Wing Tsun Eleştirisi.

Konusu 'Savunma ve Dövüş Sporları' forumundadır ve derkrieger tarafından 21 Temmuz 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 46 üye.
  1. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    Evvela VG ile bu dallar yanyana gider, bunun için esnekliğini koruyucu-arttırıcı antrenmanlar, daha doğrusu stretching vs. yapman gerekecek.
    ancak belli bir yerden sonra, ciddi ciddi VG çalışan bir adamın yumruk çıkarırken zorlanmaması da bana pek mümkün gelmiyor, ama profesyonel seviyeye gelmemiş "hobici" VGciler için problem yok, tek mesele esneklik esneklik esneklik.
    bol gerdirme antrenmanı, antrenmanlarına eşlik ederse sorun olmaz.
    gelelim JKD meselesine; Tarık Ateş bu işi yurtışında, yaşadığı Hollanda'da öğrenmiş olmalı, Seçkin Köknar da sürekli gittiği yurtdışı seminerleriyle çok iyi bir yere geldi.
    Emin ol en az gavuristandakiler kadar JKD bu ikisinden öğrenirsin, öğrenebilirsin.
    saydığım karate dallarının shotokan ile alakası yok hocam, bakma shotokan da çok güzel sanattır ama spor olarak öğretilen hali bana hiç hoş gelmiyor. yine de inanılmaz güçlü yumruk ve de tekme teknikleri mevcuttur shotokanın da !!
    ama ben sana kyokushin veya ashihara veya enshin derim, shotokan geçmişin de sana muhtemelen yardımcı olur. hiç beklemeden mesela Bülent hoca ile temasa geç, tabii kararın bu olursa !

    Türkiye'de sahih kung fu yok gibi bir şey hocam, onu diyeyim. Seçkin Köknar iyi bi tai chi çuan hocasıdır aynı zamanda, tanışmanda fayda var, esneklik vs. konusunda tai chi sana çok yardımcı olur.
    Istanbul Anadolu yakasında Nedret Kılıç'ın Ving Tsun dersleri var, hakaten sahih olduğunu bildiğim, Erdem adında bir Wing Chun hocası var, Avrupa'da o da sahih WC öğretir. bunlar bildiğim "sahih" kung fu okulları. Shaolin veya Turna bikbik kung fusu öğreten başka bir sürü yer var ama bunların hakikatte alakası yok bu ekollerle, o yüzden federasyonlu sporları tavsiye etmeye çalışıyorum.
    Federasyon demişken Wushu Federasyonu'na bağlı çalışan Taolu hocaları da tavsiye olunur, Taolu formdur tamamen form üzerinedir, yarışmaları vardır, instant esneklik upgrade'i yaparsın,, bak bu da iyi bir fikir. hem de Çin kung fusudur, gerçi komünist düzen icadıdır ama olsun :) (tarihi değildir moderndir yani, ama hakiki Çin kung fusudur)

    onun dışında judo da süper bir spordur tavsiye edilir.

    EKLE: hocam Kali'yi sakın atlama, hafife de alma, çarpar adamı. :) denemende fayda var, hemi de etkilidir.
     
    Son düzenleme: 26 Eylül 2010
    qadir bunu beğendi.
  2. acc123
    Offline

    acc123 Üye

    Katılım:
    27 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    72
    Beğenileri:
    6
    Ödül Puanları:
    18
    Meslek:
    Ogrenci
    Yer:
    Balıkesir
    qq

    gercekten guzel bi spor filmlerinden anlasıylıyor ama bence en iyisi asla pes etme sokak tarzı bu işi kavrama :)bench_O
     
  3. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    filmlere bakıp stil tanınmaz üstadım !!!
     
  4. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    İsmini yazmayacağım bir WT okulu yakın zamanda yaptığı seminerde öğrencilerden kişi başı 100 Avro para istemiştir. Bu para Türkiye standartları için çok yüksektir, Almanya'da bile bu kadar para isteyemiyen (Alman polisi ile yakın ilişkide olduğu bilinen) bu hocanın neye dayanarak bu paraları öğrencilerinden isteyebildiğini merak ediyorum tabii ki.

    Başka bir grup ki eskiden EBMASta olan hocalarının izinden gitmektedir bunlar, haftada 1 veya 2 gün sınıf derslerine yüksek fiyat isterler. Evet diğerlerinin 3 gün için istediği parayı iki hatta bazan 1 gün için isterler. Bunu sorunca da aldığımız cevap "olm herkese sınıfta ders öğretirsek aç kalırız" olmuştur.
    Amaç öğrencileri özel derse alıştırarak onlardan daha fazla para çıkmasını sağlamaktır.
    Saygılarımla
    derk
    ekle;
    bir de şu yazı var, değerli bir arkadaşın;

    Hak gelir ve batıl zail olur, her zamanki gibi...
     
    Son düzenleme: 8 Ekim 2010
  5. idemenk
    Offline

    idemenk Yeni Üye

    Katılım:
    13 Mart 2010
    Mesajlar:
    40
    Beğenileri:
    9
    Ödül Puanları:
    0
    yiyosa Emin bey bi mma dovuscusune meydan okusun bakalım =)
     
  6. minnetsizadam
    Offline

    minnetsizadam Üye

    Katılım:
    12 Nisan 2010
    Mesajlar:
    4
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    bu yazinin hemen başlarini okuduğumda anladimki birisi saçmalamiş.
    Görmeden dövüşmek kismina kadar okudum sonrasini zamanimi boşa harcamamak için okumadim.
    Belliki bu güzel kardeşimiz hiç seminerleri takip etmiyor ve hiç bir dövüş sanatiyla ilgilenmemiş.tahmini bir şekilde yazmiş.
    Mesela görmeden dövüşmek kismini neye göre yazdin.sadece iki wt öğrencisi yapmaz bu işlemi.sen anlaşilan kör vatandaşlarimizin bu teknikle nasil dövüştüğünü görmedin.önceden planlanmiş hareketlerde yok.önceden refleks edinilmiş onlarca hareket var.ayrica görmeden dövüşmek bazi uzakdoğu sporlarinda da bulunur.ama bu sporlar meydana geldiğinde maalesef elektrik bu kadar yaygin değildi.görmeden dövüş bir ihtiyaç üzerine çikmiştir yani.ayrica 40-45 yaşlarinda kör bir insanin 19 aylik bir eğitiminden sonra nasil dövüşebildiğini ben gördüm.tamam haklisin hiç bir kavga chi sao gibi başlamaz.ama kör birisine hiç bir insanda direk paldir küldür girişmez.bu sadece % 1 lik bir ihtimaldir.önce tutma itekleme omuz atma vb. Gibi şeylerle kör bir insana yaklaşilir.ayrica ben bu sporu öğrendiysem ve hala öğreniyorsam yarin kör olmayacağimin bir garantisi yok.hislerin önemi yok derken nasil bu kadar kesin konuşabiliyorsun anlayamiyorum ama his eğitimlerine katilmasanda biraz fikir edin ve sadece bir kaç dakika bunu birisiyle karşilikli olarak yap.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:25 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:21 ----------

    WİNG TSUN'UN TARİHİ

    SHAO LIN MANASTIRINDA YANGIN

    Günümüzden yaklaşık iki yüz elli yıl önce (tarihler tam olarak bilinmese bile Wing Tsun’un doğuşu ve Shao Lin Manastırı’nın yanması günümüzden 250-300 yıl öncesine dayandırılır.) Ching hanlarından Yung-Cheng döneminde, Mançuryalılar’ın yaptığı bir kuşatma esnasında manıstırda yaşayanlardan birisi olan Ma Ning Yee tarafından, Shao Lin Manastırı ateşe verildi. Manastırın yanmasından sonra olay hakkında iki rivayet yayılmıştır. Birinci hikayeye göre, sadece beş rahip olaydan kurtularak kaçmayı başarmışlar ve gizlendikleri yerlerde teşkilatlar kurarak Ching Hanedanlığı aleyhinde savaşmışlardır. Daha çok dövüşçüler arasında kabul görüp yayılan ikinci hikayeye göre ise, manıstırın yanması olayı hariç olay hakkında bazı farklılıklar var. Bu hikayeye göre kurtulanların sayısı beşten daha fazla idi. Aşağıda manastırın yanmasından itibaren aktarılan hikaye ise, tabii ki dövüşçüler arasında kabul gören ikinci hikayedir;

    YENİ BİR DÖVÜŞ SİSTEMİNİN DOĞUŞU

    Yangın sırasında rahiplerin ve dövüş sanatlarında çok iyi olan ustaların çoğunun öldürüldüğü ya da yandığı söylenir. Bununla birlikte yangından kurtulan kişiler olabilmiştir ve kurtulanlar arasında Beş Büyükler olarak bilinen Rahibe Ng Mui, Usta Chi Shin, Usta Pak Mei, Usta Fung To Tak ve Usta Miu Hin de vardır. Manastırda en fazla talebe yetiştiren Usta Chi Shin, kendisiyle birlikte kurtulanlardan, Mançulara karşı savaşmalarını istediği için bu rahipler Mançular tarafından aranıyorlardı. Bu nedenle, rahipler ülkenin farklı yerlerine dağılarak oralarda gizlice faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Rahibe Ng Mui, Beş Büyüklerin en yaşlısı ve de manastırdaki tek bayandı. Ülkenin dört bir yanında dolaştıktan sonra Yunnan ve Szechwan eyaletleri sınırında, Tai Leung dağındaki Beyaz Turna Tapınağına yerleşti. Yaşadıklarını hiçbir zaman aklından çıkaramayan Ng Mui, bu tapınakta Zen tarikatı ile ilgilenirken aynı zamanda dövüş tekniklerine de çalışıyordu. Bununla birlikte ciddi bir de endişe taşıyordu. Bu endişesi Shao Lin Manastırı’nda Mançularla işbirliği yapan yetenekli dövüşçülere ve Mançulara karşı nasıl korunacağı idi. O an itibariyle işbirlikçilerden daha iyi teknikler biliyordu, fakat zaman içinde yaşlılığın da etkisiyle kendisinden daha kuvvetli olan bu işbirlikçilerden zayıf duruma düşmesi kaçınılmazdı. Bu durumda yapılacak tek şey mevcut Shao Lin tekniklerini mağlup edebilecek yeni bir dövüş sistemi ortaya çıkarmaktı. Ama “Ne?” ve “Nasıl?”. Şansı bir tilki ile büyük, vahşi bir turnanın yaptıkları dövüşe tanık olunca geri dönmüştü. Tilki, turnanın etrafında ölümcül bir atak yapabilmek umuduyla dairesel şekilde dönerken, turna dairenin ortasında kalıp daima tilkiye karşı dönüyordu. Turna, tilkinin pençesiyle yaptığı her saldırıyı kanatlarının birisiyle karşılarken, aynı anda gagası ile karşı atak yapıyordu. Böylece turna kendisini kanatları ile koruyup, gagası ile saldırabiliyordu. Ng Mui’ nin gözlediği bu kavga uzun bir zaman devam etti. Bu kavga Ng Mui’ ye yeni bir dövüş sisteminin ilham kaynağı olmuştu.

    MEVCUT SİSTEME ZIT TEKNİKLER

    Bir tilki ile turna arasındaki dövüşten esinlenen bu sisteme tilki ya da turna sistemi adı verilmedi. Ng Mui, tilkinin pençelerini ve turnanın kanatlarını temel alarak insan vücuduyla uyumlu bir dizi dövüş hareketleri geliştirdi. Düzenli hareketlerin kalıplaşmış şekillerde uygulanmasına dayalı olan mevcut Shao Lin Kung-Fu, Ng Mui’ ye fazlaca karışık görünüyordu. Halbuki Shao Lin sisteminin bir türevi olan bu yeni sistemde temel hareketler sadeydi ve uygulamada akıllılığa dayanıyordu. Ejder Dansı, Mağaradan Çıkan Aslan gibi şatafatlı isimleri olan Shao Lin formları gerçek bir dövüşte çok etkisiz kalıyor ve kullanışsız oluyordu. Ng Mui’ nin yeni sistemi ise gösteri amaçlı değildi ve gerçek dövüş teknikleri ihtiva ediyordu. Bu nedenle bu sistemdeki tekniklere de şatafatlı kelimelerle değil, tekniğin pozisyonunu anlatan ifadelerle ad verilmiştir. Mesela “avuç-yukarı kol” adlı teknikte avuç ve kolun pozisyonunu tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek!!

    Eski Shao Lin ve Ng Mui’nin yeni sistemi arasındaki bir diğer fark da; Shao Lin sisteminde kuvvet antremanlarına çok önem veriliyordu. Öyle ki, bir talebe formları öğrenmeye başlamadan evvel en az birkaç yıl sadece belirli bir kondisyon yeterliliğine ulaşmaya çalışıyordu. Yeni sistemde ise düşmanı yenme kuvvetle değil akılla yapılıyordu. Tabii ki; bu, kuvvet tamamen ihmal ediliyor demek değildi. Yeni teknik, rakibe uyacak, onu yenmek için gerekli metodun adaptasyonunu sağlıyordu. Bu nedenle bu yeni kung-fu sistemini öğrenen kişi, ağır adımlar, sabit bir duruş ve güçlü köprü eller yerine, seri ve hafif adımlar, esnek bir duruş ve akıllı el teknikleri öğrenmek durumundadır. Diğer bir ifadeyle, eski Shao Lin sistemi gerçek dövüşte geniş aralıklı adımlar ve uzun köprü eller kullanırken, bu yeni sistem birbirini takip eden adımlar ve dövüş sırasında geniş adımları ve uzun köprü kolları etkisiz bırakacak teknikler kullanıyordu. Eski Shao Lin sisteminde en çok kullanılan adım, ön adım (ön bacak kırık, arka bacak düz ve ağırlık ön bacakta) iken, yeni sistem arka adımı (arka bacak kırık ve ağırlık arka bacak üzerinde) kullanıyordu. Ağırlığın arka adıma yüklenmesi rakibin ağırlık üzerine binmiş ön bacağına seri saldırı imkanı verirken, kendi ön bacağına yapılan saldırıları da etkisiz kılmaktaydı.
    GÜZEL YİM WING TSUN
    Bayan Yim Wing Tsun, annesinin vefatından sonra bir Shao Lin talebesi olan babası Yim Yee ile Kwangtung eyaletinde yaşıyordu. Daha çok küçük yaşta iken zamanın geleneklerine göre bir tuz tüccarı olan Leung Bok Chau’ya sözlenmişti. (Anadolu kültüründeki beşik kertmesine benzer bir sözlenme.) Yim Yee bir olaya karışmış ve haklı olduğu halde tutuklanmasına hüküm verilmişti. Bunun üzerine Yee, kızını da alarak kaçmış ve Szechwan ve Yunnan eyaletleri sınırındaki Tai Leung Dağı eteklerine yerleşti.

    Zaman ilerledikçe Yim Wing Tsun gelişip serpildi ve bu letafeti ona problemler getirmeye başladı. Onun için hayat her geçen gün daha zor bir hal alıyordu. Bu sınır boyunda kanunların iyi uygulanamaması nedeniyle, dövüş sanatlarında iyi olan ve kötü karakteriyle nam salmış Wong soyadı ile bilinen bir kişi toplum üzerinde baskı kuruyordu. Wing Tsun’un güzelliğinden etkilenen Wong Wing Tsun’u istemek üzere birilerini gönderdi, ama aynı zamanda Wing Tsun bu evlenme teklifini kabul etmezse evlenme zamanını kendisinin seçeceği ve zorla da olsa onunla evleneceği şeklinde tehdit etti. Wing Tsun’un babası ihtiyar ve kendisi de güçsüzdü. Bu nedenle endişelenmeye başlamışlardı. Her geçen gün de endişeleri büyüyor ve ne yapacaklarını bilmez halde bir çıkmaza giriyorlardı.

    Diğer taraftan, Beyaz Turna Tapınağında yaşayan, rahibe Ng Mui ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla ayda birkaç kez köyde kurulan pazara geliyordu.Yim Yee’nin tezgahının önünden her geçişinde ondan sebze satın alıyordu ve bu yolla tanışmışlardı. Yine bir gün alışverişe geldiği sırada baba-kızın bakışlarında gariplik olduğunu sezdi. Ng Mui’nin ricası üzerine bütün dertlerini ona anlattılar. Onların bu samimi itirafı, Ng Mui’nin içindeki adalet duygularını kabarttı. Onlara yardım etmeyi aklına koydu, fakat bunu kendisi yapamazdı. Zira, bu şekilde kendi kimliğini belli etmiş olurdu. Buna ilaveten ünlü bir dövüşçü olan Ng Mui için bir uzak köyde bilinmeyen birisiyle dövüşmek yakışık almazdı. Aklına bir fikir geldi. Bu fikir, Wing Tsun’u yanına alıp, ona kendi yeni dövüş sanatını öğretmekti. Dövüş sanatları, babası da bir dövüşçü olan Wing Tsun’a yabancı bir kavram değildi. Ama Wing Tsun, o ana kadar öğrenme ihtiyacı hissetmemişti. Wing Tsun, iyi bir eğitmenin kişisel rehberliği, kendisinin sıkı çalışması ve aklı sayesinde üç yıl gibi bir sürede Ng Mui’den dövüşmeyi öğrendi.

    Bir gün Ng Mui, Wing Tsun’a onun yeni kung-fu sistemini öğrendiğini ve artık köyüne geri dönüp eski problemi ile başedebileceğini kaydetti. Wing Tsun, daha dağdan iner inmez önceden onu isteyen Wong yine rahatsız etmeye başladı. Ama bu sefer Wing Tsun kaçmak yerine onu dövüşe davet etti. Bu meydan okuma herkesi şaşırtmıştı ama Wong kendi gücüne ve Wing Tsun’u kolayca yenebileceğine inancı tamdı. Ayrıca, kolay yoldan bir de kadın elde edebileceğini de hesaplayan Wong, bu meydan okumayı kabul etti. Ancak Wong, Wing Tsun tarafından yenildi ve bir daha onu rahatsız etmeye cesaret edemedi.

    Wing Tsun bu dövüşten sonra dövüş sanatı çalışmaya devam etti. Diğer taraftan, Tai Leung Dağı’nda hayatını çok monoton bulan Ng Mui, Wing Tsun’a bu sistemi devam ettirmesini ve değersiz kişilerin öğrenmemesi için uygun halefler bulmasını tembihleyerek diğer yerleri gezmek ve dünyayı daha yakından tanımak için oradan ayrıldı.
    LEUNG BOK CHOU VE LEUNG LAN KWAI
    Wing Tsun daha evvel sözü verildiği Leung Bok Chou ile evlendi ve Ng Mui’den öğrendiği sanatı kocasına da öğretti. Kocasının da bir dövüşçü olduğu ve boş vakitlerinde onun da pratik yaptığı söylenir. Evliliklerinden sonra Wing Tsun kocasına yeni sistemin teorilerini anlatıyor fakat kocası da dövüş sanatlarını bildiği için karısının anlattıklarını pek önemsemiyordu. Onun için, Wing Tsun, kolayca alt edilebilecek zayıf bir kadından başka bir şey değildi. Fakat zaman içinde, Wing Tsun kocası ile çalışma fırsatları bulmuş ve onu defaatle yenmeyi başarmıştı. Bunun üzerine kocası Wing Tsun’un kolayca yenilebilecek bir kadın değil, dövüş sanatında çok yetenekli bir hanımefendi olduğunu anladı. Bundan sonra karısının dövüş sanatının hayranı oldu ve bu sanatı öğrenmeye başladı. Ve bu dövüş sanatına, karısının hatırasına Wing Tsun Kung-fu adını verdi.

    Daha sonra, kocası bu sistemi bitkisel ilaçlar hazırlayan Leung Lan Kwai adında bir osteoloji doktoruna öğretti. Bu doktor dövüş sanatı bildiğini hiç kimseye söylemedi. Bu sebeple idi ki; akrabaları ve yakın arkadaşları dahil hiç kimse onun Wing Tsun Kung-fu bildiğini bilmiyordu. Bu sır, bir kişiye saldıran bir grup saldırganı geri püskürtmeye yardım ettiği zaman ortaya çıktı. Fakat bu, onun, hiçbir zaman bildiği bu sistemle gururlanıp, mağrur olmasına neden olmadı. Kendisinden öncekilerin “Wing Tsun Kung-fuyu herkesin bilmesine müsaade etme” prensibini aklından hiç çıkarmadı.
    WONG WAH BO VE LEUNG YEE TEI
    Eğer Leung Lan Kwai becerisini hiç ortaya çıkarmasa idi Wing Tsun Kung-fu’nun tarihini tekrar yazmak gerekebilirdi. Fakat şanslıyız ki; bir değişim olarak sanatını bir operada kahraman rolü oynayan bir aktör olan Wong Wah Bo’ ya öğretti. O dönemde opera sanatçılarına “kızıl geminin (Çinlilere has bir gemi) takipçileri” adı veriliyordu. Wong Wah Bo da Leung Lan Kwai’ye rastladığı ve onun talebesi olduğu zaman bu grubun üyesi idi. Gerçi, Leung Lan Kwai hiçbir zaman bir talebe kabul etme fikrinde değildi ama Wong Wah Bo’nun iyi karakteri ve dürüstlük anlayışı Leung Lan Kwai’yi etkilemeyi başarmıştı ve ona izin verdi. Bu grubun çoğu dövüş sanatlarını biliyordu. Gösterilerinde çok ağır bir makyaj yaptıklarından kim oldukları tanınamıyordu. Bu nedenle Shao Lin’den kaçanlardan bazıları, Mançu hükümetince tanınmamak için bu gruba katılmışlardı. Buna Shao Lin Manastırı’nın Beş Büyüklerinden birisi olan rahip Usta Chi Shin iyi bir örnektir.

    Mançu kuşatması altındaki Shao Lin Manastırı’ndan kaçmayı başaran Chi Shin, bu gemilerde aşçılık yapıyordu. Ve Chi Shin, bir istisna değildi. Onun gibi epey kişi vardı. Kısa zaman içinde, bu gemilerdekilerce fark edilen Chi Shin, ele verilmedi ve hatta birkaç olayda korundu bile. Usta da etrafındakilere dövüş sanatlarını öğretmeye başladı. Bu kişiler arasında geminin yönlendirilmesi için kullanılar uzun sırığı kullanan kişilerden birisi olan Leung Yee Tei de vardı.Usta Chi Shin’in gösterdiği teknikler arasında, Leung Yee Tei’nin en beğendiği teknik “uzun sopa tekniği” idi. Leung Yee Tei’nin şansından Usta Chi Shin “uzun sopa tekniği”nde bir uzmandı ve Leung Yee Tei’ yi bu tekniği öğrenme liyakatında gördü. Wong Wah Bo’ya geri dönersek; Leung Yee Tei’ nin uzun sırığını kullandığı bir opera grubunun Kızıl Gemisi’nde çalışıyordu. Wong Wah Bo, Leung Yee Tei’nin “uzun sopa tekniği”ne hayran kalmıştı. Leung Yee Tei ise Wong’un Wing Tsun Kunf-fu tekniklerine. Böylece her ikisinin de birbirlerinden öğrenecek ve tabii birbirlerine öğretecek şeyleri vardı. Bu şekilde ustalar tekniklerini karşılıklı olarak birbirlerine öğrettiler. Sonuç olarak, Leung Yee Tei aynı zamanda bir Wing Tsun Kung-fu ustası oldu ve Wing Tsun’a silah teknikleri seti olan pala tekniklerine (Bart-Cham-Dao) ilave olarak uzun sopa teknikleri de ekledi. Ustalar birlikte çalışırken, kendi tekniklerini diğerinden öğrendikleri ile geliştirebileceklerini fark ettilir. Mesela uzun sopa tekniğine Wing Tsun kung-fu mantığını uygulayarak bu tekniği daha da geliştirmek mümkündü. Daha sonra da Chi-Sao (yapışık kollar) antremanlarını, sopa tekniğine uygulayarak yeni bir antrenman yolu ortaya çıkardılar ve buna Chi-Kwun (yapışık sopa egsersizi) adı verdiler. Buna ilave olarak uzun sopa tekniklerinin hızlandırılması için sopa tutan ellerin arasındaki mesafeyi azalttılar ve de adımlarda değişiklikler yaptılar.
    FATSHAN’LI LEUNG JAN
    Yaşı ilerleyen Leung Yee Tei, Wing Tsun Sistemi’ni sopa ve çıplak el tekniklerini, Güney Çin’in Kwangtung eyaleti şehirlerinden Fatshan’da ünlü bir doktor olan Leung Jan’a öğretti. İnci Nehri kıyısında birçok yoğun seyahat yolunun kesişim noktasında bulunan Fatshan, hükümet yeklililerinin, zengin tüccarların, işçilerin ve normal halkın birlikte yaşadığı kalabalık bir şehir ve ünlü bir ticaret merkeziydi. Bitkisel ilaç eczanesi olan Leung Jan iyi eğitimli, kibar ve centilmen birisi olarak iyi bir aile içinde yetişti. Fatshan’daki Çubuk (ç.n. Çubuk Sokağı adındaki Çubuk kelimesi Çinlilerin yemek için kullandıkları çubuktur.) Sokağı’nda Jan Sang Eczanesi’ni işletirken, aynı zamanda şehir halkına tedavi hizmeti de veriyordu. Mesleğinde çok iyiydi ve şehir halkının güvenini kazanmış birisiydi. Mesleği aslında gösterişliydi. Boş zamanlarında edebiyat ve dövüş sanatları ile ilgileniyordu. Dövüş sanatlarında, usta seçimi hususunda hassas davranıyordu. Vahşi ve kuvvetli duruş imajı veren geniş adımlar ve uzun köprü ellerden hoşlanmıyordu. Kaba kuvvet gerektiren ve sadece kuvvete endeksli sistemleri kendisine uygun bulmuyordu. Aynı zamandı iyi ve şatafatlı görünen fakat uygulaması hantal sistemleri beğenmiyor, pratik beceriye dayalı, basit görünüm altında akılla uygulanan bir sistem arıyordu. Aradığı sistem ve ustayı yıllarca bekledikten sonra talihi Leung Yee Tei’ye rastlayınca döndü ve ondan Wing Tsun Sistemini öğrendi. Kısa sürede ona “Wing Tsun Kung-fu’nun Kralı” ünvanı verildi. Unvanından dolayı ona birçok meydan okuyan oldu. Birçok kişi onu unvanını korumaya zorladılar fakat hepsi anında nakavt oldular.
    TAHTA ADAM WAH, LEUNG TSUN VE PARA BOZAN WAH
    (Ç.N: Para Bozan denmesinin nedeni; o dönemde bakır ve gümüş olan para biriminin daha alt birimlere bölme işlemi yapan bürolar vardı. Böyle bir ofis işletmesi ve para bozma işi yaptığından dolayı ona bu ad verilmiştir.)
    Leung Jan, Wing Tsun öğretmeyi iş haline getirmedi fakat dövüş sanatlarına ilgisi onu aralarında Leung Tsun ve Leung Bik adlı iki oğlunun da bulunduğu birkaç talebe yetiştirmeye itti. Her akşam eczanesini kapattıktan sonra oğullarına Wing Tsun öğretiyordu. Talebeleri arasında “Tahta Adam Wah” lakaplı birisi de vardı. Bu adı ona çok güçlü ve sert kolları olduğu için vermişlerdi. Öyle ki; tahta mankenle antrenman yaparken mankenin kalın kollarını kırabiliyordu. Her akşam, eczanesini kapattıktan sonra usta Leung Jan talebelerine Wing Tsun öğretiyordu. Eczaneye komşu bir para bozma ofisi vardı. Buranın sahibi olan Chan Wah Shun’a “Para Bozan Wah” deniyordu. Wah, kung-fu öğrenmeyi istiyordu ve ünlü bir ustayı takip etmeye kararlıydı. Uzun süredir davranışları ve kung-fu becerisinin hayranı olduğu Leung Jan’a komşu olması hasebiyle, ondan kendisini talebe olarak kabul etmesini rica etmeyi düşünüyordu. Fakat, Leung Jan’ ın ünlü bir aileden gelen saygın bir centilmen ve aynı zamanda zengin bir işletmeci olmasından dolayı Para Bozan Wah, böyle bir şey rica etmekten utandı. Bununla birlikte kung-fu öğrenme kararlılığı ve Leung Jan’a saygısı ona bir yandan da umut veriyordu. Her gün işlerin bitip sokakların tenhalaşmasıyla Para Bozan Wah, gizlice Leung Jan’ın eczanesinin kapısına gelerek, kapıdaki çatlak ve boşluklardan Leung Jan’ı kung-fu öğretirken izliyordu. Leung Jan onun için bir idol olmuştu bile. Leung Jan’ ın her el ve ayak hareketi dikkatlice çalışıyor ve onda derin etkiler uyarıyordu. Gün be gün kung-fu öğrenme arzusu daha da artıyordu.

    Bir gün ricada bulunmanın zamanıdır diye düşündü. Tüm cesaretini toplayarak Leung Jan ile konuştu. Tahmin ettiği gibi Leung Jan, onun bu ricasını nezaketle reddetti. Bu onu tabii olarak inkisara uğratsa da ümitsizliğe sevk etmedi. İstediğine ulaşmak için yollar düşünmeye başladı. Sadece büyük oğlu Leung Tsun’un olduğu ve Leung Jan’ ın dışarıda olduğu bir zaman Tahta Adam Wah eczaneye bir yabancı getirdi. Bu yabancı uzun zamandır kapıdaki boşluklardan gizlice takip ederek kung-fu öğrenen Para Bozan Wah’dan başkası değildi. Eczanenin arka tarafından bir üstünlük hissi hakim oldu. Ve Leung Tsun, davetsiz misafire gizlice ne kadar kung-fu öğrendiğini test için küçük bir dövüş pratiği yapma teklifinde bulundu. Leung Tsun, rakibi Para Bozan Wah kadar sıkı çalışmamıştı. Yapışık kolların ilk temasında Para Bozan Wah fark etti ki; rakibi beklediği kadar yetenekli ve kuvvetli değildi. Dövüş esnasında Wah bir tokat attı. Atılan bu kuvvetli tokadı yiyen Leung Tsun, babasının en değerli koltuğuna öyle zavallı şekilde düştü ki; koltuğun bir bacağını da kırdı. İlk anda bu hepsini şaşırtırken, ikinci olarak değerli koltuğunu kırdıkları için Leung Jan’ın onlara cezalandırma ihtimaliyle endişelendiler. Bu nedenle hemen koltuktaki hasarı tamir etmeye çalıştılar.
    LEUNG JAN’IN, PARA BOZAN WAH’I TALEBESİ OLARAK KABULÜ
    O akşam eczaneye döndüğünde, her zamanki gibi, Leung Jan, yemeğin ardından sevgili koltuğunda dinlenmeyi denedi. Sürpriz şekilde yana doğru devrilen koltuk neredeyse Leung Jan’ın yere düşmesine sebep oluyordu. Meseleyi sorduğunda, büyük oğlu yabancı birisinin geldiğini ve dövüş denemesini tüm detayları ile anlattı. Bu durumu öğrenen Leung Jan, diğer talebeleri de toplayarak, Para Bozan’ın kung-fuyu nasıl öğrendiğini sordu. Tahta Adam Wah’ın ona bazen kung-fu öğrettiği ve ayrıca Para Bozan’ın onların akşamları yaptıkları antrenmanları gizlice izleyip gördüklerini kendi başına çalıştığını söylediler. Leung Jan, Tahta Adam Wah’a arkadaşını hemen ona göndermesini istedi. O an, Tahta Adam’ın, başkasına ustasından izinsiz kung-fu öğretmenin yanlış olduğunu anladığı andı. Leung Jan’ın onu cezalandıracağını düşünen Tahta Adam, arkadaşına Ustasını görmeye gitmektense memleketine kaçmasını söyledi. Talebesinin yalnız döndüğünü görünce, Leung Jan bunun nedenini sordu ve talebesinin onu yanlış anladığını fark etti. Leung Jan, bu adamın ne kadar Wing Tsun bildiğini ve ne kadar yetenekli olduğunu görmek istediğini söyleyince hemen arkadaşını bulaak ustasına getirdi. Bu genç adamı izledikten sonra, Leung Jan, onu talebesi olarak kabul etti.
    PARA BOZAN WAH VE ON ALTI TALEBESİ
    Wah eğitimli birisi değildi. Bununla birlikte, Wing Tsun’da kısa zaman içerisinde ilerlemesi onun azim ve kararlılığından kaynaklanıyordu. Esnaf olduğu için de dövüşe meraklı kişlerle de iyi bir diyaloğu vardı. Bu ona dövüş sanatlarında iyi bir ilerleme fırsatı tanıyordu. Kısa zaman içinde yayılan ünü, Mançu Hükümeti’nin kulağına kadar ulaştı.

    Bu dönemde Mançular, Çin’i yaklaşık iki yüz yıldan fazla bir zamandır yönetiyorlardı ve Çin içinde asimile olmaya başlamışlardı. Han ve Mançular arasındaki mücadele yavaş yavaş kırılıyor ve daha fazla Hanlı yüksek mevkilere kadar çıkabiliyordu. Diğer taraftan iki asırdan fazla zamandır ülkeyi yöneten Mançuların Ching Hanedanlığı, Çin yaşam tarzına adapte olmaya başlamış ve kendi kültürleri bozuluyordu. Sonuç olarak, yıldan yıla ülkeye olan dış baskılar artıyordu. Ticaretin yabancılarca yönlendirilmesi, toprak kavgaları, savaşlar, ülkeyi her gün daha da zayıf hale düşürüyordu. Bu kötü gidişin önüne geçebilmenin tek yolu ise Sekiz Bayrak Askerleri denen Mançu askerlerini güçlendirmekti. Bu nedenle Para Bozan Wah, Sekiz Bayrak Askerlerinin baş hocası olmak için davet edildi. Saygı duyulan ve hayran olunan bir baş hoca.

    Bununla birlikte, Leung Jan’ın halefi olan Wah, Mançu askerlerinin şef çalıştırıcısı olmayı pek bir onurmuş gibi görmedi. Ustası gibi, kung-fu öğretmeyi bir meslek olarak değil amatörce yapmak istiyordu.

    Okul olarak kullanabileceği sabit bir yeri yoktu. Bu gaye ile bir yer kiraladı. Otuz altı yıllık kung-fu öğrettiği dönem içinde aralarında kendi oğlu Chan Yu Min’in de olduğu on altı talebe yetiştirdi. Oğlunun haşarı birisi olması ve çetelerle dövüşmesi babasını pek hoşnut etmiyordu. Bu nedenle ileri Wing Tsun tekniklerini oğluna öğretmekten sakındı. Fakat gelinine öğretti. Sonuç olarak karısı Chan Yu Min’den daha iyi idi ve babasından öğrenmediği ileri teknikleri daha sonra karısından öğrendi. Bununla birlikte uzun sopa dövüşlerinde çok yetenekli idi. Uzun sopadaki bu üstün yeteneği sayesinde Yedi Eyalet Arası Dövüş Sanatları Turnuvası’ndaki başarısıyla Yedi Eyaletin Uzun Sopa Kralı olarak ün yaptı.
    Talebeleri arasında en dikkat çeken yetenek ikinci talebesi olan ve ustasından bildiği her şeyi öğrenerek, ustasının ölümüne kadar ona iyi bir yardımcılık yapan Ng Chung So idi. Yetmiş yaşını aştıktan sonra bile ömrünün son yıllarında Wah, Wing Tsun Kung-fu öğretmek için zengin bir tüccardan bir tapınak kiraladı. Burada on altıncı ve son talebesi olan, daha on üç yaşında ve Wing Tsun’un halefi olarak, Wing Tsun’u küçük bir şehirden tüm dünyaya açacak talebesini yetiştirdi. Fakat o, bunun farkında değildi ancak ömrünün son anlarında ikinci talebesi olan Ng Chung So’ya, en genç kung-fu kardeşi olan bu çocuğa çok dikkat etmesini tembihliyordu.

    Wah’ın vefatından sonra öğrencileri Çin’deki karışıklıklar ve geçim mücadelesi nedeniyle Wing Tsun’u yayıp genç nesillere artarmakta geri durunca Wing Tsun’un yayılması sekteye uğradı.

    Bu vazife, Yip soyadlı, tapınakta en son talebeliğe kabul edilen öğrencinin omuzlarında kalmış görünüyordu. Wing Tsun’un, rönesans dönemine girmesi Yip’in elli altı yaşına ulaşmasından önce olamadı. Wing Tsun Sistemini geliştirmeye devam etti ve Wing Tsun’u altın çağına ulaştırdı.

    Tabii olarak, Wing Tsun’un rakipsiz Büyük Ustası oldu. Kedisinden önce öğrenenlerden daha büyük olan adı, tüm dövüş sanatları camiasınca biliniyordu. Onun ünü gayreti ve talebelerinin yardımıyla zor kazanılan bir ün idi. O, YİP MAN’dı.
     
  7. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    iyi de chi sao'nun körlükle falan ne ilgisi var?
    zaten var diyen benim gözümde WT cahilidir.
    gerçi WT cahili olmasan ne olur da?
    bakın ben ne yazmışım?
    son olarak; MA; senin benim hakkımda ne düşündüğün çok önemli değil.
    :D
    amma bu yazılanları okuyup WTyi doğru dürüst değerlendiren insanlar benim için ÖNEMLİDİR.
    sen de 50; ben diyeyim 150 kişi var, bu yazılanlar yüzünden WTyi bırakmış olan.
    Sifu veya sihinlerine "neden sparring yapmıyoruz abibiz" diye soran; belki dah fazladır. (ki benim asıl amacım antrenman teknikleriydi, kimsenin para kaybetmesini istemeyiz. bir arkadaşımı arayıp küfür eden şahıs hariç ki onun da org.'u baya bir yamuldu)
    ne diyordum?
    şu yazdıkların o kadar saçma sapan ki!
    Ng Mui'nin yaşadığının delili yok!
    Leung Ting'in Ip Man ile ilişkisi çoook zayıftır.
    Kendisi ile çektirdiğini iddia ettiği fotoğraflar bildiğin photoshop'tır mesela!
    hahahaha
    sen istediğine inan üstadım
    iyi günler
     
  8. scorrado
    Offline

    scorrado Üye

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Yazını bir kaç yerde daha görmüştüm birşeylerin peşindesin belliki. İnsanlar birşeyden hoşlanmaya bilirler ama kimse bunu her forumda konu açarak dile getirmez..Kötü niyetli olduğun apaçık ortada neyse..

    İnsanları bu sanattan soğutmaya çalışman çok yanlış.Bilinçsiz olduğun bir konuda atıp tutmuşsun. Her dal insanın anotomisine göre ortaya çıkmıştır. Kısa boylu süratlı bir futbolcu defansta oynamaz ya kanat oynar ya forvet neyse ama defansta olmaz. Kalecide olamaz.. Buda buna benzer. Ağır hantal ve kemik yapısı sert olmayan insan WT yi hakkıyla yapamaz. WT sürat işidir seri olmaktır. O dalga geçtiğin zincir yumruk gerektiği hıza ulaştığında rakibine vurma şansı vermez. Denemek istersen evde dene anlatıyım sana. Göğüsün yukarsında omuzun iç tarafındaki boş bölgeye bir arkadaşın sürekli parmakla saldırı yapsın( bak parmakla diyorum güç gerektirmediğine dikkat et..) ve bu onu yaparken sende o kolunla yumruk atmaya çalış..Atamadığını görüceksin..

    Mantığını anladın umarım ?

    National Geo ' da dövüş sanatları diye bir program var ordan bulursun o dalga geçilen yılan stilinde kadın gerçek bir yılandan daha hızlı daha isabetli atak yapabiliyor ve deney yapıyorlar. Hareketli bir kafaya parmağıyla saldırı yapıp gözünü kör edecek kadar güç kullanıyor ve saniyede 4.2 metre hızla ..Gerisini sen düşün ? Gözünü kullanmayan bir MT ci Judocu her kimse ne yapabilir ??.. Ama şuda bir gerçekki hantal bir insanın yapacağı iş değil bunlar..Saf gücün var ise ne işin var WT ile ? WT hız gerektirir...Ve şunuda unutma Kinetik enerji = kütle x hızın karesidir.. Hızın önemini..

    Demek istediğim senin veya bir kaç kişinin beceremediği birşeyi kötülemen doğru değil.

    Şuda bir gerçekki 4-5 ay boks eğitiminden sonra meyvesini alırsın ama WT nin meyvesini 4-5 senede alırsın. Ya hep yaparsın yada hiç YAPAMASSIN...

    Yok o şunla kapışmış o bunu döver felan boş şeyler. Sen istediğin kadar boks vs yap boğazına yediğin darbe seni bitirir. Çenene yediğin bilinç kaybına neden olur. Çünkü HER BÖLGENE KAS YAPAMASSIN...Ben hiç boğaz kası görmedim :))

    Bu arada WT ci felan değilim çevremde gördüklerimden biliyorum çok kick boksçu gördüm suratına tekme atıcam diyerek yağmurda yere yapışıp dayak yiyyen. Çok WT ci gördüm antremanda şov yapıp sokakta yumruğun nerden geliceğini hesap edemeyip dayak yiyyen..

    Unutmaki herşey beyinden gelir. Gücü beyinden alırsın. Reflekslerini sınırsız yapabilirsin. Hızı sürekli aynı hareket sonucu kas ön yükleme adı verilen sistem ile geliştirirsin.Buda beyinle meydana gelir. Örnek : Arnold 'la incecik bir futbolcu topa vursunlar kim daha sert vurur bakalım.. :)) Futbolcu topa vura vura oraya güç kullanmayı öğrenir beyni ile ...

    Bu kadar örnek yetiyor olmalı.. Sen kendi görüşlerini paylaşmışsın. Bende bilimsel ve tarafsız olarak yaklaştım.. En azından kanıtlar nitelikte :))
     
    eskicumali bunu beğendi.
  9. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    Merhaba Scorrado,
    ilgin için teşekkür ederim.
    Öncelikle bir hatana işaret edeyim;
    neden benimle ilgili suçlayıcı ifadelerde bulunuyorsun ki?
    mesajının yarısında yapmayı başardığın gibi neden iddialarımla ilgili yazmıyorsun?
    yani sadece mesajlara yazı yaz!
    ama şahsım hakkında yazma, çünkü ben senin şahsın hakkında bir şey demiyorum.
    demek kötü niyetmiş!
    hmm WT hakkında zerre iyi niyetim yok onu bilesin,
    4 yıl yaptığım bir spordur.
    4 yıl MT veya güreş yapan bir adam beni toparlar, o kadar!
    hatta bir çok WT hocasını da!
    yani kaybım büyük, parayı geçtim, giden zamanıma yanarım.
    ha
    bu arada, Türkiye'deki WT organizasyonalrının başları ile telefonda konuşabiliyorum, onlar bile bu yazılanları dinleyip; bir çok yerde haklısın vs. diyorlar.
    katılmasalar bile, en azından dinleyip kendi pozisyonlarını makul bir şekilde bana anlatıyorlar.
    yani WTyi bilmeyen bir adam yok karşında.
    anlattığın şeyler ise sadece çok "klişe".
    boyna vurmaktan bahsetmişsin, hadi git de bir MTcinin, judocunun veya boksörün boynuna vurmayı başar bakalım. bırak onu sen o boksörün alnına dokunsan sana yeter de artar bile.
    yağmurda yere düşen WTci mi?
    hahaha CWTOnun zamanındaki yazısına atıf yapıyorsun burada.
    o yazı tamamen saçmalık, o arkadaşların kendileri bile kaldırdı o yazıyı sitelerinden.
    madem WT bu kadar güzel, neden sparring yapmaya bir KB veya boks salonuna gitmiyorsun?
    madem iddialısın, iddianı ispatla!
    WT yapmıyorum demişsin ama bana pek inandırıcı gelmedi.
    neyse yaw
    bu kadarı yeter.
    zaten bunları sana yazmıyorum, başkaları senin bu yazdıklarının altında yatan büyük safsatayı görse bana yeter.
    sparring olmadan, maç-müsabaka olmadan, güç olmadan "dövüş" ve de "dövüşçü" olmaz.

    f=m.a. yı da çok yanlış anlıyorsunuz. vuruşlardaki gücü elin hızı yaratmaz ki!
    vücuttan gelir o darbenin gücü, tork yani bir nevi!
    bu endenle WT vuruşları zayıftır, arkasında vücut kütlesi yoktur, o belgeselde de anlatıldığı üzere dirseğin kilitlenmesi ile -sözde- güç yaratılmaktadır.
    ama güç-müç yoktur WT vuruşlarında!
    yahut boks vs. kadar yoktur diyelim..
    hatta güç yaratımı ise konumuz, WT bu konuda zavallıdır, WTciler de dövüşme kapasitesi anlamında -çoğu- yetersizdir.
     
    eskicumali bunu beğendi.
  10. onbir
    Offline

    onbir Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2011
    Mesajlar:
    806
    Beğenileri:
    517
    Ödül Puanları:
    0
    derkrieger çok güzel bir noktaya parmak basmışsın yazını dogru buluyorum ki bu yazını anlamak icin kursa gitmek gerekir.ankarada gittim 1 ay.nedenmi 1 ay? cunku kimse sana kavgada gelip şuramdan tut şunu yapcam gibi birşey yapmıcak ya bi tane koycak ya kafa koycak.senin dediklerinin hepsi dogru bu iş türkiyede çok abartılıyor.cunku yureksizler cok fazla ulkemizde.sadece lafta denen terimde burda geliyor kanımca.yazın beni cok aydınlattı acıkcası bu insanlar ticaretten baska birsey yapmıor aynı hareketi 2 hafta boyunca yaptık 2 hafta tam! oysaki 1 günde ögrenebilecegin basit bir bilek hareketi amac ne peki 2 hafta yapmakta? süreyi uzatmak . seninde dedigin gibi parayı kazanmak hemen ögretirse az kazancak cunku.cok haklısın cok dogru bi noktaya parmak basmıssın bence başlıkta eleştirileri değil gerçekleri olmalıydı herkes görmeli bunu.bizim hoca da bahsederdi saniyede 11 yumruk atarım falan filan bunlar bana artık milleti kazıklamak milletle alay etmekten başka birşey gibi gelmiyor.abartıyorlar herşeyi e tabi elit kesimde gözü açık insanlar olmayınca bu iş baya büyüdü.cok dogru yerlere degindigin icin tesekkur ederim sana senin sayende gözü acılcak insanlar olması beni de mutlu ediyor.sana karşı gelenlere hicbir sözüm yok onlar bildigini yapsın ama atgözlüğünü cıkarsınlar bence.kolay gelsin..
     
    eskicumali ve derkrieger bunu beğendi.
  11. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    eyvallah hocam.
    senin şu yazın bile bana yeter!
    yetti de!
    bak mesela boksta MT'de böyle mi?
    herkes her tekniği iyikötü çalışıyor, zamanı gelince.
    tekniklerin satılmasını bir tek WTde görürsün ki sen o kadar takılmamışsın.
    bravo bu arad hocam, 1 ayda işi çözmüşsün!
    Ankara'da sağlam hocalar var tavsiye edebileceğim.
    sen şu an devam ediyor musun?
    bizim sporlara yani!
     
    eskicumali ve onbir bunu beğendi.
  12. scorrado
    Offline

    scorrado Üye

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Gördüğüm üzere beni yanlış anlamışsın..

    Her sanat yapabildiğin sürece kötü değildir. Benim verdiğim örnek NATIONAL GEOGRAPHIC te denenmiş bir deney.Kadın saniyede 4.2 metre hızla vuruyor diyorum. Yani senin en kral boksörün gözüyle bile göremiyeceği birşey. Aç izle arkadaşım bana güvenmiyorsan :) Sen hala gel şuna buna vur yapıyorsun. Ben sporcu değilim ki :) Burda demek istediğim sen ben bu hıza ulaşmak için senelerce yapmamız gerekir bazı sporları.Herkesin wt ye yeteneği olmaya bilir bundan bahsediyorum. MT dediğin sanatı evdede yaparım ben kolon kirişe yumruk atarım tekme atarım ayağım kırıla kırıla taş gibi olur sonra vur babam adam devir. MT cinin abartılan yanı çok dayanıklı ve taş gibi olması. WT ci olupta bunu yapabilirsin !! Sen benim yazdıklarımı iyi okumamışsın gibi geldi bana. Haklı olduğun taraflar vardır ama kime neye göre ? Sen diyorsun WT de bu yön zayıf... Arkadaş belki reflexleri senden 4 kat fazla olan biri o dediklerin konusunda zayıf değil ? Bruce lee ' den örnek veriyim. O adam 60 kg full kas..(WT ci olarak görmüyorum yanlış anlama ) .. Bu adam kadar seri vurman senin benim mümkünmü ???? Senin boksörün elini kaldırana kadar kaç tane yumruk yer kim bilir..

    Tekrar söylüyorum demek istediğim kendine göre spor seçersin. Bruce lee gibi seriyim diyorsan WT gibi tekniksel sanatla uğraşırsın.

    Elim balyoz diyorsan Boksör ol.

    Ayaklarım uzun sağlam diyorsan git MT KB yap.

    Bahsetmek istediğim buydu...
     
    eskicumali bunu beğendi.
  13. onbir
    Offline

    onbir Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2011
    Mesajlar:
    806
    Beğenileri:
    517
    Ödül Puanları:
    0

    cok tesekkur ederim sana inan sayende gözü açık insanlar olacak...geç de olsa bu konuyu gördüm cok dogru bir yer..
    ben bıraktım ugrasmıorm simdi fitness yada basketbol ama yaşayamadan bilemezsin tabi...
    ben en cok senin giden 4 yılına üzülüorm be yahu...keşke daha az olsaydı direkt vakit kaybı ugrasacak daha güzel şeyler var başarılı olabilecegimiz daha iyi sektörler olmalı...

    sana bir sözüm var ama bilegimden tut da bi ceviriyim ne kadar usta bi wing-tsun ögrencisi oldugumu göstereyim ahhahahahhaha :D
     
  14. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    selam scorrado,
    hocam, emin ol yazdıklarında anlaşılmayacak hiç bir şey yok!
    hepsi bildiğimiz şeyler.
    ama bak ben sana direkt cevabımı verdim; istersen dünyanın en hızlı giden yumruğunu çıkar, o yumruğun arkasına sağlam tork koymuyorsan yaptığın sadece bokstaki tabirle direkt atmaktır.
    ha bu da iyidir ama en fazla odur.
    ki bu da JKD vuruşları için geçerlidir, straight lead punch'dan bahsediyorum.
    ama WTnin darbeleri, istediği kadar hızlı olsun, güç yaratamamaktadırç
    dediğin belgeselde şu denir, WTde dirsekten güç yaratılmaktadır..
    ama bunun delili falan yok orada yanlış anlama, bu noktayı kaçırma.
    WTciler ne demişse onun propagandasıdır, o kadar.
    kaldı ki; WTcilerin hızlı da boksörler yavaşmıdır, MTciler yavaş mıdır?
    bu konuda da sana katılamayacağım.
    ama bunlar HEM hızlıdır hem de GÜÇLÜ vururlar.
    benim dediğim bu!
    ha bir adam BL gibiyse gitsin MT yapsın, Wushu Sanda yapsın.
    gayet başarılı bir spor kariyeri olur, emin ol!
    hem WT ne ki?
    sadece bir sokak savunması.
    ben bu self defence saçmalıklarına artık gülüp geçiyorum.
    MÜMKÜNSE federasyonlu spor yapalım arkadaşlar.
    özellikle de gençler.
    bu arada Badr Hari'nin Ruslan Karaev'i indirdiği (kendisi indikten hemen sonra) maçı bir izle.
    aklıma şimdi geldi :)
    bak bakalım darbesi görülüyor mu?
    veya tüy siklet boks maçlarına bir bak.
    adamlar nasıl uçuşuyorlar!
    bunların aslında HIZ anlamında da WTcilerden hiç eksiği yoktur
    HATTA fazlası vardır emin olabilirsin.
    ya da sen beilirsin karar senin.
    AMA ben eminim,
    WTcilerin, hele elit sporcular karşısında, hiçbir şansı yok!

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:37 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:32 ----------

    bilek diyorsan WT değil aikidon't oluyor abi!
    WT versiyonu şudur;

    -bak şimdi bana yavaş bir sol direk at.
    (talebe slow-motion yumruğu atar)
    evet bunu bong sao ile alıyoruz
    (hoca ise slo-mo değildir, tam gazdır hatta),
    sonra pumpumpum
    (hoca tam gaz içeri girer ve zincir yumruk parçalar, tekme falan atar, halbuki konu-mankeni-talebe sabit durmaktadır!)
     
    eskicumali ve onbir bunu beğendi.
  15. scorrado
    Offline

    scorrado Üye

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Hocam bak çok haklısın. Ama boksun veya MT nin dezavantajları var. Şimdi ben 67 kg yım.. Çok iyi muay tai bilsem sende 80 kg ol sende çok iyi bil. Ben sana rakip olamam ki :) .. Ama WT de hiç değilse karşına çıkan bir ayı karşısında şansın var. Şunu unutmamak gerekirki Türkiyeyle sınırlı kalmayalım.Çinde veya başka ülkelerde gerçekten hakkıyla yapan ve bir çok spor dalına karşı gelebilcek insan vardır. Hal böyle olunca WT yi tümüyle suçlamak doğru olmaz. Bu sanatı kötülemek doğru olmaz..

    Seni çok iyi anladım günümüzde bu 2 sporu yapan 2 kişi bulsan MT ci kırar gönderir. Ama unutmaki bunun nedeni MT nin ANTREMANLARIDIR!!...Bu antremanlar adamı taş yapar ; yumuşak WT cide Allaha emanettir.. Gayet iyi anladım seni haklısında . Fakat ;

    Nasıl ki senin gözüne doğru bir cisim gelse göz kapakların otomatik kapanır . Sen göz kapağına komut vermessin ama o kapanır ? arkadaşının karnına aniden hareket yap hemen nefesini tutar ? Bunlar otomatik davranışlar değil mi ? E peki sen çok çalışarak bu WT hareketlerini bunu ani tepkilerin %80 ni kadar refleks yapsan kendine sence iyi değilmidir?

    Hee burda şimdi şu sonuç çıkar. Spor ne olursa olsun iyi olanda kötü olanda SPOR DEĞİL ; SENSİN !

    Yanlış mıyım ? ...

    Bu arada parasal açıdan tuzakların konusunda haklısın ama bunu WT ye mal etmen doğru değil...

    Saygılar..
     
  16. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    scorrado
    sana katılıyorum;
    iyi veya kötü olan aslında bireylerdir. iyi dövüşen WTci olabileceği gibi, kötü dövüşen MTci de çıkabilir.

    ama bunun ihtimali nedir? :)

    ikincisi;
    verdiğin örnekten devam edelim 67 kilo ve de kız olsun. mesela Türkiye 3.sü olmuş olsun MTde. Beni döver abi, 90 kiloyum, beni dövebilir diyeyim daha doğrusu.
    Ben zamanında şampiyonluklar yaşamış bayan bir KBcinin salonunda spor yaptım, KB yaptım, abi o bayan da iyi oturtursa beni devirir, devirmese de gayet bir hırpalar.
    WTcinin yaptığını zaten neden onlar da yapamasınlar ki?
    yaprlar yaparlar.
    ama bu WT tu-kaka demek değil.
    aslında benim için öyle de, belki de senin için dünyanın en keyifli işi!
    o zaman WT yapmalısın hocam.
    hiç bir şey yapmamaktansa WT yapmak iyidir, herhalde!
     
    erlik bunu beğendi.
  17. scorrado
    Offline

    scorrado Üye

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Hocam bak şimdi ;

    O kadın seni sarsabilir ama bu MT yaptığı için midir ? Tabiki hayır. O Muay Thai yapanların çalıştığı antrenman sistemindendir. Sen muay thai yapmıyosun diyelim ama 1 ay kolon köşelerine çalış kaval kemiğin ile kumtorbası hatta piskopatlaşarak tahta ya kolono kirişe yavaştan tekmeler atarak kendini geliştir... O kadının sana karşı şansı 0. Yaralayamaz bile seni.

    Şimdi burda MT mi önemli yoksa senin çalışma prensibinmi ? Şimdi MT dersen sana şöyle söyliyim..

    Dirsekle vurmayı veya tekme atmayı yumruk vs. ben hiç bir sporla uğraşmadanda bilirim. Gücü yerden al bele ver yay gibi fırla ve vur! Bunu yaparken kendini sıkma çünkü gazla frene aynı anda basmış gibi olursun kaslar ne kadar gevşek ise o kadar hızlı ve ağırlık vererek vurursun. (bunları biliyorum çünkü bilimle uğraşıyorum mantık olarak bilirim dövüş sporu yapmama gerek yok.)Ben bunları biliyorum artık bana tek gereken şey sıkı bir antrenman programı !!.. Yanlış mı ?

    MT KB Boks hepsi güce dayalıdır. Futboldan örnek vereyim karşılaştır lütfen...

    Burak Yılmaz... Güçlü hızlı (beyin yok o ayrı) şuan çok iyi bir forvet olarak gösteriliyor..Ama gücü bittiğinde ben onu halı saha maçına bile çağırmam...

    Sergen Yalçın..Teknik ve ağır.....(gençken hızlıydı tabi) şuan bile top oynar. Neden? çünkü işin sanatını biliyor..
    AMAA... RONALDO HEM GUCLU HEM TEKNIK HERSEY VAR !! ISTE BU ADAM HERSEYI YAPAR...


    Anlıyacağın MT bilirsin ama gücün kadar bilirsin ve uygularsın. Ama bir Kungfu sanatını bilir ve ÇOKTA GÜÇLÜYSEN.. Ozaman kusura kalma MT 'en hiç bir işe yaramaz...

    Söylediklerimi kafanızda müzakere yaparsanız demek istediğimi anlar ve eminim hak verirsiniz..

    Dediğim gibi spor değil ; kişidir başarılı olan.

    Saygılar...
     
  18. ercan gürgöze
    Offline

    ercan gürgöze Üye

    Katılım:
    3 Mart 2011
    Mesajlar:
    2.027
    Beğenileri:
    1.332
    Ödül Puanları:
    123
    Anlıyacağın MT bilirsin ama gücün kadar bilirsin ve uygularsın. Ama bir Kungfu sanatını bilir ve ÇOKTA GÜÇLÜYSEN.. Ozaman kusura kalma MT 'en hiç bir işe yaramaz...

    Söylediklerimi kafanızda müzakere yaparsanız demek istediğimi anlar ve eminim hak verirsiniz..
    ---------------------

    mt hakkında neler biliyor sunuz?!...

    güce dayalı falan derken?!... ((
     
  19. derkrieger
    Offline

    derkrieger Üye

    Katılım:
    20 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    282
    Beğenileri:
    123
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sık sık meşgul olurum. yazar-çizerim
    Yer:
    Ankara, Afyon, Viyana ve diğer yerler...
    hocam, evvela yazdığın herşeyi okuduğumu söylemek isterim.
    okuyor ve de üzerinde düşünüyorum.
    Gözüme çarpan şey KB ve MT gibi spor dalları hakkında fazla bir bilgin olmadığıdır.
    Ben MT yapmadım, ama daha önce yapmış olanlarla KB çalışırken -arada- bir kaç tekniğini çalışmışlığım vardır -lowkick, teep (?)- vs.
    ama KB hakkında konuşabilirim, o kadar da güce dayalı bir şey değil KB!
    esneklik, hız, patlama, çeviklik, kondüsyon ve de tekniğin bir birleşimidir. Taktik olarak da üzerine düşünülmesi, kafa patlatılması gereken yerleri vardır; kontralar, maç taktikleri vs...
    demek ki neymiş?
    tüm bunları öğrenirken ilaveten bir de güçleniyorsak, ohh ne ala!
    Bak hocam; İstanbul'u pek bilmem ben! ama hemen yukarıda yazmış Ercan Gürgöze var MT hocası; GaziOsmanPaşa'da Yılmaz Çeken var; Maltepe'de Hayrullah Camadan var. Bu hocalarımızın hepsi de MT konusunda tanınan bilinen insanlar.
    Git, izin izte, antrenmanlarına gir.
    Hakikaten pişman olmazsın.
    Bu sporlar candır yaw!
    :)
     
  20. scorrado
    Offline

    scorrado Üye

    Katılım:
    10 Kasım 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Haklısın hocam ben MT yide severim KB yide.. Geceleri kalkıp Box maçıda izledim. Ama kungfu sanatlarınada saygım var. Çünkü çevremde yapanlar var gerçekten bole biri karşıma çıksa heralde komaya girerim izlenimi veriyorlar yani yazdığın kadar hafife alınmaması gerektiğini düşünüyorum..

    Ve MT hakkında bilgim mahallemde bir arkadaşımın yaptığı ve anlattığı kadar biliyorum..27 yasında ve inanın 1 Allah'ın kulu bu adama haklı yada haksız laf edemiyor. Kavgacıda değil ama kendini belli ediyor. 1 sefer kavgasını izledim adama tek attı. Ya adam tırstı kalkmak istemedi yerden yada gerçekten bayıldı..Antrenmanlarının ağırlığından felan bahsetti hatta gösterdiği zamanlar oldu ama bunu kendide söyledi taktik estetikten çok patlayıcı güç ve saf güç çok önemliymiş. benim dediğim bu .. Ben şimdi ne kadar mt yapsamda benim kilom 67 arkadaşımın 84 ve kemik yapısı kalın..abi ayaklarımız çarpışsa felçim..Benim onu yenmemin 2 türlü yolu var. Teknik ve Şans .. Şimdi burda teknikse mesele beni kungfu paklar.. (tabi 4-5 yıl süreli bir eğitim) 3 ayda veya 1 yılda ben kungfu bılıyorum diyene inanmam..O iri cüssesinede karşı koymak için emin olun dayak yemeyide isterim bol bol..Kungfuyu bilmek kolaydır zor olan uygulamaktır..Uygulamak için tecrübe gerekir. Tecrübe kavgayla oluşur ve ne kadar çok yumruk yersen bidahaki yiyeceğinden korkmassın ve daha sakin ve doğru müdahale yaparsın..(Bence)

    İş yine kişide bitiyor :)))

    Dediğim gibi mt ye veya herhangisine çok saygım var ve gerçekten emek ister..Tersini iddia edenide dinlemem bile. Ama kung fu anlattığın kadar çok ezik bir spor değil be hocam :))
     

Sayfayı Paylaş