Karbonhidratın Önemi

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve bruce123 tarafından 14 Aralık 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 8 üye.
  1. bruce123
    Offline

    bruce123 Yeni Üye

    Katılım:
    31 Mayıs 2008
    Mesajlar:
    407
    Beğenileri:
    169
    Ödül Puanları:
    0
    Düşük Karbonhidrat, Yüksek Protein Diyetlerinden Uzak Durmak İçin 15 Sebep 1) Düşük karbonhidrat (ketogenic?) dietleri, kaslarınızda ve karaciğerinizde bulunan sağlıklı glikojeni(glikozun depolanan hali) yok eder. Glikojen depolarını yok ettiğinizde, vücudunuzda su kaybı olur, bu da dietinizin birinci ya da ikinci haftasında önemli ölçüde zayıflamanızın sebebidir. Bu genellikle fazlalıkların kaybolması gibi anlaşılsada, aslında çoğunlukla su ve kas kaybıdır. Bu arada belirtmeliyim ki, bu düşük karbonhidaret diyetlerinin bu kadar popüler olmasının da bir sebebi - ölçüde çabuk, ancak aldatıcı bir azalma olması.
    Glycogenesis (glikojenin bir hali) karaciğer de ve kaslarda, yeteri kadar karbonhidrat bulunmadığında ortaya çıkar - düşük karbonhidrat diyetlerinde karbonhidrat kas ve karaciğerde çok az bulunur.
    Glycogeneolysis (bozulmuş glikojen), glikojen yakıt olarak kullanılmak için parçalandığında ortaya çıkar.
    2) Kaslarınızdaki glikojenin tükenmesi, daha kolay yorulmanıza, egzersiz ve hareketleri daha zor yapmanıza sebep olur. Araştırmalar kas yorgunluğunun, kastaki glikojenin tükenmesiyle neredeyse doğru orantılı olduğunu gösteriyor. İşin aslı şu ki enerjik hissetmediğinizde, egzersiz ve hareketleriniz azalır -genellikle farkına bile varmadan- bu da kalori harcamanız ve temel metalobizma hızınız için iyi değildir.
    3) Kaslardaki glikojenin kaybolması, kaslarınızın zayıflamasına yol açar. Bunun sebebi, glikoza çevrilmiş olan kaslardaki glikojenin, hareketler sırasında bir yakıt olarak görev görmesidir. Normalde yakıt olarak bir karışım kullanılır, ama kaslarınızda glikojen yoksa, küçülen kas lifleri -normal kas seviyesini korumak için dinlenirken bile- glikojen kasta kullanılmak üzere her an bulunamadığından kısalır. Aynı zamanda kaslarınızdaki glikojenin yok olmasıyla daha az hareket etmeye ve egzersiz yapmaya başlamanız, kaslarınızın zayıflamasına ve yeterli kas seviyesini koruyamamanıza yol açar.
    Belirtmeliyim ki, yakıt için kullanılacak karbonhidratın yokluğunda, vücut öncelikle proteinleri (kaslarda) ve yağı kullanır. Kasın yok olmasında ilk safha hızlıdır, çünkü erişimi kolay olan kaslardaki proteinin metabolizmaya katılmak, ya da yakıt olarak kullanılmak için glikozun dönüştürülmesinde kullanılır. Fazla protein almak bunu önlemez, çünkü kalori olarak eksik vardır.
    İnsülin seviyesi, kronik olarak düşük karbon dietlerinde çok azdır, bu durumda kaslardaki proteinlerin parçalanması artar ve protein sentezi durur.
    4) Kaslarınızdaki zayıflama, temel metabolizma hızınızın da azalmasına yol açar. Metabolizma kaslarda gerçekleşir, daha az kas ve kas seviyesi daha az metabolizmaya, o da 24 saatte yakılacak kalorilerin azalmasına sebep olur.
    5) Kaslarınız ve deriniz çökmüş gözükecek. Çökmüş kazlar gerçekten kötü görünürler. Çökmüş deri ise sağlıklı ve dinamik görüntünüzü kaybetmenize sebep olacaktır.
    6) Bazı düşük karbonhidrat diyet reçeteleri, karbonhidratlardan, insülin miktarında ani artışa sebep olduğundan dolayı, uzak durmanız gerektiğini yazar - ekmek, makarna, patates, havuç vb. Kesin birşey var ki karbonhidratlar hep kötü çocuk oldular, ve hep olacaklar. Şekerler, kurabiyeler, şekerli içecekler, işlenmiş beyaz bekmek, makarna, pilav ve şeker eklenmiş herhangi bir yiyecek, bunlar ne sağlık için ne de kilo kaybı için iyi şeyler.
    Bunun yanında, meyve, sebze, baklagiller, tamamıyla tahıldan yapılmış ekmekler ve bulgur pilavı gibi karbonhidratlar da sağlık ve kilo kaybı için yararlıdır. Tıpkı protein kontrollü tüketilmesi gereken protein ve yağlara benzerler.
    high glycemic yiyeceklerin etkisi genellikle abartılır. Evet etkisi vardır, ama abartılandan çok daha az. Aynı zamanda, yiyeceklerin glycemic etkisi, bir oturuşta yediğiniz yemek miktarı tarafından bastırılır. Ufak öğünler ortalama olarak daha az glycemic etki yaratır. Biz ise genelde bir kaç çeşit yiyeceği aynı anda yeriz, buna bağlı olarak da yüksek glycemic yiyecekler yenmişse, yiyeceğin ortalama glycemic içeriği azalır.
    Tabii ki, glycemic içerik değerleri yanılıyor da olabilir, çünkü temel olarak tüketilen her 50 gram karbonhidrata göre ölçülüdür. Buna ulaşmak için fazla şeker yemeye gerek yok, ama 4 kase havuç yemek gerekli. Siz bir öğünde 4 kase havuç yer misiniz?
    Düzenli egzersizler yapan ve aktif yaşayan insanlar yüksek glycemic yiyeceklerden daha az etkilenirler çünkü onların vücutlarında harcanan karbonhidrat, hemen karaciğer ve kastaki glikojen depolarından yenilenir.
    7) Düşük karbonhidrat, yüksek protein dietlerinde zayıflama genellikle ilk bir kaç hafta içerisinde olur, bunun sebebi su ve kas kaybıdır.
    [​IMG] Yüzdeye vurulacak olursa çeşitli yollarla kaybettiği kiloları geri alan insanlar çoğunluktadır, ama bu düşük karbonhidrat yüksek protein diyetlerinde daha fazladır. Bu olay temel olarak 4 etkene bağlıdır:
    A: Kas kaybetmişsinizdir. Bununla birlikte metabolizmanız yavaşlar ve 24 saat içinde yaktığınız kalori miktarı azalır. Kilo verme sırasında kaybedilen kaslar neredeyse verilen kiloların geri geleceğinin garantisidir.
    B: Glikojenin yetersizliğinden dolayı kaybettiğiniz “sağlıklı” sıvıyı geri kazanırsınız
    C: Bu tür bir diyeti uzun vadede sürdürmek zordur.
    D: Uzun vadede yaşam tarzınızı değiştirmemişsinizdir
    9) Çok fazla yağlı yemek sağlıklı değildir. Biliyorum kanlarındaki kolesterol ve trigliserit seviyesinin düşük karbonhidrat yüksek protein diyetleriyle düşenler hakkında birşeyler duydunuz. Bu genellikle ağırlık kaybıyla olur, ama yağ açısından zengin bir diet yaparken bu devam etmez.
    Bazı araştırmalar açıkça gösteriyor ki, hayvan mamülleri ya da doymuş yağ içeren yiyecekler kalp hastalıkları, felç, safra taşı, romatizma semptomları, kanserler vb. riskini arttırıyor. Örnek vermek gerekirse, fazla et tüketen ülkeler ve daha az et tüketen ülkere karşılaştırıldığında, kanser görülme olasılığı ile et tüketimi arasında doğrudan bir ilişki görülüyor. Et yiyen ülkelerde kanser görülme olasılığı artarken, daha az et yiyen ülkelerde daha az kanser görülüyor.
    Yağ kesinlikle gerekli, yağ tüketirken, çoğunluğunu sağlıklı yağlardan ve kontrollü olarak tüketmek önemli. Sizin aradığınız yanıt, markalı/sentetik, bolca şeker eklenmiş “düşük yağ içeren” ürünler değil. Aynı şekilde markalı/sentetik, yapay tatlandırıcı ya da yağ eklenmiş “düşük karbonhidrat içeren” ürünler de değil. Bu arada ufak bir bilgi, yapay tatlandırıcıları, hiç bir zaman kilo kaybı konusunda yardımcı olmamışlardır.
    Albert Einstein Tıp Okulundan Dr. Keith-Thomas Ayoob da bu konuda konuşmalarında, düşük karbonhidrat, yüksek protein diyetlerinin asla uzun vadede bir çözüm olmadığını, ancak kısa vadede hızlı bir çözüm olabileceğini belirtmiştir.
    10) Bazıları bana “işe yaramalı, insanlar bu yolla zayıflıyor” diyorlar. İnsanlar terçekten bu diyetlerle yağ kaybediyorlar, çünkü daha az kalorili yiyecekler tüketiyorlar - herşey burada, bu diyette bir sihir yok- aynı şey sağlklı bir diyet programıyla da yapılabilir.
    11) Düşük karbonhidrat diyetleri, lifli yiyecekler konusunda oldukça yetersizler. Bitkilerden elde edilen yiyecekler lifli, hayvanlardan elde edilen yiyecekler ise lifsiz. Lifli yiyeceklerden yeteri kadar tüketmemeniz durumunda, sindirim yollarıyla ilgili kanserlerin (çünkü yiyeceklerin vücuttan atılma süresi uzar) ve kardiyovasküler hastalıkların (çünkü lifler, yağı ve kolesterolü etkiler) görülme riskini arttırırsınız.
    12) Düşük karbonhidrat diyetleri, meyvelerde, sebzelerde, baklagillerde bulunan faydalı besinler açısından da oldukça yetersiz. Oysa bu maddeler, sağlık için gerekli olmasının yanında, kanser ve kalp krizi riskine karşı insan vücuduna faydalıdır da. Gerçek şu ki, bu faydalı besinlere, normalde olduğundan daha fazla düşük karbonhidrat diyetlerinde ihtiyacınız var, çünkü daha çok yağlı yiyecek tüketiyorsunuz.
    13) Amerikanlar zaten ihtiyaçları olan proteinin iki katından fazlasını tüketiyor. Buna bir de yüksek protein diyetini eklediğinizde tüketmeniz gerekenden çok daha fazla olduğunu göreceksiniz. Bu arada söylemeliyim ki bir çok insan bütün meyve, sebze ve baklagillerin protein içerdiğinin farkında değil. Hayvansal gıdalar daha fazla protein içeriyor ama onlar sağlıklı yiyecekler değil.
    Diyetle alınan fazla proteinler sizi ciddi hastalık riskleriyle karşı karşıya bırakıyor. Bunların içinde gut hastalğı, böbrek hastalığı ve böbrek taşları, oesteoropoz gibi hastalıklar da var. Ufak bir bilgi vereyim, protein tüketimi konusunda sağlıklı seviyelerde bulunan ülkelerde osteoropoz çok daha az görülüyor.
    14) Düşük karbonhidrat, yüksek protein diyetleri, ketosis denilen bir psikolojik rahatsızlığa da yol açabiliyor. Bu hastalık bir tür metabolik asitlilik durumu. Şu cümleyi daha önce duymuş olabilirsiniz, “yağ karbonhidratın ateşinde yanar”. Açıklamak gerekirse, yağın etkili şekilde yakılması ve zehirli ketonların oluşmaması için yeteri kadar karbonhidrat bulunmalıdır. Ufak bir bilgi vereyim, ketosis uç noktalara ulaştığında çok ciddi sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor.
    15) Kötü nefes alma. “Keto Nefesi”, ya da “Aseton Nefesi” olarak da bilinir. Bu durum, ketosis durumunda aseton üretilmesinden dolayı görülür.
    Peki bütün bunlara rağmen niye düşük karbonhidrat yüksek protein çılgınlığı? Bence bir kaç tane sebep var,
    A: İlk haftalarda çok hızlı görülen kilo kaybı -genellikle kas- Bu insanların çabuk zayıflayacaklarını düşünmelerine sebep olur








    KARBONHİDRATLARIN SPORCU BESLENMESİNDEKİ ÖNEMİ :




    KARBONHİDRATLAR

    İnsan ve hayvan vücudunda glikojen, bitkilerin yapısında nişasta ve sellüloz olarak yer alan karbonhidratlar (CHO); karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından meydana gelmiş organik bileşiklerdir.
    Karbonhidratlar yapıları gereği üç grupta toplanır.
    A-MONOSAKKARİTLER (Basit Şekerler)
    1- Glikoz (üzüm şekeri)
    2- Fruktoz (meyve şekeri)
    3- Galaktoz (6 karbonlu monosakkarit)
    B-DİSAKKARİTLER
    1- Sakkaröz (çay şekeri)
    2- Laktoz (süt şekeri)
    3- Maltoz (malt şekeri)
    C-POLİSAKKARİTLER
    1- Nişasta (bitkilerdeki depo karbonhidrat)
    2- Glikojen (kas ve karaciğerdeki depo karbonhidrat)
    3- Sellüloz (posa)
    GLİKOZ: İnsan vücudunda serbest halde kanda bulunur (100 mi. kanda 70 - 90 mg. civarında). Beyin dokusu ve alyuvarlar (eritrositler) enerji yakıtı olarak sadece glikozu kullanırlar. En çok üzüm ve üzümden yapılan yiyecek ve içeceklerde, bal da bulunur. Saf olarak eczanelerden de temin edilebilir.
    FRUKTOZ: Meyve şekeridir. Pekmez, üzüm, incir, dut'da ve % 50 oranında bal da bulunmaktadır.
    SAKKAROZ: Genelde şeker pancarı ve şeker kamışından elde edilir.
    LAKTOZ: Süt şekeri ve hayvansal kaynaklı bir şekerdir. İnsanların sütünde de bulunur.
    NİŞASTA: Bir çok glikoz molekülünün birleşmesinden meydana gelmiştir. Bitkilerin tanelerinde, tohumlarında ve yumrularında depo edilmiş halde bulunan bir karbonhidrattır. Bitkilerin enerji deposudur. Sindirimi ağız ve ince barsaklarda olmak üzere kademeli olduğu için daha uzun sürer. Barsaklarda glikoza çevrilerek kullanılır.
    GLİKOJEN: İnsan ve hayvan vücudundaki karbonhidratın depolanmış şeklidir. Gerektiğinde hemen kullanılabilecek yedek enerjidir. İnsan vücudunda 350 g. civarında glikojen vardır. En fazla karaciğer ve kaslarda bulunmaktadır.Kurumaya ve mantarda da bulunduğu bilinmektedir. Çalışma sırasında glikojen ATP (adenozin trifosfat) üretmek için glikoza dönüşür. Karbonhidratların glikojen olarak depolanması sırasında 1 g glikojen 2.8 cc su tutmaktadır.
    SELLÜLOZ: Bitkisel yapıda yer alırlar.Yiyeceklerin sindirilemiyen kısımlarıdır (posa). Günlük diyetimiz 10-15 gram kadar sellüloz içermektedir. Ağızdan alınan sellülozun % 43'ü dışkı ile atılmaktadır. Barsak hareketlerini artırarak, barsağın düzenli çalışmasını sağlarlar. Kabızlığın önlenmesinde ve mide ile barsaklarda dolgunluk hissi sağladığından zayıflama rejimlerinde önerilir. Çiğ ve kabuğu ile yenen meyve ve sebzeler ile kepekli tahıl ürünleri sellüloz yönünden zengin yiyeceklerdir.
    KARBONHİDRAT GEREKSİNİMİ​
    Günlük enerji ihtiyacımızın % 50 - 60'ının karbonhidrat kaynaklı yiyeceklerden sağlanması normalde yeterlidir (300 - 350 g / günde). Yoğun antrenman gerektiren spor dallarında ve kas glikojen depolarında sürekli doygunluk sağlanması istendiğinde diyetteki karbonhidrat oranı % 65 -70'e kadar çıkartabilmektedir. Kadın ve erkek sporcularda 8 - 9 g / kg / gün karbonhidrat alımı yeterli olmaktadır.
    BİLEŞİK KARBONHİDRATLAR VE BASİT ŞEKERLER​
    Sağlıklı beslenme ve sportif performans açısından karbonhidratın günlük tüketiminin % 85'i bileşik karbonhidrat içeren besinlerden (tahıl ürünleri, sebzeler ve kurubaklagiller bu gruba girmektedir), ancak % 15'i basit karbonhidrat içeren besinlerden (şeker ve şeker türevleri, şeker içeren içecekler, bal, reçel vb.) oluşmalıdır.
    Bileşik karbonhidratların sindirimleri basit şekerlere göre daha uzun sürdüğünden (3 - 4 saat) kan şekeri üzerine olan etkileri daha yavaş olmakta ve uzun sürmektedir. Basit karbonhidratlar ince barsaklarda fazla bir değişikliğe uğramadan 15 dakika gibi kısa bir sürede doğrudan kana geçerler.
    KARBONHİDRAT KAYNAKLARI
    BİLEŞİK KARBONHİDRATLAR (Nişasta içerenler):
    Tahıl Ürünleri: Ekmek, pasta, kek, pirinç, makarna, bulgur, irmik, şehriye, bisküvi, mısır, tarhana Bakliyat ve Baklagiller; Bezelye, mercimek, fasulye, barbunya, bakla, nohut
    Köklü Sebzeler: Patates, Kuruyemişler: Tuzsuz yer fıstığı, fındık, kestane, badem Kuru Meyveler. Kuş üzümü, kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik Bazı Meyveler: Elma, armut, muz, portakal, üzüm
    TERCİH EDİLME NEDENLERİ :
    - Kan şekerini düşürrnezler.
    - Kas glikojen depolarını basit şekerlere göre daha fazla artırırlar.
    - Protein, vitamin ve mineral açısından daha zengindir.
    - Yeterince posa içerirler.
    - Bu yönleri ile daha ekonomiktirler.
    BASİT ŞEKERLER:
    Şeker ve Türevleri: Çay şekeri, bal, pekmez, reçel, marmelat, çukolata, karamela, akide şekeri
    Şekerli içecekler: Kola, limonata, siyah kuş üzümü, meyve suyu
    Şeker Katkılı Besinler: Tatlı bisküvi, tatlı kek, meyveli tart, dondurma, meyveli yoğurt, kastırt, sütlü puding, taze meyveler, süt tozu (yağsız)
    TERCİH EDİLMEME NEDENLERİ :
    - Kan şekerini düşürürler, buna bağlı olarak baş dönmesi, göz kararması, mide bulantısı, halsizlik gibi olumsuz etkilere yol acarlar.
    - Kas glikojen depolarının boşalmasına neden olurlar.
    - Rafine şekerler protein, vitamin ve mineral içermezler.
    - B1 vitamininin (Thiamin) yetersizliğine neden olurlar.
    - Ağız sağlığını bozarlar ve diş çürümesine neden olabilirler. :
    - Sporcu performansını olumsuz etkilerler.
    KARBONHİDRATLARIN SPORCU BESLENMESİNDEKİ YERİ​
    Aktivite sırasında karbonhidrattan gelen enerji kullanımı ile daha az oksijene gereksinim olduğundan, karbonhidratlar yağa ve proteine göre daha elverişli enerji kaynağıdır. Bir litre oksijen karbonhidratları yakarsa 5 kkal., yağları yakarsa 4.5 kkal. sağlar. Karbonhidratlar yağdan ortalama % 4-5 daha elverişli enerji kaynağıdır.
    Yetersiz karbonhidrat alımı sırasında yağ ve protein vücutta enerji kaynağı olarak kullanılırsa metabolizmaları sonucu artık maddeler bırakacaklarından yorgunluğa, bulantıya neden olurlar.
    Karbonhidratların önemli özelliklerinden birisi de, kas ve karaciğerde yedek enerji olarak kullanılmak üzere glikojen halinde depo edilmesidir. Kısa süreli fakat şiddetli efor gerektiren aktivitelerde ve egzersiz başlangıcında kas glikojeni temel enerji kaynağıdır. Kas glikojen deposunun doygunluğu, dayanıklılık gerektiren spor dallarında ve yüksek şiddetli egzersizlerde performansı etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Karbonhidrat tüketimi ile kas glikojen seviyesi arasında, egzersiz öncesi kas glikojen seviyesi ile de egzersizin süresi arasında doğru orantı bulunmaktadır. Vücut karbonhidrat depoları enerji tüketiminin %65 - 80 VO2 max'da (Organizmanın kullanabildiği maksimal oksijen kapasitesi) 60 - 90 dakika yeterli olabilmektedir. Sporcu diyetindeki karbonhidrat miktarının artırılması ile orantılı olarak egzersiz sırasında vücutta kullanılan karbonhidrat miktarıda artmaktadır. Artan karbonhidrat miktarına bağlı olarak çalışma zamanı uzamakta, uzun süre yorulmadan çalışmak mümkün olmaktadır. Yeterli ve uygun karbonhidrat alan sporcular, fiziksel aktivitelerini sürdürmede, yetersiz karbonhidratla beslenenlere oranla daha başarılı olmaktadırlar. Günlük karbonhidrat alımının yetersiz olması kan şekeri ve karaciğer glikojeninde azalmaya neden olacağından sporcuların performansını olumsuz etkilemektedir. Glikojen depolarını korumak için uygun bir diyetle birlikte müsabakadan en az bir gün önce yoğun antrenmana son verilmeli, sporcu dinlendirilmelidir.
    Gereksinimden fazla tüketilen karbonhidrat ise kişide mide, barsak bozukluklarına, şişmanlığa, kalsiyum yetersizliğine, iştahsızlığa neden olabilmektedir.
    EGZERSİZ ÖNCESİ KARBONHİDRAT ALIMI​
    Egzersiz öncesi karbonhidrat alımı 1 -5 g / kg şeklinde olmalı ve 1 -4 saat önce verilmelidir. 4 Saat önce verilen karbonhidratlı besinler katı olabilir ancak 1 saat önce verilenler mutlaka sıvı karbonhidrat olmalıdır. Egzersizden 1 saat önce 1-2 g / kg karbonhidrat alımı kan şekeri açısından önemlidir. Egzersiz öncesi alınan karbonhidrat aktif kas tarafından hemen kullanılabilmektedir. Bu egzersiz öncesi kas glikojen içeriğine bağlı değildir. Egzersizden yarım saat önce alınan konsantre glikoz solüsyonları ise insülin salınımını artırmakta, kanda artan insülin kandaki yağ asitleri düzeyini azaltmaktadır. Kasa daha az yağ asidi gittiğinden kas, kas glikojenini kullanmak zorunda kalmaktadır. Sonuçta uzun süreli egzersizlerde glikojen depoları enerji sağlamada yetersiz kalmakta ve performans bozulmaktadır.
    V02 max'ın % 70 egzersiz yoğunluğunda, egzersizden 45 dakika önce alınan 75 g glikozun başlangıçta kan şekerini yükselttiği, 15 dakika sonra bu ani artışın % 15'ine kadar düştüğü belirtilmektedir.
    Früktoz yüklenmesinin kan insülin seviyesinde meydana getirebileceği artış glikoz yüklenmesinden daha az olmaktadır. Aktivite sırasında ise früktoz karaciğer glikojenini glikoza göre daha iyi yeniliyebilmektedir. Bu durum karaciğer früktokinaz aktivitesinin glikokinaz aktivite-sinden daha yüksek olmasına bağlanmaktadır.
    EGZERSİZDEN HEMEN ÖNCE VE EGZERSİZ SIRASINDA
    KARBONHİDRAT ALIMI​
    Egzersizin hemen öncesinde alınacak glikoz kandaki yağ asiti konsantrasyonunu etkilememektedir. Bu, egzersizin kan insülin artış düzeyini önleyen hormonları uyarmasına bağlanmaktadır. Egzersiz sırasında uygun miktarlarda karbonhidrat - elektrolit verilmesi performansı olumlu yönde etkilemektedir. Egzersizin ilerleyen dönemlerinde dışardan alınan glikozun vücutta kullanımı artmaktadır. Egzersiz sırasında früktozdan çok glikoz kullanılmaktadır. Glikoz veya glikoz polimerlerinin kullanımında oksidasyon hızları arasında bir fark bulunmamaktadır. Müsabakanın hemen öncesinde ve müsabaka sırasında alınacak karbonhidratın % 5-8 oranında olması önerilmektedir. Bu oran vücut sıvı kaybına bağlı olarak, sıcak havalarda % 2.5-4'e indirilip, soğuk havalarda % 10'a kadar çıkarılabilmektedir.
    EGZERSİZDEN SONRA KARBONHİDRAT ALIMI​
    Genellikle iki saatlik yoğun bir antrenman sonrasında kas glikojen depoları boşalmakta yorgunluk belirtileri ortaya çıkmaktadır. Yeniden doygunluk sağlanması için en az 24 - 48 saatlik bir süreye ihtiyaç vardır. Kaslardaki glikojen depolarının yenilenmesi saatte yaklaşık % 5 oranındadır. Egzersiz sonrası ilk 30 dk. içinde vücut ağırlığının her bir kilogramı başına 0.7 - 1.5 g karbonhidrat alınması önerilmektedir. İlk 2 saat içinde ise en az 50 g karbonhidrat alınmış olması ve takip eden her 2 saatte bir 50'şer g. karbonhidrat alınmaya devam edilmesi glikojen depolarının doygunluğu açısından önem kazanmaktadır. Egzersiz sonrası 1 - 24 saat içinde alınacak karbonhidratın 100 gramının sıvı karbonhidrattan oluşması uygundur. 20 saatten sonra verilen karbonhidratın basit veya bileşik olması arasında fark kalmamaktadır. Egzersizden 2 saat sonra 9-16 g / kg / gün karbonhidrat alımı halinde kas glikojeni 24 saatte restore edilmektedir. Egzersizden sonra meyve yada früktoz içeren içecekler sadece glikoz içeren yiyecek ve içeceklere göre karaciğerde glikojen sentezini daha fazla kolaylaştırmaktadır. Ancak egzersiz sonrası özellikle toparlanma devresinde kas glikojeni daha önceliklidir.


    KARBONHİDRATLAR:

    Mutlaka, herkesin başına gelmiştir. Durup dururken birden canımız baklava, pasta, yemek ister. Bir parça tatlı yedikten sonra da bu isteğimiz sönüverir. Peki bu niye olmaktadır? Tatlıya olan daha doğrusu şekere olan bu ilgi nereden kaynaklanıyor? Bu ilginin kaynağı vücudun çok önemli enerji deposu olan karbonhidrata duyulan gereksinimden, yani enerjiye olan ihtiyaçtan meydana geliyor. Çünkü şeker ve nişasta tamamen karbonhidrattır. Karbonhidratlar vücudumuzun ana enerji kaynağıdır. Aslında bütün besinler vücuda enerji sağlayabilirler. Fakat değerleri farklıdır.

    Karbonhidratlar çok çeşitlidir: Glukoz, fruktoz, galaktoz, sakkaroz, laktoz, maltoz, nişasta, selülöz, glikojen... Bunlar hakkında çok kısa bilgilere sahip olmamızda fayda vardır.

    -GLİKOZA üzüm şekeri de denir. En çok bulunduğu yiyecekler üzüm ve üzümden yapılan içecekler ve ayrıca baldır.

    -FRUKTOZUN diğer adı meyve şekeridir. Pekmez, incir, dut gibi meyvelerde ve balda bulunur.

    -GALAKTOZDA glikozla birleşmiş olarak süt şekeri içinde bulunur.

    -SAKKAROZ en çok şeker pancarı ve kamışında bulunur. Günlük kullandığımız çay şekeridir.

    -LAKTOZ anne sütünde ve memelilerin sütlerinde bulunur.

    -MALTOZ arpa ve baklagillerde bulunan karbonhidrattır.

    -NİŞASTA çok sayıda glikozun birleşmesi sonucu oluşur. Bir çok bitkinin tohumlarında ve yumrularında depo edilir.

    -SELÜLÖZ 3000 tane glikozun moleküllerinin birbirine yapışmasıyla oluşan ve bitkilere desteklik veren karbonhidrattır.
    ~~Ne işe Yararlar~~
    -Karbonhidratlar vücudun enerji deposudur. Vücudun çalışması için gerekli olan enerjiyi verirler. Ağır beden hareketleri için en elverişli enerji kaynağıdır.

    -Vücudun su ve elektrolit kaybını önler. Kalın bağırsakları çalıştırarak zararlı artık maddelerin bağırsaklarda uzun süre kalmasını önler.

    -Proteinin enerji olarak kullanılmasını önleyerek proteine olan gereksinmeyi azaltır.

    -Karbonhidratlar vücuda alınmadığı veya çok az alındığı durumlarda (şeker hastalığında olduğu gibi) vücut enerjiye olan ihtiyacını yağ ve proteinden karşılar. Bu durumda kanı asit yapan maddeler gereğinden çok oluşur, vücudun çalışma düzenini bozar. İşte karbonhidratlar bu durumu önler.

    Hangi besinlerde bulunur?

    Ekmek, tahıllar, kurubaklagiller, şeker ve şekerli gıdalar, meyveler, süt ve süt ürünleri, sebzeler. Yani et ve yağ dışındaki tüm besinlerde karbonhidratlar bulunur.
    Karbonhidratlar çoğunlukla bitkisel yiyeceklerde bulunur. İhtiyaçtan fazla alınan karbonhidratlar, yağa çevrilerek şişmanlığa neden olduklarından, çok çabuk kilo alan insanlar için nişasta, şeker ve tahıldan yapılan yiyecekler fazla alınmamalıdır. Ayrıca fazla alınan karbonhidrattan dolayı diş çürümeleri olmaktadır. Bilhassa çocuklarda fazla şeker alımından dolayı dişler çok kolay çürüyebilir.


    EĞER ADALE İNŞA ETMEK İSTİYORSANIZ KAS KAZANMAK BULUNAN KAS I KORUMAK HACİM ALMAK İSTİYORSANIZ KARBONHİDRAT KULLANMALISINIZ

    KOLLARIM BACAKLARIM GELİŞMİYOR DİYENLERİN EN BASİT HATASIDIR YETERİNCE KARBONHİDRAT ALMAMAK NE YAZIKKİ ALDIKLARI PROTEİNİN VE YAGIN ONLARIN ADALESİNİ KORUDUGUNA İNANIRLAR BU FİZYOLOJİK OLARAK MÜMKÜN DEĞİLDİR
    EGER MÜMKÜN OLSAYDI HİCBİR SPORCU ELİNDE LAPA İLE DOLASMAZDI NEDEN YESİNLER LAPA PİLAV PATATES ? BİR DÜŞÜNÜN

    EVET KARBONHİDRAT KULLANMADAN KAS YAPILIR BRAD PİTT GİBİ ZAYIF PARCALI VÜCUT YAD A İNCE KOLLARLA FİT BİR VÜCUT EGER GERCEKTEN AGIR KİLOLARLA CALISMAK ÖLCÜ ALMAK ADALE OLARAK GELİŞMEK İSTİYORSANIZ KARBONHİDRATLARA ÖNEM VERMELİSİNİZ BUNUN YANINDA PROTEİN YAĞ DA ALINMALIDIR GENELDE BULK DÖNEMDE AKRBONHİDRAT ARTTIRILIR ANTREMANALR SERT GECER VÜCUT HACİM ALIR

    DEFİNASYONDADA YAĞ SIFIRLANIR PROTEİ NARTTIRILIR AKRBONHİDRAT BULK DÖNEMDEN AZAR AZAR DÜSÜLÜR MİSAL BULK İKEN PİRİNCİ 500 GR ALIYORSUNUZ DEFİNASYONDA YAĞ SIFIRLANIP AYNI SEKİLDE KARDİYOYA BASLANIR VE İLK HAFTA GECER 2.HAFTA YAVAS YAVAS 20 GR -30 GR DÜSÜLMEYE BASLANIR BÖYLEDE BİR HAFTA KADAR GİDLİR ZATEN AYNADA VE TARTIDA YAĞ YAKIMI YAVAS YAVAS KENDİNİ BELLİ EDER

    SORNASINDA EGER HERSEY YOLUNDA İSE KARBONHİDRAT DÜSÜMÜ YAPILMAZ AMA HALA KİLO DÜSMÜYOR VE AYNADA KENDİNİZİ YETERLİ GÖRMÜYORSANIZ 50 GR OLARAK MİSAL VERİYTORUM SADECE RAKAMLARI BU SİZE KALAN BİRSEY
    DÜŞÜLÜR

    VE SONUC OLARAK ADALENİZDE EN MİNİNMUM KAYIP İLE YAĞLARINIZDAN ARINMIS OLURSUNUZ KAS KAYBI FAZLA YAŞANMAZ EGER KARBONHİDRAT DOGRU AYARALNIRSA

    YAĞ PROTİEN ALIP KARBONHİDRAT ALMAZSANIZ BU SİZE KAS KAYBI OLARAK ORTAYA CIAKCAKTIR

    BİRCOGUNUZ 45 -50 CM KOLLARI HAYAL RÜYA GİBİ GÖRÜYORUZ SEBEBİ ADALENİN BESLENEMEMSİ PROTEİN TAMAM ALDINIZ KİLONUZUN 2 KATI KADAR YA KARBONHİDRATI NE YAPTINIZ GEREKEN ÖNEMİ VERDİNİZMİ BACAK CALISMASINA ÖZEN GÖSTERDİNİZ Mİ

    BİR TABİR VARDIR BİLİRMİSİNİZ ( LAPA TAVUK )
    BU VÜCUTCU TERİMİDİR LAPA DAN KASIT KARBONHİDRATTIR EGER ELİNDE LAPA TAVUKLA DOALSAN YEMEYEN BİR HOCANIZ VARSA ONDNA UZAKLASIN TÜM PROF SPORCULAR YALNIS YAPIYORLAR BİR BİZ Mİ DOGRU YAPIYORUZ KARBONHİDRATI ALMIYORUZ PEKİ ONLARIN NEDEN GELİŞİYOR KASLARIDA BİİZMKİS İGELİŞMİYOR ? BU SORUYU SORUN KENDİNİZE VE BUNU İLACA YADA KULLANILAN BASKA SEYLERE BAGLAMAYIN ..

    EGER SÜRÇ İ LİSAN ETTYSEM AFFOLA AMA BUNU BAZI BASLIKLARDA DOLASAN KETOSİS DİYE BİR DİYETE KARSI YAZDIM CÜNKÜ BU DİYETİ UYGULAYAN HİCBİR SPORCU YOK VARSA BİR PROF BENDE MERAK EDİYORUM


    İYİ CALISMALAR
     
    Hatred bunu beğendi.
  2. bruce123
    Offline

    bruce123 Yeni Üye

    Katılım:
    31 Mayıs 2008
    Mesajlar:
    407
    Beğenileri:
    169
    Ödül Puanları:
    0
    Güzel bir yem oldu ama birde sahislar kendi resmlerini gösterseler de görsek dimi :)
     
  3. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    bu mesajın çok yakışıksız.
     
  4. AnkTıp92
    Offline

    AnkTıp92 Üye

    Katılım:
    24 Eylül 2010
    Mesajlar:
    395
    Beğenileri:
    132
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Tıp Fakültesi Öğrencisi
    Yer:
    Ankara
    Bence bu konu 100 mesajı bulur :)

    ---------- Post added at 21:55 ---------- Previous post was at 21:53 ----------

    Kaldırdım. Kusura bakma artniyet yoktu.
     
  5. Achilles1980
    Offline

    Achilles1980 Üye

    Katılım:
    19 Mayıs 2007
    Mesajlar:
    515
    Beğenileri:
    730
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Zayıflatma, Yarışma diyeti, Yağ yakımı vb.
    Yer:
    İzmir
    efsane başlık 1. sayfa :D

    Alıntıysa alıntının kaynağını yaz..

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 20:52 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 20:08 ----------

    İlk gözüme çarpan yanlışlar tek tek yazalım. En büyük yanlış ketojen diyet yüksek protein diyeti değildir. Yüksek yağ, ortalama protein ki ne kadar olduğu benim başlığımda görürsünüz, düşük karbonhidrat. Kafadan girişte yanlış zaten.

    Çok fazla yağlı yemek sağlıklı değildir. Biliyorum kanlarındaki kolesterol ve trigliserit seviyesinin düşük karbonhidrat yüksek protein diyetleriyle düşenler hakkında birşeyler duydunuz. Bu genellikle ağırlık kaybıyla olur, ama yağ açısından zengin bir diet yaparken bu devam etmez.

    Bazı araştırmalar açıkça gösteriyor ki, hayvan mamülleri ya da doymuş yağ içeren yiyecekler kalp hastalıkları, felç, safra taşı, romatizma semptomları, kanserler vb. riskini arttırıyor. Örnek vermek gerekirse, fazla et tüketen ülkeler ve daha az et tüketen ülkere karşılaştırıldığında, kanser görülme olasılığı ile et tüketimi arasında doğrudan bir ilişki görülüyor. Et yiyen ülkelerde kanser görülme olasılığı artarken, daha az et yiyen ülkelerde daha az kanser görülüyor.

    Yağ kesinlikle gerekli, yağ tüketirken, çoğunluğunu sağlıklı yağlardan ve kontrollü olarak tüketmek önemli. Sizin aradığınız yanıt, markalı/sentetik, bolca şeker eklenmiş “düşük yağ içeren” ürünler değil. Aynı şekilde markalı/sentetik, yapay tatlandırıcı ya da yağ eklenmiş “düşük karbonhidrat içeren” ürünler de değil. Bu arada ufak bir bilgi, yapay tatlandırıcıları, hiç bir zaman kilo kaybı konusunda yardımcı olmamışlardır.

    Albert Einstein Tıp Okulundan Dr. Keith-Thomas Ayoob da bu konuda konuşmalarında, düşük karbonhidrat, yüksek protein diyetlerinin asla uzun vadede bir çözüm olmadığını, ancak kısa vadede hızlı bir çözüm olabileceğini belirtmiştir.

    Kırmızıyla yazan yerler tamamen saçmalık. Bu kanıya nasıl varmış anlamak güç. Doymuş yağ kanser yapıyor yani wow. Bu bilgi yıllarca insanları uyutmak için uydurulmuş bir yalan bunu Fat head adlı belgeselde bu durum çok güzel anlatılmış. Ayrıca uzun dönem yüksek yağ diyeti uygulayan kişilerde kolstrol triglierist te düşüş yaşanmış. Arkadaş uzun süre yapıldığında bu olmaz mı yazmış. Buyrun olcağının kanıtı.

    http://homepage.ntlworld.com/nigel....bese subjects with high cholesterol level.pdf

    Buyrun bu da ayrı bir deney. 24 hafta uygulanmış ve sonuç yine aynı kötü kolestrolde ve triglerisitte düşüş.

    http://www.pulsus.com/journals/abst...jnlKy=8&atlKy=1129&isuKy=589&spage=1&isArt=t&

    Buyrun kas kaybına mı yol açıyor. İstenilirse tek tek çeviririm arasından seçersiniz.

    http://www.nutritionandmetabolism.com/content/3/1/9

    Bu yazarın benimde başta dediğim yanlışı yani yüksek protein değil yüksek yağ içermesi gerekliliği

    http://www.second-opinions.co.uk/fat-not-protein.html

    Evet şimdide seçeneklere gelelim.

    Yüksek yağ yemek kanser yapıyormuş. Bunu ilk ortaya çıkaran doktorlar Amerikadadır. O dönem zarfında yapılan araştırmalarda doymuş yağın kanser yapıcı etkisinin olduğunu bulmuşlardır güya. Ama işin özü Fransız halkı doymuş yağı menülerinde daha fazla bulundurmalarına rağmen nedense kalp krizi ve kanser riski daha düşüktür. Acaba Fransızların düşük karbonhidrat almaları bunda yoksa daha mı etkilidir. Örnek vericek olursak doymuş yağ oranı yüksek peyniri bolca Fransızlar tüketmektedir. Burda doymuş yağın ne olduğu anlatılıyor sağlıklı mı kanser yapıcı mı değil mi diye.

    http://www.biblelife.org/saturated_fat.htm

    Yazar arkadaş metabolik yan tesirlerinden bahsediyor ya uzun süre yapılmamalı filan diyor. Buyrun yapılır mı yapılmaz mı.

    http://www.sciencedirect.com/scienc...serid=10&md5=57c91f3967ccb0e11e9cfb5c1d31f468

    Şimdilik şunlar köşede dursun devamını yazıcam. İsteyen olursa arasından seçsin çevirirm.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 20:54 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 20:52 ----------

    İşin kötü yanı bunu buraya koyan arkadaş şimdi ben bunlara cevap yazıp kanıtladığımda bana geri bildirimde yapamıycak. Öffff yine ne anlamı kaldı bunun devamı gelmiycek başlığın :)
     
    YesiLZeytin ve heldic bunu beğendi.
  6. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    hahaha :)

    sadece cevrenize bakın :)

    kanser seker hastalıgı kalp beyin hastalıkları sadece insanın alısık oldugunun dısında beslenenlerde olusur

    nedir insanoglunun alısık oldugu beslenme tarzı

    yuksek yag
    tam protein
    dusuk karbonhidrat


    yada kıtlık doneminde

    dusuk yag
    bulabildigi kadar protein
    bulabildigi kadar karbonhidrat



    mantıklı bir yaklasım ile

    yaz zamanı bulabildigin kadar et yag ye depola

    kıtlıkta harca


    insanoglu boyle gelismistir


    gerisine gulup geciniz

    Karbonhidratlar insanı yaslandıran ve öldüren uyusturucu gibi birseydir

    Achilles1980

    dostum 21 yasında bir bebe beni msn e ekledi resimlerini gostermesini falam istedi bir suru hikaye genclik heycanları ugrasmaya deymez ama sende haklıısn karbonhidratların zararını bilen birisi olarak
     
    Son düzenleme: 14 Aralık 2010
  7. Achilles1980
    Offline

    Achilles1980 Üye

    Katılım:
    19 Mayıs 2007
    Mesajlar:
    515
    Beğenileri:
    730
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Zayıflatma, Yarışma diyeti, Yağ yakımı vb.
    Yer:
    İzmir
    Sabahtan akşama ne olduğunu yazayım sorun değil. Bunun karşısında bana geri bildirim olmayacak. O yüzden devamını ayrı bir düşünce gelirse yazıcam. Kim yazdıysa bu yazıyı onunla tartışmak isterim bu konuyu. Zaten Bruce arkadaşımızda alıntılamış.. Size lapa tavukla mutluluklar ayrıca :) Neden böyle yaptığınızı bilmeseniz de :) Bu arada 0 karbonhidratla kas yapılır mı yapılmaz mı bunu daha öncede yazdım. Ben kaslanılmaz ya da ketoyla müthiş kaslanırsınız normal diyete göre demiyorum. Yüksek karbonhidrat tüketimi sağlıksızdır diyorum. Şu an ayrıca normal diyetle besleniyorum bu da bir gerçek.
     
    Son düzenleme: 14 Aralık 2010
    heldic bunu beğendi.
  8. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    hahhaa


    lapa tavukla mutsuzluklar demen lazım dostum :)


    beyinin istediklerini eksik alırsan mutsuz olur cunku :)
     
    Achilles1980 bunu beğendi.
  9. Achilles1980
    Offline

    Achilles1980 Üye

    Katılım:
    19 Mayıs 2007
    Mesajlar:
    515
    Beğenileri:
    730
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Zayıflatma, Yarışma diyeti, Yağ yakımı vb.
    Yer:
    İzmir
    Arkadaşın dediklerindeki tek doğru yer bulk dönemdeyken karbonhidrat alımıyla daha fazla kas yapılabileceği. Ketojen diyetle bu zaman kadar bulk olun kimseye zaten önermedim ve bulk olunmaz mı tabii ki ketoylada olunur. Bana özel mesaj yoluyla ketoyla bulk olmak istiyorum diyene gerek yok normal diyet uygula dedim. Bruce arkadaş bunuda yanlış anlamış. Zaten kimse demiyor karbonhidrtsız daha kolay olur diye. İlk önce önerilenleri iyi okuyup algılamak gerekir ve sonrada fikir sahibi olmak gerekir.

    Ayrıca vücut geliştirme yapmak için gerekli olan şey yüksek karbonhidrat değil yüksek kaloridir. Tabii yüksek kalorinin içinde yağda olucak, proteinde, karbonhidratta. Bunu belirlicek olan bireydir.
     
    Son düzenleme: 15 Aralık 2010
    Coyote bunu beğendi.
  10. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Birincisi dışarıdan sadece okuyorum ve gülüyorum. İnsan anne karnından doğduktan itibaren 6 ay boyunca ketojenik yaşıyor.

    Yani tam olarak düşük karbohidrat yüksek yağ ve orta derece protein ve yüksek kolesterol.

    Bu yapıyı kim bozuyor? Bilinçsiz halk ve anneler olmasın sakın. Peki onlar neden bilinçsiz, İşe yaramaz ve hastalıklı doktorlar olabilirmi? Hazır gıda üreticileri ve onlara hizmet eden uşak-doktorlar olabilirmi?

    Anne sütü incelenebilirse söyleyeceklerimiz daha iyi anlaşılabilir belki.

    Zira vücuda giren kalorilerden bahsetmiş arkadaşımız, vücudun çalışma sistemine göre konuşursak,düşük ve temiz bir kan şekeri ile yağ ve karbohidrat arasında hiç bir fark yokki vücudun tercih ettiği enerji zaten yağ.

    Dolayısıyla kan sekeri düşük tutulmadan yediğiniz her şey depolanır zaten.

    Yüksek yağ ve proteinle beslenme kas kazandırmıyormu diyorsunuz ben aksini düşünüyorum.

    Peki bir spor salonuna ilk adımınızı attığınızda yağı kesmen lazım dediklerinde hiç durup dusunemeyecek kadar kapasiteye sahipseniz bu kimin suçu?

    Hocalarınızı dinlediğiniz halde gram ilerleyemiyorsanız bu kimin suçu peki?

    vücudunuz su ve öströjenle doluyorsa beyninizin yapısı bozuluyorsa şizofreni etkileri ve yüksek kan sekeri gibi sorunlara ortaya çıkıyorsa bunu bana nasıl açıklayıp izah edebilirsiniz.

    bırakın o kasları öylece dursun yani, gelişmemesi bence vücudu hasta etmektense daha mantıklı.

    Ayrıca bende sunu ekliyorum insan beyninin yüzde 65i yağ.

    Buda bize geçmiş yıllarda neden önemli buluşların yapılabildiğinide açıklıyor.

    Çünkü her bilimadamı insanın çalışma yapısının nasıl oldugunu çok iyi biliyor.
     
    Son düzenleme: 15 Aralık 2010
    magicbaris, opeh ve heldic bunu beğendi.
  11. cexenes
    Offline

    cexenes Üye

    Katılım:
    27 Ağustos 2008
    Mesajlar:
    272
    Beğenileri:
    223
    Ödül Puanları:
    53
    beslenme üzerine çok şey okudum uyguladım yaşadım bu kişiye göre değişir diyorum kesinlikle önce vucudunu tanımak zorundasın bunu yapamıyorsan ki tabiki hiç kolay değil uzun zaman alıyor hiç bir zaman başarılı olamazsın.
    şu anda yağsız kızarmış tavuk göğüs ve yanında zeytinyağlı salata yiyorum ve genelde artık hiç eskisi gibi dikkat etmiyorum ama her nedense çok daha iyi durumdayım her canımın istediğini yiyorum mutluyum:)
     
  12. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Enerji metabolizmasında 38 atp üretilmekte. Yağlar atp üretimine 24 atp ile katılıyor. glikoliz ve prüvüatlar tam olarak 38-24=14 atp sağlıyorlar 8 atp prüvik asitten geliyor.

    Prüvük asit = Glikojenin hücre içinde enerji üretimine katılması için çevrilmiş hali.

    Buradan yola çıkarsak basit ve orta glusitler sitrik asit döngüsünün son evresinde etil alkole ve laktik asite yıkılıyor.

    Sonuçta kas glikojenleri dolduğunda artan glikojen Asetil COA formunda vücut yağı olarak depolanmakta.

    Tek sorun insulin hassasiyeti. glikojen depoları doluyken Bu saatten sonra alınan her karbohidrat asetil coa formuna dönüştürülür ve depolara yollanır.

    Peki kan sekeri düşük kişilerde bu nasıl olur.

    Yemeğinizi yersiniz bol yağlı ve proteinli kan sekeri biraz yükselir dokulara amino asit gider geriye kalanlarda enerji üretmek için mitokondriye gider dolayısıyla beyin glikoze ihtiyaç duyarsa proteinlerin gliserol ve yağ bölümünden yeterli glikozu üretir.

    yada siz kan şekerini çok yavaş arttiran çiğsebzeler ve insan vücuduna uyumlu (homestaz) karbohidratları alırsınız.

    dolayısıyla 2 saat içinde kan şekeri eski formuna döner. Tekrar yağlar yakılmaya başlanır.

    Vücut proteini sadece dokularda kullanır. Yağlar ise enerji kaynağı.

    Karbohidrat ise kas depolarına gider ve çok kısa aktivitelerde kullanılır.

    işin tuaf yönü insan vücudu devamlı yağ harcamaya eğilimli. Yağlar kesildiğinde ve karbohidrat aşırı arttırıldığında

    Yağı depolama eğilimine gidiyor.

    Bir çok hastalık piyasaya çıkıyor şizofreni depresyon başlıca tehlikeleri.

    Basit şekerleri aman diyim zaten. Beyni en çok rahatsız edenler bunlar.

    Çok masum gibi görünen her türlü şekerleme beyin düşmanı.

    Bitter çikolata ve sütlü tatlılar Dondurma ve Boza biraz daha homestazik besinler.

    Lapa pirinç bana sorarsan geçici çözüm sunar.

    Bir sprinter gibi görünmek isteyen biri lean mass (yağsız kütle arttirmak için) karbohidratı düşürüp vücuda aldığı yağı arttirmalidir.

    Su ana kadar çok salonda çalıştım ama bir sprinter gibi görünen kimseyi göremedim insallah karşınıza öyle çıkacam az kaldı cunku.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:27 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:18 ----------

    Bütün insanların vücutları aynı prensiple çalışıyor, yani vücudunu nasıl tanıyacaksın?

    Ali ve veli arasındaki tek fark beyin yapısı. Alinin beyni daha sağlam çalışıyorsa velininki bozuk olabiliyor.

    Dolayısıyla velinin bedeni hastalanmaya başlıyor.

    herkez anne karnında aynı şekilde doğuyor ise neden daha sonra insanlar arasında büyük farklar oluşuyor?

    Bu farkı oluşturan yaşam şekilleri ve beslenme.

    Arada hiç bir fark yok.

    Tek fark yaşama şekillerinde ve beslenmede saklı.

    Kimin nasıl beslendiği beni ilgilendirmez, ancak hasta olan insanların büyük çoğunluğı yağ yüzünden değil unlu şekerli ve ağir işlenmiş yiyecekler yüzünden hastalanıyorlar.

    Kolesterolse masum ve insan vücudunun yapı taşı.

    Dolayısıyla ben neden kendımı yoruyorum, tabiki bilgi paylaşımı yapmak ve daha cok arkadaşımıza yardım etmek için.
     
    Son düzenleme: 15 Aralık 2010
    magicbaris, opeh, SSUO ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
  13. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    insanoglunun alısık oldugu beslenme karbonhidratın az oldugu beslenmedir


    saol guzel yazın ıcın
     
  14. Achilles1980
    Offline

    Achilles1980 Üye

    Katılım:
    19 Mayıs 2007
    Mesajlar:
    515
    Beğenileri:
    730
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Zayıflatma, Yarışma diyeti, Yağ yakımı vb.
    Yer:
    İzmir
    Sorun aslında şurdan çıkıyor. Arkadaş bakıyor vücuduna ve diyor ki ben yüksek karbonhidrat, yüksek protein, düşük yağ yiyorum. Bu adamlar nerden çıktı da bunları anlatıyorlar işte kanıt benim vücudum diyor. Biz ne diyoruz bizde evet kesinlikle yapabilirsiniz eğer ki iyi bir insülin hassasiyetiniz ve bununla beraber öğünlere karşı düşük insülin salgınız varsa. Yani ne demek bu yüksek karbonhidratlı bir öğün aldığınızda kendinizi halsiz, şapşal ve ya buna benzer şiş şiş hissediyorsanız pekte yüksek karbonhidratlı diyetler size göre değil. Ayrıca yüksek karbonhidratın sağlıksız olduğundan bahsediyoruz. Bunun dışında hadi sağlıksız kısmını geçtim kaslanma konusunda işe yarıyorsa ve yağ oranınızı kontrol altına alabiliyorsanız yapmaya devam edin.

    Bunlar yerine biz ne diyoruz düşük karbonhidratla yapılabileceğinden bahsediyoruz. Sadece yüksek karbonhidratlı bir diyetle daha kolay kaslanılabilineceğini söylüyoruz. Yukardaki şikayetleri olan bireylere düşük karbonhidrat öneriyoruz. Kimi günde 100 gr. karbonhidrat alır, kimi hafta içi almaz hafta sonu yükleme yaparak full karbonhidrat alır, kimi ise antreman öncesi ve sonrası karbonhidrat alarak bunu yapabilir. Tüm olayın özü cexenes anlattığı gibi insanların vücutlarını tanıması. Bu anlattıklarımızla kendi yapınızı seçip kendi beslenme şeklinizi belirleyebilirsiniz.

    Ayrıca beslenme başlığında kg başına şu kadar karbonhidrat almalısınız başlığıyla çelişmiyoruz. Yukardakiler ışığında kendinize uygun olanı bulun diyoruz. Sağlıklı olup olmamasının dışında sitede şu kadar karbonhidrat almanız gerekiyor diyorsa o başlık doğrudur. Sorunlarınız yukarda anlatılanlar gibiyse o zaman birde bizim anlattıklarımızı deneyin.
     
    umutn bunu beğendi.
  15. OkuyomBenYaa
    Offline

    OkuyomBenYaa Üye

    Katılım:
    5 Haziran 2010
    Mesajlar:
    355
    Beğenileri:
    184
    Ödül Puanları:
    0
    Herkesin aklı fikri var imkanıda var çok şükür çoğumuzun zor birşey değil sabahları yüksek yağ 0 karbo tam protein alıp denemek direk libidonuz artıyor gücünuz artıyor öğlene kadar ereksiyon halinde dolaşmam zaten bunun kanıtı ayrıca ne ağırlıklarda ne idman performansında düşüş yaşadım aksine daha iyi durumdayım şu an karbonhidratı kesmedim sadece idman oncesi 1 bardak bulgur idman sonrası 1bardak bulgur yiyorum bu bile glikojen depoları için yeter de artar 5-6 öğün yapıyorum diğerleri protein-yağ içeriyor deneyip kendiniz görebilirsiniz bir fikre saplanıp kalmayın
     
    Son düzenleme: 16 Aralık 2010
    Achilles1980 bunu beğendi.
  16. Coyote
    Offline

    Coyote Üye

    Katılım:
    24 Aralık 2008
    Mesajlar:
    1.626
    Beğenileri:
    1.569
    Ödül Puanları:
    123
    Okuyombenyaa şöyle dene, kabuklu esmer pirinç +bol kolesterollü bir yemek idman öncesinde(3saat) ve idman sonrasında whey yada kefir + 1 bardak portakal suyu + protein ve yağ olarak devam et.

    Diğer zamanlarda yağ+protein dengesini bozma.

    Sabah uyanınca bir bardak taze sıkılmış elma suyu yada bir bardak taze sıkılmış portakal suyu olabilir.

    whey protein yada benim en çok sevdiğim kefir olabilir.

    Zamanla portakal suyu yada meyveyede ihtiyacınız kalmayacak.

    yatağınızdan dinç ve ferah uyanmaya başlayacaksınız.

    Aldığınız yağlar direk enerjiye çevrilecek.

    İyi uyumak şart en az 7 saat.
     
    Son düzenleme: 16 Aralık 2010

Sayfayı Paylaş