Kalp ek atimlari (ekstrasistol)

Konusu 'Sağlık & Sakatlanma' forumundadır ve SEZER YZL tarafından 14 Ağustos 2009 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. SEZER YZL
    Offline

    SEZER YZL Yeni Üye

    Katılım:
    17 Ekim 2008
    Mesajlar:
    885
    Beğenileri:
    481
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    ögrenci
    Yer:
    istanbul
    Çoğu kişinin, kendini bütünüyle iyi hissettiği bir sırada, çoğunlukla dinlen-mefdurumundayken, kalp dolayında garip bir duygu fark ettiği olmuştur. Bu duyguyu herkes değişik bir biçimde ifade eder; kalpte bir heyecan hissi, bir kanat çırpışı, göğüste bir darbe, kalpte bir sıçrama gibi tanımlara sık rastlanır.
    NASIL OLUŞUR?
    Atım (sistol) kalbin kasılmasıdır; ek atım da (ekstrasistol) aynı şeydir, ama henüz olgunlaşmamıştır ve normal atıma oranla daha zayıftır. Kalp kasılma (atım) ve gevşemelerden (dolum) oluşan sabit ve belirgin bir ritim izler; bu nedenle iki atım arasındaki süre her zaman aynıdır (doğal olarak belli sınırlar içinde, kalp atımlarının hızı artabilir ya da yavaşlayabilir).
    Ek atımda kalp gereken süreden önce kasılır ve iki atım, yani normal olan atım ve hemen onu izleyen ek atım yaklaşarak yukarıda betimlenen durumu doğurur. Bunu çok kısa süren ama sonsuz gibi gelebilen bir ara izler ve kişi bu süre içinde giderek artan bir kaygıyla kalbinin yeniden çarpmasını bekler. Bu olguyu anlamak için ek atımın nasıl ortaya çıktı*ğına ilişkin bilgi sahibi olmak gerekir.
    Durum yeterince açık değildir. Kalp uzmanlarının sık görülen ve olağan bir durum olan bu sorunla uzun zamandır ilgilenmelerine karşın, kesin bir sonuca ulaşılamamıştır.
    Sağ kulakçıktaki sinüs-kulakçık düğümünden çıkan uyanlar bütün kalbe yayılarak kasılmayı sağlar. Ek atım olgusunda, kalbin kulakçık ve karıncıktaki herhangi başka bir yeri sinüs-kulakçık düğümünden Önce uyarıyı doğurur; böylece kalp daha erken ve daha az bir güçle kasılır. Bu süre içinde karıncıklara az kan girer.
    Yukarıda anlatılan bütünsel bir açıklamadan çok, olayın bir yorumudur. Daha karmaşık ve ayrıntılı başka yorumlar da yapılmıştır. Ek atım kasılması sürerken ya da bittiğinde normal kasılma zamanı gelir; sinüs-kulakçık düğümü kalbe uyarıyı gönderir, ama kalbi ya etkin kasılma sırasında, yani ek atım hâlâ sürerken, ya da bunun hemen sonrasında kalbin kasılma gücünün olmadığı bir dönemde (refrakter dönem) bulur. Uyan böylece bir etki yaratamadan harcanır gider ve yeni bir kasılmanın oluşması için sinüs-kulakçık düğümünden çıkacak bir sonraki uyanyı beklemek gerekir. İşte bu nedenle ek atımla sonraki normal atım arasında geçen süre, zaten yapısal olarak endişeli ve kalbini dinlemekte olan kişiyi meraklandıracak ölçüde uzundur. Ek atımı her zaman “tamamlayıcı ara” izlemez. Özellikle si-nüs-kulakçık düğümünün yerini tutan kalp kası bölgesi kulakçıkta bulunuyorsa, bu ara gerçekleşmez. Çünkü normal olmayan uyan sinüs-kulakçık düğümüne yayılarak onu boşaltır. Bu durumda ek atımla sonraki atım arasında, iki normal atım arasındaki olağan süre geçer. Bu, düğümün yeniden yüklenmesi için gereken normal süredir.
    NEDENLERİ
    Ek atımlara çok sık ıastlamr. Ek atımların az ya da çok sıklıkta görülmediği ki-, şi neredeyse yok gibidir.
    Bu olayın neden olduğu öznel duyumlardan daha önce söz ettik, ama ek atımlar genellikle bütünüyle belirtisizdir ve bu nedenle fark edilmeyebilir. Ek atıma yol açan bir ya da daha çok nedenden söz edebilmek güçtür; çünkü nedenler kişiden kişiye değişir. Bazen bu duruma o an var olan bir hastalık yol açabilir; örneğin, romatizma ya da kalpteki mikrobik bir hastalık, kalpte normal olmayan bir biçimde uyarılan hasta bölgeler ortaya çıkarabilir. Bu durumda, odak denen ve mikropların belirgin zararlara yol açmadan yerleştiği bölgler önem kazanır, ama bazen de mikroplar yanıltıcı bir biçimde uzak organlara yerleşebilirler. En önemli merkezler çürük dişler ve sürekli hasta olan bademciklerdir. Bazen yüksek tansiyonu ve damar sertliği bulunan yaşlılarda, zamanla kalbin yapısında gelişen yapısal bozukluklar da ek atıma neden olabilirler. Ama ek atım genellikle seyrek görülen ve sıradan nedenlere bağlıdır; çoğu zaman ise nedenlerin ne olduğu anlaşılamaz. Bu olgularda bozukluğun görüldüğü kişiler bütünüyle sağlıklıdırlar. Bazılarında bağırsak şişkinliği ek atıma neden olur; bu duruma bağırsaktan kaynaklanan bir refleks yol açar. Kabızlıktan yakman, mide iltihabı ya da safrakesesi hastalıkları olan kişiler için de benzer bir durum söz konusudur.
    Solunum sistemi ile ek atımlar arasındaki ilişkiye sık rastlanır. Ek atımlar genellikle derin soluk alma sırasında ortaya çıkar. Bunun nedeni vagus sinirinin uyarılmasına bağlıdır. Bu durumda kalp atım hızı yavaşlar.
    BELİRTİLERİ
    Ek atım genellikle dinlenme sırasında görülür; seyrek olarak kalp atımları hızlandığında ortaya çıkar. Bu olgularda sinüs-kulakçık düğümü güçlü bir biçimde gelişmeyi denetler. Ek atımların ortaya çıkmasında hastanın ruhsal durumu çok önemlidir. Örneğin, hekimin muayenesi sırasında, bir dakika öncesine değin sık olan ek atımlar durabilir. Çabuk heyecanlanan sinirli kişilerde ek atımlar abartılarak değerlendirilir. Sürekli kendini dinleyen hasta erken kasılmaların yinelenmesine uygun bir ortam yaratır. Sigara ve kahvenin ek atımların ortaya çıkmasında önemli rolü vardır. Hastanın durumu dikkatle izlendiğinde, çok sigara ve kahve tüketimine bağlı olarak ek atımların sıklaştığı görülür.
    Ek atım incelenmesi gereken bir bozukluktur. Bu nedenle hekim muayenesi gerekir ve bozukluğun gerçek önemi hekim tarafından saptanabilir. Bir hastalığın varlığı dışlandığında, kendi başına zararsız olduğu için göz ardı edilebilir. Özel bir dikkat gösterilmezse, fark edilmez ve bazı olgularda kendiliğimden kaybolur.
    Kaç ek atım biçimi vardır?
    Değişik ek atım biçimleri vardır. Bunlar arasında en sık görülenler şunlardır: Kanncıkiistü ek atım (kulakçıktan doğan normal olmayan atımlar); nodal (düğümsel) ek atımlar (kulakçık-karıncık arası düğümden doğan normal olmayan atımlar); karıncıktan kaynaklanan ek atımlar. Tek bir bölgeden gelen ek atımlar tek merkezli olarak adlandırılır. Değişik bölgelerden kaynaklanan ek atımlara çok merkezli denir. Salvo ek atımlar art arda gelenlerdir. Bir normal atımı bir ek atım izliyorsa ikili ritim söz konusudur.
    Ek atımlar tehlikeli midir?
    Ek atımlar her zaman tehlikeli degıldir. Genellikle geçici bir uyarılma durumuna bağlıdır ve gençlerde, spor yapmaları durumunda ortadan kalkabilir. Ek atımlar bir kalp hastalığı ya da dolaşım bozukluklanyla birlikte görülürse durum değişir. Bu olgularda eşlik ettikleri hastalığın ağırlaşmasına neden olabilirler. Örneğin, çok sıklaşacak karıncık taşi-kardisine ve ani ölümlere yol açabılır.

    KAYNAK:saglık.im


    (bu sorunu bende 1.5 aydır yasıyorum ve tedavı goruyorum forumda bu sorunu olupta ne oldugunu anlamayanlar ıcın umarım bır kaynak olur)
     
    Son düzenleme: 14 Ağustos 2009
    precorefx bunu beğendi.
  2. rfz
    Offline

    rfz Üye

    Katılım:
    26 Mayıs 2020
    Mesajlar:
    3
    Beğenileri:
    0
    Ödül Puanları:
    1
    Cinsiyet:
    Bay
    --- Mesaj birleştirildi, 27 Mayıs 2020 ---
    ya bende de 5-6 aydır var, sporda başlamadı, ama çoğunlukla sporda ilk 20-dk yarım saatten sonra oluyordu. holterde 350 ves çıktı. biri alanında yetkin bir Prof olmak üzere birkaç doktora gözüktüm. bi şey yok deyip postaladılar. kalp görüntüleme, efor testi, kan sayımları, tiroid gibi birçok test yaptırdım. spora deva dediler. şüphelendiğim şeyler, aşırı heyecanlı ve sinirli olmam, zaten buna takmaktan depresyona girdim, aylarca uyuyamadım, bunun dışında bir kaç ay hariç yılın geri kalanında el ve ayaklarımın hiç ısınmaması, buna rağmen gariptir kanda demir ve b12 eksiğim çıkmaması..bunun dışında vakit yok diye bir iki yıldır ısınmadan giriyordum ağırlığa, ekstrasistol için gittiğim Prof ne hikmetse akciğer filmi çektirdi ve bana dönüp spora ısınmadan giriyorsun, bunu askerlerde gördüm, bir süre sonra geçer ama ısınmadan girme dedi, helal olsun dedim, çünkü bunu söylememiştim..bana yılda bir eforlu ekg çektir, sporunu yap, bilumum tozları kes, çinde ne olduğunu tam bilmiyoruz, dedi. kendimde gördüğüm diğer sıkıntılar, bazen boğulma hissiyle uyandığım için uyku apnesinden de şüpheleniyorum, burnumda kemik eğriliği var, soğuk havalarda yataktan uyandığımda tıkalı oluyor, baş ağrısı yapıyor vs..bademciklerim ara ara şiş ve genelde iri ve belirgin, sık sık diş etlerim şişiyor, cıva barındırdığını bilmeme rağmen bir yıldır haftada en az dört öğün ton balığı, izole protein tozu ve kreatin kullanıyordum. balığı yeni bıraktım, öbürlerini 2 aydır kullanmıyorum. ara ara reflü şikayetim olur..akşamları çok çay içiyordum, onu da iki haftadır bıraktım. içki, sigara ağzıma değmez. 10 yıldır düzenli spor/ağırlık yaparım...neyse sadede geleyim, bu melet bayağı azalmıştı, bazen haftada birkaç taneye düştü, son iki gündür yine azıtmış durumda..şeker, tansiyon, kalpte yapısal sıkıntı, vitamin mineral sıkıntısı yok diyorlar. peki Allah aşkına bu ne ya. Acayip geriyor beni. Sporu bunun yüzünden verimli yapamıyorum, gitmeye korkar oldum. sürekli eskileri belki bir şey kaçırmıştır diye yeni doktor arayışları içindeyim. şunu da iyi gözlemledim ki heyecanla bir işe yoğunlaşınca, bunların olup olmadığını hissetmiyorum. gerçekten olmuyor mu yoksa takmadığım için mi farketmiyorum, onu da çözmüş değilim. yani sisnirselse yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan kısır döngüsüne de yakalanmış durumdayım. sebep bulsak çözüm kolay olacak ama sebep yok. araba arızası gibi bilgisayara bağlanabilseydik..
     
    Son düzenleme: 27 Mayıs 2020

Sayfayı Paylaş