Her Yorgunlugun Sebebi Bahar Degil

Konusu 'Kişisel Bakım' forumundadır ve saydam tarafından 10 Nisan 2006 başlatılmıştır.

  1. saydam
    Offline

    saydam Özel Üye

    Katılım:
    4 Eylül 2004
    Mesajlar:
    7.092
    Beğenileri:
    1.922
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    serbest
    Yer:
    Academic Sport Center
    Bahar aylarında girildiği şu günlerde yüzünü gösteren güneş psikolojik olarak pozitif enerji vermeye başlarken, yorgunluk ve bezginlik halini de beraberinde getiriyor. Çalışanların çoğu işine gitmek istemezken, sabah yataktan kalkmak kabus haline geliyor.

    Uzmanlara göre, bahar yorgunluğu ya da depresyonu; özellikle bahar mevsiminin başladığı günlerde birçok kişide görülebilen, genel bir bitkinlik, güçsüzlük ve enerji noksanlığı, isteksizlik, uykusuzluk ve vücutta karıncalanma gibi belirtilerle seyreden bir rahatsızlık hali olarak tanımlanıyor. Herkesi etkisi altına alan bu durumla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Koptagel İlgün, "Kışın soğuk ve güneşsiz günleri yavaş yavaş yerini baharın neşesine ve sıcaklığına terk ediyor. İşte bu hava ve mevsim değişikliği insan biyoritmini (insan vücudu hassas bir saat gibi bu değişikliklere uymaya çalışır) olumsuz etkiliyor. Meteorolojik değişiklikler, insan vücudundaki su dengesini de negatif yönde etkiliyor. Bahar mevsiminde doğal olarak havadaki elektrik yükü artıyor. Bu yük, havada bulunan pozitif ve negatif yüklü iyonlar aracılığıyla taşınmaktadır. Bu taşıma dengesi bozuklukları, iklim değişikliği dönemlerinde sıkça karşımıza çıkar. İnsanlarda yorgunluk belirtileri ve ruhsal sıkıntılara bile yol açarak, rahatsızlık sebebi olur. Havadaki elektrik yükü, şehirlerde ve de özellikle büyük şehirlerde daha fazladır. Bu duruma bir de hava kirliliği, sanayi atıkları ve trafik yoğunluğu eklenirse; kişilerdeki bahar yorgunluğu belirtileri daha yoğun olarak yaşanır. Bahar ayının ve güneşin getirdiği rehavet duygusuna, stres ve gerginlik duygusu da eklenince; mide hastalıkları, asabi kolit rahatsızlıkları, koroner damar hastalıkları, depresyon ve panik ataklar gibi insanda mevcut olan birçok hastalık da negatif olarak etkilenmektedir" dedi.

    "HER YORGUNLUĞUN SEBEBİ BAHAR DEĞİL"
    Bahar yorgunluğunu tarif ederken; kronik yorgunluk sendromu, mutsuzluk yorgunluğu ve bahar yorgunluğu diye 3 gruba ayıran Prof. Dr. Koptagel İlgün, bu 3 grup belirtilerini birbirinden ayırmak gerektiğinin altını çizerek, "Bir kişi fiziksel olarak yorgunluktan, tüm eklem ağrılarından ve yataktan yorgun kalkmaktan ya da gün içerisinde çabuk yorulduğundan bahsederken, bir başkası ruhsal ya da psikolojik yorgunluktan bahsedebilir. Yine vücudunda enerji azaldığından dolayı birçok aktiviteye katılma isteksizliği duyan kişilerin sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur. Eğer bir yorgunluk aylarca sürüyorsa, hatta yatak istirahatı ile de geçmiyorsa, müzminleşmiş (kronik) bir yorgunluk hastalığından bahsedilebilir. 'Öyle yorgunum ki' demekle seyredebilen yorgunluk halini, kronik yorgunluk sendromundan ayırmak gerekir" şeklinde konuştu.

    Bahar yorgunluğu veya diğer yorgunluk rahatsızlıklarının birçok hastalık belirtilerini etkilediği uyarısında bulunan Prof. Dr. Koptagel İlgün, "Örneğin; kas ağrıları, omuz, sırt ve boyun ağrıları... Yorgunlukla birlikte; konsantrasyon bozukluğu, neşesizlik, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması ve uyku bozuklukları görülebilir. Yorgunluk hareketsizliğiyle birlikte aşırı yeme problemi şişmanlık yapar. Bu da birçok rahatsızlığı negatif olarak etkiler. Bir başka sıkıntı da uyku ritmi bozukluğudur. Uykuya dalma güçlüğü, bazen de aşırı uyuklama hali yaşanabilir. Baş ağrıları, stres ve ruhsal gerginliğe bağlı olarak; bağırsak ve mide rahatsızlıkları, bahar mevsiminde mide ve on iki parmak ülseri, olanlarda hastalık nüksleri daha çok görülebilir. Bağırsaklarda gaz, kabızlık ve ishal gibi düzensiz bağırsak hareketlerini beraberinde taşıyan, hassas bağırsak sendromu diye adlandırılan durum görülebilir" açıklamasında bulundu.

    "İYİMSERLİK İLACI İYİ GELİYOR"
    Dr. İlgün Koptagel, daha çok bahar mevsiminde görülen ve diğer yorgunluk rahatsızlıklarını artıran durumları da şu şekilde sıraladı:
    "Beslenme alışkanlığı bozuklukları da bu duruma neden olabilir. Besinlerle yeterli miktarda vitamin, mineral alınmayan durumlarda yorgunluk tetiklenebilir. Tembel bir yaşam biçimi de yorgunluk sebebi olabilir. Tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, özellikle bu bezin az çalışması yorgunluk belirtilerini artırır. Çünkü bu durumlarda hafıza zayıflaması, uyku eğilimi, adale ağrıları normalden fazla görülür. Mikroplarla veya virüslerle meydana gelmiş birçok enfeksiyon yorgunluk belirtilerini artırır. Tansiyon, kalp hastalığı, alerji, nezle ve bazı ağrı kesici ilaçlar beraberinde yorgunluk belirtilerini getirir. Tansiyonda sık sık inip çıkmalar, kan şekeri düşmeleri, gürültülü ortamlar, fazla sıcak ya da soğuk ortamlar, stresli iş ortamı, kirli hava gibi durumlar da yorgunluğa yol açabilir. Fazla kafein, yoğun sigara kullanımı, aşırı alkol ve madde alışkanlıkları da yorgunluk tetikleyen durumlardır"

    Bahar yorgunluğunun iş hayatına da olumsuz yansıdığını vurgulayan İlgün, "Bahar yorgunluğu yaşayan kişilerin durumu iş yerlerine de yansıyabilir. Ayrıca iş yeri yorgunluğundan mustarip olanların taşıdıkları stres oranından dolayı hissettikleri bazı rahatsızlıklar da söz konusudur. Dinlenmek için kendisine süre ayırmayan ve yüksek aktivite ile çalışanlarda iş yeri yorgunluğu daha fazla görülür. Yoğun bir tempo ile çalışanların; 'masalarında bile uygulayabilecekleri' gevşeme, relaksiyon teknikleri yapmaları faydalı olur. Olaylara iyimser ve olumlu bakmak, yorgunluk giderici bir ilaç olabilir" dedi.

    "Bahar yorgunluğu ve diğer yorgunluk durumlarında, esas ve eşlik eden sebepleri belirleyip ona karşı önlem alınmalıdır" diyen İlgün, "Eğer yorgunluk yaşayan kişilerde durumu tetikleyici hastalıklar tespit edilirse, onları önleyici tedaviye başvurulmalıdır. Kansızlık durumu varsa, sebep belirlenip önlem alınabilirse; yorgunluk da önlenmiş olur. Aile ve iş yerlerinde sosyal ve psikolojik problemler varsa, bunun çaresine bakılmalıdır" tavsiyelerinde bulundu.

    Yorgunluk sorunu olan hastaların B ve C vitaminlerinden, magnezyum, potasyum ve çinko desteğinden faydalanmaları gerektiğinin altını çizen İlgün, "Ayrıca gevşeme egzersizlerinden yararlanılması da sıkça başvurulan bir yöntem. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye önem vermek, günlük içilen su miktarını 3 litre civarında tutmak, iyi ve kaliteli bir uyku düzenini sağlamak stresi azaltabilir. Sigara, alkol ve kafeinden uzak durmak gerekiyor. Yorgunluğu giderir ve rahatlatır düşüncesiyle aşırı alkole başvurmak yanlış bir hareket olur. Yatarken alınan depresyon azaltan, uyku düzenleyen ve kas gevşeten ilaçlar da faydalı olabilir" açıklamasında bulundu.
     
    themertyildiz bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş