Sevgilinizi Sevme Sebebiniz

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Setenay
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi

Sevgilinizi Neden Seviyorsunuz ?

  • Statüsü, mesleği, kariyeri İçin

    Votes: 0 0,0%
  • Zengin Olduğu İçin

    Votes: 0 0,0%

  • Total voters
    29
Benim için mutluluğa sebep şıklardaki gibi statükocu değerlerle ölçülmez ve böyle ya da benzeri soruları soracak bir sevgilim de olmaz. Mesela sorular:

Beni seviyor musun? (Tam bir egosentirik...)
Beni ne kadar seviyorsun? (Karşılaştırmaya iten soru ama sonunda cevap o olmalı, ...)
Beni neden seviyorsun? (Öyle bir sebep aranıyor ki cevapta garantici sözler olmalı, ...)

Kadınları kandırmak da bu denli kolaydır esasında. Daha çok duyduklarına inanmaya dünden hazırlardır. Özgüven eksikliği yaşayan çoğu bayanın durumu bu şekildedir de dürüst bir ilişki isteyen adamı da baştan itip uzaklaştırır.

Teklifler ya da aldatmacalı sözler... "Kesin bitecek" ya da "hiç bitmeyecek" gibi sözler... Realitenin olasılıklar olup kesinlikler olmadığını biraz tecrübe sahibi herkes pekala da bilir.

Anı dürüstçe mutluca yaşayabiliyorsak geleceği de mutlu yaşamaya başlamışızdır.

Estetik Fenomen
 
Son düzenleme:
"Anı dürüstçe ve mutluca yaşayabiliyorsak geleceği de mutlu yaşamaya başlamışızdır"

Başarılı Bir Cümle ancak çok Gerçekçi değil; çünkü "biz" olduğumuz bir durumdan bahsediyorsak, ki söz konusu bir ilişki ise cevap evettir, "pratik" boyutta bu cümlenin geçerliliğine inanmak güç; siz mutlu ve dürüst yaşasanız bile bir ilişkiyi, karşı taraf bunu ne şekilde gerçekleştiriyor, gerçekleştirebiliyor mu acaba ? Gerçekleştirse bile bunu hangi sebeplerden ötürü gerçekleştirmekte ? Neden bu şekilde davranıyor ki bu yukarıdaki şıklara paralel bir sorudur.

Tüm herşeyi bir kenara bırakıp, tek taraflı kısmından bakıcak olursak dediğine ancak işte o zaman katılırım; eğer karşı taraftan herhangi birşey beklemiyorsan, tüm olumsuzlukları da beyninin bir köşesinde hesaba katarak birşeyler yaşıyorsan, sen kendi tarafından "dürüst" ve "mutlu" bir ilişki yaşıyorsan şayet, o zaman birgün bu ilişki bitse de yıkılmayıp, sızlanmayı bir kenara bırakıp hayata bıraktığın yerden dimdik ayakta kalarak devam edebiliyorsun; dönüp arkana bakmıyorsun. Al sana gelecekteki "mutluluk" !

Elinden Gelenin Hepsini Yaptığına İnanıyorsan Çok Üzülmemelisin
Gitmek isteyeni zincirle tutacak değilsin ya, "zincir"le tutsan bile ne fayda !
Yüreğine zincir vurmak mümkün mü ? Gözlerini Dağlasak belki bir nebze

Böyle bir durumda kesip atmak kangren olmadan ve çirkinleşmeden yapılacak en doğru şey bence. Kırmadan, daha çok kırılmadan ...

Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.

Kendinden Eminsen Sorun Yoktur


Eğer işe senin gibi felsefi boyutundan bakacak olursak, anne baba kardeş vs vs vs sevgisini de sorgulamamak gerek belki de, ne diyorsun Estetik Fenomen ?

Ama hayat öyle değil; İnsan sorar, sorgular ve yaradılış gereği duymak da ister bazı şeyleri, çünkü biz EGO'yuz özünde.
Bunlar hayatta var
Hayatın, Sistemin Birer Parçasıysak bizler de; çok normal

Hayatın "yaşanılabilirlik" penceresinden bakarsak eğer, felsefeden arınıp, işte gerçekler orada devreye girer asıl; cevap verilmesi beklenen sorulara ne denli "dürüst" cevap verildiğidir esas mevzuu; neden bu soruları sorduğumuz değil.

Her sevginin mutlaka özünde bir sebep vardır
 
İnsan olarak cinsel olduğu kadar bir takım duygusal ihtiyaçlarımız da var
Ama ben idealimdeki insanı bulamıyorum ya da kendime güvenmiyorum veya benzeri sebeplerle yalnızlığı tercih etmek de bir başka seçim tabii
Ket vurabilmek ise içgüdüsel duygulara güç isteyen birşey

İnsan nasıl mutlu hissediyorsa öyle yaşamalı

Zira biz düşünebilen varlıklarız, o halde neden koyun olmak . . .
 
Daha önceden de konuştuğumuz konulardı gerek forumda, gerek aramızda ve ondan bu "biz" olma durumu bir lüks gibi görülse de olması gereken olduğunu da biliyoruz. Bu bağlamda düşüncelerimi desteklediğin için de memnun oldum.

Ayrıca en çok sorup sorgulayanlar da sebep-sonuç ilişkisi kuranlar da felsefe yapan filozoflardır.

ID, ego, super ego hazzın enstrumanlarını oluşturur. Ancak sentetik bir şekilde talep edilip dürtme akıl beklenen cevaplarla ilişkinin iletişim düzeyi bayağı bir düşürülürse bu durum düşündürücüdür. Arzu edilmeyendir. Taraflar işi o noktalara getirmeden birbirini tatmin etmeli ve hayat adına olan mutluluğu da hayatın diğer yönlerinde de arayıp arttırmaya çalışmaları akıllıca olur.

Gelişmiş ID'nin de, Ego'nun da, Süper Ego'nun da gelişmişlik sınırları vardır. Bunlar aşılırsa psikotik ya da psikonevrotik durumlar oluşabilir. Bu da gerçekten insanı uzaklaştırabilir.

Fikrimce Kişinin Sadece kendisine ya da sadece birilerine adanıp yaşanmama noktasında da bu denge kurulması ideali olmalıdır.

İlişkilerin genelde nasıl yaşanıyor olduğu başka bir şeydir. Nasıl olması gerektiği başka bir şeydir. Her işin güzeli biraz zordur, bu da ayrı bir realitedir.

"Anı dürüstçe ve mutluca yaşayabiliyorsak geleceği de mutlu yaşamaya başlamışızdır"

Başarılı Bir Cümle ancak çok Gerçekçi değil; çünkü "biz" olduğumuz bir durumdan bahsediyorsak, ki söz konusu bir ilişki ise cevap evettir, "pratik" boyutta bu cümlenin geçerliliğine inanmak güç; siz mutlu ve dürüst yaşasanız bile bir ilişkiyi, karşı taraf bunu ne şekilde gerçekleştiriyor, gerçekleştirebiliyor mu acaba ? Gerçekleştirse bile bunu hangi sebeplerden ötürü gerçekleştirmekte ? Neden bu şekilde davranıyor ki bu yukarıdaki şıklara paralel bir sorudur.

Tüm herşeyi bir kenara bırakıp, tek taraflı kısmından bakıcak olursak dediğine ancak işte o zaman katılırım; eğer karşı taraftan herhangi birşey beklemiyorsan, tüm olumsuzlukları da beyninin bir köşesinde hesaba katarak birşeyler yaşıyorsan, sen kendi tarafından "dürüst" ve "mutlu" bir ilişki yaşıyorsan şayet, o zaman birgün bu ilişki bitse de yıkılmayıp, sızlanmayı bir kenara bırakıp hayata bıraktığın yerden dimdik ayakta kalarak devam edebiliyorsun; dönüp arkana bakmıyorsun. Al sana gelecekteki "mutluluk" !

Elinden Gelenin Hepsini Yaptığına İnanıyorsan Çok Üzülmemelisin
Gitmek isteyeni zincirle tutacak değilsin ya, "zincir"le tutsan bile ne fayda !
Yüreğine zincir vurmak mümkün mü ? Gözlerini Dağlasak belki bir nebze

Böyle bir durumda kesip atmak kangren olmadan ve çirkinleşmeden yapılacak en doğru şey bence. Kırmadan, daha çok kırılmadan ...

Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.

Kendinden Eminsen Sorun Yoktur


Eğer işe senin gibi felsefi boyutundan bakacak olursak, anne baba kardeş vs vs vs sevgisini de sorgulamamak gerek belki de, ne diyorsun Estetik Fenomen ?

Ama hayat öyle değil; İnsan sorar, sorgular ve yaradılış gereği duymak da ister bazı şeyleri, çünkü biz EGO'yuz özünde.
Bunlar hayatta var
Hayatın, Sistemin Birer Parçasıysak bizler de; çok normal

Hayatın "yaşanılabilirlik" penceresinden bakarsak eğer, felsefeden arınıp, işte gerçekler orada devreye girer asıl; cevap verilmesi beklenen sorulara ne denli "dürüst" cevap verildiğidir esas mevzuu; neden bu soruları sorduğumuz değil.

Her sevginin mutlaka özünde bir sebep vardır
 
Son düzenleme:
Ancak sentetik bir şekilde talep edilip dürtme akıl beklenen cevaplarla ilişkinin iletişim düzeyi bayağı bir düşürülürse bu durum düşündürücüdür. Arzu edilmeyendir. Taraflar işi o noktalara getirmeden birbirini tatmin etmeli ve hayat adına olan mutluluğu da hayatın diğer yönlerinde de arayıp arttırmaya çalışmaları akıllıca olur.


Fikrimce Kişinin Sadece kendisine ya da sadece birilerine adanıp yaşanmama noktasında da bu denge kurulması ideali olmalıdır.

İlişkilerin genelde nasıl yaşanıyor olduğu başka bir şeydir. Nasıl olması gerektiği başka bir şeydir. Her işin güzeli biraz zordur, bu da ayrı bir realitedir.

Bu cümlelerine tamemen katılıyorum

Hep ideallerden konuşuyoruz, bilmem farkında mısın . . .
Bunları konuştukça içselleşiyor birçok öğe bende

Evrensel Sevgiye, İlahi Aşk'a inancım daha da katmanlaşarak büyüyor içimde, büyütüyorum
 
:)

İnternetteki yavaş iletişimden olsa gerek anlatıp aktarmam uzun sürse de işin özünde anlaşıldığıma sevindim.

Haklısın, bahsediyoruz. Başka başka olsa da...
İçselleştirme tek kendi içinde olmayıp başkaları içinde de olsun istiyip görebiliyorsak işte o yürüyüş bir koşar adım olmaya başlıyor. Bireysel dünyadan kişisel ve toplumsal yola geçip giden içindeki enerjinin sonunu hesap etmeye yeterli imkanımız olmasa da özdeki güzellik o zaman bir anlam kazanıyor.

Başkalarının da cidden özünü görmek isteyip ilerleyebiliyorsak mutlu olmak çok kolay. Her bir bilgi de, sevgi de aşk için elbet bir aracı...

;)
 
güzel + zengin olursa gerçekten zevkli oluyor :D :D

Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 13:13 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 12:50 ----------

şaka bi yana dursunda ..bu yüzden seviorum Yaprak döken gençligimin satir aralarinda alti kirmiziyla çizilmis ve tirnak içine alinmis suskunlugumun bas harflerisin.
 
Koydum sevinçlerimi önüme...
Baktım hepsi sensin!...
Yazdığım şiirlerin her hecesi...
Üzüldüğüm tüm filmler... :))))
 
kalbimde saplı o bir bıçakken derman olmaz hiçbir merhem....
 
Çok despotuz yalnız :lol:

O halde:

''Evrende Bir Tane Daha Onun Gibisini Bulamayacağıma İnandığım İçin''

bu şıkta onun gibi birisini bulursam ona giderim gibi oldu sanki
Neyse .. :lol:
 
aşktaki en büyük yanılgı karşınızdaki insanı idealinizdeki insan profili zaneetmeniz ve onu oraya koymanızdır.ve zamanla karsınızdaki insanı tanıyıp onunda kusurları olan normal bir insan oldugunu anlayınca bir başka ifade ile kafanızda idealleştirdiğiniz profil kadar kusursuz olmadığını görünce bir hayal kırıklığıyla beraber aşk biter.

karşınızdakini kafanızdaki ideal insan olarak görmenizdeki nedenlerin başında dış görünüş gelir.yani karşınızdaki insan gerek güzelliği gerekse fiziği itibari ile size hitap eden biri ise;onun anlamsız bir hareketinde bile, manasız bir cumlesinde dahi kutsal bir mana bulacaksınızdır.aranızda hemen bir koyu bir sohbet başlayabilir.bir başka ifade ile cinsler arasındaki muhabbet ne yazıkki fiziksel uyumla doğrudan alakalıdır.fakat bunun farkına varmak biraz zor gibi.

sevgi kutsaldır sonsuza kadar devam eder ,aşk ise bir yanılgı bir hata ve bilinçdışı bir gerçekliktir.aşk sizin seçiminiz değildir.

oyumu ''İdealimdeki İnsanın Özelliklerini Taşıdığı İçin'' sseçeneğinden yana kullanıyorum.....
 
aşktaki en büyük yanılgı karşınızdaki insanı idealinizdeki insan profili zaneetmeniz ve onu oraya koymanızdır.ve zamanla karsınızdaki insanı tanıyıp onunda kusurları olan normal bir insan oldugunu anlayınca bir başka ifade ile kafanızda idealleştirdiğiniz profil kadar kusursuz olmadığını görünce bir hayal kırıklığıyla beraber aşk biter.

karşınızdakini kafanızdaki ideal insan olarak görmenizdeki nedenlerin başında dış görünüş gelir.yani karşınızdaki insan gerek güzelliği gerekse fiziği itibari ile size hitap eden biri ise;onun anlamsız bir hareketinde bile, manasız bir cumlesinde dahi kutsal bir mana bulacaksınızdır.aranızda hemen bir koyu bir sohbet başlayabilir.bir başka ifade ile cinsler arasındaki muhabbet ne yazıkki fiziksel uyumla doğrudan alakalıdır.fakat bunun farkına varmak biraz zor gibi.

sevgi kutsaldır sonsuza kadar devam eder ,aşk ise bir yanılgı bir hata ve bilinçdışı bir gerçekliktir.aşk sizin seçiminiz değildir.

oyumu ''İdealimdeki İnsanın Özelliklerini Taşıdığı İçin'' sseçeneğinden yana kullanıyorum.....

Katıldığım noktalar var tabii ancak aşk seçim değildir cümlesi özellikle katılmadığım bir husus. Seçimdir aslında ama kör bir seçimdir. Tutkudur, hızdır, plansızlıktır, ihtirastır; TEHLİKEdir yani, üstelik de gelip geçici bir heves içindir tümü

Geçenlerde "The Notebook" filmini izlediğimde aşk ve sevgi üzerine kafa yormuştum film sonrası seher vakti... sabahın erken saatlerinde düşünmek, hissetmek çok güzeldi... Aşk diye bir şey var mı bilmiyorum ama sevmek, sevgi çok güzel (: Ben olmaktan çıkmak, tapmak sevdiğine, bağlanmak, ona hizmet etmek, onu dört gözle beklemek, sesini duymak, daha çok tanımak, arzulamak, ona sarılmak, öpmek, koklamak, salt onun mutluluğunu istemek . . . Hissettikçe mutlu olmak . . .

Sevgi-yi seviyorum ben (:
 
Son düzenleme:
aşık olduğunuz kişiyi seçme özgürlüğünüz malesef yok.aşık olabileceğiniz kişiyi daha görür görmez size diğer insanlardan farklı gözükecektir.o hiç bişe yapmasa dahi ,hiçbir kelimesini duymasanız bile o sizn için diğer insanlardan daha üstündür
o insan ister iyi olsun ister kotu, ister güzel ister çirkin olsun siz onu sevmeye mecbursunuzdur.vazgeçemessiniz.

bu insan sizin seçiminiz değil,sizin için seçilmiş biridir.

pembe tablonuzu karartmak istemem ama kimse tapılcak kadar mükemmel ve kusursuz değildir.ona böyle bir mana yüklemek haksızlık kendiniz içinde ileride bir hayal kırıklığı meydana getirebilir.

vesselam.........
 
Son düzenleme:
Back
Yukarı