part 4
saat 16 45 - deniz ailesinin evi
murat’ın telefonu çalar
-annie’yi hemen alberta’daki st. mary's hastanesine getirmen gerekiyor. orada genel cerrahiden doktor dean single ile görüşeceksin ve annie’yi hemen ameliyata alacaklar
murat: robyn ne olacak?
-robyn için daha vakit var. sen sadece sana söyleneni yap
murat: emredersiniz efendim( part 5 kayı p malesef )
part 6
16:55 ottawa polis karakolu
laura şok olmuş bir biçimde eşine siyah beyaz ekrandan bakar ve onun bir şeyler mırıldandığını fark eder.
brian: bu ayin son bulmalı, yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar
(brian aniden agresifleşir ve duvara defalarca kafasını vurmaya başlar)
brian: (sesini daha fazla yükselterek) yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar. yılanlar üzerimize geliyor, yağmur adam üzerime yılanlarını salıyor, şeytanın oyunundan beni kurtar
(sesleri duyan görevliler hücreye gelir ve brian’a bir iğne yaparak onu etkisiz hale getirir)
laura: (dehşete düşmüş bir şekilde) neler oluyor burada!
part 7
st mary’s hospital – alberta
murat: dean single ile randevum vardı
görevli: lütfen bekleyin, hemen haber veriyorum
(dean 60lı yaşlarda beyaz saçlı çok karizmatik bir doktordur. )
dean single: murat?
murat: evet, benim nasılsınız?
dean single: muratın bu sorusuna cevap vermeden, kaybedecek vaktimiz yok hemen ameliyata alacağız
murat: benim yapabileceğim bir şey var mı?
dean single: evine dön
part 8
brian’ın kaçırılmasından 2 gün önce – brian’ın evi – flashback
laura: tatlım ben annie ile birlikte okula gidiyorum, görüşürüz
brian: tamam, hayatım
telefon çalar
brian: alo?
-bay thomson?
brian: evet, benim
-bay thomson merhaba, ben dtc inc’den william, sizinle bir konu hakkında görüşmemiz gerekiyor
brian: konu neydi acaba?
-ancak ofisimize geldiğinizde bunu sizinle paylaşabilirim ama bana güvenebilirsiniz
brian: şey, bakın bu aralar çok yoğunum
-bakın, bay thomson siz isteseniz de istemeseniz de bu görüşme gerçekleşecek
brian: bu saçmalık, henüz ne hakkında konuşacağımızı bile bilmiyorum, lütfen bir daha aramayın
(brian william’ın bu tehditkar tarzı karşısında biraz korkmuş ve telefonu kapamıştır)
telefon tekrar çalar
brian: alo?
-kapıyı açın bay thomson
kapı çalar.
(brian iyiden iyiye korkmuştur)
eline bir sopa alır ve kapıya doğru yönelir…
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 17:07 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 16:57 ----------
part 9
19 aralık 2012 – günümüz
bir stadyumun içinde yaklaşık 100bin kişiyi görürüz, hepsi sahne alacak şarkıcıyı çığlıklar atarak beklemektedir.
sahnedeki dev billboardtan şarkıcının adı eşliğinde klibi dönmeye başlar ve annie sahneye çıkar
part 10
konser sonrası
muhabir: annie, annie! kliplerinde mason örgütü olarak bilinen illuminatinin simgelerinin olduğu söyleniyor. bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
annie: teşekkür ederim yorum yok
muhabir: ayrıca şarkılarını tersten oynatınca başka sözler de duyuluyor. senin için şeytanın hizmetkarı diyebilir miyiz?
annie: teşekkürler...
muhabir: hey bu rihanna! çek hemen hemen! rihannayı çek
annie: (içinden) bu sürtüğü bir gün geberticem
part 11
konser sonrası annie'nin evi
annie: (biraz gergin) william artık bu saçmalıktan kurtulmak istiyorum. iş ciddi boyutlara gelecek. sonum eğer michael gibi olacaksa ben yokum
william: anny saçmalama, o ideallere aykırı geldiği için öldürüldü, senin böyle bir düşüncen yok!
annie: bilmiyorum william, gerçekten bilmiyorum. önümüzdeki konser sonrasında sanırım ben bazı açıklamalar yapacağım, bunu gerçekten çok düşündüm
william: bana bak huur, eğer böyle birşey yaparsan seni yerle bir ederler, sonun michaelden de kötü olur! o yüzden sus ve işini yapmaya devam et. ben yönetmenle konuşacağım bundan sonraki klipler normale dönecek. ortalık biraz yatışana kadar en azından...
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 17:14 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 17:07 ----------
part 12
annie: tamam ama o robyn kaltağını mı yoksa beni mi bu işin başına getirecekler, bu belirsizlikten bıktım artık
william: rihanna'dan mı bahsediyorsun?
annie: evet!
william: hahaha robyn sadece bir maşa... sen işini yapmaya devam et
olayda geçen kişi ve kurumlar gerçektir. silinmeden okuyun
artık herşey daha netleşecek bu bölümde...
part 13
7 aralık 2011 - haarp
yetkili: tüm dünyada büyük bir karmaşa yaratacaksınız ve hiçkimse bunu kimin yaptığını anlamayacak öyle mi?
şef: kesinlikle öyle, sen merak etme ve proje üzerinde çalış
yetkili: bakın bu saçmalığı bilmeyen kalmadı, websitesinde bile ilanen bunu yayınlıyorsunuz
şef: 2 gün önce sayacı durdurduk. sen işine bak
yetkili: peki, sen bilirsin o zaman butona basma zamanı geldi
part 14
william: tüm dünyada üzerindeki üye listesini istiyorum. derhal!
görevli: emredersiniz efendim
liste gelir ve şu isimler kısa bir süreliğine göze çarpar
1154-robyn r. fenty
1155-james brown
1156-cameroon fieldrow
1157-annie thomson
1158-marshall mathers
1159-joseph jackson (gone)
william: 1154 numaranın işini bitirin
part 15
mezarlık
nerede olduğu belli olmayan bir mezarlıkta annie'yi görürüz. michael jackson'ın mezarının başına çökmüş ve dua etmektedir.
annie: sana defalarca söyledim joseph... defalarca söyledim... tanrı yanında olsun... amen..
annie duasını ettikten sonra ayağa kalkar ve arabasına binmek üzere mezarlıktan uzaklaşır.
annie'nin ardında bir adam onu takip etmeye başlar, tam arabasına binecekken yanına gelir ve...
adam: annie bir imzanı alabilir miyim?
annie: lütfen şuan iyi değilim
adam: "sakın konser sonrası bir apttallık yapayım deme" der ve oradan uzaklaşır...
annie: hey, dur ne diyorsun
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 17:57 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 17:14 ----------
part 16
flashback - st mary’s hospital – alberta
dean single: ameliyathane hazır mı?
asistan: hazır efendim
dean single: tamam, annie'yi ses tellerinden ameliyat edeceğiz. çok başarılı bir operasyon olması gerekiyor, yoksa işimiz biter
asistan: efendim?
dean single: söyle
asistan: efendim şuan ameliyathane dolu
dean single: neden?
asistan: çünkü... çünkü hastanenin sahibiyle birlikte bir adam geldi ve robyn'in ameliyata alınması gerektiğini söyledi. şuan içerde robyn var...
part 17
7 aralık 2011- haarp
tracy: (içeri hışımla girer) durun, durun!
kate: ne, ne oldu?
tracy: progresyonu durdurun
kate: neden?
dane: neden, ne oldu?
tracy: onun yanından geliyorum...
kate: tanrı aşkına tracy kimin yanından geliyorsun?
tracy: (herkesi gözüyle süzer ve) "james weishaupt" der...
part 18
flashback - st mary’s hospital – alberta
dean single: lanet olsun! william ile böyle konuşmamıştık
asistan: sanırım plan değişmiş doktor
o sırada yan odadan bir babanın konuşmaları duyulur.
jeremy: oğlum oldu bir oğlum oldu!
anne: ismi drew olsun jeremy...
jeremy: hayır justin olacak...
anne: justin drew olsun
jeremy: anlaştık... justin drew güzel isim...
doktor: bay bieber, artık bebek ile anneyi biraz yalnız bırakmamız gerekiyor
jeremy: tamam, tamam doktor... sizi seviyorum!
part 19
bir otel odası - günümüz -
yüzü görünmeyen iki kişi konuşmaktadır. ortam gayet şıktır ve lüks bir otel odası olduğu anlaşılır.
siyah ceketli: ne demiş üstat, frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. bizim de yapacağımız aşağı yukarı böyle birşey
gri ceketli: efendim, ne demek istediğinizi tam olarak anlıyorum ama böyle birşey bizim halkımız tarafından anlaşılırsa gerçek bir galeyan yaşanır
siyah ceketli: sizin halkınız mı? sizin halkınız basit birer sümüklü böcek ordusu, hiç kimse birşey anlamayacak. anlayan olursa da ekibimize dahil edilir sen merak etme
gri ceketli: elbette efendim ama sanırım bir problemimiz var
siyah ceketli: nedir?
gri ceketli: medyamız ve sosyal ağlar bu konuyla çok ama çok yakından ilgilenmeye başladılar
siyah ceketli: yani?
gri ceketli: yani üzülerek sizi olacaklar hakkında uyarmam gerekiyor. bunu yapmamalıyız
siyah ceketli: ne cüretle bana bunu diyebilirsin!
gri ceketli: yo, yo bu bir tehdit değil ama halkım kızdığı zaman neler yapabiliyor bunu tarih boyunca gördük ve sanırım siz de çok iyi biliyorsunuz efendim.
siyah ceketli: derhal odadan çık (üzerine basarak) bay davutoğlu...
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 18:21 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 17:57 ----------
part 20 - 11 eylül saygıısı sonrası basın toplantısı
bush: bugün ülkemiz terörist bir saygııya uğramıştır ve ikiz kulelerimiz bu saygııdan dolayı yıkılmış ve birçok masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. sorumluları derhal tespit edip bu insanlık dışı saygıının hesabını soracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın
gazeteci: sayın başkan saygııyı kimin düzenlediği hakkında bir bilgi var mı?
bush: henüz net olmamakla beraber aşırı islamcı örgütlerden birinin düzenlediğini düşünüyoruz. şimdilik bu kadar
11 eylül - bush bir odada telefonla konuşmaktadır.
bush: gerizekalı herifler! senkronizeyi iyi beceremediler. umarım uçakların hologram olduğunu birileri anlamaz. yoksa hepiniz bunun bedelini ağır ödersiniz der ve ekler... ayrıca o william denen pisliği 2 saat içinde yanımda istiyorum!
part 21
9 aralık 2011 - haarp
yetkili: lanet olsun işler taka sardı james
james: birşey olduğu yok, (dev bir makineyi göstererek) bu oyuncak sayesinde herşey yoluna girecek merak etme
yetkili: (şaşkın gözlerle) lanet olsun james bu da neyin nesi böyle
james: yüce hırvat'ın bize bir armağanı...
2 mart 1902 - zagreb
polis: ne olduğunu anlat hemen
adam: önce bir adam inşaata girdi, biz de arkadaşlarla beraber demir taşıyorduk
polis: sonra?
adam: adamı farkettikten sonra gizlice izlemeye başladık, garip bir tavrı vardı
polis: kaç yaşlarındaydı?
adam: 40-45 yaşlarında bıyıklı zayıf biriydi, elinde kitap büyüklüğünde birşey vardı
polis: sonra?
adam: sonra o kitap büyüklüğündeki şeyi binanın kolonlarından birine çaktı. biz de merakla ne yapacağını izlemeye başladık
polis: neden yanına gitmediniz?
adam: çünkü hemen arkasında onu gözetleyen (kollayan) 2 tane siyah ceketli adam gördük. korkmuştuk yanına yaklaşamadık, gitmelerini bekledik
polis: peki sonra ne oldu?
adam: aleti duvara çaktıktan sonra hızla oradan uzaklaştı. biz de arkalarından hemen kolona doğru yaklaşık, aleti incelemeye başladık
polis: ve?
adam: ve o sırada deprem oldu, çok şiddetli bir deprem... hemn dışarı çıktık ve bina dakiklar içerisinde yerle bir oldu
polis: olan şeyin bir deprem olmadığını ne zaman fark ettiniz?
adam: çevreden bir sürü kişi toplandı, onlara depremi hissettiniz mi diye sorduğumda hepsinden aynı yanıtı aldım. deprem olmadı...
part 23
11 eylül saygıısı sonrası
adam: efendim başkan sizi 2 saat içerisinde odasında istiyor
william: neden?
adam: sanırım senkronizede hata olduğunu söylüyor. uçakların hologram olduğu anlaşılmış
william: saçmalık bu. hem fahişelerle uğraş hem bunla uğraş. babam bu halde olduğumu görseydi beni lanetlerdi eminim
adam: efendim.. acele etseniz iyi olru
william: tamam tamam çıkıyorum, helikopteri hazırlayın
adam: emredersiniz
part 24
bilinmeyen yer
x: bugün burada toplanmamızın bir amacı olduğunu herkes biliyor değil mi?
m.mathers: (ani bir çıkışla) sizin lanet olası pisliğiniz için toplandık
x: bay mathers lütfen sakin olun aksi takdirde sizi dışarı çıkarmak zorunda kalabilirim
m.mathers: benim ufaklığı dışarı çıkarmaya ne dersin patron?
x: bay mathers lütfen dışarı çıkın
m.mathers (bu laftan sonra sinirle masaya elini vurur ve dışarı çıkar) bu sırada "x" telefonla birini arar ve kısık sesle
x: 1158'i defterden silin
adam: emredersiniz efendim
2 ay sonra
paul rosenberg: marshall üzgünüm sözleşmemizi iptal etmemiz gerekiyor, kendine yeni bir menajer ve yapımcı bulacaksın
m.mathers: sen de mi lanet olası pisliğe bulaştın? bunu onlar istiyor değil mi paul?
paul rosenberg: (sessizliğini korur)
m.mathers: bu lanet olası pislik için herkesi uyarıcam, sonumun joseph'e benzeme pahasına olsa bile...