sicko.....bizim de sonumuz mu acaba?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan hernan77
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
hernan77

hernan77

Üye
ntv de bugün izledim ve dehşete düştüm. michel moorun amerikan sağlık politikasını ve sistemini eleştiren belgeseli...korkunç bir sitem. sağlık sigortası şirketlerinin ne kadar acımasız ve gaddar olduğunun belgeseli...bile bile ölüme gönderiyorlar...çoğu hastalığın tedavisini karşılamıyorlar. kanser mi oldunuz...umurlarında değil...bay bay. çünkü onlar için sizin kanser tedaviniz çok ama çok masraflı. adamların tek amaçları insanların paralarını toplayıp harcama yapmamak...bunu da hastalık tedavilerini bir bahane bulup reddederek gerçekleştiriyorlar. dramatik bir durum. ve bir sağlık çalışanı olarak bizim sağlık sigortamızın ne kadar değerli olduğunu anladım. tamam belki hizmet kalitesi çok mükemmel değil ama bu ülkede hiçbir hasta kanser tedavisi reddedilerek ölüme terkedilmedi. ama bizim sistemimizi de amerikadaki siteme çevirme çalışmalarına start verildi. yen sgs ile artık hastaların belli başlı sağlık harcamalarından yüzde alınacak. neneniz yada dedeniz diz protezi mi olacak yaklaşık olarak 3500 ytl tutan faturanın %10 nunu siz karşılayacaksınız. yani 350 ytl....

amerikadaki sigorta şirketi lobilerinin başkanı ve senatodaki üyeleri nasıl satın aldıklarını izledim. amerikan halkının sağlık giderlerini karşılamak için nelere göğüs gerdiğini, bir annenin 40 derece ateşli çocuğunu sırf sigorta şirketinin o hastane ile anlaşması olmadığı için başka bir hastaneye götürmek zorunda kalması ve sonunda o çocuğun zaman kaybı sebebi ile öldüğünü izledim...hepsi çok ama çok korkunç...

yeni yasa ve kanunlar ile bizim ülkemizde de özel sağlık sigortası çalışmalarına hız verildi...bu belgeselden sonra ne kadar korkunç ve acımasız bir sona sürüklendiğimizi görüyorum. umarım sonumuz amerikalılar gibi olmaz....

izlemediyseniz muhakkak izleyin.....
 
Bende merak ediyordum bu belgeseli Hernan, idmana gittiğim için izleyemedim, Michael Moore gerçekten enteresan konulara el atıyor, Amerikan Rüyasına çok pis giydiriyor, iyi de yapıyor.
Geçenlerde haber olmuştu, yaşlı bir kadındı sanırım, hastanede sırasını beklerken düşüp ölüyor, 1 saat boyunca dönüp bakmıyor bile insanlar, üstünden-yanından falan geçiyorlar.
Amerika'da hastaneye girmenin ve ameliyat olmanın korkunç pahalı olduğunu duymuştum zaten, ancak sanıyordum ki, sigorta insanı koruma altına alıyor, anlaşılıyor ki sigorta sistemi de bir hayli çürük, o zaman Amerika'da hasta olmamak lazım, sigorta şirketlerine masraf çıkarmaya lüzum yok!
 
Belgeseli izledim. İzledim ve "yuh" dedim. İbret aldım ve Amerikaya gitmeye hazırlanan abime izletmeyi çok istiyorum. Şimdi haber vericem bulsun izlesin.

Amerikada da soyguncu vurguncu rüşvetçi yalancı dolandırıcı aşırı fazlaymış. Sigorta şirketleri ilaç şirketleri hakkı adaleti teslim almış. Ülkemde de bunu yapmaya çalışırlarsa yani bu hallere gelirse ortalık çok karışır. Biz "koyun" bi millet olsakta çok şükür amerikan halkı kadar da değiliz yani. Bu millettin sabrıyla çocuk oyuncağı gibi oynayanlara bu halkın içinde doğup büyümüş ve reflekslerini tanıyan biri olarak bir uyarıda bulunayım. Sağlık sistemini iyice bozarlarsa bunu bozanların başına her türlü iş gelebilir. Örnek alınası bir olay değil ama bu üke değil mi ki karısına bakmadı ve karısını kaybetti diye ilgili doktoru öldüren katilleri var. Elbette bu olayı hiç ama hiç tasvip etmiyoruz, suçlular da cezasını çekiyor. Ama bırakın kalabalık aileleri küçücük bir çekirdek aile bile böyle aşırı tepki verebiliyorsa, gerisini siz düşünün...

Bu arada son senelerde sağlık sistemiyle çok oynadılar. Yazmayacağım, hernan arkadaşımız benden iyi bilir o yazarsa daha iyi olur. Ama şunu söyleyeyim 2005te mi ne (seneyi de tam hatırlayamadım ama 2000li yıllarda) devletin (ya ilk 3 ay ya tüm sene olacaktı tam hatırlamıyorum) sağlık harcaması 3 milyar dolarken bir sonraki senenin aynı döneminde yeni kanunlar yüzünden bu rakam 15 milyar dolara çıkmış. Bu veriyi okuduğumda kan başıma sıçradı hafiften. Bu kadar da soygunculuk olmaz dedim. Yani yeni kanunlar vurgunculara yaradı. Şimdi de markette ilaç satma ve ilaç reklamı gibi amerikanvari olaylar konuşuluyor, hadi hayırlısı...
 
gaddarkemal dedi:
Belgeseli izledim. İzledim ve "yuh" dedim. İbret aldım ve Amerikaya gitmeye hazırlanan abime izletmeyi çok istiyorum. Şimdi haber vericem bulsun izlesin.

Amerikada da soyguncu vurguncu rüşvetçi yalancı dolandırıcı aşırı fazlaymış. Sigorta şirketleri ilaç şirketleri hakkı adaleti teslim almış. Ülkemde de bunu yapmaya çalışırlarsa yani bu hallere gelirse ortalık çok karışır. Biz "koyun" bi millet olsakta çok şükür amerikan halkı kadar da değiliz yani. Bu millettin sabrıyla çocuk oyuncağı gibi oynayanlara bu halkın içinde doğup büyümüş ve reflekslerini tanıyan biri olarak bir uyarıda bulunayım. Sağlık sistemini iyice bozarlarsa bunu bozanların başına her türlü iş gelebilir. Örnek alınası bir olay değil ama bu üke değil mi ki karısına bakmadı ve karısını kaybetti diye ilgili doktoru öldüren katilleri var. Elbette bu olayı hiç ama hiç tasvip etmiyoruz, suçlular da cezasını çekiyor. Ama bırakın kalabalık aileleri küçücük bir çekirdek aile bile böyle aşırı tepki verebiliyorsa, gerisini siz düşünün...

Bu arada son senelerde sağlık sistemiyle çok oynadılar. Yazmayacağım, hernan arkadaşımız benden iyi bilir o yazarsa daha iyi olur. Ama şunu söyleyeyim 2005te mi ne (seneyi de tam hatırlayamadım ama 2000li yıllarda) devletin (ya ilk 3 ay ya tüm sene olacaktı tam hatırlamıyorum) sağlık harcaması 3 milyar dolarken bir sonraki senenin aynı döneminde yeni kanunlar yüzünden bu rakam 15 milyar dolara çıkmış. Bu veriyi okuduğumda kan başıma sıçradı hafiften. Bu kadar da soygunculuk olmaz dedim. Yani yeni kanunlar vurgunculara yaradı. Şimdi de markette ilaç satma ve ilaç reklamı gibi amerikanvari olaylar konuşuluyor, hadi hayırlısı...
Genişletmek için tıkla...

gaddarkemal abine "umut adası" nı izletmeni tavsiye ederim. Gurbete gidecekler için karşılacakları zorlukları gösteren güzel bir film...
 
Filmi merak ettim şimdi Mestano :) önce ben bir izleyeyim de sonra abime izletirim, ya da beraberce izleriz. Film hakkında biraz bilgiyi falan ilgili başlıklarda verirsen nerelerden bulabileceğimi anlarım.
 
türkiye'de de sağlık yavaş yavaş sadece zenginlere sunulan bir hizmet olmaya doğru gidiyor.önceden verilmiş haklar geri alınıyor.emeklilik yaşı büyütülüyor,insanlar daha fazla sömürülüyor.daha fazla emek,daha fazla iş gücü, böylelikle zenginler daha zengin olurken,çalışanlar daha fakir bir de sağlıksız hale getiriliyor.serbest ticaret bölgeleri yaratılarak hiçbir yasanın geçmediği,kendi yasası da olmayan,kanunsuz alanlar yaratılıyor,buralarda çalışan işçiler tüm insani haklardan yoksun bırakılıyorlar.başlarına bir kaza geldiğinde, hastalandıklarına hiçbir hak talep edemiyorlar,çünkü çalıştıkları yer en temel insan haklarının bile geçerli olmadığı bir yer,arındırılmış bir bölge.yeni sosyal güvenlik yasa tasarısı meclisten geçmemeliydi.ama geçti,bizden sonrakilere geçmiş olsun şimdiden.
 
bu belgeseli izlediğim de ilki zaman zaman da olsa ülkemi eleştirmeme rağmen sağlık konusunda ne kadar şanslı olduğumuzu anladım, ikincisi ise yeni çıkarılan sosyal güvenlik tasarısı nedeniyle zaten endişeli idim endişelerim ve korkum iyice arttı.
bakın arkadaşlar dünyada sağlık kadar önemli birşey yok. bunu ancak kaybettiğinizde anlarsınız. allah herkesi uzak tutsun ama herşey insanlar için ve her zaman herkesin başına herşey heran gelebilir. düşünün bir yakınınız ciddi bir hastalık geçirdi, onca stresin ve sıkıntının içinde bir de hastane masafları ile uğraşmak bir de sözüm ona sağlık sigortanız olmasına rağmen acaba karşiılar mı sıkıntısı ile cebelleşmek....2004 te babama araç çarpttı ve 4 buçuk ay hastane de kaldı bunun 2 buçuk 3 aya yakını yoğun bakımda geçti...babam öğretmen olduğu için emekli sandığı mensubu ve bi ara okuluna gittim hastanenin okula göndermiş olduğu faturayı gördüm 2004 te ne kadardı biliyor musunuz 72 milyar yani 72 bin ytl...şimdi bizdeki sağlık sigortası amerikadaki gibi olsaydı ki bunun peşindeler ilkönce sigorta şirketi kazadaki suç oranına bakardı, babam bisikleti ile dolaşmaya çıkmış ve karşıdan gelen araç babama çarpmış yani suçun 8 de 6 sı karşı tarafa ait olmasına rağmen eğer karşı taraftan tahsil yoluna gitmeye çalışır bunu yapamzsa bir bahanesini bulur bunu bizden tahsil etme yoluna giderdi. benim amerikan sağlık sigortasından anladığım bu...

ve amerikalılar gerçekten koyunmuş bunu dün çok daha net anladım. hatta belgeselin bir bölümünde avrupadaki sağlık sigortası ile amerikadaki sağlık sigortasını kıyaslayan moor amerikan halkının devletten korktuğunu bunun tam tersi avrupa devletlerinin ise kendi halklarından kortuğunu çünkü halkın bilinçli olduğunu, sağlık ve sosyal hakkları konusunda son derece hassas olduklarını ve bunlar kısıtlandığında sokaklara döküldüklerini belirtiyordu. biran yurdum insanı ile amerikan insanının aynı olduğunu gördüm çünk bizlerde devletten korkuyoruz ve haklarımızı savunma konusunda pek de aktif değiliz....

bu belgeseli izlemeyen arkadaşlar lütfen izleyin. amerikanın lobiler tarafından yönetilen, başkan dahil tüm senatörlerin lobiler tarafından satın alınabildiği, halkının ne kadar çaresiz olduğu, sadece ve sadece paranın yani kapitalin sözünün geçtiği kocaman ama bi o kadar da küçük bir devlet pardon şirket olduğunu göreceksiniz...hani bizim sözünden çıkamadığımız, yanı başımızda yıllardır beslenip topraklarımıza salınanları bertaraf edebilmek için izin aldığımız ülke...

ve sakın ha sakın o ülkeye gidip de yerleşmeyi ve yaşamayı düşünmeyin...azıcık aşımız, ve salık sigortamız olsun yeter....
 
Son düzenleme:
bugun bi arkadasımda sicko'dan bahsetti bende yakında izlemeyi düşünüyorum bulup
klinikler kapatılıyor,saglık ocakları bitiriliyor,doktorlara calışma yasakları getiriliyor
ve sonucunda mediko,medical park gibi sadece zenginlere hitap eden
hastane kompleksleri yapılıyor...
yakın zamanda annemin kuzenini kanserden kaybettik...
hatta 2 hafta oluo... çok sevdiğim bi abimdi herneyse...
devletin hastanesinde cihazlar olmadıgı için medical park.a yolluolar son zamanlarında
hastanenin ortagı kim(== basbakanımızın eşi...
1 teyzem ve 2 dayımda cesitli dallarda doktor oldugundan
içerde dönen olayları az çok bildiğimi sanıyorum...
herneyse bu sekilde rantlar oldugu sürece saglık zenginlerin hakkına dönüşmeye devam edecektir ne yazık ki...
 
Son düzenleme:
Devletin ve milletin gidişatına dair felaket tellallığı yapanları dar kafalı görür ve uyuz olurdum. Sağlık sektöründeki aklın almadığı örnekleri anlatanların da tamamen taraflı olduklarını düşünür ve kendi ideolojisilerine prim yaptırma yoluna gittiklerine inanırdım. Yalnız hakikatler ne onların anlatığı kadar yanlı ne de benim düşündüğüm kadar ütopikmiş. Sicko'nun Amerikan belası olduğunu tv'de dinlemiştim. Yalnız bizde olay biraz farklı seyrediyor gibi. Alet ve edevat varsa ameliyat yaparlar; yalnız istimar ve ihmalkarlık hat saffada. Yani dönem dönem devlet hastanesine yolunuz düştüğünde size ne kadar az değer verildiğini ve dikkate alınmanız için de sürekli sivrilip, yetkililere çakışmanız gerektiğini anlamış ve şahit olmuşsunuzdur. Elbet işinin ehli ve meslek erbabı doktorlar olduğu gibi onları çileden çıkaran hastalar ve problemli insanlar oluyor. Benim temel şikayetim cahil ve aşırı para hırsı olan insanların toplumda iyi yer edinmesiyle nükseden bir problem. Sicko bizim ülkemiz için biraz erken bir problem gibime geliyor. Belki ilerleyen yıllarda başımıza çorap örecek bir bela olabilir; yalnız şuanki problem ihmalkarlık diye düşünüyorum. Pek de hastane gezmişliğim vw araştırmışlığım yok, yalnız anadolu ve taşra hastanelerinde bu bir derece fazladır büyük şehirlere nazaran...
 
Abime söylediğimde ben zaten izledim dedi. İzleyip Amerikadaki arkadaşına sormuş o da "Moore çok abartıyor ve sadece kendi işine gelen tarafları görüyor burada sağlık sigortasından 1 milyon dolar ödeme alanlar var" demiş. Hem olmazsa Kanadaya geçerim dedi :) Yani benim anladığım orada sağlık sisteminde bir sorun var ama biraz abartılarak gösterildiği. Bence o belgeselde "veri" sunulsa, yani bu sigorta şirketleri yüzünden şu şu kadar insan sakatlanıp ölmüştür gibi veriler olsa daha iyi anlardık.
 
kuzey avrupa ülkeleri ve kanada avustralyayı tek geçerim..
 
arabamın kazasında bana çektiren sigorta şirketinden sonra bunların sağlıkta neler yapabileceğini tahmin edebiliyorum. ama milletimiz kör ve umursamaz şekilde sistemin özelleşmesine seyirci kalıyor.
türkiyede bu red oranları daha da yüksek olacaktır. aynı zamanda devletin yabancı şirketleri kontrolü amerika kadar kolay olamyacaktır.
 
salvadore_xp dedi:
Devletin ve milletin gidişatına dair felaket tellallığı yapanları dar kafalı görür ve uyuz olurdum. Sağlık sektöründeki aklın almadığı örnekleri anlatanların da tamamen taraflı olduklarını düşünür ve kendi ideolojisilerine prim yaptırma yoluna gittiklerine inanırdım. Yalnız hakikatler ne onların anlatığı kadar yanlı ne de benim düşündüğüm kadar ütopikmiş. Sicko'nun Amerikan belası olduğunu tv'de dinlemiştim. Yalnız bizde olay biraz farklı seyrediyor gibi. Alet ve edevat varsa ameliyat yaparlar; yalnız istimar ve ihmalkarlık hat saffada. Yani dönem dönem devlet hastanesine yolunuz düştüğünde size ne kadar az değer verildiğini ve dikkate alınmanız için de sürekli sivrilip, yetkililere çakışmanız gerektiğini anlamış ve şahit olmuşsunuzdur. Elbet işinin ehli ve meslek erbabı doktorlar olduğu gibi onları çileden çıkaran hastalar ve problemli insanlar oluyor. Benim temel şikayetim cahil ve aşırı para hırsı olan insanların toplumda iyi yer edinmesiyle nükseden bir problem. Sicko bizim ülkemiz için biraz erken bir problem gibime geliyor. Belki ilerleyen yıllarda başımıza çorap örecek bir bela olabilir; yalnız şuanki problem ihmalkarlık diye düşünüyorum. Pek de hastane gezmişliğim vw araştırmışlığım yok, yalnız anadolu ve taşra hastanelerinde bu bir derece fazladır büyük şehirlere nazaran...
Genişletmek için tıkla...

salvador bizim ülkemizin en önemli sağlık sorunu doktor ve yardımcı sağlık personeli eksikliği...alet ve edavat konusunda çok sıkıntı çekilmez. taşrada nice hastaneler vardır rontngen cihazlı ama teknisyeni yoktur...

hastanelerin de acil servisleri problemlidir...çünkü maalesef oraya başı ağrıyan da başvurur, o an kalp krizi geçiren ama bunun farkında olmayan da...her ikisi de acildir ama ikincisi daha acil ve kritiktir...acil birimler spesifik tedavi yerleridir. yani o an seni rahatsız eden ne ise o ortadan kaldırılır ve eve gönderilirsin. ki bu yapılırken de oradaki doktor hastalığın hangi birimce kalıcı olarak tedavi edileceğini de bildirir. bizim hastanenin acil servisine günlük ortalama 550 ile 650 arası hasta başvuruyor ki bu avrupa oralamasının baya bir üstünde...kısacası gerekli gereksiz herkes acil servisleri meşgul ediyor ve buda gerçekten kritik durumda olan hastaların hayatlarına mal oluyor...

4-5 yıl önceydi, acil serviste çalışırken kalp krizi geçirmiş ve tüm yaşam fonksiyonları durmuş ki bizbuna AREST deriz bir hasta geldi. o an acil serviste nöbetçi olan 2 doktor ve bizler bu hastayı yaşama döndirme çabaları içerisindeyken acil salonda bazı diğer hasta yakınları doktor yokmu sendromuna girdiler. bu gibi durumlarda bazen bir hasta için 45 dakika uğraşmak gerek..

tüm sorun sağlık çalışanında değil ama bizim de içimizde çürük elmalar var...
 
Türkiyedeki doktor ihtiyacının yüksek olmasının baş sebebi tıp fakültelerinin yetersiz sayıda öğrenci almasıdır..bunun arkasında doktorların az olma ve bunun sayesinde kıymetli olma düşüncelerinin yattığının tartışıldığı bir ortamda bulunmuştum..mantıksız değil..

bugünlerde tıp fakültelerinde öğrenci alımları artırıldı diye duyuyorum..bu sevindirici..



edit : Avrupa ülkeleri ve Türkiye, Amerikaya kıyasla çok daha sosyal tarafı olan devletler..Amerika kapitalizmde artık zirve yapmış vede artık çökme noktasına gelmiş bir ülke..sosyal güvenlik sistemide bunun güzel bir örneği..
 
Son düzenleme:
You must log in or register to reply here.
Back
Yukarı