PROTEİN ve KALIPLAŞMA

Konusu 'Kadınlara Özel - Beslenme & Diyet' forumundadır ve ARWENPOWER tarafından 10 Temmuz 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen kişi sayısı 1 user .
  1. ARWENPOWER
    Offline

    ARWENPOWER Üye

    Katılım:
    18 Mayıs 2006
    Mesajlar:
    138
    Beğenileri:
    21
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Fitness ve Aerobic antrenör
    Yer:
    avrupa
    Proteinler Nasıl Kalıplanıyor?

    Proteinler kasların yapı taşlarıdır. Sporcuların yaptığı ağır idmanlarda kemik dokusu ve kaslar ağırlıklı çalışır. Kas yapısı zayıf olan sporcular idmanlardan tam verim de alamazlar. Bu konuda Proteinleri ve onun kalıplaşmasını inceliyoruz.

    * Proteinlerde bir saniyeden daha kısa bir süre zarfında, milyarlarca farklı katlanma ihtimali içinden ‘doğru ve düzgün katlanma’ nasıl gerçekleştirilmektedir?
    * Proteinlerin yüz milyar farklı katlanma ihtimali içinden, ‘doğru ve
    düzgün katlanma’ kazanabilmesini, tesadüflerle veya deneme-yanılma yoluyla
    açıklamak neden imkânsızdır?
    * Hücrede proteinlere hangi vazifeler yüklenmiştir?
    * Canlılar dünyasında yaratılışın kesintisiz ve dinamik gerçekleştiğini gösteren
    moleküler reaksiyonlardan bir kesit...


    Biyolojinin hızlı gelişmesi ve daha mikroskop yok iken evrim teorisinin ilk ortaya atıldığı zamanlarda, hücre ve dokuların çok karmakarışık bir yapıda olduğu ve bulunması imkansız zannelidirdi. Bugün mikroskop ve büyük ayrım aletleriyle inceleniyor ve hücre ile dokular çok yerinde tesbit edilerek bizim anatomi yapımıza ve sağlığımıza faydalı bilgiler çıkıyor. Proteinler olmazsa hücre görevini yapamıyor ve hücre olmazsada proteinler görevini yapamıyor. Bu zincirleme ve kardeş uyumu içinde olan düzen tam anlamıyla sporda ve günlük hayatımızda önemli faydalar getiriyor. Metabolik fonksiyonları olan proteinlerin üretimi, DNA’nın kopyalanması ve hücrenin hareketi bunlardan bazılarıdır. Her bir moleküler makine, sebepler plânında üstlenmiş olduğu fonksiyonu yerine getirebilecek hususiyetlerde yaratılmıştır. Meselâ, bir bakterinin hareketliliğinde rol alan kamçıyı döndüren motor, protein yapısındaki kırk ayrı parçadan inşa edilmiştir. Her bir parça, bir ölçü ve algoritmayla bir araya getirilmekte ve neticede hareketi açığa çıkaran moleküler bir motor yaratılmaktadır. Motorun parçalarından birinin bile olmaması veya gerekenden biraz farklı olması, mekanizmanın çalışmasını engellemektedir. Günlük hayatta kullanılmakta olan elektronik âletlerdeki mikro motor yapısından daha karmaşık olan bu mekanizma, hücrede sadece milimetrekarenin onbinde biri kadarlık bir alan kaplar.

    Moleküler motorların temel unsuru, proteinlerdir. Her protein, aminoasit denen alt birimlerin peptid ismi verilen kimyevî bir bağla uç uca eklenmesiyle oluşturulmaktadır. Proteinlerin düz zinciri andıran birinci yapıları, bir yün yumağı gibi, kendi etrafında sarılması ve paketlenmesiyle ikinci dereceden bir yapıya dönüştürülür. Proteinlerin kendi üzerinde katlanma hâdisesini, kağıt katlama sanatı olan origamiye benzetebiliriz. Origamide, uygun katlamalarla, aynı kağıttan bir kurbağa veya kuğu şekli yapılabilir. Fakat burada gözden kaçırılmaması gereken husus, basit şekiller için bile birçok katlamaya ihtiyaç olması ve yapılan küçük bir hatanın, istenilen şekle ulaşmaya engel olmasıdır.

    Hücre içindeki moleküler motorların inşasında, origamideki kağıdın görevini üstlenen yapı, ilk önce düz zincir şeklinde sentez edilen bir protein molekülüdür. Daha sonra, çaperonlar adı verilen ve proteinlerin doğru şekilde katlanmalarında vazifeli moleküller vasıtasıyla, bir saniye veya daha kısa bir süre içinde ilgili protein zinciri kağıt gibi katlanmakta ve moleküler motorun bileşenleri üretilmektedir. Proteinler, vazifelerini sağlıklı şekilde yerine getirebilmeleri için, kâğıttan daha kompleks bir katlanmaya ihtiyaç duyar. Bu yüzden yanlış bir katlanma, proteini işe yaramaz hâle getirir. Meselâ, deli dana hastalığına yol açan temel faktörün (prion), protein yapısındaki faktörlerin olması gerekenden farklı katlanması olduğu düşünülmektedir.

    Her biri bir devleti andıran hücre içi yapılanma ve işleyiş, akıllara durgunluk verecek kadar ince hesaplar üzerine kurulmuştur. Hücre içi makinelerin ince bir plân, program ve ölçüyü gerektiren bu fevkalâde mimarileri ve çalışma prensipleri, günümüz bilim dünyasının revaçta olan araştırma konularındandır. Sadece bu sahada binlerce araştırma yapılmakta, kongreler, sempozyumlar düzenlenmekte ve kütüphaneler meydana getirecek kadar kitap ve makaleler yazılmaktadır. Bu makinelerin şaşmadan hatasız şekilde işleyişinin mekanizmasını ve sırlarını keşfetmek isteyen araştırmacıların karşısına, ‘nanometre boyutlarındaki protein parçalarının hücre içinde nasıl olup da bir saniye gibi kısa bir zamanda fonksiyonel bir motor şeklinde üretildiği’ sorusu çıkmaktadır.

    ‘Protein katlanma problemi’ diye bilinen bu soru, son otuz yılda çözülemeyen en girift problemlerden biridir. Bu probleme mevcut istatistikî mekanik ve fizik teorileri, çözüm üretmekte yetersiz kalmaktadır. Çok sayıda aminoasitin birbirine peptid bağlarıyla eklenmesi neticesi inşa edilen proteinin birinci yapıları, ihtiva ettikleri aminoasitlerin hususiyetlerine göre, sadece belirli noktalarda katlanabilmektedir. Sıradan bir protein 200-300 aminoasit ihtiva etse de, hücre içi moleküler makinelerin ve motorların inşasında kullanılan proteinler, genellikle çok daha fazla sayıda aminoasit ihtiva eder. Meselâ, kalb kasında bulunan titin adlı bir proteinin yaklaşık 27.000 aminoasitten meydana geldiği bilinmektedir. Dolayısıyla, proteinlerin kendi üzerinde katlanma tercihleri (katlanabileceği yer ve farklı katlanma şekli sayısı) oldukça fazladır. Meselâ, üç eklemli, her eklemden üç farklı yöne bükülebilen düz bir çubuk düşünelim. Bu çubuktan değişik katlamalar ile 33 = 27 farklı şekil elde edilebilir. Çok kaba bir hesapla, yapısında 100 aminoasit bulunan bir proteinde, her aminoasit ekleminin sadece iki yöne katlanabildiği varsayılırsa, aminoasit zincirinden yaklaşık 1030 farklı şekil elde edilebilir. Daha gerçekçi bir hesapla, protein 1.000 eklemli ve her eklemi üç boyutlu uzayda 100 farklı yöne dönebilen bir çubuk olarak düşünülürse, bu katlamalar neticesi yaklaşık 1.000100 = 10300 farklı şekil elde edilebilir. Bu sayı, bilinen kâinattaki atom sayısı olan 100 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 (1080) sayısından çok daha fazladır. Proteinlerin bir an için akıllı ve şuurlu olduğunu farzedelim: Bir protein saniyede kendi başına 100 milyar farklı katlanma ihtimalini deneseydi, bütün ihtimalleri değerlendirerek doğru şekle ulaşması 100 milyar yıl sürerdi. Ortalama olarak her bir hücrede 3.000-5.000 çeşit protein olduğunu kabul edersek, bir hücrenin kendi kendine veya sebeplerle tesadüfen inşa edilmesi ve pürüzsüz şekilde fonksiyonlarını sürdürebilmesinin ne kadar imkân dışı olduğu açıkça görülecektir.

    Biyolojik sisteme bağlı hayatın sürdürülebilirliği, hücrelerin temel yapıtaşlarından olan proteinlerin (aslında pamuk ipliğinden milyon kez ince bir ipliğin) çok ince bir sanat ve ilimle katlanmasına bağlı, mu’cizevî bir hâdise olduğu görülmektedir. Son yıllarda bu mu’cizevî katlanmanın kendi kendine değil, çaperonlar eşliğinde gerçekleştirildiği bulunmuştur. Proteinlerin doğru şekilde katlanmasında vazifeli çaperonlar, milyarlarca katlanma ihtimali içerisinden doğru katlanmayı gerçekleştirmede proteinlere yardımcı oldukları gösterilmiştir. Önümüzdeki yıllarda geliştirilecek yeni teori ve model mekanizmalarla ve yeni keşfedilecek moleküllerle, proteinlerin katlanması bugünkünden daha da iyi açıklanabilecektir.

    Bayanlar'da protein oranı erkeklere göre azdır. Bayanlara bahşedilen %95 oranındaki öströjen ve %5 oranındaki testosteron hormonuyla vücudu çalışmaktadır ve kasların gelişmeside bu şekilde canlılık kazanabilmektedir. Erkeklerin bayanlardan daha güçlü olması ise barındırdığı hormon ile gelen kas gelişimi ve kemik gelişimidir. Erkeklerin %80 testosteron barındırması ve %20 öströjen barındırması ile bayanlardan kat kat yüksek seviyede anatomileri işleyebilmektedir. Hormonların düzgün işleminde proteinlerinde görevi büyüktür. Günlük sağlıklı yaşamlarda bayanların kilo başına 0,5gram protein almaları yeterli görülmüştür. 60kg vücuda sahip bir bayanın günde 30gram protein tüketmesi tamamen yeterlidir. Bu bayan eğerki sporcu ise bu oran ikiye katlanılmak zorundadır. Özellikle bayanlar için bu önemlidir. Erkeklerin az proteinlerle bile başarı sağlayabildiği görülür. Aynı durum bayanlar için geçerli olmadığından dolayı ister istemez protein artımına geçilmelidir. Burada tenisci yada yüzücü olmanız fark etmiyor. Vücutgeliştirmede ise doğal yöntemle gidildiğinde protein alımı kilo başına 2 grama çıkılmalıdır. 60kg gelen bir bayanın 120gram protein alması şarttır. Diyet dönemlerinde 3grama çıkılarak 180gram gibi yüksek protein alımına gidilir. bayanların vücut yapısı dış etkenlere çabuk etkilenebildiği için kesinlikle vitamin alımı düşmemelidir. İdmanlarda baş ağrısı ve sıkıntı doğurmanın yanında başarınıza engel olabilecek bir durum söz konusudur.

    Protein alımlarında vücudumuzun mekanizması gayet uyumlu bir şekilde gider ve bunu uyumsuz hale getirmemek için öğünlerimizde aşırı proteinlere yüklenmemeli ve midemizi de proteinsiz bırakmamalıdır. Her 3-4 saat ara ile azda olsa protein almak çok uyumlu olacaktır ve bayanların sixpack problemleride ortadan kalkacaktır.

    Dr. Tevfik TEZCAN
    Dr. T. Gumbert
    Dr. L. Ingesson
    Dr. M. kılıç
    Sabine birkenheide


    Derleyen:
    Arwenpower

    _______________

    Kaynaklar
    - Protein Bilgi Bankası (PDB) http://www.rcsb.org/pdb/molecules/molecule_list.html
    - “Protein Folding”, Susan Cates, Rice Üniversitesi
    - “Hayatın Üretim Mesajını Çözmek”, David Brown, The Washington Post
    - www.gesundheit.com
    - www.dr-gumpert.de/html/protein.html
     
  2. StRoNgMaN
    Offline

    StRoNgMaN Yeni Üye

    Katılım:
    18 Eylül 2005
    Mesajlar:
    462
    Beğenileri:
    74
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    sporcu
    Yer:
    istanbul
    güzel bir arastirma.cok tesekkürler,sagolasin....
     

Sayfayı Paylaş