Dinsel inanış insanı ölüme karşı rahatlatır, gerçekten imanı sağlam bir insan yaradanına kavuşacağı ve asıl sonsuz hayata ulaşacağı için sevinebilir.
Ben Tanrıya inanıyorum, ölümün ne olduğuna dair bir fikrim olmamakla beraber iyimserim ölümün son olmadığı konusunda.
Ancak cennet düşüncesi beni hiç avutmuyor.
Açıkcası şu da var, sağlıklı bir insan olarak ölüme ve dünyaya bakmaktayız.
Bunu unutmamak lazım, yani sakat, çok çirkin, ne bileyim, hayat içinde mutlu olma şansı bizlerden çok daha düşük birisi için, dinsel inanışları olmasa bile reenkarnasyon gibi çıkış noktaları aramak mantıklı olabilir.
Ancak yaşamaktan memnun, ortlama bir insan olarak, ben dinsel huzurdan yoksun biri olduğumuda ekleyerek kendime göre bir çözüm yolu biliyorum.
Benim gibi insanların yaşamına anlam katacak temel şey, kendini aşan bir iş yapmaktır.
İş derken, bu bir anlık birşey değildir.
Bu çok büyük bir holding kurmak olabilir, harika resimler yapmak ya da güzel bir roman yazmak olabilir.
Ya da çok güzel bir aile kurmak ve harika evlatlar yetiştirmek olabilir.
Yani insanın kendi izlerini taşıyan, kendisinden sonra varolmaya devam edecek, dünyaya gözkulak olacak birşeyler bırakma uğraşına girmesidir çözüm.
Elbette, bunu yapmak ölümü tamamen çekilir bir hale getirmeyecektir.
Belkide bu yüzden yaşlanmak var, bu yüzden sağlık sorunları var.
Öbür türlü, tamemen sağlıklı, güçlü ve enerjikken ölmek çok daha zor olurdu.
Derin konular bunlar gerçekten, ancak abidikgubidik dizilere her gün saatler vermek yerine, bence daha sık olarak, insanın kendi içine dönerek, kendini ve yaşama amacını sorgulaması gerek.
Genişletmek için tıkla...