Homoseksüel Arkadas ve Zor durum

Konusu 'Dertleşme' forumundadır ve Ayaz tarafından 8 Haziran 2008 başlatılmıştır.

Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.
Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 26 üye.
  1. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    bu başlık altında yanlış ,eksik bilgiler verilmeye başlandı..ne konuyu açan ne bilgisi olan müdahele etmeyince de derme çatma yorumlar yapılıyo...tartışmasını öğrenemediğimiz için böylesine iki ucu keskin bıçağa dokunan yok..."fikri olanın tecrübesi vardır "mantığı da başlığa yorum yapmakatan uzak tutan başka bi neden olsa gerek...
    musclefan...bahsettiğin eserin yazarlarını ne kadar tanıyosun bilmem ama bir türk kalsiği olan hubanname yazarının gay olduğunu hatırlatırım..onun yazdığı bu eseri örnek vererk dönemin profilini çıkaramazsın..aksine yazdığı hubanname ile aynı konu ve üslupla ele aldığı zenanname de saray tarafından toplatılmış ürünlerdir...bunla da kalmayıp fazıl sürgüne yolanmıştır..sağlık sorunları yaşayınca memlekete dönmesine izin verilmiştir...
    senin bu yazptığın günümüz edebiyatında murathan mungarı örnek verip bugünkü sosyal yapıya özdeşim kurmaya benzer..ya da rimbaud a atfen Illumminations,cehennemde bir mevsim gibi bilindik eserlerden bahsederek eski batı kültürüne eşcinselliği özdeşim kurmaya benzer..
    bilgiyi paylaşıyosak daha dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum...
    aynı durum kinsey raporu ve freud için bu sayfada yazılanlar için de geçerli....
     
  2. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL

    insanı zekasından,düşünme yeteneğinden sıyırdığın zaman insan yiyen,içen,çiftleşen,doğadaki tüm hayvanların gösterdiği davranışları gösteren bir varlıktır.sana kimsenin "sen de gay ol"dediği yok nerden çıkarıyorsun bunu?ayrıca o arkadaşın hikayesi de bana hiç inandırıcı gelmedi.sonuçta çocuk etrafına bunu söylemiş olabilir ama kafasından gerçekte neler geçtiğini kimse bilemez."arabesk" filminde şener şen'e araba çarpıp kör olması gibi bir olay.çok güldüm inan.sen hala "tercih" diye tutturmuşsun.kardeşim bu öss değil,tercih yapamıyoruz bunda.senin genlerine kodlanmış olarak doğuyorsun.tedavi olunca geçer demişsin. bizim niye aklımıza gelmedi acaba?yoksa sen de eskiden eşcinseldin de tedavi mi oldun?bunu tüm samimiyetimle soruyorum.ben eşcinselliği bir küfür ya da dalga geçme mevzusu olarak görmüyorum.yeryüzündeki milyonlarca eşcinsel ömründe hiç değilse bir kez bile tedavi olmayı aklına getiremedi de sen mi düşündün?tartışmanın tıkandığı filan yok.bizim için hiçbir tıkanma söz konusu değil.biz halimizden gayet memnunuz.tıkanan sensin bu konuda.savunduğumuz klasik 3,5 nokta varmış.seninkiler o kadar orijinal ki hayranlık duydum sana.benim senin gibi insanlar hakkında zaten olumsuz bir fikrim vardı,anlaşılan olumsuz düşünmekte haklıymışım.nefretinle,bilgisizliğinle,önyargılarınla seni o dogmalarla sarılmış küçük dünyanda baş başa bırakıyorum ayaz.
     
    Son düzenleme: 2 Temmuz 2008
  3. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL
    ben o örneği eşcinsellerin osmanlı'da da olduğunu göstermek için verdim.böyle bir eser yazılmışsa bunu okuyacak kitle de vardır mutlaka.yüzdesi,sayısını tabii ki bilemem.ama vardı.
     
  4. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL

    amaç hakaret etmek,aşağılamak değil demişsin ama sapkınlık diyorsun,akıl yoksunluğu diyorsun.başka yöneltmek istediğin hakaret varsa onları da söyle bari.bir de eşcinseller türkler arasından çıkmazdı gibi bir noktaya vardım ben senin yazdıklarından.bu da gülünç tabii.kimse olaya kendi penceresinden bakmasın demişsin,ama sen zaten tamamen kendi pencerenden bakıyorsun,bizim penceremize duvar örmüşsün sen.kimsenin eşcinselliği yaymaya çalıştığı yok ki.neden sizde böyle bir paranoya var anlamıyorum.korkulacak bir durum varsa , insanın ancak kendinden korkması lazım ,eşcinsel eğilimlerim var mıdır diye.
     
  5. Ayaz
    Offline

    Ayaz Özel Üye

    Katılım:
    26 Şubat 2006
    Mesajlar:
    806
    Beğenileri:
    994
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    Almanya
    Hayir musclefan. Escinsel degildim. Umarim umudun kirilmadi.

    Anlasamadigimiz nokta su. Insanin esmer olmasi, sarisin veya kumral olmasi da kendi tercihi degildir. Ancak esmer, sarisin veya kumral olunmasina sebebiyet veren genler gösterilebilir. Insan esmer olmayi tercih etmemis olsa bile, neden öyle oldugunu aciklayabilir. Herseyde bir neden arama egilimi demistin daha önce. Neden aramak dünyanin en güzel seyi, neden aramak ögrenme arzusundan gelir. Homoseksüelligin bir nedeni yok. Ama heteroseksuelligin bir nedeni var. O da üremek.
    Ben benim mantigima göre hepiniz yanlissiniz demedim.
    Varsa ikna olabilecegim bir neden söyle ikna olayim. Ögrenmeyi arzulayan bir insanim. Cicekler, böcekler, hayvanlar, sezarlar, davinciler..bunlar ne neden ne de örnek..

    Mesajlari dikkatli okumadan kendi kendine bir gerilim havasi yaratma geregini neden duyuyorsun anlamiyorum. Bastan 1:0 yenik basliyormussun gibi bir tavir icindesin. Yenik basliyorsun demiyorum bak yine dikkatli oku lütfen. Tavirlarinla kendini öyle yansitiyorsun. Ben sahsina ya da homoseksuel olusuna dahir rencide edici tek kelime kullanmadim. Yer yer vurgulu yorumlardan alinarak konuyu kisisel boyuta tasiman hos degil.

    Isin özünde hormonal dengesizlik var diyorum. Bunu dallandira budaklandira baska boyutlara getiriyorsun.

    Bu cümleyi nasil bir nefretle yazdigin kullandigin kelimelerden belli. Ben önüme konulan herseye kafa sallayip gecen biri olmadigim gibi disa genel gecer tavirlar sergileyip kendi icimde ayri oynayan biri de degilim. Bu basligi acan da benim, pesinen bir önyargim olsa o arkadasla iliskiyi aninda bitirip buraya topik acmayi aklimin ucundan bile gecirmezdim. "Benim gibi" insanlari tanidigini sanip kendine göre birseyler düsünebilirsin. Ancak o zaman birine "cok sexysisin, yakisiklisin" gibi seyleri söylemeden önce o kisinin "benim gibi" biri olma ihtimalini de göz ardi etme.
    Duymadigim veya bilmedigim birseyi ögrenme cabasi icerisinde olmasam, belki de icten ice ikna olma istegim olmasa burda halen sana yaziyor olmazdi. Ancak tartismamin sebebi olan bu gereksinimimi saglayamadigin noktada da o yazdigin cümledeki gibi kinini, nefretini kusma.


    Bana cevap hakki doguracak birseyler yazsan bile artik bu konu benim icin burada bitmistir.

    Seviyeyi korumaniz dilegiyle.
    Saygilar
     
  6. nerfbod
    Offline

    nerfbod Üye

    Katılım:
    29 Haziran 2008
    Mesajlar:
    84
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    izmir
    Ben gerçekleri görmezlikten gelen, kör inançlı insanlar sınıfına dahil olmaktansa hayvanlar alemine dahil olmayı yeğlerim. Benim için tartışmanın sonu...
     
    builtman bunu beğendi.
  7. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL

    çok güldürüyorsun beni.benim sana ihtiyacım olduğunu filan mı sandın?ben sana mesaj gönderdim ve iltifat ettim.sen onu bile aklınca bana koz olarak kullanıyorsun,aklınca beni rencide ediyorsun.evet cidden haklısın,senin gibi biri olduğunu bilsem zaten böyle bir iltifatta bulunmazdım sana.bu başlığı ve yazdıklarını sana mesaj göndermeden önce okusaydım emin ol sana o mesajı yollamazdım.tüh eşcinsel de değilmişssin.umudum çok kırıldı,çok derinden yaralandım gerçekten.ha bir de iki mesajında da "dahir" diye bir şey gördüm,söylemeyeyim dedim ama biz ona "dair" deriz.bazı mesajlarını okurken cidden zorlandım.türkçe'n beni yordu.seninkinin öğrenme çabası olmadığını düşünüyorum.çünkü sarıldığın o "hormon,din,hastalık" dogmalarını bırakmıyorsun.burdan bilmeyen bir insan için inan öğrenecek çok şey çıktı.fakat sen işine gelmeyen bilgiyi reddedip yadsıma eğilimindesin gördüğüm kadarıyla.hormonal dengsizlik var demişsin de ,araştırma mı yaptın?binlerce kişiden örnekler mi aldın?bu bilimsel verilerini bizle de paylaşsaydın keşke.eşcinselliğin hormonlarla bir alakası olmadığı yıllar önce kanıtlanmış bir şey.eşcinsellere testosteron hormonu verildiğinde sadece cinsel isteklerinde artış görülmüş,cinsel kimliklerinde en ufak bir değişim görülmemiş.testosteron seviyeleri ölçüldüğünde de heteroseksüel erkeklerle aralarında bir farka rastlanmamış.burda internetten edindiğim bir yazıyı size sunuyorum;
    "eşcinselliğin bedensel kaynağı konusunda yaygın olarak üç varsayım vardır...
    sırasıyla inceleyip, değerlendirelim bakalım.

    bu varsayımların ilki, eşcinselliğin, iki cinsin de kanlarında bulunan dişilik ve erkeklik hormonlarındaki orantısal dengesizlikten kaynaklandığını ileri süren varsayımdır. ne var ki doğrudan eşcinseller üzerinde yapılan deneylerde böyle bir varsayımı doğrulayacak nitelikte sonuçlar alınamamıştır. yani hormon dağılımında bir yetersizlik ortaya çıkmamıştır. doktor swyer'in, "eşcinsellik: endokrinolojik yönleri" adındaki araştırmasında anlattığı gibi homoseksüellerle heteroseksüellerin hormon düzeylerinin cetvellenmesinde bu gibi ayrımlar ortaya çıkartılamamıştır...

    zaten, eşcinselliğin hormonel kaynaklı olduğu varsayıldığında (hormonları endokrin bezleri salgılar) hormon dengesini düzeltecek enjeksiyonlarla iyileştirilebilmesi gerekirdi. oysa böyle olmamıştır. mesela denir ki eşcinsel erkeklerin kanlarındaki erkeklik hormonu seviyesi düşükmüş de ondan eşcinsel olmuşlarmış. hiç de bile.. nitekim brahal'ın, "psikolojik erkek homoseksüellerde testesteron hormonu" kitabından da anlaşılıyor ki, erkek eşcinsellere erkeklik hormonu verildiğinde ortaya çıkan tek etki, bireyin alışık olduğu cinsel eylemlere karşı duyduğu isteğin farkedilir derecede artmasıdır... başkaca da hiçbir fark saptanmamıştır.

    lezbiyen kadınlarla yapılan deneylere gelince, dr. foss "idrar yolu androgenlerinin kadın cinselliği üstündeki etkisi" isimli kitabında, kadınlara büyük dozda erkeklik hormonu verilmesinin gözle görülür bir değişim yarattığını, hem de bunun erkeklik yönünden olduğunu belirtiyor. ancak değişim salt bedensel bir nitelikte oluyor... daha iyi anlayacağınız bir şekilde ifade edecek olursam, aşırı dozda erkeklik hormonu enjekte edilen kadınlarda ses ciddi oranda kalınlaşıyor, sakal çıkıyor, memeler küçülüyor ve klitoris gelişiyor... bu kadının cinsel isteğine gelince artış görünse de temelde bu isteğin hedefi hala bir kadın oluyor.

    heteroseksüellere gelince, büyük ölçüde dişilik hormonu verilmesi bu kişilerde homoseksüel eğilimler uyandırmamış, sadece cinsel enerjilerinin azalmasına neden olmuştur.

    tüm bunlardan da anlaşılabiliceği gibi, erkeklere dişilik hormonu, dişilere de erkeklik hormonu uygulanınca kandaki dişilik ve erkeklik hormonlarının orantısıyla, cinsel yönlenme arasında bir ilişki falan kurulamamıştır. demekki kişinin üstün tuttuğu cinsel kimliğiyle hormon salgıları arasında kanıtlanabilmiş bir bağlantı bulunmamaktadır.

    eveeett... gelelim ikinci varsayıma. bu varsayım da hermafroditlikle yani çift cinsiyetlilikle ilgili. interseksüeller bedensel yönden iki cinsinde bir takım özelliklerini taşımakla birlikte bütünüyle hiçbir cinsten olmayan bireylerdir. bireyin hangi cinsten olacağı, döllenme anında ortaya çıkar. bu yumurtayı dölleyen spermdeki jen çeşitlenmesine bağlıdır. interseksüelliğin fiziki nedenleri hakkında yeteri kanı oluşturcak ciddi bi tespit sağlanamamıştır. çoğunlukla dölütün endokrin sistemindeki bir aksaklıktan doğduğu düşünülür. bu kişilerin interseksüellik dereceleri arasında farklar olabilir. mesela kiminde iç seks organları (yumurtalık, testisler) ile dış görünüm birbirine zıttır. kiminde iç seks organlarında erkekle dişinin bi karışımı görülür. kiminseyse seks organlarının erkekten dişiye düm aşamaları, hatta yanyana duran penis ve uterus bile vardır.

    zamanında t. lang adında bi araştırmacının "homoseksüelliğin jenetik kaynakları" diye bir kitabını okumuştum. kitapta erkek eşcinsellerin belki de gerçekte, jenetik bakımdan birer dişi oldukları halde vücutlarının erkeklik yönünde tam bir dönüşüm geçirmiş olabileceğini anlatıyordu. kitabın sonlarına doğru saptamayı da koyuvermişti: hem de erkek eşcinsellerin çok erkek az kız çocuklu ailelerden geldiğini söyleyerek...

    böyle bir aileden gelen erkek eşcinsel başarısız bir eksik giderme eğiliminin "ara ürünü" sayılabilirmiş. lang'ın iddiaları ilginç sayılsa bile eşcinsellerin büyük çoğunluğunun (%99) fiziki açıdan normal oluşları bu varsayımı çürütmektedir.

    kaldı ki çağdaş tıp tekniklerini kullanan pare, incelenen her eşcinsel erkeğin biyolojik açıdan heteroseksüel erkekler kadar "erkek" olduğunu kanıtlamıştır. ayrıca j. money'de "cinsel rollerin belirip yerleşmesi" başlıklı bi makalesinde lang'in hipotezini reddetmiş ve interseksüellerin görünürde çifte cinsiyetli olmalarına karşın, cinsel arzu ve yönelim yönünden hiç de çifte cinsiyetli davranmadığını anlatmıştı. money'ye göre bu gibi kişilerin cinsel itkileri (itki: itici güç, iten) seks bezlerinin yönünde gelişmemektedir. tersine, hangi cinsten sayılarak büyütülüp eğitilmişlerse cinsel eğilimleri o yönde gelişmektedir. iç seks organları ve bezleri karşı cinsten olsa bile hatta...
    tüm bunlardan sonra şu sonucu çıkarabiliriz. eşcinsellik hormon ya da çift cinsiyetlilikle alakalı değildir. "erkek ama kadın hormonu çok bunda ondan böle kırıtık olmuş " ya da "karı gibi adam-adam gibi karı... ondan böyle eşcinsel " demeden önce bir daha düşünmek lazım.

    üçüncü varsayıma gelelim.. bu da kalıtımsallıkla ilgili bi hadise. efenim, bu yönde yapılan çalışmalar ciddi olsa da, eldeki veriler kesinlikten uzaktır ve bu yüzden eşcinselliği kalıtımsal tipten, bünyesel bir özellik saymaya imkan vermiyor.

    kısaca eşcinselliği fiziki bir nedene, daha doğrusu bir hastalığa, bir sakatlık ya da bir aksaklığa bağlamaya kasmış pek çok zat-ı muhterem elle tutulur hiç bir ciddi sonuca ulaşamamıştır... o halde eşcinsel kişilerin fiziki bütünlüğünde kusur arayanların iddialarını bir kenara bırakıp,insan maneviyatına yelken açmak en mantıklısı olucaktır..."
     
  8. Ayaz
    Offline

    Ayaz Özel Üye

    Katılım:
    26 Şubat 2006
    Mesajlar:
    806
    Beğenileri:
    994
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    Almanya
    Insanlari aydinlatma cabandan ötürü seni tebrik ederim. Ona diyecek hic bir lafim yoktu zaten. Hormon konusunda ikna olmadim. Yaziyi nerden buldun bilmiyorum. Ama emin olabilirsin ki birseyi iddia etmeden önce mutlaka arastirmasini yapmisimdir...
    ingilizce seviyeni bilmiyorum ama iyi degilse bile bununla dalga gececek degilim. New York Times'da yayinlanmis bir makalede hormonlar hakkinda baska seyler yaziyor.
    Tarih 1984, seni sasirtmasin.. Deneyin tarihi olmaz..

    http://query.nytimes.com/gst/fullpage.html?sec=health&res=9A05E0D9173BF932A1575AC0A962948260

    Ben hayatimin sadece 4 yilini Türkiye'de gecirdim. Yaptigim yazim kurallari icin üzgünüm. sen okurken yorulmussun bir de benim yazarken ne kadar yoruldugumu düsün. En azindan burda ünlüleri yazmayan, z yerine s yazan, kelimeleri kafalarina göre kisaltanlardan daha cok önem vermeye calisiyorum yazarken.


    Konuyu acan olarak halen böyle bir hakkim varsa konunun kitlenmesini talep ediyorum.
     
  9. sarc4stic
    Offline

    sarc4stic Özel Üye

    Katılım:
    19 Nisan 2005
    Mesajlar:
    3.239
    Beğenileri:
    2.261
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Satış Temsilcisi
    Yer:
    Istanbul
    Ayaz ben hala konunun açık kalması taraftarıyım, bence musclefan ile olan tartışmanın(negatif anlamda kullanmadım, diyalog diyelim) yapıcı yönde olduğunu düşünmüyorsan, konu hakkında diyeceğini dediğini söyleyip, gözlemci pozisyonuna geçebilirsin(ardakaşça bir öneri, uyarı değil).
     
  10. Ayaz
    Offline

    Ayaz Özel Üye

    Katılım:
    26 Şubat 2006
    Mesajlar:
    806
    Beğenileri:
    994
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    Almanya
    Olur sarc4stic. Sence ucu fazla kacmadiysa ileride birileri acip baktiklarinda ögrenecek birseyler varsa burda bana göre mahsuru yoktur acik kalmasinin.
     
    sarc4stic bunu beğendi.
  11. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL


    verdiğin linkteki yazıyı okudum.24 yıl önce yazılmış olması en başta dikkatimi çekti.yetişkin bir bireyin cinsel kimliğinin doğum öncesinde anne karnındayken maruz kaldığı hormonlara bağlanabileceği söylenmiş.deneyde 31 erkeğe dışardan hormon verildiğinde vücutlarının verdiği tepkiler farklı olmuş. iki grup da en uç derecede homoseksüel veya heteroseksüelmiş.fakat bu deney 14 homoseksüel ve 17 heteroseksüel erkekle yapılmış.genelleme yapabilmek için çok az bir denek sayısı.zaten yazının sonunda da öyle olduğunu kabul etmişler ve gelecekte de konunun araştırılması gerektiğini söylemişler.ben koyduğum yazıyı bilgisayarıma epey zaman önce kaydetmişim.o yüzden nerden bulduğumu hatırlamıyorum.ama konuyla alakalı linkleri vereceğim.belki yazıyı da bulabilirim.
     
    Ayaz bunu beğendi.
  12. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0
    Tabikide sapkınlık bunu ben demiyorum.Cinsel eğilimlerin normalden farklı olarak kendi cinsine yönelmesi cinsel sapkınlık oluyor.Bu bilimsel bir terim hakaret değil.Sapık demedim dikkat ettiysen sapkınlık dedim.
     
  13. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL
    bilim her gün başka şeyler keşfediyor.bilgilerin üstüne her gün yenisi ekleniyor.eskiden doğru sanılanların yanlış olduğu görülüyor.bilim 30 sene önce sapkınlık diyordu bugün yönelim diyor.biz çocukken terli terli su içilmezdi.artık için diyorlar.
     
  14. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0
    Homoseksüellik


    Psikolojik açıdan bakıldığında, insan denen yaratığı dişi veya erkek diye ayırmak pek kolay değildir. Çünkü erkeksi kadınlar da, kadınsı erkekler de vardır. Fakat bu tip erkek ve kadınların mutlaka homoseksüel olmaları gerekmez; bunda daha başka, daha önemli etkenler rol oynar.

    Erginlik çağından birkaç yıl sonra görülebilen genç kızların ve delikanlıların kendi cinsleriyle kurdukları yakın ilişkiler, genellikle ciddi birer sorun değildir. Çünkü bu ilişkiler heteroseksüel (karşı cinse duyulan cinsel ilgi) sevgiye bir geçiş devresidir. Bu ilişkilere bazen geçici homoseksüellik de denir. Fakat bu, bilimsel şekilde kanıtlanan gerçek homoseksüellikten farklıdır.

    Geçici homoseksüellik erkeklerden çok kadınlarda görülür. Oysa ki gerçek homoseksüellik veya sapıkça bedensel sevgi daha çok erkeklere özgü bir durumdur. Kinsey, homoseksüelliğin erkeklerde, kadınlara oranla üç kat daha fazla görüldüğünü söylemektedir. Homoseksüelliğin Japonya'da eski bir tarihi vardır; fakat milletlerin homoseksüelliği ile ilgili kesin istatistikler olmadığı için, bunun İngiltere ve Amerika'ya oranla Japonya'da daha az yaygın olduğu, ama gitgide burada da yayıldığı düşünülmektedir.

    Bazı homoseksüeller karşı cinse hiç ilgi duymazlar, bazıları ise bir dereceye kadar karşı cinse yaklaşabilirler. Bir kısmı cinsel ilişkilerde kendi cinslerinin gerektirdiği gibi davranırlar, bir kısmı ise karşı cinsin rolünü üzerlerine alırlar. Homoseksüel ilişkilerin çeşitleri, erkekte ve kadında farklıdır. Erkek homoseksüeller tarafından en fazla yeğ tutulan yöntem, penisin anüse sokulmasıdır. Başka homoseksüel teknikler arasında cinsel organların ağız ve elle uyarılmaları, normal kadın ve erkek arasında uygulanan teknikler vardır.

    Penis-anüs birleşiminde gönüllü olarak kadının rolünü üzerine alan erkek, kendisini bir erkek saysa bile, psikolojik açıdan bir kadının yapısına sahiptir. Böyle bir homoseksüel erkek, kadınları bile kıskanabilir.

    Cinsel organlarını birleştirmeyen kadınlarda, cinsel ilişkiler, öpüşmeler ve basit vücut temaslarına bağlı kalır. Fakat uzun deneylerden sonra, cinsel organların ve göğüslerin ağız ve parmak uyarmaları hoşa gider. Kadınlar arasındaki cinsel ilişkiler pettingi andırır.

    Bu konudaki savların aksine, ender durumlarda erkeklik organının yerini tutan bir alete başvurulur. Psikolojik açıdan kadın homoseksüellerden biri erkeğin, öteki ise kadının rolünü üzerine alır. Fakat fizyolojik açıdan her ikisinin de davranışları aynıdır. Onun için kadınlarda gerçek aşırı anormallikler daha enderdir. Erkeklerde ise çok fazladır.

    Bu ve başka nedenlerden dolayı bazı ülkelerde homoseksüellik lanetlenmiştir ve erkekler arasındaki sapık ilişkiler, ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Buna karşılık kadınlar arasındaki homoseksüellik daha çok hoşgörüyle karşılanmaktadır. Kadın homoseksüellere, Yunanlı kadın şair Sappho'nun vatanı olan Lesbos Adasfna gönderme yapılarak "Lesbien" de denir.

    İstediği kadar cinsel yaşam günümüzde sadece üremek amacını gütmesin, sağlıklı bir evliliğin gereklerinin yerine getirilmesi şarttır. Çoğunlukla erkek olan eski filozoflar, kendi cinsleri ile ilişki kurmaktan gurur duyarlardı. Bunlar kendi cinslerini kadınlardan daha yüksek gördükleri için, homoseksüel ilişkileri olumlu karşılarlardı.

    Eğer gerçekten buna inanmışlarsa, saçma bir şeyi ileri sürmüşlerdir. Bunlar belki yukarda sayılan nedenlerden, homoseksüel sevgiyi aramışlar ve onu kibar bir kılıfa sokmak için kaypak sözlerle güzelleştirmişlerdir.

    Erkekler ve kadınlar homoseksüel sevgiyi şu nedenlerle yeğ tutar:

    1. Karşı cinsle temas, bazı özel durumlar yüzünden ya çok zordur ya da olanaksızdır.
    2. Karşı cinsi elde etmek alanında, kendine güvensizlik.
    3. Karşı cinsle normal cinsel yaşam ve zevk almak, denemesinde başarısızlık.
    4. Hemcinsinin erojen bölgelerinin en hassas noktalarını bilmek ve hemcinsine, karşı cinsten daha çok zevk verebilmek.
    5. Anormal merak ve duygular.
    6. Uzun süren ruhsal homoseksüelliğin sonucu. (Eskiden gebelik korkusu olmadan tam anlamıyla zevk alabilmek nedeniyle de homoseksüelliğe başvurulmuştur.)

    Başka nedenleri incelemeden, mutlaka homoseksüel ilişkilerde direten ve karşı cinse hiç ilgi göstermeyen kimselerin, zayıf insanlar oldukları söylenebilir. Hemen bütün biseksüel (karşı cinse de yakınlık gösteren homoseksüeller) kişiler, cinsel zevki ararlar ve geçmiş deneyler ve bağlantılardan kendilerini kurtaramazlar. Çünkü zayıf bir karakterleri vardır.

    Geçici bir homoseksüellik devresi sürdüren bütün gençler mutlaka burada kalmazlar. Eğer sağlıklı bir evlilik yaşamını ararlarsa, anormal bağlantılarını, ruhsal disiplin ile olanaklı olduğu kadar çabuk koparmaya çalışırlar. Kendi kabuklarına çekildikleri ve çaba göstermedikleri takdirde, hiç bir zaman bu sorunu çözebilmek için bir çıkar yol bulamazlar.
    ALINTIDIR...

    Bunlarda bazı siteler:http://www.cinselbilgiler.org/cinsel-sapkinliklar/
    http://www.maximumbilgi.com/default.asp?sx=skat&ID=184

    http://www.bilgilik.com/cinsel-yasam/cinsel-sapkinliklar/index.html

    http://www.sevgikelebegi.com/parafili__cinsel_sapkinliklar_.htm


    Çok vardı ama aynı konuya değinmişler...
    Bu şu demek oluyor.Otoritelerce bu olay sapkınlık kabul ediliyor.
     
  15. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0

    Yukarda yazılanlar genele yazılmıştır.Zaten sen şu an ki keşifler ışığında sapkınlık olduğunu kabul etmişsin sanıyorum.Buda bir erdemdir...
     
  16. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL

    linkleri verirken öyle heyecanlanmışsın ki, "sevgi kelebeği" linkinde sapkınlıklar arasında eşcinselliğin yazmadığını görmemişsin.ya da içlerinden birinin eşcinsellik olduğunu sanıyorsun terimsel adlar oldukları için.bu yazıyı kim yazmış gerçekten çok merak ettim.çünkü diğer 2 linkte de aynı yazı vardı.her yere dağıtmış herhalde adam.
    bunu yazan her kimse hayatında bir tek eşcinselle görüşmeden yazmış bunları.eşcinseller en çok anal seksi severlermiş,birisi mutlaka kadın rolünde olurmuş,öteki mutlaka erkek olurmuş.bak sen ne de çok şey biliyor.zayıf karakterliymiş ve kendine güvensizmiş ayrıca eşcinseller ve biseksüeller.bunu da öğrendik.kadın rolünde olan kadın psikolojisinde olurmuş.kendisi sakallı,iri yarı,kaba saba "bear" denen eşcinselleri duymamış herhalde.eşcinsel demek alışverişe bayılan,kılları alınmış,makyajlı,efemine erkek değil ki sadece.bir de demiş ki eşcinseller evlenirlerse ,kendilerini bu çevreden uzak tutarlarsa bu "anormal" durumdan kurtulurlarmış.bu saçmalıklara gerçekten inanmış ve yapmış insanlar da var.ama asla mutlu olmadılar.iki hayat yaşadılar evli ve çocuklu eşcinseller olarak.
    bu saçmalıkları kaleme alan kim gerçekten çok merak ediyorum.ayrıca noghay ağır derecede homofobik olduğunu isminden görebiliyorum şu an. "gay" olmasın diye "nogay"ı "noghay" yazmışsın.yanlış mıyım?
     
  17. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL

    nerden kapıldın bu sanrıya? şu anki keşif dediğin ne ki? kim yazmış,hangi hayat görüşüne sahip insan yazmış?hangi öğrenim seviyelerinden geçmiş? taraflı mıymış,tarafsız mıymış?dinci miymiş?özgürlükçü müymüş?bilmiyoruz.
     
  18. Omnibus
    Offline

    Omnibus Üye

    Katılım:
    14 Haziran 2008
    Mesajlar:
    15
    Beğenileri:
    32
    Ödül Puanları:
    0
    Uzun süredir forumu takip etmiyordum, yazılan çizilen çokça şey olmuş. İlginçtir, konu fitness olduğunda forum sayfalarını okumakla yetinen ben, kişisel alınganlık mevzuu haline getirmiş olmalıyım ki, bir kaç birşey söylemeden bilgisayarı kapatma düğmesine basmayacağım.

    Bu "sapkınlık"tan muzdarip biri olarak burda okuduklarım üzerine kafamda bir sürü soru uçuşmaya başladı. Örneğin eşcinsellik savunulacak birşey mi? Hmm... Galiba değil. Bilmiyorum, en yakın arkadaşlarım bile bana heteroseksüelliklerini savunmak zorunda kalmamışlardı. Zira hiç mevzusunu yapıp, neden heteroseksüel olduklarıyla ilgili şikayet ettiğimi hatırlamıyorum. Forum bu noktada haklı: "gayligin savunulacak bir olgu olmadığı ortada!".

    Peki neden savunur gibi bir haldeyim o zaman? Bilmem, bu başlığı da ben açmadım aslında....

    Diger taraftan tekrar düşünmeye başladım, Tanrım, hayatımın hangi aşamasında yanlış şıkkı işaretleyip bunu seçtim diye? O da meçhul. 12 yaşında mıydım? Aslında ondan öncesine dair de birşeyler hatırlar gibiyim? Vay be, bak sen küçük yaramaz omnibus'a; bacak kadar haliyle ne tercihlerde, ahemm, sapkınlıklarda bulunuyormuş.

    Kafamı çok da fazla bulandırmıyorum gerçi, yanlış olmadığımı bilerek, tercih mi bu, hormon mu, kromozom mu... Şuraya bakın, hayvanlar bile TERCİH SAHİBİ olabiliyormuş (tabii... liberal sol eğilimli, klasik müzik dinlemekten hoşlanan, stil sahibi, kahvesini az kremalı ve az şekerli tercih eden eşcinsel k**lar, penguenler ve diğer nice türde hayvan, vesaire....)

    Bir de aklıma ne geldi, biliyor musunuz? Bazı heteroseksüel erkeklere cidden büyük kötülük yapıyoruz; varlığımız yeterli! Eşcinseller dünya üzerinde olduğu müddetçe onlar (bazı heteroseksüeller) bu durumu kabullenemedikleri oranda açık görüşlü olamayacaklar ve o pek "cool" taraflarında bir türlü çizik olarak işlenecek bu. Düşünsenize, sırf eşcinsellere karakteri, kisiligi, tolerans derecesi nedeniyle katlanamayan bazıları, modern dünyanın beklentilerini karşılayamayacak. Büyük haksızlık, vah vah....

    Peki şimdi bazıları rahat etsin diye ne yapmak gerekir acaba? Aslında somut bir öneri bekliyorum galiba, ben de yoruldum çünkü, kolay değil eşcinsel olmak. Acaba tüm eşcinselleri toplayıp üzerlerinden arabayla geçip sonra ağır bir ilaç tedavisine mi tutmak gerekir, yoksa, anlaşılan doktora gidince geçiyormuş,bir toplama kampında hepsini tedavi mi etsek? Diğer taraftan açık reçetesi olan varsa lütfen buraya yazsın, yoruldum eşcinsellikten, ilaç içip kurtulmak istiyorum!

    Gerçi bir de saygı mevzuu var; nedense bana saygı duy dendiğinde "beni tasvip et" olarak algılanan; ya da daha da kötü bir ihtimalle beni tolore et olarak (tolore edilecek birşey varmış gibi...). Birilerinin tasvibine mi ihtiyacım var benim? Beklentim saygı, sınırlarla paralel giden birşey: Özelime karışma, hayatıma müdahale etme ve onu zorlaştırma.
     
    gladiator, builtman, fitnessist ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
  19. musclefan
    Offline

    musclefan Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2007
    Mesajlar:
    228
    Beğenileri:
    108
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Yer:
    İSTANBUL
    alkışthums:
     
  20. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0

    Biz sizinle bu konu hakkında ne kadar yorum yaparsak yapalım ortak noktayı bulamayız.Olmadık iddialarla tezinizi savunmaya çalıştınız.Sizin için bu konu hakkında yazılanlar çizilenler hep yalan oldu.İşin doğrusu bu konunun ortasıda yok.Neden diyecek olursak hepimiz kendi bakış açımızla bakıyoruz.Yalnız şunu deseniz sizi anlarım;''Tamam kardeşim toplum kurallarına aykırı bizim yaptığımız abes bir iştir ama ben böyleyim,ya da benim hoşuma gidiyor kime ne?''Ama homoluğu çok normal sıradan olaymış gibi gösterilmesini belkide ben kendi bakış açımdan anlayamıyorum.Ben diyorum ki her eğitim seviyesinden yüzlerce insana soralım.Homoluk normalmidir yada sapkınlıkmıdır.Sonuç benden yana çıkar sanırım.Hatta sitede böyle bir anket yapılabilir...



    Bu arada noghaya gelince söylediğin gibi Nogay kelimesinin noghay yapılmış halidir.Ancak bu kelimenin no-gay ile alakası yoktur.Nogay benim sülalemin adıdır.Bir Türk boyudur yani...
     
Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.

Sayfayı Paylaş