Omega-3(okumaya deger)

Konusu 'Çeşitli Makaleler' forumundadır ve ...model... tarafından 24 Ekim 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen kişi sayısı 1 user .
  1. ...model...
    Offline

    ...model... Üye

    Katılım:
    18 Eylül 2006
    Mesajlar:
    106
    Beğenileri:
    78
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Konya
    Omega-3 Yağ Asitleri
    Doç.Dr. C. Kemal SÜMBÜL
    Yağlar temel besin öğelerinden birisini teşkil eder. Canlı vücudunu bir makineye benzetirsek, bu makineyi yaratan Kudreti Sonsuz, aynı zamanda güçlü bir yakıt olarak enerji deposu olan yağları da bize ihsan etmiştir. Çok mükemmel bir metabolik zincir ile aldığımız fazla kaloriler vücudumuzda yağ olarak depolandığı gibi, enerji ihtiyacı olduğunda da hemen bu yedek kaynaklara müracaat edilir ve yağlar yakılarak enerji elde edilir. Şayet ihtiyacımızın üzerinde çok fazla beslenirsek, vücudumuzda biriken yağlar yedek enerji kaynağı olmasının ötesinde artık vücut için hastalık ve sıkıntı kaynağı olmaya başlar. Başta kalb hastalıkları ve bazı kanser türleri olmak üzere birçok hastalıkla aşırı yağlanmanın münasebeti gösterilmiştir.
    Yağlar canlı bitki ve hayvan hücrelerinde sentezlenir. Ancak bunun için önce yağ asitlerinin elde edilmesi gerekir. Elde edilen yağ asitleri, ortamdaki gliserol ile birleşerek yağlar oluşur. Bir molekül veya bir birim yağda 3 tane yağ asidi bulunur. Bunların hepsi tek çeşit yağ asidi olabileceği gibi, ikisi veya üçü de farklı yağ asidi olabilir. Bir yağ molekülünü aşağıdaki gibi gösterebiliriz. (Yağın ana omurgasını gliserin meydana getirir.)

    Yağlar dışarıdan gıdalarla alındıktan sonra birtakım metabolik yollardan geçerek önce bileşenlerine ayrılır. Daha sonra ihtiyaç duyulan yağ asitleri mevcut yağ asitlerinden veya asetil koenzim-A'lardan yeniden sentezlenir. Bunlar da gliserin molekülü ile birleşerek yeniden yağ elde edilir ve vücudun enerji ihtiyacı için kullanılırlar.

    Yağların birbirlerinden ayrılığı yağ asitlerinin farklılığından kaynaklanır. Bu yağ asitleri hayvanî ve nebatî yağlarda farklı olduğu gibi, her ikisi içinde de değişiklik gösterir. Meselâ, zeytinyağındaki yağ asitleriyle, ayçiçeği veya mısırözü yağının yağ asitleri arasında, hem miktar hem de kalite bakımından farklılıklar vardır. Yani her yağ çeşidinin kendine has bir yağ asidi kompozisyonu vardır. Biz bu yağları değişik kaynaklardan gıda olarak aldığımız zaman yağ asitlerini de almış oluyoruz. Eğer biz aldığımız gıdalarla ihtiyacımız olan yağları kâfi miktarda temin edemiyorsak bunu telâfi için vücudumuzda yağ sentezi olur. Ayrıca ihtiyacımızdan fazla miktarda karbonhidrat alıyorsak o zaman bu fazla karbonhidratlar yağa dönüştürülür ve vücutta depolanır. Her iki durumda da yağ yapımı glukozdan (yani şekerden) olur.

    Bazı özel konfigürasyona sahip yağ asitleri vardır ki bunlar vücudumuzda yapılamaz. Bu şekilde vücutta yapılamayan yağ asitleri, esansiyel (temel) yağ asitleri olarak adlandırılır. Bunların mutlaka dışarıdan alınması gerekir. İşte bunlardan birisi de Omega-3 yağ asitleridir. Son zamanlarda, hangi rahatsızlıkların bu yağ asitlerinin yokluğu veya yeterli alınmayışına bağlı olduğu hususunda birçok araştırma yapılmaktadır.

    Son yapılan çalışmalarda, kanlarında Omega-3 yağ asitleri düşük olan çocukların, büyük ölçüde; davranış, öğrenim ve sağlık problemleri olduğu belirtilmiştir. Bu yağ asitlerinin eksikliğinden kaynaklanan belirtiler susuzluk, sık idrar yapma, deride ve saçlarda kurumadır. Okul yaşlarındaki çocukların % 3-5'inin davranış bozukluğu olduğu, bunun erkeklerde kızlardan daha çok görüldüğü belirtilmiştir. Bunun sebeplerinin biyolojik ve çevreye ait olmak üzere birçok faktörden kaynaklandığı düşünülmektedir. Önceden davranış bozukluğu problemi olan 6-12 yaş arasındaki çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda, Omega-3 yağ asidi seviyesi düşük olan 53 çocuğun yaklaşık % 40'ında hiperaktif düzensizliğe bağlı dikkat eksikliğinin olduğu tespit edilmiştir. Yine % 9'unda benzer belirtiler görülmüştür.

    Son zamanlarda beslenme uzmanları omega-3 yağ asitlerinin daha fazla alınmasını tavsiye etmektedirler. Bebeklerin büyümesi, gelişmesi ve kalb hastalıklarına karşı korunması, thrombozis, hipertansiyon ve enflamasyon ile otoimmün rahatsızlıklarından korunmak için omega-3 yağ asitlerinin önemli olduğu kaydedilmektedir. Omega-3 yağ asitlerinin serum kolesterol seviyesini düşürdüğü, arteriosklerozis'e bağlı koroner kalb hastalıklarını önleyici tesirinden söz edilmektedir. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin yemlerle beslenen tavukların yumurtalarındaki kolesterol miktarının, normal yemlerle beslenenlere göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Piyasada bu şekilde beslenen tavukların yumurtaları omega yumurtaları ismiyle diğerlerine göre daha pahalı olarak satılmaktadır. Omega-3 yağ asitlerinin kandaki kolesterol seviyesini düşürdüğü, yapılan araştırmalara dayanılarak ifade edilmektedir.

    Birçok faydasının olduğu belirtilen omega-3 yağ asitleri, vücutta yapılamadığı için başka kaynaklardan temin edilmek durumundadır. Kimbilir hangi hikmetle birçok yağ asidinin sentezi için gerekli kabiliyetleri vücudumuza yerleştiren Yüce Yaratıcı, bazı yağ asitleri için bu imkânı vermemiştir. Ancak bunları yine başka canlılara yaptırarak bizim istifademize sunmuştur. Balıklar bu yağ asitleri bakımından zengindir. Tatlısu balıklarından Salmonidae (Alabalıkgiller) familyasına mensup balıklarda, deniz balıklarından ise Scombridae (Uskumrugiller) familyasında bol miktarda bulunmaktadır. Yine bazı bitkiler bu yağ asitlerini sentezledikleri için birer kaynaktır. Meselâ, keten tohumunun yağı, mısırözü yağı ve soya yağı, Omega-3 yağ asitleri bakımından zengindirler. Dünya Sağlık Teşkilatı'nın omega yağ asitlerinin günlük ne kadar alınması gerektiği konusunda henüz bir tavsiyesi bulunmamaktadır. Ancak uzmanlar günlük alınan toplam enerjinin % 0,2-% 0,5 kadarının Omega-3 yağ asitlerinden sağlanması gerektiğini ileri sürmektedirler. Kanada Sağlık Teşkilatı hamile kadınların bu miktara ilâve olarak hamileliklerinin ilk üç aylık döneminde 0,05 gram Omega-3 yağ asidi almalarını, daha sonraki üçer aylık dönemlerde ise 0,16 gram daha fazla almalarını tavsiye etmektedirler. Emzirme döneminde ise normal alınması tavsiye edilen miktara 0,25 gram daha ilâve edilmesini tavsiye etmektedirler. Çocukların ve yetişkinlerin Omega-3 yağ asitlerinden günde 800 ile 1100 mg arasında almaları tavsiye edilmektedir. Hiperaktif çocuklardaki dikkat eksikliğinden kaynaklanan öğrenme problemlerinin tedavisi için ve kanda yüksek kolesterol ve trigliserit olanların tedavileri için bu yağ asitlerini yoğunlaştırılmış olarak bulunduran tabletlerin mevcut olduğunu ayrıca belirtelim.
    (arkadaşlar yazı bir bilimsel dergiden alıntıdır)
     

Sayfayı Paylaş