Temel çok zenginmiş ve Ahmet Yusuf adında bir oğlu dışında hiç çocuğu yokmuş.Ama çocuk geri zekalıymış biraz.Temel bir gün oğlunu alıp sahip olduğu fabrikaları gezdiriyormuş .
Temel:
-Bak oğlum ben ölünce tüm malım mülküm sana kalacak.Beni iyice dinle , ilerde tüm bu fabrikaları sen yöneteceksin madem , işleri şimdiden öğren demiş.
İlk önce kumaş fabrikasına gitmişler.
Temel:
-Bak oğlum bu gördüğün makine dünyanın son harikası üstten kumaşı atıyoruz alttan pantolon,gömlek,ceket vs. hepsi çıkıyor .Anladın mı ? demiş.
Oğlu:
-Anladım baba demiş
Sonra süt fabrikasına gitmişler.
Temel:
-Bak oğlum bu gördüğün makine dünyanın son harikası üstten sütü atıyoruz alttan peynir,yağ vs. çıkıyor . Anladın mı ? demiş.
Oğlu:
-Anladım baba demiş.
Sonra et fabrikasına gitmişler
Temel:
-Bak oğlum bu gördüğün makine dünyanın son harikası üstten öküzü atıyoruz alttan sucuk,salam,sosis çıkıyor . Anladın mı ? demiş.
Oğlu:
-Anladım baba ama bir sorum var demiş
Temel de :
-Sor bakalım demiş
Oğlu:
-Peki alttan sucuğu sokup üstten öküzü çıkaran makine var mı ? demiş.
Temel de :
-Var yavrum ANAN ...
-------------------------------------------------------------------------------------------
Temel askerliğini yunan sınırında yapıyormuş.
Temel'in canı çok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Nöbetler değişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
Yunan'a hadi sınıra git demişler Yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."
-------------------------------------------------------------------------------------------------
isa mesih, bir gün çölde gezinirken, ağlayan bir ihtyar görmüş ve yanına yaklaşıp, derdini sormuş. ihtiyar:
- kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim..
deyince isa mesih yaşlı adama acımış ve:
- oğlunu beraber arayalım..
demiş. ve sonra sormuş:
- peki, oğlunu tanıyacağımız bir işaret, bir iz var mı? mesela doğum lekesi filan...
ihtiyar:
-evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı...
isa mesih'in gözleri dolmuş ve haykırmış:
-baba!!!
ihtiyar da haykırmış:
-pinokyo!!!
---------------------------------------------------------------------------------------------
amerika'da adamın biri normal işine giderken birden anormal bir trafiğin içine duşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. bi süre sonra yandaki cama birisinin tıkladığını görür ve camı açar.
ne var acaba?
- teröristler bush'u yakaladılar eğer 10 milyon dolar verilmezse, üstüne benzin döküp yakacaklarmiş. işte onun için, herkesten biraz yardım alıyoruz...
- insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
- valla yaklasık olarak 5'er litre !!!!
----------------------------------------------------------------------------------------
birgun carlsberg, miller, tuborg ve efes pilsen in ba$kanlari barda icmeye gitmi$. garson gelince teker teker soylemi$ler;
- ben bi carlsberg aliyim
- ben bi buyuk miller istiyorum
- ben tuborg icecegim
sira efes pilsen'in adamina gelince;
- ben bir kola aliyim, demi$. garson gidince yanindakiler sorumu$, "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demi$..
---------------------------------------------------------------------------------------------
kızılderili eczaneye girer:
-var bizim büyük şef ama yok bok
eczacı bir an düşünür ve şefin kabız olduğuna karar verir..hemen bir
kabız sökücü müsekkin verip gönderir. kızılderili ertesi gün yine gelir:
-var bizim büyük şef ama yok bok
eczacı hayret eder ama biraz daha kuvvetli bir ilaç verir..ertesi gün yine
aynı adam gelir:
-var bizim büyük şef ama yine yok bok
eczacı sinirlenip en kuvvetlisinden iki kutu verir ve "hepsini içsin" der
ertesi gün kızılderili yine gelir:
-var bizim büyük bok ama yok şef!!
--------------------------------------------------------------------------------
amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel...

almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
temel obur masaya seslenmis,
ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"
-----------------------------------------------------------------------------
bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.
--------------------------------------------------------------------------------------------------
dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler. buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır. bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar. fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler. sıra gelir fransızlara. kartezyen fransızlar, "ulan ben bir yaban tavşanı olsam nereye saklanırdım acaba?" diye düşünerek, arayarak yaban tavşanını bulurlar, böylece 3 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde tavşanı görevlilere teslim ederler. türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar. yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz. yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir. yetkililer sorar:
- hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
- (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
- (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım...
---------------------------------------------------------------------------------------------------
egitimini abd'de tamamlamis,ingiltere'de master yapmis biri türkiye'ye dönüsünde koç holding'e isbavurusu yapiyor.görüsmeye çagriliyor.görüsme çok olumlu geçiyor.adama
ise kabul edildigini söylüyorlar.yalniz adam bir kusuru oldugunu söylüyor.nedir diye soruyorlar.
-benim testislerimden biri eksiktir.
-kusura bakmayin biz tam saglikli olmayani ise
alamayiz diyorlar.
bir hafta sonra sabanci holding'e basvuruyor.aynen koç holding'deki gibi son derece olumlu görüsmenin ardindan adan eksikligini bildirince oradan da olumsuz yanit aliyor.
bir hafta sonra kamu kurumuna basvuruyor.basvuruyu görünce sasiriyorlar.
ulan böyle nitelikleri olan adam ne sabanci ne de koç'a degil de kamuya gelmek istiyor diye sevinip hemen görüsmeye çagiriyorlar.
adam görüsmeye gidiyor.görüsmede çok begeniliyor.ve ertesi gün saat 09.00'da ise baslamasini söylüyorlar.adam yine dürüst davranip testislerinden birinin olmadigini belirtiyor.bunun üzerine insan kaynaklari müdürü bir süre düsündükten sonra:
-pekala o zaman sen saat 10.00'da isbasi yaparsin
adam saskinlikla neden 09.00 degil de 10.00'da isbasi yapmasi gerektigini soruyor.
-valla biz sabah 09.00'dan 10.00'a kadar ta..ak muhabbeti yaparizda.........
--------------------------------------------------------------------------------
ulkenin birinde dunya capindan feministleri bir araya getiren bir organizasyon yapilmi$. amaclari ce$itli seminerler yapip tecrubelerini birbirlerine anlatmakmi$. birisinde soz alan ingiliz kadin anlatmi$:
- "bir gun kocam gelince "bula$iklari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
alman kadin:
- "bir gun kocam gelince "cama$irlari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
turk fadimeye sira gelince o da $unlari soylemi$:
- "bir gun kocam gelince "yerleri artik ben temizlemiycem, sen temizle" dedim. 1. gun bir$ey gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yava$ yava$ gormeye ba$ladim" demi$.