Ben uzun süredir tek başıma yaşıyorum. 2 senedir ağır sağlık sorunları ile mücadele ediyorum. Sporu bıraktım, işi bıraktım. Ekonomik gelirim yok. Sağlık sorunlarmımdan dolayı her gün acı çekiyorum. Gün ışığı göremiyorum, gezemiyorum.
Dostlarımdan ve sevgilimden destek beklerken hepsi bana sırtını döndü. Hiç biri yüzüme bakmadı. Ben onlar için canımı bile tehlikeye attım oysa ki. Evde tekim, param yok,sağlığım yok, yanlızım çaresizim. Felçde kalabilirim. Aniden ölebilirimde.
Merak ediyorum acısız yaşamak, basit dertlerle sağlıklı yaşamak, dertsiz yaşamak yada basit şeyleri dert etmek nasıl bir duygu merak ediyorum. Bana yardım edin
Merhaba. Epeydir foruma gelmiyordum, bir göz atayım diyince mesajını gördüm, bir şeyler karalayayım dedim.
Öncelikle, verdiğin kadar az detayla kimse sağlıklı yorum yapamaz. Ancak şu dikkatimi çekti, önce şunu demişsin; "yanlızım çaresizim", sonra şunu: "Söylersem beni takip eden arkadaşlarım beni tanır birde onlarla uğraşmak zorunda kalırım"
Buradaki çelişkiyi çözmek senin bundan sonra yapacaklarına yön verebilir. Eğer senin hakkında ne düşündüklerini önemsediğin arkadaşların varsa yalnız değilsin demektir. Eğer senin kim olduğunu anlayıp, "yalnızım, çaresizim" şeklindeki mesajını görüp sana yardımcı olmayacaklarına inanıyorsan bunlar arkadaşın değil demektir, o zaman zaten düşüncelerinin önemi yok. Yalnızlığın en önemli avantajı kimsenin düşüncelerinin önemli olmamasıdır, bunu kullan. Bu çelişki zaten konunun başlığında da kendisini gösteriyor, "kalleş dostlar"? Dost kalleş olmaz, kalleş olan dost olmaz. Sadece bazen insanları dostumuz zannederiz ve öyle olmadıkları ortaya çıkar. Bu ilk senin başına gelmedi, bu hep oldu, hep olmaya devam edecek.
Sevgili konusu da böyle. Sen düştüğünde yanında olacak insanı bulmak zor, bulduğunu zannettiğin zaman düşüp aslında o olmadığını anlaman da oldukça yüksek ihtimal. Bu insanın kim olduğunu anlayana kadar sevgililer gelip geçer zaten, insanların çoğu için hiç bulunamaz. Bu da ilk senin başına gelmedi, hep oldu, hep olmaya devam edecek. Acı ama insanlığın ortak hikayesi, devam...
"Merak ediyorum acısız yaşamak, basit dertlerle sağlıklı yaşamak, dertsiz yaşamak yada basit şeyleri dert etmek nasıl bir duygu merak ediyorum."
Merakını gidereyim, öyle bir şey yok. Bir filozof vardır, kendisine göre hayat bir sarkaçtır; acı ve sıkıntı arasında sallanır, aralarda mutluluğa uğrar. Şimdi acıdasın, sonra mutlu olacaksın, sonra sıkıntı gelecek, sonra tekrar acı başlayacak. Bu kısır döngü hayatın kendisidir. Hayatı mutlu insanlar sevmezler çünkü mutlu insan diye bir şey yoktur, sadece o an mutlu insan vardır. Hayatı, acıyı ve sıkıntıyı onun bir parçası olarak kabul edenler severler. Hedef mutluluk değil, denge olmalı... Yeterince acı, yeterince sıkıntı, yeterince mutluluk... Şimdi sana acı fazla geliyor, anlıyorum. Dayanılmaz gibi geliyor. Belki de öyledir, senin acını yaşamadım, kimse bir başkasının deneyimini yaşayamaz ama genel olarak yaşadığım ve gördüklerim bana şunu öğretti, acı nasırlaştırır. Birisi ilk defa madene inip çalışırsa elinin derisi sıyrılır. Canı acır. Sonra eli nasır tutar, canı acımaz. Etki aynı etkidir, değişen insanın buna verdiği tepkidir. Bugün acıtan şey yarın acıtmayacaktır, acı değişmez insan güçlenir. Hastalığın hakkında bilgim yok, umarım atlatırsın. Ama bu terk edilme, işsizlik, parasızlık, bunlara dayanılır ve bir gün dönüp bakınca "ulan neden o zaman o kadar üzüldüm ki?" diye insan kendisine şaşırabilir.
Eski mesajlarına baktım, kalp kapakçığı sorunun varmış, spor yapmanda sakınca yokmuş. Bu yatalak olmadığın anlamına geliyor. Spor yapabiliyorsan işsizliğinin geçici olmasını sağlayabilirsin. Ekonominin farkındayım, sıkıntı çok, işsizlik büyük sorun ama iş aramaktan vazgeçmemelisin. Sağlık sorunun her neyse doktorunun sözünden çıkma. Depresif gözüküyorsun, psikiyatrik yardım almaktan çekinme. Havalar güzelleşti, dışarı çık, iş ara, balkona çıkıp bir güzel çay doldur, aç bir kitap oku. Hangi işte çalışıyor olursan ol veya ileride hangi işte çalışmayı planlıyorsan, elinde internet olduğuna göre dünyanın bilgisi elinin altında senin ulaşmanı bekliyor demektir. Bu yalnızlık ve işsizlik dönemini iş aramaktan arta kalan zamanda kendini hem mesleki hem kültürel anlamda geliştirmek için harca. Ne yapsan hiçbir şey yapmamaktan iyidir. Eylemde bulunmak daha fazla eylemde bulunma, şikayet etmek ise daha fazla şikayet etme isteği getirir. O halde şikayeti bırakıp eylemde bulun.
Hangi eylemde? Neyi değiştirebiliyorsan onda. Değişmeye en müsait şey işsizlik gibi duruyor, o halde enerjini buna yoğunlaştır. İş bulup kendini güvende hissettiğinde özgüvenin de artacak, gücün artacak. İnsanlar aslan gibidir, zayıflığı sezerler, zayıfı bazen aslan gibi saldırarak ama çoğu zaman aralarından izole ederek elerler. Sen kendini daha güçlü hissettikçe insanlarla ilişkilerin de daha yolunda gidecektir. Evet insanlar yüzeyseldir, sen ve ben de öyle. Yapacak bir şey yok bu konuda mesela, o halde "o neden öyle yaptı, bu neden terk etti" diye dertlenmenin de bir alemi yok.
Önemsiz ayrıntıları ele, önemli olanların üstünde dur. Önemli olanlar iş ve sağlık, gerisi kendiliğinden yoluna girer. Canını sıkma demeyeceğim, canını sık, canının sıkılmasının faydasızlığına ikna olunca harekete geç. Eylem her şeydir.