Saddam Öldü (mü) ? İddialar birbirini kovalıyor...

Konusu 'Konu Dışı' forumundadır ve GyMania tarafından 7 Ocak 2007 başlatılmıştır.

  1. GyMania
    Offline

    GyMania Üye

    Katılım:
    28 Eylül 2006
    Mesajlar:
    253
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    [​IMG]

    RESİMDEKİ BU ADAM DUBLÖR.BAKIN NE KADAR BENZİYOR...

    Bir kaç ayda bir TV`lerde tiyatro gösterileri gibi sunulan zat gerçek Saddam değil! Peki dünya kamuoyunun yargılandığını zannettiği, idama mahkum edildiği ilan edilen adam kim? Gerçek Saddam nerelerde?

    Mahkemede gösteri yapan zat Saddam`ın onlarca dublöründen birisi. Dahası, oğulları Uday ve Kusay da hayatta. Öldürüldüğü söylenen cesetler Saddam’ın oğullarına ait değil!

    Saddam Irak`ı teslim ettikten sonra, ABD`nin sunduğu imkanlarla bir adada, huzur ve refah yaşıyor….

    Nasıl olur? ABD en azılı düşmanının bir tatil beldesinde, rahat yaşamasına nasıl müsaade eder? diyorsanız; düzeltilmesi gereken pek çok yanlış bilgiye sahipsiniz demektir.

    Öncelikle Saddam ABD`nin düşmanı filan değildi(r). Bütün Arap diktatörleri gibi Saddam da ABD`nin kuklasıdır. Batı düşmanlığı katılmış gerilim politikaları diktatörlerimizin işine gelmektedir. Zira Batı ve İsrail aleyhtarlığının olduğu bir ortamda kimse iktidarlarını sorgulamamaktadır. Arap ülkelerine çöreklenmiş bu “güdümlü zevat” koltuklarının Batı’nın elinde olduğunu iyi bilmektedirler. Son zamanlarda Ortadoğu`da “değişim”den bahsedilmesi Arap liderlerini endişelendiriyorsa da; ABD koltuk tehdidi ile başka şeyler hedefliyor olabilir.

    Birinci Körfez Savaşından önce ABD Saddam`ı Kuveyt`e girmeye cesaretlendirmiş, girince de bütün dünyanın gözü önünde bir güzel dövmüştür. Böylece Saddam terbiye edilmiş, Araplardan savaş giderleri için sıcak para tahsil edilmiş, miadı dolan mühimmat yenilenmiş, dünyaya güç gösterisi yapılmış, diğer bölge diktatörlerine ders verilmiş ve devreye sokacakları Büyük Ortadoğu Projesi için altyapı oluşturulmuştur. O dönemde ABD`ye götürülen ve eğitilen Irak’lı Şii-Kürt pek çok genç şu anda Irak`ta istihdam edilmektedir.

    2. Körfez Savaşı`nda bölgenin en güçlü ordularından birine sahip Irak Ordusu`nun nasıl teslim olduğunu hatırlarsanız bazı sorularınız cevabını bulacaktır. Müdahale öncesi kahramanımız Saddam`ın savurduğu tehditleri düşünün. ABD bu tehditlere rağmen Irak`a kahramanlık! ve cesaretle! girmiş, Saddam gibi gözü pek bir caniyi dize getirmiş olacaktı. Ve beklenen oldu. Saddam tek kurşun atmadı, ABD sıfır zayiatla Irak`ı teslim aldı.

    Birinci Körfez Savaşı`nda ABD`den iyi bir kazık ve dayak yiyen Saddam Amerikaya karşı dayanamayacağını biliyordu. Baskı ve zulüm altında inlettiği halkına da güvenemiyordu. Akıllıca, en risksiz ihtimali seçti. ABD ile anlaştı ve Irak`ı teslim etti. Saddam`ın sözde direnişi ve bir mahzende yakalanması mizansenin parçasıydı. Saddam ve çocukları dünyanın bilmem neresinde asude hayatlarına devam ederken, dünya Saddam’ın yakalanışını ve adaletin kollarına! teslim edilmesini ekranlarda defalarca izleyecekti. Bu alışverişten iki taraf da karlı çıkmıştı. Biri canını kurtarmış, diğeri dünyaya gücünü ispat etmişti.

    Saddam? idam edilirse adalet tam tecelli edecek ve bu perde kapanacaktır. Gerçek Saddam Bağdat sokaklarında bile endişesiz dolaşabilecektir artık.

    Afganistan`da SSCB`ye karşı kullanılan, sonra bir „öcü“ye çevirilerek Amerikanın uygulayacağı politikalara araç haline getirilen LADİN içinde aynı mantığı yürütebilirsiniz. Baba Bush`un ortağı Usame, hizmetlerinin karşılığı olarak kimbilir nerelerde hayatın tadını çıkarıyordur. Arapların ve bazı Müslümanların bu imitasyonları birer kahraman haline getirmelerini ve ABD`ye malzeme olmalarını anlayamıyorum.

    El Cezire denilen TV’nin de; Arapları sahte kahraman-lık-larla uyuşturan, Avenjelik-Yahudi politikalarına hazırlayan, psikolojik harekat amaçlı bir medya kuruluşu olduğunu düşünüyorum.

    Bu senaryolar size fantezik gelebilir. Arkasında batılı medya, stratejistler, uzmanlar olmadığı için inandırıcı da gelmeyebilir.

    Ancak ben; “11 Eylül Kurgusu”ndan, “Irak`ta nükleer silah yalanı”ndan, "El-Kaide mavalı"ndan İngiltere`de “10 uçağın aynı anda düşürüleceği paranoyası”ndan daha rasyonel ve gercekçi olduğunu iddia ediyorum. NETTEN ALINTIDIR.

    Yüz hatları değişik

    ABD'li bir uzman, geçtiğimiz günlerde sorgulanan kişinin gerçek Saddam Hüseyin olmadığını açıkladı. Bir dönem CIA'de görev yapan ABD'li uzman gerekçelerini şöyle açıklıyor.

    ABD'li bir uzman, geçtiğimiz günlerde sorgulanan kişinin gerçek Saddam Hüseyin olmadığını açıkladı. Bir dönem CIA'de görev yapan ABD'li uzman gerekçelerini şöyle açıklıyor: Saddam'ın yüz hatları ve dişleri çok daha farklıydı. Yüz hatlarının ortaya çıkmaması için, sakallı sorgulanıyor. Saddam'ın eşi Sacide'de bu şahsın Saddam olmadığını söyledi.





    ***



    'O Saddam değil, dublör'



    ABD'li uzmana göre, duruşmadaki bir dublör.



    Geçen hafta sorgusuna başlanan Irak devrik lideri Saddam Hüseyin, gerçek mi? Bu soru, bir süredir gündemde sıcaklığını koruyor.



    'DİŞLERİ ÇOK FARKLI'

    Adının açıklanmasını istemeyen ABD'li bir uzman, Aralık ayında yakalanan ve geçtiğimiz günlerde sorgulanan kişinin, Saddam Hüseyin olmadığını açıkladı. Bir dönem CIA'de (Amerika Merkezi Haberalma Teşkilatı) görev yapan ABD'li uzman, 'Saddam'ın yüz hatları ve dişleri çok daha farklıydı. Dikkatli bakılırsa, sorgulanan kişinin Saddam olmadığı anlaşılır. Yüz hatlarının ortaya çıkmaması için, sakallı sorgulanıyor' dedi. Irak eski liderinin eşi Sacide'nin de yakalanan kişiyle görüştürüldüğünü belirten uzman kişi, 'O görüşmede, yakalanan kişinin Saddam olmadığını eşi de anlamıştı' diyor.



    takvim

    RUHİ AYTAÇ

    SADDAM'IN DUBLÖRÜ VE SEKRETERİNDEN ŞOK EDEN ANILAR...

    Saddam'ın dublörlerinden Mihail Ramazan ve sekreteri Halide Abdulkahar birer kitap yazarak, Irak Savaşı'yla sona eren Saddam devrini anlattı ..Yazı başlığındaki resimdeki saddam değil dublörüdür.nekadar benzediğine bir bakın.

    BAĞDAT - Saddam'ın dublörlerinden Mihail Ramazan ve sekreteri Halide Abdulkahar birer kitap yazarak, Irak Savaşı'yla sona eren Saddam devrini anlattı

    Saddam'ın 19 yıl dublörlüğünü yapan Mihail Ramazan ve 1980 yılından bu yana aralıksız 23 yıl sekreterliğini yapan Halide Abdulkahar'ın Arapca kaleme aldığı kitaplar okuyucuya sunuldu. Saddam Hüseyin devrine 19 yıl şahitlik eden dublör Saddam Mihail Ramazan, yaşadıklarını iki ciltlik kitaba dönüştürdü.

    Saddam'la geçen 19 yılın muhasebesini de yapan dublör Saddam, özellikle denetlediği askeri birlikleri ve hastaneleri unutamadığını kaydetti.

    Dublör Saddam, ilk görevinin askeri birliği denetlemek olduğunu belirterek, 'Irak- İran Savaşı yıllarıydı. Saddam Hüseyin, bir askeri birliği denetlemeye gidecekti. Ancak bu kendisi için çok tehlikeliydi. Suikaste uğrama ihtimali vardı. Bu tehlike karşısında görevi bana verdi. Onun askeri üniformasını giydim. Saddam Hüseyin olarak İran'la savaşan askeri birliği denetlemeye ve moral vermeye gittim. Görevi başarıyla tamamladım. Komutanlar dahil herkes beni gerçek Saddam Hüseyin zannetti' diye konuştu.

    Mihail Ramazan, kitabında, askeri birliği denetlerken çekilen bir fotoğrafa da yer verdi.

    Saddam Hüseyin'in onlarca dublörünün bulunduğunu ifade eden Mihail Ramazan, İran savaş sonrasında da bir çok görevde bulunduğunu belirtti.

    Saddam'ın günde 100 tane Küba purosu içtiğini kaydeden Ramazan, Saddam'ın danışmanları tarafından dublörlük konusunda eğitildiğini söyledi.

    Mihail Ramazan, İran-Irak savaşında İran'ın, Saddam diye bir dublörünü öldürdüğünü de açıkladı.

    Saddamlı yılları anlatan bir başka kitap ise Halide Abdulkahar tarafından kaleme alındı. 1980 yılından, Saddam'ın devrildiği 2003 yılına kadar aralıksız sekreterliğini yapan Halide Abdulkahar, kitabında 23 yıl boyunca yaşadıklarını anlattı.

    Saddam'a yakın olan bu iki kişinin kaleme aldığı kitaplar, bu alanda ilk olma özelliği taşımalarına rağmen beklenen ilgiyi yakalayamadı. Bağdatlılar, raflarda bulunan diğer kitapları incelerken Saddam Hüseyin'in sekreteri ve dublörünün kaleme aldığı kitaplara göz ucuyla bile bakmaya çekindi. Kitabı raflarına koyan kitapçı da kitaplarla birlikte fotoğrafının çekilmesine izin vermedi.
     
  2. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    saddamın amerikanın güdümünde çalışan uzun vadede hedefleri yerine getiren biri olduğunu sağlam teorisyenlerden duymuştum..(aynı apo gibi ama o ayrı mesele)

    o yüzden saddam idam edildiğinde dahi inanmadığımı dile getirmiştim..dünyada ne derin güçler var bilmiyoruz.. o yüzden gördüğüm hiç bir şeye inanmıyor ve merak ta etmiyorum..daha doğrusu derin mevzularla beynimi yormuyorum..çünkü mesele tahmin edilenden ve araştırsakta bizim varacağımız sonuçtan da derin.siz sanıyormusunuz ki kukla saddam kuveyte durduk yere saldırdı da amerika ortadoğuya ayaka bassın diye saldırmadı..

    amerikanın dostu olmayıpta sadece çıkarları olduğunu söyleyen söz kadar gerçek hiçbirşey yok..

    biz kendimizi hala Osmanlı sanıyoruz..onun kudreti yok artık elimizde (buarada amerikadan ilk vergiyi alan ve amerikanın ilk donanmasını kurmasına sebep osmanlı devleti donanmasının gücüdür.)

    yani israil filistini tamamen yok etse yada bosna ve kosovada birtane bile müslüman bırakmasa sırplar yada ermeni tasarısını tüm dünya devletleri kabul etse kim neyapabilir.

    olmayan bir sebepten dolayı ırak işgal edilirken yada uydurma hikayelerle kendi kulelerini uçuran bir devlet afganistana girerken yada aynı devlet japonyaya nükleer yağdırırken müdahele edemeyen ülkeler tepki koyup müdahele edebilecekler mi?
     
  3. GyMania
    Offline

    GyMania Üye

    Katılım:
    28 Eylül 2006
    Mesajlar:
    253
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Dünya'yı ele geçireceğine "ÜLKE YÖNETİCİLERİNİ ELE GEÇİR yeter... Bence uygulanan bu. Dünya ülkelerinin tüm liderleri bence bir ekip veya grup tarafından ele geçirilmiş ve tüm dünya ortak amaca hizmet etmekte. Ne mi bu ortak amaç? Yukarıda bahsettiğim ekip veya grup her ne olmasını istiyorsa o... Bu bir komplo teorisi değil. Çünkü artık savaşlarda yerel yokedişler veya yerel zaiyatlardan çok öyle silahlar geliştirildi ki , büyük bir savaşın sonunda tüm dünya zarar görecektir. O yüzden şu anda savaşlar siyasi ve politik arenadadır.

    Ekonomisi güçlü olana tabiyet vardır. Ekonomisi güçlü olan dünyanında kainatında sahibidir. Amerikalılar Ay!da arsa satmaya başladılar. Ay'ın sahibi olma hakkını onlara kim verdi? Teknolojileri ve ekonomik anlamda ki güçleri.

    Atatürk'ü bir kez daha rahmetle anıyorum. 1930'lu yıllarda o müthiş öngörüsüyle şu sözü söylemiştir.

    "Yakın gelecekte savaşlar topla tüfekle değil, ekonomi ile kazanılacaktır..."
     

Sayfayı Paylaş