salvadore_xp
Üye
Ailenin fiziksel, zihinsel ve psikomotor gelişimde; karakter, hayat görüşü ve hayattan bekletinleriki etkilerini hepimiz kabul ediyor ve bazı davranışlarımızdan dolayı psikiyatriye gittiğimizde neden çocukluğumuza inmeye çalıştığını da anlıyoruz.
Çocuk arkadaşlarıyla oynaması, sınıfta söz alması, arkadaşları arasında lider olması, bazı arkadaşlarıyla çatışmalar olması ve bunu gerek münakaşa gerek fiziksel yollarla halletmeye çalışması, öğretmeninden işittiği azar ya da yediğin tokat vs... Baskıcı bir ailede bunların hiçbir önemi yoktur. Neticede çocukdur ve büyümelidir, nasıl büyüdüğün önemi yoktur zaten 18'den sonra da aieyle iplerinin kopacağı planlandığı için çocuk psikolojisini ya da pedegojiyi bırakın çocuğa dair konularda bu umursamaz ve hoyratlık ne kadar önemsiz ve etkisizdir baskıcı ailelerde.
Demokratikten kastım: çocuğun fikirlerine ve kendisiye, sade ve sadece bir birey olduğu için değer vermilmesi.
Demokratik ailede de olaylar baskıcı ailede olanların tersi olarak cereyan edecektir.
Baskıcı ailede büyüyen çocuğun bir birey olması gerçekten çok zordur. Öncelikle içinde bulunduğu komplexlerden kurtulmalı ve ikinci planda durma isteğinin geçmişindeki yaşantıların bir meyvesi olduğunu anlamalıdır. Elbette kişi kendi iradesini eline alabilmeyi ve geçmişini objektif değerlendirmeyi başardktan sonra farklı bireylerle olan farklıklıkların kaynağını bir parça mukayese ettiğinde gerçek gün gibi ortaya çıkacaktır.
Sınıf öğretmenliği'nde okuduğum için düzenli olarak staja gitmez zorundayız ve staja gittimde şehir merkezinde çocuklarla ilçedeki çocuklar arasında uçurum var inanın. İlçe merkezindeki çocukların aileleri baskıcı. Öğretmen de keza baskıcı. Çocuklar dayaktan öyle bir korkutulmuş ve dayağa şartlanmış ki sevmek için elimi kaldırdığımda tokat atacağımı sanarak yüzünü korumaya çalışıyor. Anında kızarıyor ve gözleri doluyor. Öğrencilerin bu pasiflikten kurtulup derse aktif katılımı sağlamak için tek tek söz hakkı verdim ve bol bol onure ettim. Övgüler yağdırdım. Benim için ne kadar önemli olduklarını anlattım vs... 20 dk. bununla uğraştım; sonuç yine aynıydı inanın. Birkaç öğrenci söz aldı ders boyunca; ama kitaptan ezberlediklerini söylemekle yetindi. Çünkü bu zamana kadar öğretmenleri bunu yapmış, öğrenci fikirleri kitaptakine ne kadar uyarsa ödül de o derece büyük olacak. Virgülü virgülü söylemeye çalıştı garibim.
Şehir merkezindeki okullarda durum biraz daha farklı. Enazından öğrencilerin gözlerinde korku ve cezalandırma psikolojisi yok. Düşüncelerinden emin olmasa bile söylemeye cesaret edenler var.
Farklı ortamlarda, farklı ailelerde ve farklı öğretim yöntemleriyle yetiştirilen çocukları sınavlarda ve iş hayatında aynı kategoride yarıştıracaklar. Şehir merkezindeki çocuklar her daim bir adım önde gidecek. Taşradan çıkıp başarı gösteren çocuklarda da tam bir deha oluyor zaten. Onu o seviye getirmek marifet gibi görülse de harcandığının gösteridir bayağı; onun yeni laboratuvarla da buluş yapmak ve ilim ve fennin ortaya çıkarılacak yönlerini bulup insanlığın hizmetine sunmaktır.
Ben kendimi baskıcı ailede yetişen çocuk kategorisine koyuyorum. Düzenli terapi seanslarına katılacak bir param olmadığı ve 5 dk.lık devlet hastanesinde yapılan psikiyatri seanslarının da fayda göremeyeceğimin bilincinde olduğum için kendi kendimin psiyatristi olmaya çalıştım hep.
Serbest ailelerde büyüyen arkadaşları görünce daha alacağım çok yol var diyorum kendime. Kısa vadede olacak ve tamamen silinecek bir yaşantılar değil çünkü bunlar.
Yine şükrediyorum içinde bulunduğum durumun kaynağını araştıracak ve içinde bulunduğum durumdan utanç duymayacak bir yapıya sahip olabildiğim için.
Sizin kendinizi hangi kategoriye koyduğunuzu ve bahsettiklerimi yaşayıp yaşamğını merak ettiğim için açtım başlığı. Yorum yapan ve yapmayıp sadece okumakla yetinen herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla
Çocuk arkadaşlarıyla oynaması, sınıfta söz alması, arkadaşları arasında lider olması, bazı arkadaşlarıyla çatışmalar olması ve bunu gerek münakaşa gerek fiziksel yollarla halletmeye çalışması, öğretmeninden işittiği azar ya da yediğin tokat vs... Baskıcı bir ailede bunların hiçbir önemi yoktur. Neticede çocukdur ve büyümelidir, nasıl büyüdüğün önemi yoktur zaten 18'den sonra da aieyle iplerinin kopacağı planlandığı için çocuk psikolojisini ya da pedegojiyi bırakın çocuğa dair konularda bu umursamaz ve hoyratlık ne kadar önemsiz ve etkisizdir baskıcı ailelerde.
Demokratikten kastım: çocuğun fikirlerine ve kendisiye, sade ve sadece bir birey olduğu için değer vermilmesi.
Demokratik ailede de olaylar baskıcı ailede olanların tersi olarak cereyan edecektir.
Baskıcı ailede büyüyen çocuğun bir birey olması gerçekten çok zordur. Öncelikle içinde bulunduğu komplexlerden kurtulmalı ve ikinci planda durma isteğinin geçmişindeki yaşantıların bir meyvesi olduğunu anlamalıdır. Elbette kişi kendi iradesini eline alabilmeyi ve geçmişini objektif değerlendirmeyi başardktan sonra farklı bireylerle olan farklıklıkların kaynağını bir parça mukayese ettiğinde gerçek gün gibi ortaya çıkacaktır.
Sınıf öğretmenliği'nde okuduğum için düzenli olarak staja gitmez zorundayız ve staja gittimde şehir merkezinde çocuklarla ilçedeki çocuklar arasında uçurum var inanın. İlçe merkezindeki çocukların aileleri baskıcı. Öğretmen de keza baskıcı. Çocuklar dayaktan öyle bir korkutulmuş ve dayağa şartlanmış ki sevmek için elimi kaldırdığımda tokat atacağımı sanarak yüzünü korumaya çalışıyor. Anında kızarıyor ve gözleri doluyor. Öğrencilerin bu pasiflikten kurtulup derse aktif katılımı sağlamak için tek tek söz hakkı verdim ve bol bol onure ettim. Övgüler yağdırdım. Benim için ne kadar önemli olduklarını anlattım vs... 20 dk. bununla uğraştım; sonuç yine aynıydı inanın. Birkaç öğrenci söz aldı ders boyunca; ama kitaptan ezberlediklerini söylemekle yetindi. Çünkü bu zamana kadar öğretmenleri bunu yapmış, öğrenci fikirleri kitaptakine ne kadar uyarsa ödül de o derece büyük olacak. Virgülü virgülü söylemeye çalıştı garibim.
Şehir merkezindeki okullarda durum biraz daha farklı. Enazından öğrencilerin gözlerinde korku ve cezalandırma psikolojisi yok. Düşüncelerinden emin olmasa bile söylemeye cesaret edenler var.
Farklı ortamlarda, farklı ailelerde ve farklı öğretim yöntemleriyle yetiştirilen çocukları sınavlarda ve iş hayatında aynı kategoride yarıştıracaklar. Şehir merkezindeki çocuklar her daim bir adım önde gidecek. Taşradan çıkıp başarı gösteren çocuklarda da tam bir deha oluyor zaten. Onu o seviye getirmek marifet gibi görülse de harcandığının gösteridir bayağı; onun yeni laboratuvarla da buluş yapmak ve ilim ve fennin ortaya çıkarılacak yönlerini bulup insanlığın hizmetine sunmaktır.
Ben kendimi baskıcı ailede yetişen çocuk kategorisine koyuyorum. Düzenli terapi seanslarına katılacak bir param olmadığı ve 5 dk.lık devlet hastanesinde yapılan psikiyatri seanslarının da fayda göremeyeceğimin bilincinde olduğum için kendi kendimin psiyatristi olmaya çalıştım hep.
Serbest ailelerde büyüyen arkadaşları görünce daha alacağım çok yol var diyorum kendime. Kısa vadede olacak ve tamamen silinecek bir yaşantılar değil çünkü bunlar.
Yine şükrediyorum içinde bulunduğum durumun kaynağını araştıracak ve içinde bulunduğum durumdan utanç duymayacak bir yapıya sahip olabildiğim için.
Sizin kendinizi hangi kategoriye koyduğunuzu ve bahsettiklerimi yaşayıp yaşamğını merak ettiğim için açtım başlığı. Yorum yapan ve yapmayıp sadece okumakla yetinen herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla