(phd jim stoppani) Protein İçecekleri Tehlikeli midir??!! Tabi, kesin öyledir

Konusu 'Çeşitli Makaleler' forumundadır ve redpack tarafından 9 Mart 2014 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen kişi sayısı 1 user .
  1. redpack
    Offline

    redpack Üye

    Katılım:
    22 Şubat 2014
    Mesajlar:
    746
    Beğenileri:
    433
    Ödül Puanları:
    73
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    sporcu
    Yer:
    istanbul
    Protein İçecekleri Tehlikeli midir??!! Tabi, kesin öyledir.

    Temmuz 2010’da Consumer Reports dergisindeki protein içecekleri hakkında yayınlanan makaleden bir şekilde haberiniz varsa, beklide paniğe kapılmışsınızdır? Kapılmalısınız ama protein içecekleriyle ilgili değil. Sizi asıl rahatsız edecek olan şey Consumer Reports’un yapmış olduğu bu saçma ve taraflı yayın olmalıdır.

    Eğer neden bahsettiğime dair bir fikriniz yoksa bu adresi ziyaret edin:Investigation: Tests Reveal Contaminants in Many Protein Drinks : Consumer Reports http://pressroom.consumerreports.org/pressroom/:

    Önce size bu rapordaki saçma sapan iddiaları anlatarak başlayayım: Fazla protein zararlıdır! Eğer yazarların bu iddiaları destekleyen araştırmalardan neden hiç bahsetmediğini merak ediyorsanız cevabı gayet basit, böyle bir araştırma yok da ondan. Aslında yapılan bir kaç araştırma tam tersinin doğru olduğunu ortaya koymuştur –yüksek protein tüketimi sadece sağlıklı değil aynı zamanda da kas ve güç kazanımı ve yağ yakımı için de gereklidir.

    Consumer Reports sözde sağlık ve fitness uzmanlarıyla fazla proteinin zararları konusunda röportajlar yaparak devam ediyor. Fakat bu “uzmanlar” sadece diyetisyen ve ******ları alanında çalışma yapan araştırmacılar değiller. Kaynaklarından biri olan Dr. Kathleen Laquale, şöyle diyor: “Vücut saatte ancak 5-9 gram proteini parçalayabilir. Enerji olarak yakılamayan bu orandan daha fazlası ya yağ olarak depolanır ya da vücuttan atılır. O yüzden ihtiyaçtan fazla protein tüketmek anlamsız bir çabadan başka bir şey değildir.”

    Daha önce Laquale’ye dair bir şey bilmediğimden kendisi hakkında araştırma yaptım. Kendisi Massachusetts’deki Bridgewater State Ünivertesi’nde sportif antrenman profesörü. Bridgewater State Üniversitesi’ne bir lafım yok ama bu okulun egzersiz bilimi ve ******ları konusunda ağırlığı olan bir yer olduğunu zannetmiyorum. Öyle olsa bile sportif antrenman bölümünün ******larıyla değil de spor sakatlıklarıyla ilgilendiğini bilmenizde yarar var.

    Laquale her ne kadar beslenme uzmanı olarak görülse de kendisinin beslenme alanında ya da diğer araştırma konularında yayınlamış olduğu tek bir makaleye bile rastlayamadık. Kendisi birden bire protein kullanımı konusunda uzman kesilmiş.

    Asıl sorun protein kullanımının vücut ağırlığı, öğünler arasındaki süre, bu öğünler öncesinde kişinin yapmış olduğu aktiviteler (egzersiz gibi) ve tüketilen proteinin türü gibi pek çok etkene bağlı olmasıdır. Laquale’nin bunları dikkate almadan yaptığı açıklama gülünçtür, sorumsuzluk örneğidir ve ******larından habersiz olduğunun göstergesidir.
    Consumer Reports bu konuda Dr Robert Wolfe gibi protein araştırmalarında uzman kişilere danışmalıydı.

    Kendisinin Texas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde (Galveston) yaptığı araştırmalar sayesinde bizler antrenmanlardan önce ve sonra proteinin ne denli önemli olduğunu öğrenebildik. Diğer taraftan Muscle&Fitness dergisi yazarı Dr. Tabatha Elliott, kendi doktora öncesi çalışmasını da Wolfe’un laboratuvarında yapmıştır. Ben de Wolfe’un laboratuvarında kendi araştırmalarımda uygulayabilmek için proteinleri inceleme tekniklerini öğrenmek adına zaman geçirmiştim.

    Eğer sorsalardı Elliott ve Wolfe, Consumer Reports’a yaptıkları araştırmaların sonucunda ne kadar çok protein tüketilirse o kadar fazla protein sentezinin aktif hale geldiğini söyleyebilirdi. Kasların büyümesine giden yol protein sentezinden geçer. Diğer bir deyişle daha büyük ve güçlü kaslara sahip olabilmek için daha fazla protein tüketmelisiniz ve protein içecekleri de kas yapmada normal protein kaynaklarından daha etkili oldukları için günün en kritik anlarında tüketilirler (örneğin; antrenmanlardan önce ve sonra). Dünyaca ünlü ve bu alanda uzun yıllara yayılmış çalışmaları olan uzmanların söylediklerini çürütmek için oradan buradan akademisyen toplayan kişilerin bu işe kalkışmadan önce onların yaptığı işleri de dikkate almalarını beklerdik.

    Yetmezmiş gibi bir de gariban Scott Baker ve onun karın ağrısıyla ilgili anlamsız bir durum raporu yayınlanmış. Baker’ın diyetisyeni ve kişisel antrenörü Erin Palinski, Baker’ın çok fazla protein tükettiği için ishal olduğunu iddia etmiş. Anlaşılan Consumer Reports, Palinski’nin aynı zamanda gastroenterologist olduğunu yazmayı unutmuş. Çünkü bağırsak bozukluğuyla ilgili böyle bir teşhis koyabiliyorsa öyle olması gereklidir. Consumer Reports yine birisinden uzman olmadığı bir konuda fikir almaktan çekinmemiş.

    Peki ya Consumer Reports’un protein içeceklerinde keşfettiği ağır metal ve atıklara ne demeli? Söz konusu rapora daha yakından bakıp makalenin başında yer alan şu cümleye bir göz atalım: “Test ettiğimiz protein içeceklerinin çoğunda atık madde oranı, eğer onları tespit edebildiysek, düşük ve orta seviyedeydi.” Doğru, çünkü test edilen protein içeceklerinin hemen hiçbiri tehlikeli bir atık madde içermiyordu.

    Peki ya yüksek oranda atık madde içeren ürünler ne olacak? Bulguları inceleyelim. Konudan habersiz olanlar için açıklayalım, Consumer Reports asla kullandığı metotları açıklamaz. Standartların tespiti, ürün sertifikaları, halk sağlığı ve güvenliği için eğitim ve risk yönetiminde dünya lideri ve World Health Organization for Food and Water Safety and Indoor Environment’la işbirliği içinde görev yapacak şekilde kurulmuş olan NSF International, Consumer Report’un bu bulgularını reddeden bir açıklama da bulunmuştur:

    NSF International, Temmuz 2010’da Consumer Reports’da bildirilen protein içecekleri üzerine yazılmış makaledeki test sonuçlarıyla ilgili bir yorumda bulunamaz. Testin yapıldığı laboratuvar ve akreditasyon nitelikleriyle ilgili bir açıklamada bulunulmamıştır. ISO 17024 akreditasyonu besin takviyelerindeki ve gıda ürünlerindeki ağır metal testlerinde büyük önem taşır. Makale aynı zamanda bu raporda kullanılan test metodunu, analitik hazırlıkları, örnek boyutunu, risk değerlendirmesi temelini, tespit limitini, kalite kontrol veri ve enstrümanlarını da açıklamamıştır.

    NSF International’ın açıklaması şöyle devam ediyor: Muscle Milk Chocolate ve Muscle milk Vanilla Creme, NSF/ANSI Standart 173’e uygun görülerek sertifika almıştır. Analiz edilen numuneler geçerli test metotlarının standart sınırlarına göre kabul edilebilir seviyededir.

    Diğer bir deyişle, bu tür testlerde dünya lideri olan, NSF International bu ürünlerin standartlara uygun olduğunu önceden kabul etmiştir. Consumer Reports, NSF’nin bulmayı başaramadığı atık maddeleri bulmayı başarsa da nedense uyguladığı teknikleri açıklamaya bir türlü yanaşmamaktadır. Consumer Reports’un gülünç iddialarından biri daha sadece.

    NSF International’ın konuyla ilgili raporunun tamamını bu adresten okuyabilirsiniz:
    Nsf.org/business/dietary_supplements/index.asp?program=DietarySups
    Eğer protein ürünlerinde neden arsenik, kurşun ya da cıva olduğunu merak ediyorsanız bunun suçlusunun üretici firmalar olmadığını da bilmelisiniz. Bu atık maddeler protein içeceklerinin yapıldığı gıdalardan gelmektedir. Bir besinin bu tür maddelerden hiçbir iz taşımaması neredeyse imkansızdır.

    Zaten normal besinlerden tükettiğimiz de bu maddelerden de az da olsa tüketmiş oluyoruz. Dolayısıyla eğer bu atıklardan uzak durmak istiyorsanız protein içeceklerinden çok daha fazlasından vazgeçmek zorunda kalacaksınız demektir. Her gün yediğiniz pek çok yiyecek de buna dahildir. Nedendir bilinmez Consumer Reports bunu da bildirmeyi akıl edememiş.

    Açıkça görülen şu ki Consumer Reports bu raporu hazırlarken protein içeceklerine ve takviye endüstrisine karşı önyargılı davranmıştır. İşinin ehli protein uzmanlarına danışmamış, protein tozlarının güvenliğiyle ilgili o tarihe kadar yapılan araştırmaları göz ardı etmiş ve sonunda kendi elde ettikleri sonuçları bile özenle incelememişlerdir.
    Bu “araştırmanın” sizi öfkelendirmekten öte bir etkisi olmamalıdır. Nihayetinde onların asıl görevi sizin haklarınızın ve sağlığınızın gözcüsü olmak olmalıydı. Ama nedense işin kolayına kaçıp bu felakete imza atmak yolunu seçmişlerdir. Eğer Muscle&Fitness dergisi sayfalarında bu tür desteksiz araştırmalara yer vermiş olsaydı şimdiye kadar çoktan tarihe karışmış olurdu.
     

Sayfayı Paylaş