Rambo16
Üye
Aslında bu olay sadece benim değil tüm Türkiye'nin derdi, içten içe kanayan yarası.. Sorun şu ki berbat bir müzik, hatta berbat bir sanat anlayışımız var. Bu konu bence göründüğünden çok daha fazla derin ve geniş. Kasıtlı olarak yapılan şeyler olduğu da aşikar fakat bunları dile getirdiğiniz zaman "illümanitici paranoyak kişi" yaftasını yemeniz pek muhtemel bir sonuç.
Gençlerimizin bir kısmının "arabesk rap" adı altında dinlediği zaman zaman bir kaç böğürmeden ibaret olan zaman zaman da saygı gösterilmesi açısından ilahi tonlamasında yapılan ve içinde en ufak bir sanat kırıntısı olmayan, o sözlü müzik kayıtları gerçekten berbat. Yanlış anlamayın bu kişisel bir şey değil ve tek bildiğim bir şey varsa o şeyler sanat eseri değil onları söyleyenler de sanatçı değildir..
Ülkem gençliğinin o suyu çıkmış "dj lik furyası" katliamından sonra gelen gideni aratır misali gelen, bu "arabesk rap" denen şey gerçekten o anadolu djlerini özletmiştir.. İşin kötü yanı bu bir hastalık gibidir o şeyleri dinleyen birisini uyardığınız zaman gerçekten ürkütücü bir tabloyla karşılaşırsınız, çünkü karşınızdaki kişi gerçekten o berbat müziğin etkisine kapılmış ve tam bir "çakma delikanlı" olmuştur, sizi "Anadolu çocuğu" olmamakla itham eder ve "Biz top, pop dinlemeyiz." gibi klişe mahalle delikanlısı repliklerini ekler..
Eğer ortada bir sanat varsa, bir müzik varsa, bunu yeteneğiniz dahilinde icra eder, yeteneğiniz yoksa da iyi bir takipçisi/dinleyicisi olabilirsiniz. Ama bunu asla Anadolu ile bağdaştıramazsınız. Çünkü söz konusu sanat Anadolu'da doğmadıysa başına "Anadolu" eklenerek güzel ülkemle özdeşleştirilmesi "kremalı sucuk" kadar saçma olur.. Bunda ısrar edip, değerlerimizle bağdaştırmaya devam etmek ileri derece cahilliğin veya aymazlığın belirtisidir..
Ülkemizde sürekli saçma sapan akımlar başlatmaktansa gerçek sanatçılarımız örnek alınarak (kopya edilmeden) bir şeyler yapılsa gerçekten çok daha sanatsal kalitesi yüksek çalışmalar ortaya çıkacaktır..
"Sanat" sözcüğünün bile yeri geldiğinde "sosyete işi", "kokoş kadınların açık arttırmada tablo beğenmesi" gibi düşüncelere indirgenmesi durumun vehametini gözler önüne sermektedir..
Toplumumuzda birde "yabancı müzik" anlayışı varki "vay anasını" dedirten cinsten.. Gençler yabancı şarkı dinliyor yeri geldiğinde küfür öbeklerini ritim eşliğiyle kafasını sallaya sallaya yutuyor sanat evrensel oluyor..!
Eurovision'da her yıl Türkçe şarkı tartışması çıkıyor. Yabancıların Türkçe bilmediği gerekçesiyle vazgeçiliyor.
Kardeşim hani sanat evrenseldi?
Hem bir sanatçının ferdi olarak katılmadığı direkt ülkesini temsil ettiği bir yarışmada, ülkesini ülkesinin resmi diliyle temsil etmemesi kadar saçma bir şey olabilir mi?
Bu yarışmanın sadece uyduların tüm avrupaya yayın yapıp yapamadığını test etmesi vesilesi ile başlatılıp günümüzde de bir çok ülkenin iplemediği ortadayken bizim(biz ve bir kaç ülke daha) bu kadar fanatiğe bağlamamız gerçekten komik.. Müziğin evrenselliği tezatının toplumu ve aile yapısını şekillendirmeye yönelik sürekli toplumsal mesajlar verip duran dizilerde işlenmesi de ayrı bir tartışma konusu..
Akşamdan sabaha "sanatçı" olan, canlı söylemekten kaçınan "sanatçı" olarak addedilmesi sanata hakaret olan kişilere hiç girmiyorum..
Evet bende bu konuda dertliyim.. Böyle bir konuda kişilerden yardım bekleyecek kadar hayalperest biri değilim.. Hani olur ya bazen kimsenin halledemeyeceği bir problemi birine anlatmak bile sizi bir nebze olsun rahatlatır..
Buda öyle...
Gençlerimizin bir kısmının "arabesk rap" adı altında dinlediği zaman zaman bir kaç böğürmeden ibaret olan zaman zaman da saygı gösterilmesi açısından ilahi tonlamasında yapılan ve içinde en ufak bir sanat kırıntısı olmayan, o sözlü müzik kayıtları gerçekten berbat. Yanlış anlamayın bu kişisel bir şey değil ve tek bildiğim bir şey varsa o şeyler sanat eseri değil onları söyleyenler de sanatçı değildir..
Ülkem gençliğinin o suyu çıkmış "dj lik furyası" katliamından sonra gelen gideni aratır misali gelen, bu "arabesk rap" denen şey gerçekten o anadolu djlerini özletmiştir.. İşin kötü yanı bu bir hastalık gibidir o şeyleri dinleyen birisini uyardığınız zaman gerçekten ürkütücü bir tabloyla karşılaşırsınız, çünkü karşınızdaki kişi gerçekten o berbat müziğin etkisine kapılmış ve tam bir "çakma delikanlı" olmuştur, sizi "Anadolu çocuğu" olmamakla itham eder ve "Biz top, pop dinlemeyiz." gibi klişe mahalle delikanlısı repliklerini ekler..
Eğer ortada bir sanat varsa, bir müzik varsa, bunu yeteneğiniz dahilinde icra eder, yeteneğiniz yoksa da iyi bir takipçisi/dinleyicisi olabilirsiniz. Ama bunu asla Anadolu ile bağdaştıramazsınız. Çünkü söz konusu sanat Anadolu'da doğmadıysa başına "Anadolu" eklenerek güzel ülkemle özdeşleştirilmesi "kremalı sucuk" kadar saçma olur.. Bunda ısrar edip, değerlerimizle bağdaştırmaya devam etmek ileri derece cahilliğin veya aymazlığın belirtisidir..
Ülkemizde sürekli saçma sapan akımlar başlatmaktansa gerçek sanatçılarımız örnek alınarak (kopya edilmeden) bir şeyler yapılsa gerçekten çok daha sanatsal kalitesi yüksek çalışmalar ortaya çıkacaktır..
"Sanat" sözcüğünün bile yeri geldiğinde "sosyete işi", "kokoş kadınların açık arttırmada tablo beğenmesi" gibi düşüncelere indirgenmesi durumun vehametini gözler önüne sermektedir..
Toplumumuzda birde "yabancı müzik" anlayışı varki "vay anasını" dedirten cinsten.. Gençler yabancı şarkı dinliyor yeri geldiğinde küfür öbeklerini ritim eşliğiyle kafasını sallaya sallaya yutuyor sanat evrensel oluyor..!
Eurovision'da her yıl Türkçe şarkı tartışması çıkıyor. Yabancıların Türkçe bilmediği gerekçesiyle vazgeçiliyor.
Kardeşim hani sanat evrenseldi?
Hem bir sanatçının ferdi olarak katılmadığı direkt ülkesini temsil ettiği bir yarışmada, ülkesini ülkesinin resmi diliyle temsil etmemesi kadar saçma bir şey olabilir mi?
Bu yarışmanın sadece uyduların tüm avrupaya yayın yapıp yapamadığını test etmesi vesilesi ile başlatılıp günümüzde de bir çok ülkenin iplemediği ortadayken bizim(biz ve bir kaç ülke daha) bu kadar fanatiğe bağlamamız gerçekten komik.. Müziğin evrenselliği tezatının toplumu ve aile yapısını şekillendirmeye yönelik sürekli toplumsal mesajlar verip duran dizilerde işlenmesi de ayrı bir tartışma konusu..
Akşamdan sabaha "sanatçı" olan, canlı söylemekten kaçınan "sanatçı" olarak addedilmesi sanata hakaret olan kişilere hiç girmiyorum..
Evet bende bu konuda dertliyim.. Böyle bir konuda kişilerden yardım bekleyecek kadar hayalperest biri değilim.. Hani olur ya bazen kimsenin halledemeyeceği bir problemi birine anlatmak bile sizi bir nebze olsun rahatlatır..
Buda öyle...