Her ne olursa olsun bir fikri körü körüne savunmamak, herşeyi ona bağlamamak lazım.
burdaki örneği de kanşekeri
tamam zararlı karbonhidratlar var, kan şekerini hızla yükseltirler, vücudu yıpratırlar doğrudur, herşey tamam
fakat bu kan şekerinin yüksek olması o kadar kötü anlatılıyor ki, gözlerime inanamıyorum
tabi ki kan şekerinin 'sürekli' yüksek seviyede tutulması kötü birşeydir
fakat kan şekerinin yükselmesi o kadar da kötü değildir
kan şekeri yükselince vücuda enerji gelir, maruldan da alsanız, maydanozdan da alsanız, domatesten de alsanız karbonhidrat vücuda girince kan şekerinizi yükseltir. bu konuda sizin yapacağınız hiçbirşey yok
kan şekerini yükseltmemek için sıfır karbonhidrat yemelisiniz, hatta proteinler bile az da olsa kan şekerini yükseltir.
taş devri diyeti, bilmem ne diyeti, diye yüksek kan şekerini o kadar kötülüyorsunuz ki inanamıyorum. tamam kötüdür ama 'sürekli yüksek' kan şekeri hali kötüdür.
yoksa her insanın kan şekeri gün içinde iner çıkar.
bir zamanlar biryerden duymuştum, 'nefes almasaydık hayat ne kadar güzel olurdu' demişti. inanamamıştım. ne demek nefes almasaydık, ne demek yahu. ölürdük.
karbonhidrat düşmanlığı yapanlarda da buna benzer bir saplantı hali görüyorum. bu mantıkla hareket edenlerin, gün gelecek keşke nefes almasaydık keşke hayatımızda hiç oksijen olmasaydı diyecekleri günler de yakındır
neden nefes almasaydık biliyor musunuz.
(burayı lütfen kan şekerinin vücuda girmesi ile vücutta olanların dehşet içinde anlatıldığı o eski blgilerinizle aynı mantıkta okumaya çalışın)
çünkü vücudumuza oksijen girdiği andan itibzren, enerji harcayan her hücrede inanılmaz bir yakım ve yıkım olur. aynı bir araba motoru gibi. oksijen vücudumuzla tepkimeye girer girmez, kanserojen radikaller bir andan hücrelerimizin etrafını sarar, karbondioksit bir anda tüm vücudumuzu kaplar, kanımız zehirli maddelerle kirlenir. ve bu
ketojenik diyeti saplantı haline getirenlerin de sürekli empoze etmeye çalıştığı gibi, her yemek yiyişimizde ya da her 4-5 saatte bir değil, dakikada en az 20 defa olur. yani her dakika en az 20 kez vücudumuz sırf nefes aldığımız için serbest radikallerle ve kanerojen hücrelerle mücadele eder. çünkü aldığımzı her oksijen sonucunda aynı arabanın çalışması mantığındaki gibi son derece zehirli bir gaz olan karbondioksit ve kanserojen radikaller açığa çıkar ve bu mücadele yemek yesek de yemesek de devam eder. zira nefes almaya devam ederiz. oksijen bu bakımdan vücudumuz için çok kötüdür. oksidanlar sürekli vücudumuzda dolaşır ve sürekli kanser hücreleri oluşur...
bu açıdan okuyunca çok acayip ve ürkütücü gibi geliyor di mi

asıl ürkütücü olanın bunların hepsini doğru olması.
yani bir şeyi düşman bellerseniz, onun kötü taraflarını görürseniz, körü körüne inanmış olursunuz ve bu sizin yaşamınızı çok etkiler.
kan şekerini saplantı haline getirmeyin. zira kan şekerini düşürmek zaten vücudunuzun bir görevidir. aynen nefes aldığınızda ortaya çıkan tehlikali radikalleri ve karbondioksidi vücuttan atmak gibi bir bir görevdir. nasıl her nefes alışımızda vücudumuz darbe alıyorsa, her yemek yiyişimizde de darbe alıyor. fakat vücudumuzun temel görevi bu darbeleri minimuma indirmek.
yani özetle,
nefes alarken vücudunuza yardımcı olun ve sadece oksijen alın, sigara içmeyin
yemek yerken de vücudunuza yardımcı olun ve glisemik endeksi düşük sağlıklı gıdalar tüketin ve kan şekerinizi sürekli yüksek halde tutmayın....
gerisini bırakın bedeniniz yapsın
genetik bir hastalığınız yoksa bu iki basit formülle ile hem karaciğerinizi hem de akciğerinizi sağlıklı tutarsınız.