Teheccüd Namazı

Konusu 'Vücut Geliştirme & Fitness' forumundadır ve mewthree tarafından 29 Eylül 2011 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 8 üye.
  1. mewthree
    Offline

    mewthree Üye

    Katılım:
    9 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    27
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Arkadaşlar biliyorsunuz teheccüd namazı gece kılınan ve gündüz kılınan namazlardan daha uzun tutulması makbul namazlardır. Benim bu ve genel namaz ile ilgili bir kaç sorum olacaktır.

    Benim asıl amacım boyca büyümek, özellikle bacaklardan.

    Namaz hareketlerini biliyorsunuz. Rükû ve secde de yapılan hareketleri. Namaz ahlakında şu vardır: eğer 5 dakika ayakta durur, kıyam ederseniz 5 dakika da rükuda durursunuz. Secdeler de böyle olur. Bu tür hareketlerin vücuda herhangi bir pozitif etkisi var mıdır?

    Ayrıca teheccüd namazı gece kılındığından bu hareketler gece yapılmış oluyor? Bunun pozitif ya da negatif etkisi var mıdır?
     
  2. Emre94
    Offline

    Emre94 Üye

    Katılım:
    25 Ekim 2010
    Mesajlar:
    369
    Beğenileri:
    115
    Ödül Puanları:
    0
    Namazı spor için kılıcaksan hiç kılma.Namaz Allah için kılınır.Ama sorunada cevap veriyim Bilim adamları namaz hareketlerinin vücuda pozitif bi etkisinin olduğunu solediler.
     
    Oenomaus, ilbilge_11 ve Pappy bunu beğendi.
  3. Pulbiber072
    Offline

    Pulbiber072 Üye

    Katılım:
    30 Ağustos 2011
    Mesajlar:
    569
    Beğenileri:
    501
    Ödül Puanları:
    103
    Allah(c.c.) İbadet Eden İnsanın İbadet Ettiği İçin Vücuduna Zarar Gelmesine İzin Verir Mi Sence? Ve Arkadaşa Katılıyorum Namaz Spor İçin Kılınmaz Allah'a Şükür Etmek İçin Kılınır.
     
    ilbilge_11 ve Pappy bunu beğendi.
  4. BeachBoy
    Offline

    BeachBoy Üye

    Katılım:
    13 Ekim 2005
    Mesajlar:
    1.657
    Beğenileri:
    4.430
    Ödül Puanları:
    123
    Namaz hareketlerinin fiziksel olarak tabikide vucuda pozitif etlileri vardır. Lakin namazın fiziksel etkilerinden ziyade manevi yöndeki pozitif etkileri ele alınmalıdır.

    Bu konu için kısa bir video: https://www.youtube.com/watch?v=VvD5IEE_PEc
     
    Pappy bunu beğendi.
  5. demircan256
    Offline

    demircan256 Üye

    Katılım:
    3 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.919
    Beğenileri:
    2.198
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    güvenlik
    Yer:
    istanbul
    İlk arkadaşlımız doğru demiş aslında..NAMAZ'ı spor için yapıyor isen hiç yapma...

    Ancak ben sürekli düşünürüm...NAMAZ aslında bir spordur...

    şöyleki :

    sabah gece yedikelrini azda olsa hazmeder eğil-kalk olarak

    öğlen-ikindi-akşam-yatsı ..aynı mantıkla....

    yani NAMAZ . bir yerde vücud zinde tutar...şöyle bir etrafınıza bakıverin...pekte şişman insan göremezsiniz..(düzenli NAMAZ kılanlar arasında)


    bunlar benim görüşümdür..yanlışı-doğrusu günahı sevabı bana...




    saygılar...
     
  6. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    Namazı ALLAH c.c. farz kılmış gerisini boşver namazını kıl allah bizim için zararlı olan şeyi farz kılmaz zararlı olanları zaten yasaklamış.Ayrıca abdestinde baya faydası var merak edersen googlede araştırabilirsin. ama bu işler fayda veya zararı var diye yapılmaz bazıları cihat yapıyorlar ölümü göze alarak.

    İslam'da Sporun Yeri ve Önemi

    İslâm dini, müslümanları spora çeşitli sebeplerle teşvik etmiştir. Bu sebepler arasında; müslümanların ibadetlerine ve diğer görevlerine kuvvetli bir istekle sarılmalarını sağlamak, onlara daha güçlü olma yollarını göstermek, beden sağlığını temin etmek, öte yandan müslümanların İslam topraklarının savunmasına topyekûn hazırlıklı bulunmalarını teşvik etmek vb. sebepler sayılabilir. Bundan dolayı müslümanlar, Asr-ı saadetten itibaren Hz. Peygamber (s.a.s)'in tavsiye ettiği sporlardan atıcılık, binicilik, güreş vs. sporlarla meşgul olmuşlardır. İslâm'ın sportif faaliyetlere nasıl baktığı hakkında kısa bilgiler vermek uygun olacaktır:

    Atıcılık: Müslümanların tarih boyunca en çok ilgi duyduğu spor dallarından biridir. Bunun sebebini şu âyet-i kerimede bulmak mümkündür:

    "Onlara (düşmanlara karşı, gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın" (el-Enfal, 8/60). Bu âyette geçen "kuvvet" kelimesini Hz. Peygamber (s.a.s) atıcı olarak tefsir etmiştir (Riyâzü's-Sâlihin Tercümesi, II, 563). Rasûlüllah, atıcılığı, daha çocuk iken öğrenilip ölünceye kadar bırakılmaması gereken bir maharet olarak nitelendirmiş; insanın boş kaldıkça, canı sıkıldıkça, dinlenme ihtiyacı duydukça, vaktini değerlendirmek için sportif faaliyetlerle uğraşmasını uygun görmüştür.

    Peygamberimiz bir gün atış yapmakta olan gruba rastlayınca, ayakkabılarını çıkarıp atış sahası içerisinde yalınayak yürüdüğü ve onlara katıldığı bildirilmektedir (İbrahim Canan, Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye, Ankara 1980, s. 255). Yine o, atıcılık eğitiminin yapılmasını devamlı teşvik etmekle kalmamış, zaman zaman kendisi de atış poligonuna, atıcıları teşvik ve seyretmeye gitmiş, hatta atıcıları seyrederken onlardan bir tarafı tuttuğu da olmuştur (Canan, a.g.e., s. 256). O devrin atıcılık sporları arasında "Dirkele" adında mızraklarla oynanan ve özellikle siyâhiler arasında yaygın olan bir spor dalı da vardı (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev: Salih Tuğ, İstanbul 1980, II, 1142).

    Ashab-ı Kiramda atıcılığa önem vermiş ve her fırsatta ok atışları yapmışlardır. Öyleki, çocuklara bile belli hedefler dikerek atış yaptırdıkları görülmektedir. Bir defasında Hz. Enes, atış yapan çocukların yanlarına gelmiş, atışlarını isabetsiz bularak beğenmemiş, bir çocuğun yayını elinden alarak birkaç ok atmış, hiç biri de hedefinden şaşmamıştı.

    Binicilik: Asr-ı saadette at yarışlarına özgü belli bir hipodrom bulunmamakla birlikte; şehir halkı sık sık tertiplenen at yarışlarına giderlerdi. Rasûlüllah (s.a.s) devrinde iki çeşit at yetiştirildiğini biliyoruz. Bunlardan biri, koşu için; diğeri başka amaçlarla beslenirdi. Bu arada deve, eşek ve hatta insan yarışlarına da rastlanmaktadır. Ticaret kervanlarının gelip konakladıkları alan, bu tür yarışlar için kullanılıyordu. Hz. Peygamber'in de buraya zaman zaman bizzat gelip kazananları tesbit ve bunlara ödül dağıttığı bilinmektedir (Hamidullah, a.g.e., II, 1141-1142).

    Bir gün Rasûlüllah (s.a.s), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer ile binicilikte yarıştılar. Bu yarışta Peygamberimiz onları geçti. Hz. Ebu Bekir ikinci, Hz. Ömer de üçüncü oldu (Ahmet Turan. İslâmiyette Spor ve Önemi, Ankara 1988, s. 13).

    Güreş: Asr-ı saadette güreş sporu da pek yaygındı. Rükâne adında biri bu spor dalında ün yapmıştı. Hz. Peygamber (s.a.s) bu pehlivan ile güreşmişti. Rükâne İslâm'ı kabul etmek için Hz. Muhammed (s.a.s)'in bizzat kendisiyle güreşmesini ve bu güreşte kendisini yenmesini şart koşmuştu, Hz. Peygamber bu teklifi kabul etmiş, yapılan müsabakada, kendisine son derece güvenen Rükâne'yi şaşırtacak derecede güreşmiş ve onu üç kez mağlup etmiştir. Sonuçta Rükâne müslüman olmuştu (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, III, 281).

    Delikanlılık yaşındaki bazı sahabiler askeri seferlere katılabilmeye güçleri yettiğini Hz. Peygamber'e ispatlamak amacıyla onun huzurunda güreşe tutuşurlardı. Çünkü yaşı küçük olanlar şayet kendilerinden büyük olan diğer gençlere üstünlük sağlayabilirlerse, gönüllü sıfatıyla bu savaşlara katılabilme hakkını elde ediyorlardı (Hamidullah, a.g.e., II, 1142).

    Koşu: Diğer sportif faaliyetlerin yanında koşuya da önem verilmiştir. Asr-ı saadette erkeklerin koşu yarışı yaptıkları, sahabilerin Hz. Peygamber'in huzurunda kendi aralarında yarış düzenledikleri ve Hz. Ali'nin de çok hızlı koşan bir yarışçı olduğu bildirilmektedir (Turan, a.g.e., s. 14-15).

    O devrin kadınları genelde hiçbir sporla ilgilenmezlerdi. Ancak Hz. Muhammed (s.a.s)'in Hz. Aişe ile müşterek hayatlarında en az iki defa bizzat koşu şeklinde yarışa tutuştuğu bilinmektedir. Bunların ilkinde Hz. Aişe kazanmış, ancak birkaç sene sonra, herhalde vücut ağırlığından olacak, yine giriştikleri bir yarışta Rasûlüllah kazanmıştı (Hamidullah, a.g.e., II, 1143).

    Yüzme: Hz. Peygamber, yüzmeyi çocukluğunda annesiyle gittiği Medine'de öğrenmişti. Müslümanlara bu sporu tavsiye ederek, bir babanın çocuğuna öğretmesi gerekenler arasında, yazı yazmanın ve atıcılığın yanında, yüzme de zikredilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.s)'ın Mekke ve Medine gibi, yakınında deniz, göl ve akarsu bulunmayan bir çevrede yüzme öğrenmeyi tavsiye etmesi dikkat çekicidir (Canan, a.g.e., s. 258; Turan, a.g.e., s. 18-19).

    [​IMG]'ın anılmadığı her şey, iş ve davranış, önemsiz bir oyun sayıldığı halde, aynı özelliği taşıyan, atın terbiye edilmesi, atıcılık sporu ile uğraşılması ve yüzmenin öğrenilme ve öğretilmesi yararlı oyunlar arasında kabul edilmiştir (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, III, 190).

    Öte yandan Mekkeliler "kürre" denilen bir tür ayak topu oynarlardı ve büyük kalabalıklar halinde oynayanları seyretmeye gelirlerdi. Mekke'nin her semtinde bu oyunu oynamak için sahaların bulunduğu ve Rasûlüllah (s.a.s)'ın bu oyunu yasaklamadığı haber verilmektedir (Hamidullah, a.g.e., II, 890). Yine nakledildiğine göre, Hz. Peygamber bir gün aralarında, hangisinin daha kuvvetli olduğunu bulmak için büyük bir taşı yerden kaldırmaya çalışan bir grup insanın yanından geçmiş ve bu yarışlarında hiçbir kötü taraf bulamamıştı (Hamidullah, a.g.e., II, 1142).

    Günümüzdeki sporların tümü Hz. Peygamber devrinde yoktu. Ancak dinimizin emir ve yasaklarına ters düşmeyen bütün spor çeşitlerinin câiz olduğu açıktır. Bu cevâza boks gibi karşılıklı zarar vermeye yönelik sporları katmak mümkün değildir. Öte yandan dinimiz, seyirci olmaktan çok bizzat spor yapmayı teşvik eder. Herkesin kendi kapasitesine göre yapabileceği bir spor dalı vardır.

    Dinimiz, bazı prensiplerin göz önüne alınması durumunda sportif faaliyetlerle uğraşmanın bir sakıncası olmadığı görüşündedir. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz: Sadece eğlenmek, dinlenmek ve zevk için oynanacak; namazın geçmesi veya gecikmesine sebep olmayacak; hiç bir menfaat beklenmeyecek; oyun sırasında dinimizin yasakladığı şeyler konuşulmayacak; tesettüre riayet edilecek; normal dinlenme ve eğlenme ölçülerini aşarak vakit israfına varan iptilâ halini almayacak ve en önemlisi oyunlar kumara âlet edilmeyecek (Hayreddin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri, İstanbul 1982, II, 354-355).

    Sportif faaliyetlerin kumara âlet edilmesi kesinlikle yasaktır. Günümüzde yaygın olan Spor-Toto, Spor-Loto ve Ganyan gibi müesseselerin, halkı kumara ve haksız kazanca götürmesi ve alıştırması sebebiyle İslâma ters düştüğü açıktır. Bütün sportif faaliyetlerin, bu tür haram yollara âlet edilmeksizin sadece amatör bir ruhla yapılması en doğru olanıdır.
     
    Son düzenleme: 29 Eylül 2011
    sahin_2781, ilbilge_11 ve demircan256 bunu beğendi.
  7. conicon
    Offline

    conicon Üye

    Katılım:
    8 Aralık 2010
    Mesajlar:
    290
    Beğenileri:
    117
    Ödül Puanları:
    53
    Boyca büyümek için namaz mı kılacaksın, Allah akıl fikir versin
     
  8. mewthree
    Offline

    mewthree Üye

    Katılım:
    9 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    27
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Arkadaşlar saçmalamayın :) Tabii ki namazı spor için kılacak değilim. Kaldı ki özellikle teheccüd namazından bahsediyorum spor yapacak olsam gece uykumu bölmem gündüz saatlerinde yapardım değil mi?

    Misal bir rükuda 10 dakika kalmak büyüme hormonu salgılatan ağır egzersiz türlerinden olabilir mi?
    Ya da bacak gelişimini uyarabilir mi?

    Açıklık getirmek için tekrar söylüyorum. Bu genel bir sorudur, namaz kılmakda ki amacım spor değildir. Ortalam bir insandan daha ilgiliyim bu konulara karşı, neyin ne olduğunu biliyorum o yüzden önyargılarınıza kapılıp mesaj atmayın.
     
  9. pilot95
    Offline

    pilot95 Üye

    Katılım:
    29 Haziran 2006
    Mesajlar:
    63
    Beğenileri:
    19
    Ödül Puanları:
    18
    arkadaşım hem diyorsun ki namazı spor için kılmıyorum hem de bacak gelişimini uyarır mı diye soruyorsun sen kıl namazını asıl faydasının yanında ek faydaları da olursa ne mutlu sana... yani diyeceğim namaz kılarken aklını bunlara takma sen, namaz kılarken aklını yaptığın işe ver...
     
  10. Pulbiber072
    Offline

    Pulbiber072 Üye

    Katılım:
    30 Ağustos 2011
    Mesajlar:
    569
    Beğenileri:
    501
    Ödül Puanları:
    103
    Sen Namazı Bu İşe Bulaştırmadan En İyisi Gece 10 da Kalk Rüku Pozisyonunda 10-20dk dur Namazı Alet Etme.Kolay Gele
     

Sayfayı Paylaş