Spordaki Bilimsel Bulgular Bizi Geliştiriyor mu ?

Konusu 'Kültür Sanat Bilim Seyahat' forumundadır ve gaddarkemal tarafından 4 Ağustos 2008 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Bu konu sadece besinlerle ilgili değil antrenman disiplinleriyle de ilgili.

    2 saat mi çalışmak istersin yoksa 45 dakika mı??

    Örneğin eskiye kıyasla bugün antrenman saatleri ciddi anlamda kısaldı? Bunun tek sebebi ise BİLİM'in "kısaltabilirsin" demesiydi spor alemine. Ben bu sporla ilk haşır neşir olduğumda setler arası dinlenme süresinin 1-1,5 dk.yı geçmemesini öğretmişlerdi bu işin profesyonelleri. Bugün ise setler arası 15-30 saniyeye kadar dinlenmenin kasları tam dinginliğe geçirmeden yeni bir sete geçerek aynı gelişimi sağlayabildiği görülmüştür. Peki herkes için mi? Bilemem. O da yetmedi bu 15-30 snlik dinlenmemizi de bizden alarak bu saniyelerde hedef kaslarımızı germemizi istediler..... Peki bu bilgiler ne derece doğru ne derece faydalı acaba tüm bunları bir kenara bırakıp eskisi gibi saatlerce mi çalışmalıyız?


    Günümüzde her gün bir yenisi yayınlanan araştırmalar özellikle amatör sporcuların kafasını karıştırmakta, bunları uygulayanlarda ise performans kaybına hatta tıbbi sorunlara yol açabilmektedir.

    Bunda niteliksiz bilginin olduğu kadar bilginin taşınırken, iletilirken uğradığı kesintilerinde etkisi vardır. Örneğin Falan ülkede filan üniversitesinin yaptığı araştırma kamuoyuna "deneme aşamasındadır, kontrolsüz denenmemelidir" diye duyurulurken bu haberler gazetelere biraz daha eksik sonuçta bilgi tüketicisine kafası kolu kesilmiş bir halde sanki "bilimsel bir kanun" olarak çıkmaktadır. Sonuçta toplumda spor hekimliğine, bilimine ve tıbba hülasa bilimselliğe uzak olan insanlarda bilgi kirliliği ve kargaşasına yol açmaktadır.

    Bu başlığın açılmasındaki amaç, Vücut geliştirirken neyi yanlış bildiğimizi öğrenmek, yeni yapılan araştırmaları en akılcı yolla değerlendirmek ve kendimizi böyle korumaktır. Gelişen Spor Bilimi bize başarıyı, yanlış bilgi ise kargaşayı getirir.

    Bence spor konusunda ortaya atılan makalelerdeki iddialar "kanun" gibi değerlendirilmemeli ve yalnızca istisnaların bozduğu kaidelerle, doğrulaması yapılmamış araştırmalar ayırt edilmelidir.

    Unutmayalım ki en temel en geçerli kanunun bile istisnası olabilir. Örnek verelim; Antrenmandan sonra duş alınması ve su altında kaslara hafif masaj yapılmasının faydaları defaatle kanıtlanmışken SUYA KARŞI ALERJİSİ OLAN birine bunu önermek abes olur. insan vücudundaki hastalıklar veya metabolik farklılıkları her zaman göz önüne alarak insanlara birşey önermeli.

    Bizde bu başlığı "doğruyla yanlışı ayırt etmek" için olmasa da "doğruyla yanlışı ayırt edebilmesini" öğretmek için yazıyoruz. bunun için her insan kendi bedenini ve metabolizmasını tanımalı ve ona göre CİDDİ araştırmaları değerlendirerek kendine faydalı olanı seçebilmeli mümkünse hekimlere danışarak yapmalıdır.

    Herkesin bu konuya katkısını bekliyoruz.
     
    bonatschi ve aneximandros bunu beğendi.
  2. shownodese
    Offline

    shownodese Üye

    Katılım:
    3 Ocak 2008
    Mesajlar:
    966
    Beğenileri:
    253
    Ödül Puanları:
    73
    Meslek:
    gayrimenkul danışmanı
    Yer:
    kocaeli
    spor salonu sahiplerinin ilgisizliği kendilerini geliştirmemeleri, ucuz olsun diye işe aldıkları gençler, 2 sene idaman yapıp kendilerini olimpia zannedenler, bilimin bize geç gelmesi bu işi çıkmaza sürüklüyo gaddarkemalin dedği gibi idmanları uzun tutmayın diye soylüyoruz ama millet bu işi seneler önce aşmış ve yeni yöntemler geliştiriyo mesela amerikada salonların bi kısmının gece 10 da açılıp sabah 6 da kapandığını biliyorum
     
  3. aneximandros
    Offline

    aneximandros Özel Üye

    Katılım:
    14 Aralık 2007
    Mesajlar:
    1.830
    Beğenileri:
    2.154
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Teorik Kimya
    Yer:
    USA
    Gaddarkemal ile aramizda tartistigimiz bir konuyu diger uyelerimizle de paylasmak istedik. Giris yazisini yazdigi icin kendisine ayrica tesekkur ediyorum.

    Oncelikle su konuya aciklik getirelim. Kanun nedir, teori nedir, bilimsel kanun nedir, bilimsel teori nedir? Gaddarkemale yaptigim aciklamanin aynisini buraya koyuyorum ki bundan sonraki mesajlarimizda tanimla konusunda problemlerimiz olmasin.

    Aslinda bilimsel kanun ile bilimsel teori arasindaki farkin tanimi su: Bilimsel kanun dogada gozlemleneni tanimlamaya calisirken, bilimsel teori gozlemleneni aciklamaya calisir. Aradaki cizgi son derece ince gercekten.

    Bizim gundelik hayatta kullandigimiz tanim ise artik dogrulugu kanitlanmis bir teorinin kanun oldugudur. Ornegin Newton'in fikirleri Einstein'dan once halk dili bazinda kanun olarak kabul goruyordu ve teoriye indirgenmesi uzun bir zaman aldi. Hatta cogu kaynaga bakarsak Newton'in soyledikleri hala kanun olarak gozukur. Mesela su sayfaya goz gezdirebilirsiniz (Ingilizcesi olanlar icin).

    http://en.wikipedia.org/wiki/Laws_of_science

    Bu anlam karmasini halletikten sonra sunu dusunuyorum. Subjesi insan olan, ozellikle de fizyolojik sonuclar iceren deney dizayni ve bu sonuclara gore sporcularin yasamlarini sekillendirmesi gercekten enteresan bir durum. Daha onceki bir kac mesajimda bahsetmistim. Genelde bu tip deneylerin en buyuk sIkintisi degiskenleri sabitleyememek. Ornegin soya urunlerinin testesterone seviyesini dusurdugu teorisini hepiniz duymussunuzdur. Orjinal makaleyi okumustum, makaledeki hem denek sayisi cok kisitliydi, hem deneyin suresi cok kisaydi, hem de deneklerin ne yedigi belli degildi (deneklerin ellerindeki perhiz listesini 3 ay boyunca harfiyen uyduklari kabul ediliyor!), ustelik deneyde deneklerin sadece hayvansal protein ya da sadece bitkisel protein tuketmesi isteniyordu. Yani hem hayvansal hem bitkisel protein tuketen birinin testesterone seviyesinde ne gibi degisiklikler olduguna dair hicbir fikirleri yoktu.

    Bu ornegi su sebepten verdim, ntvmsnbc'de carpici bir baslikta egsersiz yapmadan zayiflamanin yolu bulundu gibi basliklar okudugunuz zaman hemen itibar etmeyin. Ayrica dun dogru bildigimiz fikirlerin bugun yanlis oldugunu, bugun dogru bildiklerimizin de yarin yanlis olabilecegini aklimizdan cikarmamaliyiz. Gaddarkemal'e dedigim gibi bilimsel method biraz mehter marsina benziyor. Iki ileri, bir geri.

    Bir de isin ekonomik yonu var, globellesen dunyada buyuk firmalarin bilimsel calismalari manipule etmek icin harcadiklari paralari ve ortaya cikan ranti da goz onunde bulundurmanizi istiyorum, evet konu tartismaya acilmistir!
     
    Son düzenleme: 4 Ağustos 2008
    diez, bonatschi ve gaddarkemal bunu beğendi.
  4. D.Wolf
    Offline

    D.Wolf Üye

    Katılım:
    19 Ocak 2008
    Mesajlar:
    1.305
    Beğenileri:
    2.200
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    istanbul
    bu konu fazlasıyla derin bir konu ve sakız gibi nereye çekilirse oraya dogru uzar...bilimsel olgular, aneximandros un güzel benzetmesiyle mehter marşı gibidir çünkü bu araştırmaların kesin bir ölçütü ve yüksek oranlı bir sonucları yok...örneğin; 100 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre diye başlıyorlar...iyi güzel de, 100 kişinin eklem, kemik ve vücut yapıları aynı mı?..sectigin 100 insandan 90 ının kemik yapısı endomorf eklem yapısı ektomorf, diğerleri de çeşitli kombinasyonlar kurarsak biribirinden farklı kombinasyonlar cıkacak.. yani bunları vücut yapısı olarak ayırmak lazım...ben antrenman aralarını 30 sn den fazla tutunca, önceki setteki kan akışını yani pumping i saglayamıyorum...bu bende böyle ama diğerlerinin kemik yapsıı, eklem yapısı, vücutlarının nasıl definasyona cevap verdigi gibi ayrıntılarda göz önüne alınmalı...yani bu bilimsel olgular, cok detaysız anlatılıyor gibi geliyor bana, sonucta, dönüp dolaşıp gelecegimiz yer genetik kavramıdır...insnaların kemik hücrelerinin yapıları olsun, kas hücrelerinin genişleme hızı olsun, hatta fizyolojisi bile gözardı edilmemelidir...kısacası, kişi bilimsel olguları kendisi üzerinde anlayabilir..matematikte de bazen devirli sayıalr ihmal edilir hatta ondalıklarda ihmal edilir bir yerden sonra, ama büyük sayılarla çarptıgınzda beklediginzi sonucu asla alamazsınız çünkü ihmal ettiginiz ondalıklı kısım aslında büüyk bir yansımayı temsil ediyor..
     
    aneximandros bunu beğendi.
  5. aneximandros
    Offline

    aneximandros Özel Üye

    Katılım:
    14 Aralık 2007
    Mesajlar:
    1.830
    Beğenileri:
    2.154
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Teorik Kimya
    Yer:
    USA
    Aslina bakarsan D.Wolf, konuyu bilerek genis tuttuk ki her kafadan bir ses ciksin. Ustelik hemen hemen hic guncellenmeyen kultur-bilim-seyahat basligimiz senlenecek, bu da yetmeyecek, laf lafi acacak, boylece belki birbirimize birseyler katabilecegiz.

    Genc bir bilim adami olarak, bilim dunyasindaki yanlislari eksikleri birebir kendi is hayatimda yasiyorum. Bu problemlerin hayatimizin buyuk bir parcasi olan VGnin uzerindeki etkileri bence tam da tartisilacak, cektikce uzayacak, uzadikca tartismasi daha zevkli bir hal alacak olan bir konu. Yine de konu tamamen alaksiz bir yere dogru cekilirse, mudahele edecegimden emin olabilirsin.

    Sen de konuya genetigin onemi acisindan yaklasarak yeni bir boyut getirmissin. Soylediklerinin buyuk bir kismina katilmakla birlikte, senin de bildigin uzere istatiksel olarak cogu insan averaja yakin degerlere, artik olculen ne olursa, sahiptir. Tabi ki "aykiri degerler" ("outlier" demek istedim ama turkce tercumesi bir tuhaf oldu) olacak
    ama icimizden kaci bu ekstrem uclarda? Mesela benim genlerim iyi degil, omuzlarim gelismiyor diyen biri acaba butun kapilari zorlamis mi ki boyle bir sey idda ediyor? Tembellik geni bulundu ya, artik hepimizin bahanesi var :).
     
    D.Wolf bunu beğendi.
  6. bonatschi
    Offline

    bonatschi Özel Üye

    Katılım:
    10 Ocak 2006
    Mesajlar:
    3.857
    Beğenileri:
    4.944
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    Londra
    Çok kaliteli bir başlığı, çok kaliteli bir tartışma atmosferi yaratarak gündeme getirmişsiniz. Öncelikle tebrik ederim =)

    Ortaya koydunuz düşünce özellikle vücut geliştirme sporu açısından oldukça geçerli.
    Çünkü bu sporda, diğer sporlara kıyasla değişken ve sonuçları etkileyen faktör sayısı oldukça fazla.
    Çok ciddi bir kas yapımının gerekleri arasında antrenman sisteminden beslenmeye, uyku düzeninden gece hayatına kadar birçok değişik faktör işin içerisinde girmekte.
    Bu nedenle bu sporun içerisine aldığı konular genişledikçe tartışılan başlık ve neden-sonuç ilişkisini sorgulayan konu sayısı olukça fazlalaşıyor.

    Vücut geliştirme sporunda başarıya giden yolu sorgularken, sizlerin de belirttiği gibi, bütün değişkenleri sabitleyip içlerinden etkisini merak ettiğimiz değişkeni incelemek neredeyse imkansız. O nedenledir ki bilimsel makalelerde ileri atılan tezlerde ve tecrübelerimiz sonucunda ortaya koyduğumuz fikirlerdeki gerçek payı oldukça sınırlı ve öznel oluyor.

    Konuyu spesifik olarak kısaca örneklendirmek gerekirse forumda en çok tartışılan başlığı ele alabiliriz: Bir insanın öğün başına kaç gram protein alması gerektiği.

    Bu konuda değil forum üyeleri arasında, yöneticiler ve hatta bilim insanları arasında bile büyük bir uyuşmazlık var.
    Hiçbir kimse ileri sürdüğü spesifik rakamın tamamen doğru ve kanun niteliğinde olduğunu ileri süremiyor ve zaten sürmemeli de.
    İleri sürenler ise, bu başlık altında tartıştığımız konudan ve özellikle bu sporda binlerce değişkeni aynı zamanda sabit tutmanın imkansızlığından bihaber olanlar.

    O nedenle burada şu çok büyük önem kazanıyor:
    Özellikle vücut geliştirme sporunda bireyin kendi vücudunu çok iyi tanıması ve vücut tepkilerini çok iyi analiz etmesi gerekmekte.
    Bu sporda hiçbir doğru kanun niteliğinde olmadığından, bireyin kendi çevresindeki değişkenleri ve faktörleri iyi gözlemlemesi ve gardını bunlara göre alması başarı için şart.
    Ancak bu sayede "bireye özgü" ideal öğünlük protein alımı rakamına ulaşılabiliyor.

    Tartışılan bu konuyu özellikle vücut geliştirme sporu açısından yorumlamaya çalıştım.
    Çorbaya az biraz tuz katabildiysem ne mutlu bana =)
     
    gaddarkemal, aneximandros ve D.Wolf bunu beğendi.
  7. ozzers
    Offline

    ozzers Üye

    Katılım:
    26 Eylül 2007
    Mesajlar:
    425
    Beğenileri:
    141
    Ödül Puanları:
    53
    kendi açımdan değerlendirirsem mantığıma uyan çoğu şeyi bu sporda denemişimdir suplement kombinelerinden çoğu harekete kadar burada deneme yanılma yontemı on plana cıkıyor
    ki çoğu metotda bu şekılde bulunmuştur .

    arkadaşlarımında dediği gibi önce kendimizi tanımalıyız bana göre bu çok önemli
    şimdi bir makale var önümüzde ve çok güzel anlatılmış çoğunluk yani otoriteler tarafından onaylanmış okuyunca bile kaslarımızın gerildiğini hissediyoruz
    ve bu bir çalışma metodu olsun
    ertesi gün bunu uygulamaya baslıyoruz belli bir süre sonra bu metodun bizi ilerleticeğine
    tam aksine kayıplara yol açtıgını goruyoruz
    aslında burada farkında olmadan deneme yanılma yontemini uygulamış oluyoruz
    yani o metodun bize uygun olmadıgını anlıyoruz

    aslında burada bi nevi kendini örnek verdim
    nasıl:
    önceki antremanlarımda sabit bir düzen üzerinden yani 2 yada 3 ay boyunca listelediğim hareketleri uygulardım genel de uygulanan bu , ama bu sistemin bana hacim yerine daha defin bir görüntü verdiğini farkettim
    ve çalışma şeklımı değiştirerek aynı günler yine aynı bölge ama farklı hareketler uygulamaya başladım
    ve daha cok faydasını gördüm
    kısacası:
    bana göre bu sporda vucudumuzu tanımak neye nasıl tepki verdiğini bilmek dayanma sınırını kasın doyma süresini bilmek çok önemli (tabi sıkı antreman ve iyi beslenmeden sonra ;)

    ama bilimin ışığında yeni metotlara kulağımızı kapatmadan
    oda bize uyarsa ;)
     
    aneximandros bunu beğendi.
  8. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Bonatschi protein alımında bile uzlaşamadığını belirtmiş ki çok doğru. bugün kimi makalelerde kas gelişimi için kütlenin 2 katından tutun da 5 katına kadar protein alımının önerilmekten öte "şart olduğu" iddiasını görebiliriz. Ancak bazı profesyoneller yani bu sporu bizzat yapan Mr. Olmpialardan bazıları röpartajlarında veya dvd filmlerinde şöyle derler kütlemin 2 katı, yok 3 katı protein alıyorum fazlasını ise almıyorum çünkü bu bünyemi yok yere yoruyor ve kullanılmadan vücudumdan atılıyor.

    Sonuçta her insan genetik yapısı yaşam tarzı yüzünden birbirinden farklı onun için herkes protein ihtiyacını bence kendi deneme yanılma yoluyla belirlemeye çalışmalı.

    Bence supplement kullanımında da bir bilinçsizlik var ayrıca supplement piyasasının reklamları da bu bilinçsizliği arttırıyor ama kimse 90larda daha yeni ortaya çıkan bazı supplementlerin önceden olmadığını hatırlamak istemiyor sanki. Yani sanki her supplemente her bünyenin ihtiyacı varmış gibi bir hava veriliyor bence bu konu da doğal testesteron seviyesi her insan da nasıl farklıysa öyledir. Herkes her besin takviyesini kullanmak zorunda değil. Bence bu sporda öyle bir noktaya gelmeli ki bilim, bir insan bir kaç maliyeti düşük tahlilden sonra kendi genetiğinin eksikliklerini, avantajlarını öğrenebilmeli ve buna göre takviye besin maddeleri almalı işte o zaman büyük bir gelişim katedilir. Bugün bilim yetersiz kalmaktadır ve bodycileri "ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır" diyen Yunus'un farklı varyasyonları olmaya mahkum bırakmış gözüküyor; "Body bünyen bilmektir, sen bünyeni bilmezsen, ya nice bench presstir....." İşin şakası bir yana, bu başlıkta bir bodycinin kendini tanıma yolları üzerinde de durulmalı. Yani kendimizi nasıl tanıyabiliriz. İstemek elbette yetmez.Deneme yanılma ise sağlıklı ama çok zaman harcatıyor. Kaldı ki bir bodyci belirli bir seviyeye geldikten sonra artık 2 sene önceki gibi değildir bünyesi yani yeniden bir kendini tanıma gerekiyor....
     
    aneximandros bunu beğendi.
  9. bonatschi
    Offline

    bonatschi Özel Üye

    Katılım:
    10 Ocak 2006
    Mesajlar:
    3.857
    Beğenileri:
    4.944
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    Londra
    Benim birkaç paragraflık yazımı tek cümleyle özetlemişsiniz.
    Gerçekten tebrik ederim.
    Çok güzel ve doğru bir uyarlama olmuş.
     

Sayfayı Paylaş