Açlık Bedenin ihtiyacı olan enerjiyi besinlerle dışarıdan alıyoruz. Yetiştiğimiz toplumun tercihleri sıklıkla damak tadımızı belirliyor. Beyin ön bölgemizin duyarlılığı ölçüsünde alınan besin miktarı ve çeşidi belli oluyor. Beslenme esnasında önce beyin ön bölgesi uyarılıyor. Bu nedenle yemekten keyf alıyoruz. İştahı azaltan ilaçlar ve amfetamin, kokain gibi maddeler beyin ön bölgesini uyararak etki gösteriyor.
Duyarlılığı artmış beyin ön bölgesi, kişiyi yemek bağımlısı haline getirerek kilo artışına neden olabiliyor. Beden ve beyin, beslenme sırası ve sonrası 2 saat süresince mide ve barsaklara konsantre olduklarından performanslarında düşüklük oluşuyor. Doyma ölçüsüne paralel olarak beyin işlevlerinde azalma gelişiyor. Oysa açlıkta tam tersi gelişmeler gözleniyor.
Gün içinde oruç tutmak gibi kısa süreli açlık durumlarında beyin, depo ettiği şeker ile birlikte laktik asiti kullanır. Şekersiz kaldığında ise ana yakıtını, yağlardan gelen keton cisimlerini kullanır
48. Ketojenik diyetin beyne olan faydalarını beslenme bölümünde sözetmiştik.
Açlık durumunda mideden ve pankreastan iştah açıcı özelliği olan ghrelin hormonu salınır. Bu hormon beyinde, hipotalamustan da salınarak beyin hücrelerini koruyucu (nörotropik) etki gösterir
49. Hipotalamus’ta serbest radikallerin birikimini önler
50. Beyin ön bölge işlevleri güçlendirir, çevreye uyumu ve öğrenme gücünü arttırır
51. Ghrelin verilen deney hayvanlarının depresyon gibi beyinden kaynaklı kimi hastalıklara karşı direnç geliştiği bildirilmiştir
52 Mideden ve pankreastan salınan ghrelin hormonu, açlıkta beyine geçerek etkisini gösterir
53 Ve, açlık durumunda beyin hücrelerinin plastisite (hücreler arası yeni bağlantıların oluşması) özelliği artar
54.
Doğal olan nedir? diye düşünüldüğünde depo yağlarının zor dönemler için var olduğunu ancak yaşadığımız yüzyılda depo yağlarına ihtiyaç olmadığını, aç kalınarak deponun harcanması gerektiği sonucu ortaya çıkabiliyor. Karışık diyet programları yerine daha basit bir yöntemin çok işe yaradığı biliniyor: uzun süreli açlık…
Beyin duyarlılıklarını azaltmak amacıyla düzenli açlık hali günlük ve günaşırı uygulanabilir. 2-3günlük açlık peryodlarından 21 günlük sadece su içilerek yapılan uzun süreli açlık dönemlerinden faydalanılabilir. Şartlanmamız nedeniyle 21 gün aç kalmak olanaksız ya da anlamsız geliyor olabilir. Ancak bilimsel bulgularda isteyerek uygulanan 21 günlük açlık döneminin zararlı olduğu yönünde bir bilgi bulunmamaktadır. Üstelik yıllar boyu yemeden ve içmeden yaşayabilen
Hint fakirlerinin çok sağlıklı olduğu bilinen bir gerçektir.
Kısa süreli açlık dönemlerinin verdiği sıkıntı nedeniyle kendilerini yemek yemek zorunda hisseden insanlar, açlığa vücutlarının alışık olmadığını ve bu nedenle sıkıntı çektiklerini düşünmezler. İnsanlar keyif veren beslenme alışkanlıklarını değiştirmek istemezler. Ancak karşılığı verilmeden ya da sıkıntı çekilmeden kazanılamayacağını bilmek gerekir.
Genişletmek için tıkla...