Bir can dündar hayranı olarak onun okuduğum bir denemesinden esinlenerek forum üyeleriyle “her birey ayrı bir kişiliktir” pelesenginin artık sanalla içiçe geçen hayatımızda ne kadar geçerli olduğunu fikir paylaşımına açmak istedim.. Gerçekten bizler realde günlük ilişkilerimizde bile çoğu zaman farklı kimliklerle rol alırken yaşamımıza bir kumanda kolaylığla giren sonra bizi kumandası altına alan bu sanal dünyada ne kadar kendimiz oluyoruz..fiziksel münasebetin olmayışı bizleri daha mı kendinden emin başkalrı yapıyo..ya da daha mı olmak istediğimiz rolleri üstleniyoruz..kaçımız sanaldaki varlığımızla realdeyiz..ya da kaçımız realdeki kendimizi sanala taşıyabiliyoruz….yoksa birbiri içine girmiş bu iki dünyanın ortasında bir yerlerde hep olmayı istediğimizi mi oluyoruz… Aşağıda linkini verdiğim başlığa konu olan c. dündar yazısını da ekliyorum..arzu eden olursa denemeyi sesli de dinleyebilir ordan…. (Konu bu tür sitede ne derece yerinde bilmiyorum ancak dertleşme kısmında uygun olur diye düşündüm..yersiz ya da gereksiz olduğu düşünülürse yönetim tarafından kilitlenebilir sorun değil..) http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=2094#this
yazı gerçekten çok güzelmiş aslında kopyalardan bahsederken sanal,gerçek diye ayırmanın bi gereği yok şöyle ki insanın duruşu çok önemlidir nesneler değişir ortamdaki koku masalar insanlar ve içimizdeki 'ben' ona göre şekil alır Hoşlandığın bir insan olsun diyelim içten içe kabul etmesende ona kendini daha çok güçlü göstermeye çalışırsın bu bir koruma içgüdüsüdür çünkü incinmissindir yaralar kabuk baglamıştır ama sonuçta bunun kadar acıdır kendini 'ben' den okadar uzaklastırırsın ki aynaya baktıgında hangi yüz senin göremezsin melek mi şeytan mı ? bakarsın bakarsın... mutsuz evliliklerin temelinde de bunu görüyorum en basit örneği insanlar bedenleri aynı ruhları farklı kopyalarını basıolar dünyalarında gerçek yüzleri evlilik sonrasında çıkıo falan filan... böyle çelişkili bir şey bana göre...
Gerçeklik nedir? Gerçek olan nedir ? Sabah kalkıp yüzümü yıkamam mı? Yoksa senin beni kestiğin zaman kanayacak olmam mı? veya çok kanarsam ölüp cennet veya cehenneme gidecek olmam mı? ve gittiğim yerde asıl gerçekliğin şimdi başladığının söylenecek olması mı? Bence insanoğlu zaten sanal olan bir gerçekliğe yeni bir boyut eklemiş durumda. Birşeyden ne kadar az çekinirseniz o kadar ileriye gidebilirsiniz.İkinci sanal dünya olarak adlandırabileceğimiz bu yaşamda(internet) yaptırımların azlığı,ispatlanabilirliğin minimum seviyede olması gibi nedenler insanları olmak istedikleri veya hiç olmadıkları şekilde hareket etmelerine olanak sağlayabiliyor..Çoğumuzun melek yüzünün ardında kirli,kokuşmuş,ahlak yoksunu ruhlar var ,bunu en rahat şekilde sanırım internete kusabiliyoruz.Birde komik ve anlamsız yalanlar var lafını bile etmeye değmez bu ahlak erezyonunda.
emirtürk...cevap vermenin mesaj geçmenin en zor tarafı kısa ama dolu yazıp karşındakini düşündürebilmektir uzun uzun yazıp hazırı önüne sermek değil...millet olarak yeteri kadar hazırcıyız zaten az da düşünelim...teşk.ler yorumun için...