Emin Çölaşan ın Ünlü Olmaya dair yazısını okumanızı tavsiye ederim, günün birinde işinize yarayabilir.
------------------
SEVGİLİ okuyucularım, aranızda mutlaka günün birinde
"ünlü" olmak isteyenler vardır. O takdirde bu yazımı
dikkatle okusunlar... Çünkü her insan isminin
bilinmesini, bir gün ünlü olmayı ister.
Bunun için ille de kendi alanınızda başarılı olmak
zorunda değilsiniz. Hele Türkiye de hiç değilsiniz.
Örneğin göz alıcı bir bayansanız, magazin dünyasında
yer alıp isminizi duyurmak, ya da duyulmuş isminizi
sürekli gündemde tutmak istiyorsanız, baldır bacak
vaziyetlerine girmeniz yeterlidir. Soyunursunuz,
paralı zampara erkeğinizle kameralara yanaşıp çekimler
yaptırırsınız, boşanırsınız, basılırsınız, aynı anda
birkaç kişiyle "düzeyli birliktelik" yaşarsınız!
Gazeteci iseniz başka gazetecilerle saçma sapan
polemiklere girersiniz. Gerçek konuları yazmaya
korkarsınız da, isminizin duyulması ve ün kazanmak
için böyle daha kolay uğraşlar bulursunuz.
Öteki mesleklerde de durum üç aşağı beş yukarı
aynıdır. Türkiye�de ciddi işlerle uğraşan saygın
kimselerin ünlü olması çok zordur.
***
"Ünlü" olmanın başka yolları da var. Hem de soyunup
dökünmeden! Örneğin kendi çapında amatör bir
yazarsınız. Ses getirmek, ün kazanmak, isminizi
duyurmak istiyorsunuz. O halde ne yapmalısınız? Size
hemen bir öneride bulunayım!
Bir kitap, roman, yazı vesaire yazıp örneğin Türklüğe
hakaret edersiniz. TCK uyarınca hakkınızda dava
açılır. Bu aşamada isminiz hemen gündeme gelir. Entel
ve şeriatçı takımı sizden söz etmeye, sizi savunmaya
başlar.
Sonra devreye AB girer. Türklüğe hakaret etmenizin
"fikir ve ifade özgürlüğü" olduğunu bizim hükümete
bildirir.
Duruşma günü öncesinde yargıya el altından haber
gönderilir:
"Kendisini mahkûm ederseniz AB bize çok kızar. Burada
ulusal çıkarımız olduğundan AB�yi karşımıza alamayız.
Kararınızı ona göre verin."
Duruşma öncesinde isminiz artık gündemdedir!
Kitabınızda yer alan, Türklüğe hakaret içeren,
aşağılayan birkaç sayfa sizi ünlü yapmaya yetmiştir.
Bu kadar basit!
Artık bütün medya sizden söz etmektedir. Duruşmada
olay çıkacaktır, karşıt gruplar gelecektir falan
filan!.. Bu arada gazeteciler size gelecek, söyleşiler
yapacak, kazandığınız üne ün katılacaktır!
Duruşma günü geldiğinde savcı beraatinizi isteyebilir,
mahkeme sizi karşısında bile görmeden beraat kararı
verebilir. Zaten ceza verilirse Türkiye�deki entel ve
şeriatçı basın, hep birlikte kıyameti koparacaktır:
"Vay efendim bu ne rezalet, Türklüğe hakaret niye suç
olsun ki! Nerede kaldı fikir ve ifade özgürlüğü... Bu
kafayla biz AB�ye nasıl gireriz!.."
***
Bütün bunlar olurken sadece Türkiye�de ün
kazanmazsınız. Bu kadarı sizi zaten kesmez! Devreye
"yurtdışı" da girer. Yabancı basın da sizden söz eder,
bu yargılamanın utanç verici olduğunu vurgular.
Duruşmanıza yabancı temsilciler, AB komiserleri,
yabancı diplomatlar da getirilir ki, yargıya bir kez
daha gözdağı verilsin.
Yargılandınız ve mahkemeye bile çıkmadan beraat
ettiniz!
Başbakan sizi mutlaka telefonla arayacak ve bu
karardan duyduğu memnuniyeti dile getirip
kutlayacaktır.
Başbakan şehit analarının telefonuna çıkmadı, "Ben
onlarla ne konuşacağım" diye kestirip attı. Olsun
varsın, önemli olan Türklüğe hakaretten beraat edeni
arayıp kutlamaktır! Ne de olsa Başbakan dahil hepimiz
"Türk değil, Türkiyeli" değil miyiz!
Evet, bu telefonla birlikte isminiz yine manşetlerde,
birinci sayfalarda geçecek ve ününüze ün katılmış
olacaktır!
***
Sevgili okuyucularım, Türkiye�de "ünlü" olmak
kolaydır. Yeter ki kafayı çalıştırın, işin ucundan
tutmasını bilin! Öyle skandal yaratmaya, soyunmaya,
aptalca polemiklere girmeye, her gün sevgili
değiştirmeye, baldır bacak sergilemeye, Danıştay�ı
basmaya hiç gerek yoktur.
Ben size bu yazımla, bu işin sadece bir adet püf
noktasını bugün açıkladım.
Bir kitap yazın. İçeriği hiç önemli değil. Birkaç
sayfasında Türklüğe sövün, hakaret edin yeter. Ya da
herhangi bir gazetede, dergide yazın, televizyona
çıkmayı başarırsanız aynı doğrultuda birkaç cümle
söyleyin...
Yani Türklüğe bu yöntemle hakkınızda dava açılmasını
sağlayın!
Sadece birkaç hafta sabredeceksiniz. Sonrası otomatik
olarak kendiliğinden gelecek, hem ülkemizde, hem de
yurtdışında ün kazanacaksınız! Hem hayallerinize
kavuşacak, hem de Başbakan tarafından aranıp
kutlanacaksınız! Onun aramasıyla kazandığınız büyük
onur (!) size zaten ömür boyu yetecektir!
Valla benden bu kadar. Size ünlü olmanın en kolay ve
en beleş yolunu gösterdim. Ötesini siz
ayarlayacaksınız. Kafayı çalıştıran kazanır!
Şansınız bol, ünlülük günleriniz hayırlı olsun.
Emin ÇÖLAŞAN
23.09.2006
Hürriyet

------------------
SEVGİLİ okuyucularım, aranızda mutlaka günün birinde
"ünlü" olmak isteyenler vardır. O takdirde bu yazımı
dikkatle okusunlar... Çünkü her insan isminin
bilinmesini, bir gün ünlü olmayı ister.
Bunun için ille de kendi alanınızda başarılı olmak
zorunda değilsiniz. Hele Türkiye de hiç değilsiniz.
Örneğin göz alıcı bir bayansanız, magazin dünyasında
yer alıp isminizi duyurmak, ya da duyulmuş isminizi
sürekli gündemde tutmak istiyorsanız, baldır bacak
vaziyetlerine girmeniz yeterlidir. Soyunursunuz,
paralı zampara erkeğinizle kameralara yanaşıp çekimler
yaptırırsınız, boşanırsınız, basılırsınız, aynı anda
birkaç kişiyle "düzeyli birliktelik" yaşarsınız!
Gazeteci iseniz başka gazetecilerle saçma sapan
polemiklere girersiniz. Gerçek konuları yazmaya
korkarsınız da, isminizin duyulması ve ün kazanmak
için böyle daha kolay uğraşlar bulursunuz.
Öteki mesleklerde de durum üç aşağı beş yukarı
aynıdır. Türkiye�de ciddi işlerle uğraşan saygın
kimselerin ünlü olması çok zordur.
***
"Ünlü" olmanın başka yolları da var. Hem de soyunup
dökünmeden! Örneğin kendi çapında amatör bir
yazarsınız. Ses getirmek, ün kazanmak, isminizi
duyurmak istiyorsunuz. O halde ne yapmalısınız? Size
hemen bir öneride bulunayım!
Bir kitap, roman, yazı vesaire yazıp örneğin Türklüğe
hakaret edersiniz. TCK uyarınca hakkınızda dava
açılır. Bu aşamada isminiz hemen gündeme gelir. Entel
ve şeriatçı takımı sizden söz etmeye, sizi savunmaya
başlar.
Sonra devreye AB girer. Türklüğe hakaret etmenizin
"fikir ve ifade özgürlüğü" olduğunu bizim hükümete
bildirir.
Duruşma günü öncesinde yargıya el altından haber
gönderilir:
"Kendisini mahkûm ederseniz AB bize çok kızar. Burada
ulusal çıkarımız olduğundan AB�yi karşımıza alamayız.
Kararınızı ona göre verin."
Duruşma öncesinde isminiz artık gündemdedir!
Kitabınızda yer alan, Türklüğe hakaret içeren,
aşağılayan birkaç sayfa sizi ünlü yapmaya yetmiştir.
Bu kadar basit!
Artık bütün medya sizden söz etmektedir. Duruşmada
olay çıkacaktır, karşıt gruplar gelecektir falan
filan!.. Bu arada gazeteciler size gelecek, söyleşiler
yapacak, kazandığınız üne ün katılacaktır!
Duruşma günü geldiğinde savcı beraatinizi isteyebilir,
mahkeme sizi karşısında bile görmeden beraat kararı
verebilir. Zaten ceza verilirse Türkiye�deki entel ve
şeriatçı basın, hep birlikte kıyameti koparacaktır:
"Vay efendim bu ne rezalet, Türklüğe hakaret niye suç
olsun ki! Nerede kaldı fikir ve ifade özgürlüğü... Bu
kafayla biz AB�ye nasıl gireriz!.."
***
Bütün bunlar olurken sadece Türkiye�de ün
kazanmazsınız. Bu kadarı sizi zaten kesmez! Devreye
"yurtdışı" da girer. Yabancı basın da sizden söz eder,
bu yargılamanın utanç verici olduğunu vurgular.
Duruşmanıza yabancı temsilciler, AB komiserleri,
yabancı diplomatlar da getirilir ki, yargıya bir kez
daha gözdağı verilsin.
Yargılandınız ve mahkemeye bile çıkmadan beraat
ettiniz!
Başbakan sizi mutlaka telefonla arayacak ve bu
karardan duyduğu memnuniyeti dile getirip
kutlayacaktır.
Başbakan şehit analarının telefonuna çıkmadı, "Ben
onlarla ne konuşacağım" diye kestirip attı. Olsun
varsın, önemli olan Türklüğe hakaretten beraat edeni
arayıp kutlamaktır! Ne de olsa Başbakan dahil hepimiz
"Türk değil, Türkiyeli" değil miyiz!
Evet, bu telefonla birlikte isminiz yine manşetlerde,
birinci sayfalarda geçecek ve ününüze ün katılmış
olacaktır!
***
Sevgili okuyucularım, Türkiye�de "ünlü" olmak
kolaydır. Yeter ki kafayı çalıştırın, işin ucundan
tutmasını bilin! Öyle skandal yaratmaya, soyunmaya,
aptalca polemiklere girmeye, her gün sevgili
değiştirmeye, baldır bacak sergilemeye, Danıştay�ı
basmaya hiç gerek yoktur.
Ben size bu yazımla, bu işin sadece bir adet püf
noktasını bugün açıkladım.
Bir kitap yazın. İçeriği hiç önemli değil. Birkaç
sayfasında Türklüğe sövün, hakaret edin yeter. Ya da
herhangi bir gazetede, dergide yazın, televizyona
çıkmayı başarırsanız aynı doğrultuda birkaç cümle
söyleyin...
Yani Türklüğe bu yöntemle hakkınızda dava açılmasını
sağlayın!
Sadece birkaç hafta sabredeceksiniz. Sonrası otomatik
olarak kendiliğinden gelecek, hem ülkemizde, hem de
yurtdışında ün kazanacaksınız! Hem hayallerinize
kavuşacak, hem de Başbakan tarafından aranıp
kutlanacaksınız! Onun aramasıyla kazandığınız büyük
onur (!) size zaten ömür boyu yetecektir!
Valla benden bu kadar. Size ünlü olmanın en kolay ve
en beleş yolunu gösterdim. Ötesini siz
ayarlayacaksınız. Kafayı çalıştıran kazanır!
Şansınız bol, ünlülük günleriniz hayırlı olsun.
Emin ÇÖLAŞAN
23.09.2006
Hürriyet

