı elemanlara örnek olarak fascia, kiriş, kas kılıfları ve bazı yerlerde lokalize
    olmuş içi sıvı dolu olan boşluklar (bursa) verilebilir.
    Beyaz ve parlak olarak görünen kas kirişleri, bazen yuvarlak bir yapı gösterirken, bazen de
    yassılaşmış olarak bulunurlar. Hatta bu yassılaşma geniş örtüler halinde bile oluşabilir.Kiriş
    yapılar kemik üzerinde ya kemik örtüsü olan periosta tutunurlar veya direkt olarak kemik
    yapısı içerisine kadar ilerleyerek "Sharpey" lifleri adı verilen oluşumlar ile bağlantı kurarlar.
    Kiriş yapılar, ilgili kaslara göre daha ince ve birbirlerine göre paralel düzenlenmiş, kollagen
    liflerden oluşmuşlardır. Yapılarının özelliğinden dolayı çok kuvvetlidirler. Yaklaşık
    olarak 1 cm2 lik bir kas kirişi, 5 kg.lık ağırlığı kaldırabilecek güce sahiptir. Hatta genel
    kural, hiçbir kasın kendi kuvveti ile kendi kirişini koparamayacağıdır. Yukarıda da belirtildiği
    gibi; kısa, yassı, uzun ve geniş şekilli kas kirişleri vardır. Karın kasları ile ilgili kiriş yapılar
    "aponevroz" (aponeuros) olarak belirtilir.
    Her bir kas ve kas grubu, fascia (fasya) adı verilen bir örtü ile her taraftan örtülmüşlerdir. Bu
    fasya örtüsü bazen oldukça sağlam bir karakter kazanır. Parlak gümüş rengindeki
    görünüşü ile sanki kirişsi bir yapıya dönüşür. Bu yapılar, kaslar için fonksiyonel öneme sahiptirler.
    Bazı yerlerde kas fonksiyonları ile ilgili olmak üzere, yol gösterici (yöneltici)
    kapşonlar oluştururlar. Ayrıca, klinik önemleride vardır. Bir fasya bölgesinde ortaya çıkan iltihabi
    bir olayda, iltihap etkenleri kapalı bir alan şeklinde olan bu fasya kapşonu içinde kalır
    ve iltihabın diğer bölgelere gitmesi güçleşir. Eğer herhangi bir şekilde fasya örtüsü yırtılır ve
    açılırsa, bu bölgeden dışarı yumuşak kas dokusunun çıktığı görülür. Sağlam yapılı aponevrotik
    kas kılıfları (vegina tendinis) önemli fonksiyonel oluşumlar olarak bu sistem içinde
    yerlerini alırlar. Herşeyden önce, sağlam yapıları ile kuşatmış oldukları kasları, fonksiyon
    içerisinde belli eksenlere göre hareket için yönlendirirler (Örneğin M.sartorius'da olduğu gibi).
    Kaslar ile kirişler arasındaki ilişkiler içinde, içi sıvı dolu kesecikleri de belirtmek gerekir. Bursa
    synovialis adı verilen bu yapılar, çoğu defa kirişlerin fonksiyonlarını kolaylaştırıcı ve onları
    koruyucu olarak oluşmuşlardır.
    3. KASLARIN SINIFLANDIRILMASI
    İnsan vücudundaki kaslar, aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir.
    ■ Gövde kasları
    ■ Göğüs bölümü kasları
    ■ Karın bölümü kasları
    ■ Diaphragma
    ■ Sırt bölümü kasları
    ■ Baş bölümü kasları
    ■ Boyun bölümü kasları
    ■ Ekstremite kasları
    ■ Üst ekstremite kasları
    ■ Alt ekstremite kasları
    3.1. Gövde Kasları
    Gövde iskeleti omurgaların oluşturduğu vertebral kolon, kaburgalar ve önde de göğüs kemiği
    (sternum) tarafından oluşturulmluş bir bütün olarak ortaya çıkar. Buraya, daha aşağıda
    pelvis de katılır. Gövde üzerinde yer alan kasların bir kısmı, özel olarak gövdeye ait kaslardır.
    Diğer bir kısmı ise, ekstremiteler (uzuvlar) ile gövde arasında uzanan kaslardır. Yine
    bu bölüm içinde, karın ve göğüs boşluklarını ayıran kas yapılı diaphragma ile leğen (pelvis)
    iskeletini aşağıda kapatan kasları unutmamak gerekir.
    Gövde üzerinde yer alan pekçok kas, birbirleri ile fonksiyonal bir zincir ilişkisi oluşturarak,
    kombine hareketler ortaya koyarlar.
    3.1.1. Göğüs Bölümü Kasları
    Bu bölüm içinde yer alan kaslar aşağıdaki gibi iki kısma ayrılarak incelenir.
    ■ Yüzeyel kaslar
    ■ M. pectoralis major
    ■ M. pectoralis minor
    ■ M. serratus anterior
    ■ Derin kaslar
    ■ Mm. intercostales externi
    ■ Mm. intercostales interni
    ■ Mm. levatores costarum breves et longi
    3.1.1.1. Yüzeyel Kaslar : Yassı ve ince yapılı kaslardır. Geniş alanları kapatırlar. Genellikle
    gövde ile üst ekstremiteler arasında uzanırlar.
    M. Pectoralis major : Göğüs ön bölümünü geniş olarak kapatan bir kastır. Bunun lifleri
    göğüs ön bölümünde köprücük kemiği, hançer kemiği (sternum) ve karın kaslarının sağlam
    kılıfından başlar (M.ractus abdominis'in kılıfı). Yukarıya ve dışarıya doğru uzanırlar. Kol kemiği
    (humerus) üzerinde ve proksimal uçta bulunan büyük çıkıntılı kısmın altlarına (crista
    tuberculi majoris) tutunarak sonlanırlar.
    Görevi; kolu gövdeye yaklaştırma (adduction) ve kolu içeriye döndürmedir.
    İlgili siniri; N. pectoralis medialis, N. pectoralis lateralis
    M. pectoralis minor : Küçük bir kas olup, m.pectoralis major'un altında bulunur.
    Görevi; clavicula'nın iç ve dış eklemleri üzerine etkilidir. Solunum işinde yardıncı olan bir
    kastır.
    İlgili siniri; N.pectoralis medialis, N.pectoralis lateralis.
    M. serratus anterior : Geniş yaygın ve dişsi çıkıntıları ile karakterize olmuş bir kastır.
    Göğüs kafesinin yan duvarında yer almıştır. Bunun lifleri, 1.-9. kaburgalardan başlar. Dışa
    ve yukarıya doğru uzanan kas lifleri, kürek kemiğinin medial kenarına tutunarak sonlanır.
    Görevi; scapula'yı öne doğru çeker ve bu kemiğin alt köşesini dışa doğru çevirir. Kolun daha
    yukarıya doğru kaldırılmasında, scapula'nın hareketi için yardımcı olur.
    İlgili siniri; medulla spinalis'in 5.-7. sağmentlerinden ayrılan sinirlerdir. (N. thoracicus lon-gus).
    3.1.1.2. Derin kaslar : Derin kaslar, küçük yapı gösterirler ve birbirleri ile fonksiyonel
    bir zincir oluştururlar. Özellikle kaburgaların (costae) hareketleri ile ilgilidirler ve kaburgalar
    arası boşlukları doldururlar.
    Mm. intercostales externi, nefes almada görevlidir.
    Mm. intercostales interni, nefes vermede görevlidir.
    Mm. levatores costarum breves et longi, göğüs kafesinin hareketleri ile görevlidir.
    İlgili siniri; medulla sipinalis'in thoracal segmentlerinden gelen interkostal sinirlerdir.
    3.1.2. Karın Bölümü Kasları
    Karın boşluğu, göğüs boşluğu gibi değildir. Çünkü, yapısı içerisinde göğüs boşluğunu çevreleyen
    iskelet elemanlarına benzer oluşumlar bulunmaz. Bu nedenle, iç organların korunması
    daha zordur. Göğüs boşluğunun duvarlarını oluşturan iskelet elemanlarına karşılık,
    karın boşluğunun duvarlarını kaslar, kirişler ve aponevrotik örtüler oluşturur. Duvarları
    oluşturan bu yapıların tonusu ile, iç organlar belirli bir topoğrafik durum kazanır. Karın kaslarının
    tümünün birlikte kasılmaları ile karın boşluğu küçültülür ve karın organları üzerine
    yapılan belirli bir basınç; defakasyon, miksiyon ve doğumda önem kazanır. Karın kasları,
    sırt kasları ile birlikte fonksiyonel bir zincir oluştururlar. Böylece, birlikte ve aynı zamanda
    çalıştıklarında, pelvis (kalça) ve bacaklar sabit kalmak şartıyla, gövdeyi istenen tarafa çevirebilirler.
    Karın kasları (başlangıç ve sonlanma yerlerine göre) aşağıda pelvis iskeletini yapan kemiklerin
    üst kenarlarından başlayıp, yukarıya doğru uzanırlar ve göğüs kafesinin (thorax) alt kenarlarına
    tutunarak sonlanırlar.
    Karın kasları, birbirlerine göre durumları ve kılıfları ile ayrı bir özellik ihtiva ederler. Kas
    kılıflarının ve diğer örtülerin bu özel durumları sonucunda, karın ön duvarı oldukça sağlam
    ve fonksiyonel bir karakter kazanmıştır. Karın kasları erkekte, aşağıda ve orta çizginin her
    iki yanında, üreme ile ilgili önemli oluşumların karın boşluğundan dışarı çıkarak, scrotumlara
    kadar uzanmasına imkan veren bir yapılaşma gösterir. Burada oluşumların geçmesine
    imkan veren kanallar vardır (canalis inguinalis). Ancak bu kısmın duvar yapısının zayıf ol-ması nedeniyle, burada fıtık olayları meydana gelir (inguinal ve femoral fıtıklar).
    Karın bölümü kasları aşağıdaki gibi üç ana gruba ayrılarak incelenebilir.
    ■ Karın ön duvarı kasları
    ■ M.rectus abdominis
    ■ M.pyramidalis
    ■ Karın yan duvarı kasları
    ■ M.obliguus externus abdominis
    ■ M.obliguus internus abdominis
    ■ M.transversus abdominis
    ■ Karın arka tarafı kasları
    3.1.2.1. Karın Ön Duvarı Kasları : Karın ön duvarında bulunan kaslar, birbirlerini
    üstten kapatan, yassı ve oldukça geniş yapılar şeklinde oluşmuşlardır. Kas liflerinin
    uzanışları, birbirlerinden değişik yönlerdedir. Böylece, çok çeşitli hareket imkanı sağlayan
    kinetik fonksiyonel bir kas zinciri oluştururlar.
    M.rectus abdominis : Orta çizgiye göre her iki yanda yer almış iki uzun kastır. Yukarıda
    5.-7. kaburgaların kıkırdak kısımlarından başlar. Aşağıya doğru uzanarak pelvisin (os
    pubis) üst ön kenarına tutunarak sonlanır. Her iki kas kuvvetli birer aponevrotik kılıfa sahiptir.
    Görevi; sırt kasları ile antegonist olarak çalışması ve gövdenin öne doğru eğilmesine veya
    dik durmasına yardımcı olmasıdır. Göğüs kafesini aşağıya doğru çekerek, pelvise doğru
    yaklaştırır. Karın organları üzerine basınç yapar.
    İlgili siniri; medulla sipinalis'in göğüs bölümü segmentlerinden gelen spinal sinirlerdir (Nn.
    intercostales VII-XII).
    M.pyramidalis : Os pubis'in üst-orta-ön kısmından başlar ve yukarıya doğru uzanır.
    M.rectus abdominis'ler arasındaki aponevrotik yapıda (linea alba) sonlanırlar.
    İlgili sinir; medulla spinalis'in lumbal 1. ve thoracal 12. segmentlerinden gelen sinirlerdir (Nn.
    intercostales-Ram. ventralis).3.1.2.2. Karın Yan Duvarı Kasları : Karın yan duvarında bulunan önemli üç kas
    şunlardır.
    ■ M. obliquus externus abdominis
    ■ M.obliquus internus abdominis
    ■ M.transversus abdominis
    Bu üç kası oluşturan lifler, aşağıda pelvis iskeletinin üst-yan kenarlarından başlar. Yukarıda
    yanlarda ise, alt kaburgalardan başlayarak karın ön tarafına doğru uzanırlar. Karın ön duvarında
    görülen uzun kas (m.rectus abdominis) kılıfına tutunarak burada sonlanırlar. Bir
    başka deyişle, belirtilen karın yan duvarı kaslarının yassılaşan ve genişleyen sonuç kirişleri,
    ortak ve yassı bir apenevrotik yapı halinde, karın düz kasını (m.rectus abdominis) her yandan
    kuşatan bir kılıf oluştururlar. Böylece karın duvarlarından gelen bu uzantılar, orta hat
    üzerinde birleşirler. Bu aponevrotik birleşme çizgisi, yukarıdan aşağıya uzanan kuvvetli bir
    yapı halindedir. Buraya linea alba adı verilir. Karın yan duvarı kaslarının yassılaşmış olarak
    aşağıya doğru devam eden sonuç kirişleri arasında önemli bir kanal oluşur. Bu kanala canalis
    inguinalis adı verilir ve bu kanaldan erkeklerde testisler ve bununla ilgili oluşumlar
    geçer. Kadınlarda ise aynı yerden uterus'u yerinde tutan önemli bir bağ ile (lig. teres uteri)
    damar ve sinirler geçer.
    Canalis inguinalis'in başlangıç ve sonlanma açıklıkları (delikleri), anulus inguinalis supercifialis
    ve anulus inguinalis profundus adını alır. Bu açıklıklar, oldukça zayıf yapılar
    tarafından kapatılmıştır. Bu bakımdan, karın içi organlarının, bu açıklıklardan ve dolayısı ile
    kanaldan geçerek ilerlemeleri, fıtıkları meydana getirir.
    Görevleri: Karın kasları solunum işinde (nefes alma-verme) önemli rol oynarken, aynı anda
    beraberce çalıştıklarında, karın içi ve pelvis organları üzerine basınç yaparak, bazı önemli
    fonksiyonların oluşumunu sağlar. Böylece karın basıncı ile miksiyon, defakasyon ve kadınlarda
    doğum sırasında, önemli sonuçlar elde edilir. Sırt kasları ile fonksiyonel bir birlik içinde,
    vertikal eksene göre gövdenin sağa ve sola döndürülmesinde çok önemli rolleri vardır.
    ilgili sinirleri; alt intercostal sinirlerden ve plexus lumbalisten gelen sinir uzantılarıdır.
    3.1.2.3. Karın Arka Tarafı Kasları : Burada sözü edilebilecek en önemli kas, m.quadratus
    lumborum'dur. Dört köşeli, yassı ve geniş bir kas olup, pelvis üst kenarı ve kaburgalar
    arasında oluşmuş açıklıkta yer alır. Bazı huzmeler, lumbal vertebraların çıkıntılarına kadar
    uzanır.
    Görevi; omurganın lumbal bölümünü kendi tarafına eğmek ve ayrıca tutunmuş olduğu
    son kaburgayı aşağıya doğru çekmektir.
    İlgili siniri; plexus lumbalis'in bazı dalları ve N subcostalis'tir.
    3.1.3. Diaphragma
    Göğüs ve karın boşluklarını birbirlerinden ayıran kas yapılı bir bölmedir. Konkav tarafı karın
    boşluğuna bakmak üzere, tabanı yukarıda yer alan bir yapı gösterir. İnsan vücudunda kalpten
    sonra en çok çalışan kas budur. Ön ve yan tarafta 7.-11. kaburgaların iç yüzlerinden, arkada
    ise ilk 3 lumbal vertebra ile 12. kaburgadan başlayan kas lifleri, yukarıya ve içeriye
    doğru yükselerek, orta kısımda birleşirler. Bu birleşme yeri, oldukça düz ve sağlam bir yapı
    gösterir. Tendinöz yapıdaki bu kısma "centrum tendineum" adı verilir. Centrum tendineum'da
    aort, vena cava inferior ve özofagus'un geçtikleri delikler bulunur. Aynı zamanda bu
    kısımda bulunan bazı aralıklarından önemli bazı damar ve sinirler, göğüs ve karın boşlukları
    arasında uzanırlar. Öte yandan centrum tendineum üzerinde kalp, sanki yatar durumda
    bir ilişki içindedir.
    Görevi; solunum hareketleri sırasında kaburgaların yukarıya doğru kaldırılması ile, göğüs
    kafesinin genişlemesini sağlamaktır. Nefes verme durumunda, ise kaburgalar aşağıya
    doğru çekilir ve böylece karın ve göğüs kafesi boşlukları birbirlerine göre daralıp küçülebilir.
    Aşırı yemek yeme sonunda, midenin buraya baskı yaparak yükselme çabaları unutulmamalıdır.
    İlgili siniri; n.phrenicus (motor sinir) dir.
    3.1.4. Sırt Bölümü Kasları
    Bu bölüm iki tabaka halindeki bir kas grubudur. Yüzeyel grup, özellikle üst ekstremitelere
    uzanır ve ekstremite hareketleri ile solunum işine yardımcı olur. Derin grubu oluşturan kaslar
    ise, gerçek sırt kaslarıdır ve küçük kaslar halide omurganın her iki yanındaki boşlukları
    doldurmuşlardır (autocton sırt kasları). Bu küçük sırt kasları, ardarda birbirlerini tamamlayan
    fonksiyonel zincirler oluştururlar. Gövdenin dik olarak durmasını sağlayan esas kaslar
    bunladır (m.erector spinae).
    Yüzeyel sırt kasları da durumlarına göre kendi içerisinde üç ana bölümde ele alınabilir:I. tabaka : M. trapezius
    M. latissimus dorsi
    II. tabaka : M. rhomboideus minor
    M. rhomboideus major
    M. levator scapulae
    III. tabaka : M. serratus posterior inferior
    M. serratus posterior superior
    Birinci tabakada adları verilen kaslar özellikle, kolun hareketleri ile görevlidirler. Bunların
    altında bulunan ikinci tabakadaki kaslar ise, scapula'nin durum ve hareketleri ile ilişkilidirler.
    Üçüncü tabaka kasları da, omurların spinal çıkıntıları ile bazı kaburgalar arasında uzanırlar.
    İlişkili oldukları kaburgaları aşağıya doğru çekerler. Nefes alma olayına yardımcı kaslardır.
    Derin sırt kasları, sırtın gerçek kaslarıdır. Bunlar embryonal olarak, kaynaklarını aldıkları
    yerde kalmış ve ilk yerlerini korumuşlardır. Kısa ve küçük kaslar halindedirler. Bazen sadece
    iki omur arasında yer alırlar ve böylece, aşağıdan yukarıya doğru birbirleri üzerine yatarak
    bir birlik oluştururlar. Vertebral kolonda, spinal çıkıntıların her iki yanında oluşan boşluklar
    içinde bulunurlar. Böylece bir veya birkaç omuru birden geçtikleri gibi, göğüs bölümünde
    kaburgalara da uzanırlar. Gerçek fonksiyonları vücudun dik olarak durmasını sağlamaktır.
    Karın ön duvar kasları ile aynı zamanda fonksiyonel bir birlik içinde hareket ederek, omurganın
    ilgili bölümlerini, sağa-sola ve öne doğru da hereket ettirebilirler.
    3.1.5. Baş Bölümü Kasları
    Baş bölümünde üç ayrı kas grubu vardır.
    Mimik kaslar,
    Başın neurocranium bölümünde bulunan kaslar
    Çiğneme kasları
    3.1.5.1. Mimik Kaslar : Herhangi bir eklem üzerinden geçmezler. Bir başka deyişle,
    bir ekleme fonksiyonel olarak hitap etmezler. Bu kasların lif uzantıları, deri içine ışınsal tarzda
    yayılarak geniş ağlar oluştururlar. Adlandırılmalarından da anlaşılacağı gibi, yüzün ve
    başın ilgili yerlerindeki derinin hareketleri ile görevlidirler. Boşlukları ve açıklıkları da çevrelerler. Bunların hareketleri ile, kişilere göre değişen farklı mimik yapılar oluşur.
    3.1.5.2. Başın Neurocranium Bölümünde Bulununan Kaslar : Bu kaslar
    daha çok alın, ardkafa ve kulak kısımlarında yoğunlaşmıştır. Başın sağlam oluşmuş örtüsü
    galea aponeuritica'ya tutunurlar. Bu sağlam yapı deriye daha sıkı, kafatası kemiklerine ise
    gevşek tutunmuştur. Bu nedenle, kafatası kemikleri üzerinde kolayca koyabilen bir özellik
    gösterirler.
    3.1.5.3. Çiğneme Kasları : Çiğneme kaslarının embryolojik gelişim yerleri, mimik
    kaslardan ayrıdır. Bu nedenle her iki kas grubunun innervasyonları da değişik sinirler üzerinden
    sağlanır. Çiğneme kasları adı altında dört çift (sağ-sol) kas bulunur.
    ■ M. masseter
    ■ M. temporalis
    ■ M. pterygoideus medialis
    ■ M. pteygoideus lateralis
    3.1.6. Boyun bölümü Kasları
    Bu bölümün kasları iki grup halinde incelenebilir.
    ■ Boyun ön-yan bölümü kasları
    ■ Boyun arka bölümü kasları
    3.1.6.1. Boyun Ön-Yan Bölümü Kasları : Bu bölümün kaslarının bazıları, kafatasının
    çeşitli yerlerinden başladıkları gibi, bazıları da ağız tabanının yapısına iştirak edip,
    çiğneme ve yutma fonksiyonunda önemli yer tutarlar. Boyun bölümü kaslarının çoğu, hyoid
    kemiğin üstünde veya altında bulunuşlarına göre bir ayırım ile ele alınırlar. Böylece,
    aşağıdaki gibi bir sınıflama yapılır :
    ■ Hyoid üstü kaslar : ■ M.mylohyoideus
    ■ M.geniohyoideus
    ■ M.digastricus
    ■ M.stylohyoideus
    ■ Hyoid altı kaslar : ■ M.sternohyoideus
    ■ M.sternothyroideus
    ■ M.thyrohyoideus
    ■ M.omohyoideus
    Burada görülen hyoid üstü kaslarından üçü, esas olarak ağız tabanını (diaphragma oris)
    oluşturarlar. Çene ve hyoid kemiğin hereketlerinde ve yutma olayında önemli rol oynarlar.
    Bu kasların hepsinin başlangıç yerleri, baş ve yüz çevresi kemik oluşumlarıdır. Buradan
    başlayarak boyun kısmına deplase olmuşlardır.
    Boyun ön-yan bölümü kasları, en üstten oldukça ince yapılı, geniş yaygın bir kasla
    örtülmüşlerdir. Bu kasa platysma adı verilir. Burada önemli diğer bir kas da, m.sternocleidomastoideus
    adını alır. Platysma'nın hemen altında bulunur ve hatta boyun hareketleri
    sırasında, göz ile deri üstünden kolayca görülebilir. Çok kuvvetli bir yapıya sahip
    olup, başın sağa ve sola çevrilmesinde önemli rol oynar. Önde-aşağıda göğüs bölümü kemik
    yapıların-dan (sternum ve clavicula) başlayıp, arkaya ve yukarıya doğru uzanarak kafatasında
    processus mastoideus'a tutunarak sonlanır. Kası her taraftan saran kuvvetli bir
    örtüsü de vardır. Kasın tek yanlı fonksiyon görememe durumlarında, klinikte "Torticollis" adı
    verilen olay ortaya çıkar.
    Kafatasının değişik bölgelerinden başlayan bu kaslar, yine değişik bölgelerde sonlanır.
    3.1.6.2. Boyun Arka Bölümü Kasları : Vertebral kolunun önünde yer almışlardır.
    Kaburgaların kaldırılmasına hizmet ederler ve aynı zamanda baş ve boynun yana doğru
    eğilmesinde fonksiyoneldirler. Bu kaslar aşağıdaki adlarla belirtilirler.
    Mm.scaleni : Kaburgaları yukarı kaldırır, boynu eğerler.
    M. longus colli : Baş ve boynun eğilmesine hizmet eder.
    M.longus capitis : Baş ve boynun eğilmesine hizmet eder.
    Yukarıdaki kasların ön-iç kısımlarından yakın bir komşuluk halinde yemek borusu, hava
    yolları, önemli damar ve sinirler geçerek thorax'e (göğüs boşluğuna) uzanırlar.
    Ayrıca yine bu kaslar arasında önemli sinir ağları da (plexus) oluşur ve bu plexuslar dallanmalar
    yaparlar (plexus servicalis ve plexus brachialis).
    Kasların sınıflandırılmasını özetleyin ve her sınıfa örnekler verin.
    3.2. Ekstremite Kasları
    Ekstremite kasları, iki ana bölümde ele alınır.
    ■ Üst ekstremite kasları
    ■ Alt ekstremite kasları
    Üst ekstremite omuz eklemi aracılığı ile gövdeye bağlanmıştır. Alt ekstremite ise, hemen
    hemen aynı anatomik yapıyı gösteren kalça kemiği ile gövdeye ilişmiştir. Dolayısı ile ekstremite
    kasları adı altında grup olarak kaslar incelenirken, bir yandan omuz eklemi çevresinde
    yer bulan ve öte yandan da kalça ekleminde etkili olan kaslar, bir hareket çemberini oluşturan
    yapılar halinde ayrı başlıklar halinde ele alınabilir. Ekstremiteleri oluşturan kemik elemanların
    birbirleri ile nasıl bir eklem ilişkisi içinde oldukları kemik konusunda incelenmişti.
    3.2.1. Üst Ekstremite Kasları
    Sadece bir eklem (art.humeri) aracılığı ile gövdeye bağlanan üst ekstremiteler, bu eklem
    aracılığı ile çok çeşitli hareketleri de yapabililer. Böylece üst ekstremiteler, omuz ekleminde
    serbest hareket eden bir bütün olarak görülürler. Bütünü tamamlayıcı elemanlar olarak; kol,
    önkol ve el iskeletini oluşturan kemikler ve bunlar arasındaki apenevrotik yapılar ile, aktif
    elemanlar olan kasları belirtebiliriz. Burada yer alan kaslar, yine aynı bütün içinde görülen
    değişik eklemlere, çeşitli yönlerden etki ederek, çok çeşitli hareketlerin ortaya çıkışını
    sağlarlar. Genel bir ayırım ile, üst ekstremite kasları aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir.
    ■ Omuz eklemi kasları
    ■ Kol kasları
    ■ Önkol kasları
    ■ El kasları
    3.2.1.1. Omuz Eklemi Kasları : Omuz eklemi, insan vücudunun en hareketli eklemidir.
    Bu özelliğinden dolayı kol, omuz eklemine göre istenilen konumda tutulabilir. Anatomik
    yapısının özelliğinden dolayı, bütün eksenlere göre hareketler elde edilebilir. Eklemde hareket
    meydana getiren kasların bir kısmı aynı zamanda, omuz bölgesinin morfolojik şeklinide
    oluştururlar. Omuz ekleminde tesirli olup, altı ana hareketin oluşmasını sağlayan kaslar
    şu şekilde verilebilir :Öne-yukarı M.deltoideus
    Arkaya-yukarı M.deltoideus
    Vücuttan uzaklaştırma M.deltoideus
    Vücuda yaklaştırma M.pectoralis major
    M.latissimus dorsi
    İç rotasyon M.subscapularis
    M.deltoideus
    M.latissimus dorsi
    Dış rotasyon M.infraspinatus
    M.teres minor
    M.deltoideus
    3.2.1.2. Kol Kasları : Omuz eklemi (kemeri) kasları adı altında belitilen kas grubu, bu
    eklemde etkin olarak, kolun gövdeye göre durumunu oluştururlar. Bunların yanısıra; büyük
    kısmı ile kol bölgesinde yer alan iki ayrı kas (m.biceps brachii ve m.triceps brachii) hem
    omuz ve hem de dirsek ekleminde etkin olan önemli kasladır. Bu nedenle üst ekstremite
    kasları incelenirken, bu iki kas dirsek eklemine etki eden kaslar grubu içinde ele alınmıştır.
    3.2.1.3. Önkol Kasları: Dirsek eklemi (art. cubiti) üzerine etki eden ve kol üzerinde lokalize
    olan üç adet bükücü (flexor) ve bir tane de açıcı (extensor) kas bulunur. Halbuki dirsek
    ekleminde, flexion ve extention hareketlerinin yanısıra, önkolun dışarıya doğru dönmesi
    (supinasyon) ve içe dönmesi (pronasyon) hareketleri de ortaya çıkar. Elin supinasyon ve
    pronasyon hareketlerinde ise m.supinator ve m.pronator teres ile, bir miktar da m.pronator
    quadratus etkili olur. Dirsek eklemine göre yapılabilen önemli hareketler ile, bu hareketlerin
    oluşmasında etkili olan önemli kaslar şu şekilde verilebilir :
    M.biceps brachii flexion hareketi
    M.brachialis flexion hareketi
    M.brachioradialis flexion hareketi
    M.triceps brachii extention hareketi
    3.2.1.4. El Kasları : Elin hareketleri ile ilgili kaslar fonksiyonlarına göre, flexor ve extensor
    kaslar olmak üzere ayrılırlar. El hareketleri ile ilgili kasların hepsi uzun, ince ve kuvvetli
    kirişlere sahiptirler. Bu ince kirişler el bileğinden geçip ilgili yerlere uzanırlarken, özel kiriş yapılı (aponevrotik) kılıflar içinde bulunurlar. Elin flexionu ile ilgili kasların başlangıç yerleri,
    humerus'un distal ucunda görülen içteki çıkıntı (apicondylus medialis) üzerindedir.
    Ekstensor kaslar ise dıştaki büyük çıkıntıdan (epicondylus lateralis) başlar. Bu antegonist
    kasların çalışmaları ile elin palmar veya dorsal fleksiyonu yapılabilir. Ancak, radius tarafındaki
    fleksor ve ekstensor kasların aynı anda çalışmaları ile, elin radius yönünde olmak
    üzere (dışa doğru) uzaklaştırılması mümkün olur. Ulna tarafındakiler ise, içe doğru hareketi
    meydana getirirler (Ulnar abduction).
    Elin fleksion ve ekstensionunda etkili olan önemli kaslar şunlardır :
    Fleksor kaslar : M.flexor carpi radialis
    M. flexor carpi ulnaris
    M. palmaris longus
    M. flexor digitorum profondus
    Extensor kaslar : M. extensor carpi radialis longus
    M. extensor carpi radialis brevis
    M. extensor carpi ulnaris
    El parmaklarının hareketleri, uzun ve kısa kaslar tarafından meydana getirilir. Kirişleri parmaklara
    kadar uzanan uzun kasların grup olarak bulundukları yer esas itibariyle önkoldur.
    Burada çeşitli kemik ve kemiklerarası sağlam aponevrotik yapılara tutunarak başlayıp,
    aşağılarda ortaya çıkan ince sonuç kirişleri, el bileğinden geçerek ilgili parmaklara kadar
    uzanırlar. Kısa kaslar ise avuç içinde ve küçük kemikler arasında lokalize olmuşlardır. Parmaklara
    kadar kirişleri devam eden önemli kaslar bir grup olarak şu şekilde verilebilir :
    M. flexor digitorum superficialis M. extensor digiti minimi
    M. flexor digitorum profundus M. abductor pollicis brevis
    M. extensor digitorum M. flexor pollicis berevis
    M. extensor indicis M. adductor pollicis
    Parmaklar arasında yer alan dört adet kısa kas ile (Mm. lumbricales), kemikler arasında lokalize
    olmuş yedi adet kas (Mm. interossei) el parmaklarının kısa kaslarını meydana getirirler.
    Bunlara ek olarak, insan elinin baş parmağının özel hareketlerini yapabilmesi için, sadece
    bu parmağa ait olan bir kas daha vardır (m. opponens pollicis). Eldeki, kombine ve komplike
    hareketlerin ortaya çıkışı göz önüne alındığında, diğer parmaklardan birisinin kaybında
    fonksiyonel olarak büyük boyutlarda bir aksama görülmemesine rağmen, başparmağın
    kaybında durum değişir. Zira bu durumda elin kullanılma kabiliyeti büyük ölçülerde kaybedilmiş
    olur.
    3.2.2. Alt Ekstremite Kasları
    Önemli eklemler aracılığı ile birbirleri ile fonksiyonel ilişki içinde bulunan alt ekstremite kemikleri,
    uyluktan itibaren bir bütün halinde kalça eklemi (art. coxae) aracılığı ile pelvise
    asılmış durumdadırlar. Bu yapı içinde kalça eklemi önemli bir yer tutar. Pelvis kemiklerinin
    değişik yerlerinden başlayan sağlam ve kuvvetli kaslar, kalça eklemi eksenlerini değişik
    yönlerde çaprazlayarak uyluk kemiklerine veya bacak kemiklerine kadar uzanırlar. Kalça
    eklemi fonksiyonu üzerinde önemli etkisi bulunan kaslar içinde, bel bölümünün omurlarından
    başlayarak aşağılara kadar uzanan kaslar da vardır. Esas itibariyle, yürüme ve boşluk
    içinde durumu koruma gibi önemli görevler yüklenmiş bulunan alt ekstremite kasları, yapı
    olarak üst ekstremite kaslarından daha fazla gelişmiş olarak görülürler.
    Alt ekstremite kasları içinde incelenebilecek ilk grup, kalça eklemine doğrudan etki eden
    büyük kaslardır. Bunlar, birbirleri üzerine düzenlenerek, kalça eklemini kapatırlar. Kalça eklemi,
    morfolojisi bakımından omuz eklemine benzer. Ancak, ayrı ve önemli bir fonksiyon
    olarak, yürüme ve vücudun stabilitesini de yüklendiği unutulmamalıdır. Bilindiği gibi kalça
    ekleminde, üç ana eksende temel hareketler ile, bu hareketlerin kombine şekilleri de
    sağlanır. Kalça ekleminde hareketlerin oluşumunu sağlayan ve doğrudan bu ekleme hitabeden
    kaslar kısa ve kuvvetli bir yapıya sahiptirler. Başlangıç ve bitiş yerlerine göre sadece
    tek bir ekleme ait kaslardır. Halbuki yine bu bölgeden başlayıp (pelvis'den) oldukça uzun bir
    yol geçerek devam eden ve iki ekleme birden etki eden kaslar da vardır. Böylece, hem kalça
    eklemi ve hem de diz ekleminde etkin olurlar.
    Kalça eklemi üzerinde etkili olan kaslar şu şekilde topluca ve özet olarak verilebilir :
    M. iliopsoas : Kalça eklemine etki eden ve bel bölümü omurları ile pelvis
    bölümünden başlayan kuvvetli kas.
    M. glutaeus maximus : Kalça eklemini dıştan kapatan ve birbirleri üzerine tanzim
    M. glutaeus medius edilmiş bulunan kas grubu.
    M. glutaeus minimus
    M. pectineus : Kalça eklemine göre uyluğa adduction yaptıran kas grubu.
    M. adductor longus
    M. adductor brevis
    M. adductor magnus
    M. gracilis
    M. piriformis
    M. obturatorius (ext. - int.)M. quadratus femoris
    Mm. gemelli (sup. - inf.)
    M. rectus femoris
    M. tensor fasciae latae
    M. sartorius
    M. biceps femoris
    M. semimembranosus
    M. semitendinosus
    Alt ekstremiteler bütünü içinde önemli eklemlerden birisi de diz eklemidir (art. genu). Bu eklemde
    esas olarak fleksion ve ekstension hareketleri yapılabilir. Ancak bu esas hareketlerin
    yanısıra, diz ekleminde hafif bir fleksion durumu varken, bacak bir miktar dışarıya doğruda
    döndürülebilir (dışrotasyon). İçe dönme hareketi ise, çapraz bağlardan dolayı oldukça
    azdır. Diz eklemi fonksiyonlarının muayenesinde bu rotasyon hareketine özellikle bakılır.
    Çünkü, ekstension durumunda bulunan bir bacakta, normal olarak böyle bir hareket yapılamaz.
    Diz eklemine göre bacakta ekstension, fleksion, dış rotasyon ve iç rotasyon hareketlerinin
    oluşması aşağıdaki kas grubu tarafından sağlanır:
    ■ M. quadriceps femoris
    ■ M. sartorius
    ■ M. biceps femoris
    ■ M. semimembranosus
    ■ M. semitendinosus
    ■ M. gracilis
    Yukarıda adları verilen kaslardan başka, diz eklemi üzerinde etkili diğer bazı kaslar da
    vardır. Ancak bu kaslar küçük yapıda veya uzun ve kuvvetli olmalarına rağmen, konumları
    itibariyle özellikle ayak bileği üzerine etki eden kaslar olarak ortaya çıkar (M. popliteus ve m.
    triceps surae).
    Ayak bileği eklemi (art. talocruralis) ve ayak kemikleri arasında oluşan eklemler üzerinde etkili
    olan kaslar da uzun veya kısa yapıda oluşmuşlardar. Eldeki duruma benzerler. Özellikle
    uzun kaslar, birden fazla ekleme etkili olarak, değişik fonksiyonların ortaya çıkmasını
    sağlarlar. Bu kaslardan bazılarının sonuç kirişleri, ayak kubbesinin desteklenmesinde de
    önemli rol oynarlar.
    Ayak bileği ekleminde, fleksion ve ekstension olmak üzere iki esas hareket elde edilir. Bueklemin anatomik yapısı ancak bu hareketlerin yapılabilmesini mümkün kılar. Bu hareketler
    ayak söz konusu olduğunda, dorsal fleksion veya plantar fleksion adı ile belirtilir. Ayak iskeletini
    oluşturan büyük kemiklerden talus, calcaneus ve Os naviculare arasında diğer önemli
    bir eklem oluşur (art. talocalcaneonavicularis). Bu eklemin eksenine göre, ayakta pronasyon
    ve supinasyon hareketleri yapılabilir. Ayak bileği eklemine göre ana hareketleri oluşturan
    önemli kaslar grup olarak şunlardır :
    ■ M. tibialis anterior
    ■ M. extensor digitorum longus
    ■ M. extensor hallucis longus
    ■ M. peronaeus (fibularis) longus
    ■ M. peronaeus (fibularis) brevis
    ■ M. triceps surae
    ■ M. tibialis posterior
    ■ M. flexor digitorum longus
    ■ M. flexor hallucis longus
    Bu kaslardan bir bölümü sadece ayak ekleminde etkili olurken diğer bir kısmı ise, uzun ve
    kuvvetli kirişleri ile ayak parmaklarına kadar uzanırlar. Yine bu kaslardan bazıları doğrudan
    bacak kemiklerinden başlarken, bir kısmı da bacak kemikleri arasındaki sağlam aponevrotik
    yapıdan (membrana interossea) başlar. Uyluk iskeletinden başlangıç alan kas da vardır
    (M. triceps surae).
    Genel bir tarif ile bacakların ön tarafında lokalize olan kaslar ayağa dorsal fleksion, arka tarafında
    bulunanlar ise, planter fleksion yaptırırlar. Bacak dışyan tarafında bulunanlar pronasyon
    hareketinde etkin olurlar. Bu kasların hemen hepsi ayak bileğine doğru yaklaşırken
    kirişleşirler. Ayak bölümünde, kasların sadece kuvvetli ve oldukça ince kirişleri yer alır. Hareketlerin
    kolayca yapılabilmesi ve kuvvetlerin nakli ise böylece en üst düzeyde sağlanmış
    olur.
    İnsan ayağında normal olarak görülen ve fonksiyon bakımından fevkalade önemli olan kubbemsi
    şeklin korunması her durumda şarttır. Yukarılardan, bacak bölümünden başlayarak
    buraya kadar devam eden bazı kas kirişlerinin, ayak kubbesinin desteklenmesinde önemli
    rolleri vardır. Bu kiriş yapılar her iki yandan, ayağı sararak sanki bir özengi gibi askıya
    almışlardır. Bu şekilde ayak kubbesinin aşağıya çökmesi önlenir. Kasların fonksiyon dışı
    kalma durumlarında pes planus (düztabanlık) ortaya çıkar.
    Ayak iskeletini yapan kısa kemikler ile, ayak parmakları arasında yer bulan küçük ve kısa
    kaslar ise burada değişik görevler yüklenmişlerdir. Bu kasların hem başlangıç ve hem desonlanma yerleri, ayak iskeletini meydana getiren küçük kemikler üzerindedir. Ayak tabanında
    bulunan kaslar, ayak sırtı kaslarına göre miktar olarak daha fazladırlar. Sadece burada,
    bazı boşlukları doldururlar ve hareket bakımından önemli değildirler. Fakat, kemikler
    arası ilişkileri ile, ayak kubbesinin desteklenmesinde önemli görevleri vardır. Yürüyüş
    sırasında, ayak parmaklarının bükülmesine yardım ederek, ayağın yere temasını daha çok
    sağlayan bu kasların, bu fonksiyonları da unutulmamalıdır.

    (Arkadaşlar bilgiler bir bilimsel kaynaktan alıntıdır)
     
    Azi, dishiwelet, alifurkan1 ve diğer 6 kişi bunu beğendi.
  2. CasLoWeD
    Offline

    CasLoWeD Üye

    Katılım:
    3 Haziran 2011
    Mesajlar:
    10
    Beğenileri:
    7
    Ödül Puanları:
    13
    Paylaşım için teşekkürler,ama bunu çoğu kişi okumaz yani göz korkutuyor.Daha kısası yada özet biçiminde olan var mı?
     
  3. celalcaner
    Offline

    celalcaner Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    430
    Beğenileri:
    87
    Ödül Puanları:
    38
    bodycilerin işine yarayacak pek bilgi yok arkadaşlar. ancak anatomi sınavı için çok iyi bir paylaşım olmuş. bundan çalışırım cidden :D
     
    AnTiCoRe bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş