Setenay
Üye
pembe tablonuzu karartmak istemem ama kimse tapılcak kadar mükemmel ve kusursuz değildir.ona böyle bir mana yüklemek haksızlık kendiniz içinde ileride bir hayal kırıklığı meydana getirebilir.
Yukarıda sevgiden bahsettim ,aşktan değil
İlk iki paragrafta bahsettiklerinizin varlığına inanmıyorum
Aşk diye bir şey var mı yok mu bilmiyorum çünkü, emin değilim
Emin olduğum tek bir şey var
O da SEVGİ ve kutsallığı.
Sevgi çerçevesi içinde bakıp son paragrafınızı değerlendiricek olursam, sevdiğime tapmam için onun mükemmel yahut kusursuz olması şartını gütmüyorum; benim başka kriterlerim var. Onu sevgimle yüceltiyorum ben, ne kadar "süper" olduğu ile değil. Hepimiz İNSANız; hepimizin farklı zaafları ve eksikleri var. Sevgi bunları tolere edebilmek değil midir ?
Hayal kırıklığının, pek yaşadığım birşey olduğunu söyleyemiycem; çünkü kimseye körükörüne bağlanmadım hayatım boyunca ben. Hep olumsuz ihtimalleri de göz önünde tuttum, en mutlu anlarımda bile... Birgün bitebileceğinden tutunda, onun ölebilme ihtimaline kadar . . .
Hayat bu; her an herşey olabilir. İnandığım, varlığından emin olduğum konu SEVGi olduğu için -aşk değil- gözlerim kapalı gitmediğimi söylemeliyim, her ayrılığımda ben terk etsem de terk edilsem de hep güçlü kalabilmeyi, kısa bir süre sonra dosdoğu hayatıma devam edebilmeyi başardım. Sadece ilk platonik alakam yıkmıştı beni, o da cehaletimden kaynaklanıyordu.
Benim bakış açım; birlikte olmaya karar vermiş olduğum kişiyle ne denli güzel ve saygılı birliktelik yaşadığımdır; ne kadar sürdüğü değil. Bitmesini hiç istemem ama bitmesi gerekiyorsa gözümü kırpmadan bitiririm. Zaten bitiriyorsam bu onun seçimi demektir.
Şimdi söyler misiniz Petsy, pembe tablo nerede ?
Unutmayın yazdıklarımın hepsi sevgi bağlamındadır; aşk değil (sizin deyiminizle AŞK )