süt;mucize mi,kâbus mu?

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve zumruduanka tarafından 10 Ağustos 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 6 üye.
  1. zumruduanka
    Offline

    zumruduanka Üye

    Katılım:
    20 Haziran 2010
    Mesajlar:
    167
    Beğenileri:
    41
    Ödül Puanları:
    38
    Meslek:
    pazarlama
    Yer:
    istanbul
    arkadaşlar internette bulduğum bir yazıyı paylaşmak istedim.Çokça süt tüketen biri olarak,bu yazıyı okuduktan sonra endişelenmeye başladım.Aslı astarı nedir,bilenler cevaplarsa sevinirim.

    ''
    merhaba, bir süredir tercüme etsem mi etmesem mi diye düsündügüm süt
    ve süt ürünleri ile ilgili yaziyi sonunda çevirmeye ve sizlerle
    paylasmaya karar verdim.

    bu yazida anlatilanlar bize dogdugumuz günden itibaren ögretilen pek
    çok seye ters.

    ben internet'ten ve çesitli kitaplardan oldukça arastirdim, asagida
    yazanlari içime sindirdim ve hayatimda uygulamaya koydum.
    sevgiler,

    hakan

    süt ve süt ürünleri

    simdi bati diyetinde en çok tartismaya konu olmus ve yanlis
    anlasilmis kisma geldik.

    dogulular ve afrikalilar geleneksel olarak, müshil amaçli kullanimi
    hariç sütten uzak durmuslardir. ama bati dünyasinda insanlara
    hayatlari boyunca her gün süt içmeleri söylenir.

    dogaya baktigimizda, yavrularin diger yiyeceklerle sütten kesildigi
    zamana kadar yalnizca sütle beslendigini görürüz. sütün sindirimini
    saglayan laktaz enziminin, ergenlige geçisle birlikte insan
    sisteminden kendiliginden yok olmasi; yetiskin insanlarin süte besin
    olarak kaplanlardan ya da sempanzelerden daha fazla ihtiyaci
    olmadigini gösteriyor.

    süt, çig olarak tüketildiginde tam protein besin olmasina ragmen yag
    da içerdigi için kendinden baska bir besinle zor karisir. buna
    ragmen günümüzde yetiskinler diger yiyecekleri devamli soguk
    sütle "yikarlar". süt mideye girdiginde hemen kesilir ve mevcut
    baska bir yiyecek varsa kesilmis süt tanecikleri diger yiyecek
    taneciklerinin etrafinda pihtilasir, onlari mide özsularindan
    yalitirak sindirimi geciktirir, çürüme baslangicina ortam saglar. bu
    yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural sudur:

    "ya tek basina iç, ya da içme."

    bugün süt, içindeki dogal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri
    degistiren pastörizasyonun her yerde uygulanmasi yüzünden, daha da
    sindirilemez hâle gelmistir.

    çig süt, sütün sindirimini saglayan laktaz ve lipaz aktif
    enzimlerine sahiptir.
    canliligini yitirmis laktazi ve diger aktif enzimleri içeren
    pastörize süt, yetiskin mideler tarafindan gerektigi gibi
    sindirilemez.

    siseyle beslenen bebeklerin yasadigi karin agrisi, pisik, solunum
    rahatsizliklari, gaz ve diger rahatsizliklarin da gösterdigi gibi
    çocuklar bile bu konuda sikinti çeker. enzimlerin eksikliginin ve
    hayâtî proteinlerin degismesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral
    elementleri erittigi de kusku götürmez.

    1930'larda dr. francis m. pottenger, pastörize ve çig sütle
    beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine iliskin 10 yillik bir
    çalisma yürüttü. bir grup yalnizca çig süt alirken, diger grup ayni
    kaynaktan alinan pastörize sütle beslendi.

    çig süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayati boyunca saglikli,
    aktif ve canli kaldi ama pastörize sütle beslenen grup kisa süre
    sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla iliskilendirilen kalp
    krizi, böbrek yetmezligi, tiroid bozuklugu, solunum rahatsizliklari,
    dis kaybi, kemik zayifligi, karaciger iltihabi gibi kronik
    yozlastirici rahatsizliklara karsi savunmasiz hâle geldi.

    ama dr. pottenger'in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü
    nesillere olanlardi.

    pastörize sütle beslenen grubun yavrularinin hepsi pastörize sütten
    kalsiyum emiliminin olmadigini gösteren zayif ve küçük disler,
    kalsiyum eksikliginin açik ifadesi olan güçsüz kemiklerle dogdular.

    çig sütle beslenen grubun yavrulari ebeveynleri gibi saglikli kaldi.

    pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kusak yavrularinin birçogu
    ölü dogarken, kurtulanlar ise kisirdilar ve üreyemiyorlardi. çig
    sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen
    grupta dördüncü nesil olmadigi için deney bitmek durumunda kaldi.

    eger bunlar pastörize sütün zararli etkilerinin yeterli kaniti
    degilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindigi, kendi
    annelerinden alinan pastörize sütle beslenen buzagilarin genellikle
    6 hafta* içinde öldügü gerçegini dikkate alin.

    çig sütün lehinde, pastörize sütün aleyinde bulunan bu gibi bilimsel
    kanitlara ve yirminci yüzyilin baslarina kadar insan türünün çig
    sütle beslendigi gerçegine ragmen bugün amerika'da birkaç eyalet
    hariç çig süt satmak yasal degildir.

    dogal niteliklerinden uzaklastirilmis süt, insan ömrünü uzatmada
    hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü
    uzattigindan süt endüstrisi için daha kârlidir. dahasi,
    pastörizasyon hepsini olmasa da bazi tehlikeli mikroplari öldürerek
    sihhî olmayan mandiralardaki hasta ineklerden alinan sütü göreceli
    olarak "zararsiz" hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin
    mâliyetlerini azaltir.

    dr. pottenger'in pastörize sütle beslenmis kedilerinin kisirlasmasi
    ve gücünü yitirmesi için yalnizca üç kusak geçmesi yeterli olmustur.

    amerikalilarin ve avrupalilarin neredeyse ayni sayidaki kusagi
    pastörize sütle beslenmistir. bugün, kisirlik amerikan çiftleri için
    basta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikligi de öyle
    yayilmistir ki, amerikali çocuklarin yüzde doksani kronik dis
    çürümesi sorunuyla karsi karsiyadir.

    isin daha kötüsü, simdilerde kaymaginin ayrilmasini önlemek için
    süt "homojenize" ediliyor. bu, yag moleküllerinin sütün geri
    kalanindan ayrilmayacagi noktaya kadar mayalanmasini ve ögütülmesini
    gerektiriyor.
    ama ayni zamanda bu durum, süt yaginin küçük parçaciklarinin ince
    bagirsagin duvarindan kolayca geçmesine izin vererek, dogal
    niteligini kaybetmis yag ve kolestrolün vücut tarafindan emilme
    miktarini büyük oranda arttiriyor.

    aslinda homojenize sütten, saf kremadan aldiginizdan daha fazla süt
    yagi alirsiniz!

    kemik erimesi rahatsizligi olan kadinlarin pastörize süt ürünleri
    ile ilgili gerçekleri dikkate almalari gerekir. dogal
    niteliklerinden uzaklastirilmis bu süt, bu durumu önlemek için
    yeterince kalsiyum saglamaz.

    büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen amerikali kadinlar,
    dünyanin en yüksek sayidaki kemik erimesi vakalarindan
    muzdariptirler.

    örnegin, çig lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yogurt,
    çiftlik peyniri veya dogal niteligi bozulmus diger süt ürünlerinden
    daha fazla kalsiyum saglar.

    kuzey dakota'nin grand folks sehrindeki insan arastirma merkezi'nde
    yapilan yeni çalismalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun
    besinlerden emilmesinde ve kemik yapiminda kullanilmasinda temel bir
    role sahiptir.

    daha da dikkate deger bir nokta sudur: yeterli miktarda boron
    verildiginde kadinlarin kanindaki östrojen seviyesi, bati'da kemik
    erimesine karsi genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme
    terapisine duyulan ihtiyaci ortadan kaldirarak, iki katindan daha
    fazla artti. boronu nereden bulabiliriz?

    özellikle elma, armut, üzüm, findik, lahana ve diger lifli sebzeler
    gibi kasiyumu da buldugumuz taze meyve ve sebzelerden. doga zaten
    ihtiyacimiz olan hayâtî besin kaynaklarinin tümünü birbirini
    tamamlayan sekilde bolca saglamistir ama insan onlari öldürene kadar
    pisirmekte ve islemekte israr eder ve sonra diyetinin neden "ise
    yaramadigini" düsünür durur.

    yetiskinler harika bir besin olan çig sütü temin edemedikleri
    sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden
    geçirmelidirler.

    çocuklari "güçlü ve saglikli" büyüsünler diye pastörize sütle tika
    basa doldurmak düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, onlar
    içindeki besinleri ayristiramazlar.

    aslinda, dogal niteligini yitirmis süt ürünleri, bagirsaklari tabaka
    tabaka balçik gibi çamurla tikayarak organik besinlerin emilimine
    engel oldugundan; erkekler, kadinlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm
    pastörize süt ürünlerini çikarmalidirlar.

    inek sütü buzagilar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar
    anne sütüyle beslenmelidir. doga her iki tip sütü ve sindirim
    sistemini buna göre tasarlamistir.

    anne inegin pastörize sütü ile beslenen buzagilarin genellikle 6
    hafta içinde öldügü bilimsel olarak belgelenmistir ki, bu da
    pastörize inek sütünün buzagi için oldugu gibi, insan için de
    sagliga yararli ve hayat veren bir besin olmadigini gösterir. buna
    ragmen, yetiskin insanlar dogal niteliklerinden uzaklastirilmis bu
    salgiyi hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler.

    inek sütü, insan sütünün 4 kati protein ve sadece yarisi kadar
    karbonhidrat içerir. pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan
    yogun proteinin sindirilmesini saglayan dogal enzimi yok eder.
    böylece; bu fazla süt proteini, bagirsaklari çamurla tikayarak,
    insanin sindirim yolunda çürür.

    bu çamurun bir kismi kana sizar. süt ürünlerinin günlük
    tüketimleriyle bu kokusmus çamur biriktikçe, vücut çamurun bir
    kismini deriden (sivilce, leke ile) ve cigerlerden (nezle ile)
    disari atarken kalani içeride iltihaplanir, enfeksiyonlara sebep
    olan mukoz olusturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum
    tortulariyla sertlestirir.

    kronik astim, alerji, kulak enfeksiyonlari ve sivilcenin birçok
    çesidi süt ürünlerini diyetten çikarmakla kolayca iyilestirilebilir.

    inek sütü ürünleri özellikle kadinlar için zararlidir. süt
    kadinlarin vücudundan disari akmalidir, içeri degil.

    pastörize inek sütünün kadinlari güçten düsüren etkileri, süt
    üretimini arttirmak için ineklere enjekte edilen sentetik
    hormonlarla daha da siddetlenir. bu kimyasallar titizlikle
    dengelenmis disi endokrin sistemine çok zarar verir. besin ve
    iyilesme (food and healing) adli kitabinda besin terapisti anne
    marie colbin süt ürünlerinin kadinlar için yarattigi felaketi söyle
    açiklar:

    "süt, peynir, yogurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle;
    yumurtalik tümörünü ve kistlerini, vajinal akintilari ve
    enfeksiyonlari da kapsayan disi üreme sistemindeki çesitli
    hastaliklar kuvvetle baglantilidir. bu baglantinin, süt ürünlerinin
    tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldigini veya yok
    oldugunu bildiren tanidigim sayisiz kadin tarafindan defalarca
    dogrulandigini görüyorum. lifli tümörlerin geçtigini veya
    dagildigini, rahim kanserinin durdugunu, adet düzensizliklerinin
    düzeldigini duyuyorum.

    kisirlik bile bu yaklasimla birkaç örnekte ortadan kalkmis
    görünüyor."

    birçok kadin ve erkek, doktorlari iyi bir kalsiyum kaynagi oldugunu
    söyledigi için süt ürünleri tüketiyor. bu bâtil bir tavsiyedir.

    dogrudur, 100 graminda 33 gram kalsiyum bulunan insan sütü ile
    karsilastirildiginda, inek sütü her 100 graminda 118 mg kalsiyum
    içerir.

    ama ayrica, inek sütü 100 graminda insan sütünde 18 mg bulunan
    fosfordan 97 mg içerir. fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile
    birlesir ve aslinda kalsiyumun emilimini önler.

    new york devlet üniversitesi tip merkezinin pediatri bölüm baskani
    dr.

    frank oski söyle diyor: "yalnizca kalsiyum-fosfor orani 2-1 olan
    besinler temel kalsiyum kaynagi olarak kullanilmalidir. insan
    sütünün orani 2.35'e 1, inek sütününki yalnizca 1.27'ye 1. inek sütü
    ayrica 100 graminda 16 mg sodyum içeren insan sütü ile
    karsilastirildiginda 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri
    muhtemelen modern bati dünyasi diyetinin en yaygin asiri sodyum
    kaynaklarindan biridir."

    bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sagliga yararli
    olan diger besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu degildir. 100
    graminda 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü diger besinlerin 100
    grami ile karsilastirin:

    badem (254 mg), brokoli (130 mg), kivircik lahana (187 mg), susam
    tohumu (1,160 mg), bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg) ve
    sardalya baligi (400 mg).

    kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum
    eksikliginden degil, özelikle seker gibi kemiklerden ve dislerden
    kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandigini görürüz.

    seker, et, rafine nisasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit
    ortami yaratir ve asidik kanin kemiklerden kalsiyumu çözdügü bilinir.
    osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarida belirtilen süt ürünü
    haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken ayni zamanda
    kemiklerden kalsiyum çalan asit arttiricilari diyetten çikarmaktir.
    3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve
    tutmasina yardim ettigi görülür.

    geleneksel çin tibbi açisindan bakarsak, süt bir çesit "cinsel
    öz"dür.

    insan türünün baska bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadinlar
    için sadece hastaliga yol açar, çünkü içerdigi hormonlar insanin
    endokrin sisteminin hassas dengesini bozar.

    eger süt ürünleri içmekte israrliysaniz, en iyi tercihiniz insan
    sütünün besinsel karisimina ve dengesine yaklasan keçi sütü
    olmalidir.

    inek sütünden yapilmis yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir
    yag olan taze tereyagi, laktobakteri tarafindan sizin için önceden
    sindirilmis taze mayalanmis yogurttur. ama bunlar bile mâkul
    ölçülerde ve mümkünse çig, pastörize olmayan sütten yapilmis
    olmalidir.

    kaynak:

    www.hps-online.com --> food & dieting --> the science of food
    combining
    -->
    milk and dairy www.hps-online.com --> food & dieting --> food
    profiles
    -->
    dairy''
     
    abbastatarcik bunu beğendi.
  2. byka
    Offline

    byka Üye

    Katılım:
    28 Ekim 2009
    Mesajlar:
    9
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    oncelikle paylasim icin tesekkurler dostum

    makalenin bi kismini okudum ve kalan kismini hic bakmadan sayfayi direk asagi indirdim.bole seyleri cok duydum ve cokta gereksiz buluyorum.kucuklugumden beri duzenli sut icerim sabah ogle aksam farketmeden canim istedikce yani hicte zararini gormedim.cokta faydasini gordum.ben ring dovuscuyum ve suan bende bulunan kemik yapisi salondaki bi allahin kulunda yok ve tekme attigim nedense inliyor.bunlarin hepsi bos isler kardes sen yemegini ye sutunude ic aldirma bole seylere.ha sunuda solim suttende cok sey bekleme.sut ictim boyum uzadi gibisinden seyler.sut senin kemiklerini guclendirir ve saglikli olmani saglar.benim goruslerim bole sizinkiler nedir bilmem artikin:D

    herkese iyi forumlar
     
  3. body-ci
    Offline

    body-ci Üye

    Katılım:
    25 Haziran 2008
    Mesajlar:
    256
    Beğenileri:
    75
    Ödül Puanları:
    0
    süt küçük çocuların gelişimi için faydalı,erişkin insanlar için pek bi faydası yok açıkçası...

    kaldıki,marketten vs. aldığımız sütler zaten doğal değil...süttozlu süt içiyoruz,kalsiyum aldık diye kendimizi kandırıyoruz...yeşil yapraklı sebzelerde kalsiyum bolca bulunur,süt yerine bunlar tüketilebilir...keçiboynuzu pekmezinde de kalsiyum bulunur...

    süt sanıldığı kadar faydalı birşey değil...mesela ben süt içmem...boyum da uzun,kemiklerimde kalın ve sağlam vs.vs.

    bu benim kendi görüşüm sizleri bilemem...
     
  4. OkuyomBenYaa
    Offline

    OkuyomBenYaa Üye

    Katılım:
    5 Haziran 2010
    Mesajlar:
    355
    Beğenileri:
    184
    Ödül Puanları:
    0
    Yakında süt zehirli diyecekler ona bile inanacaksınız
     
  5. wolfmen
    Offline

    wolfmen Üye

    Katılım:
    17 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    185
    Beğenileri:
    71
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    ögrenci
    Yer:
    MERSİN
    makale cok uzun oldugundan hic okumadım :) ama süt faydalı rahat rahat icin yarasın :)
     
  6. zumruduanka
    Offline

    zumruduanka Üye

    Katılım:
    20 Haziran 2010
    Mesajlar:
    167
    Beğenileri:
    41
    Ödül Puanları:
    38
    Meslek:
    pazarlama
    Yer:
    istanbul
    arkadaşlar konu süt değil,uht süt.Sütün çok faydalı olduğunda hemfikiriz zaten :)
     
  7. oklahoma
    Offline

    oklahoma Yeni Üye

    Katılım:
    14 Ağustos 2010
    Mesajlar:
    1.005
    Beğenileri:
    322
    Ödül Puanları:
    0
    arkadaslar süt içmek vücut geliştiren birinin vazgecilmezlerinden biridir ve bencede bi zararı olmaması lazım. abartmamak kaydıyla. cok fazla alımının kemik erimesi gibi bir probleme yol acabilecegini soyluyorlar. ne iştir kikemik erimesi olan birinede her nedense doktor sut onerir. bunu da anlamıs deilim .
     
  8. -hitman-
    Offline

    -hitman- Üye

    Katılım:
    29 Temmuz 2009
    Mesajlar:
    429
    Beğenileri:
    320
    Ödül Puanları:
    73
    Yer:
    İzmir
    Öyle diyorsunuzda şimdi pastorize sütler de hijyen ortamlardanmı elimize geliyor? Bunuda düşünmek gerek.
     
  9. zumruduanka
    Offline

    zumruduanka Üye

    Katılım:
    20 Haziran 2010
    Mesajlar:
    167
    Beğenileri:
    41
    Ödül Puanları:
    38
    Meslek:
    pazarlama
    Yer:
    istanbul
    hijyen sorunu,daha çok açık sütler için geçerli.Uht ve psatorize sütler her ne kadar son derece hijyenik ortamlarda paketlenip geliyorsa da,bu geçitdikleri pastorizasyon işlemleri neticesinde içlerindeki protein gerçekten sindirilemez hale geliyorsa,boşun içmiş oluyoruz.Umarım öyle değildir,zira günlük süt almak istesem de,light günlük süt diye bişey olmadığı için umarım söylenenler doğru değildir diyip uht süt içmeye devam edeceğim :)
     
  10. murad1
    Offline

    murad1 Üye

    Katılım:
    1 Mart 2010
    Mesajlar:
    206
    Beğenileri:
    16
    Ödül Puanları:
    0
    Şöyle bir şey var markette satılan sütlerin çoğu yararlı maddesi ayrıştırılıyor. Nereden biliyorum ? Gidin bir mandıradan saf 1 bardak süt için içemezsiniz. Çok sert gelir. Ama pastörize 1 litre iç bir şey olmaz. Mutlaka bu dediğimi deneyin ama saf ineğin memesinden çıkmış işlem görmemiş olacak.

    Ananem bana memlekete gidince her gün ikram eder. Bir bardağını zor içiyorum.
     
    body-ci bunu beğendi.
  11. body-ci
    Offline

    body-ci Üye

    Katılım:
    25 Haziran 2008
    Mesajlar:
    256
    Beğenileri:
    75
    Ödül Puanları:
    0

    doğru demişsin bende köyde inek sütü içerdim eskiden ve hafiften pis bi kokusu olurdu...ama süt de tam süttü hani... market sütüyle arasında dağlar kadar fark var %100 katkısız....
    ben köyde süt içtiğimde kendime sorardım, bu içtiğim süt ise eğer benim şehirde marketten içtiğim süt ne oluyor peki diye...
     

Sayfayı Paylaş