facebookuma ekledim bu resmi...
bugün bizi bölmeye çalışan zihniyet utansın ibret alsın ....
aslında soylenecek okadar cok şey varki inanın haber izlemeye korkar oldum artık okadar içim acıyorki okadar canım sıkılıyorki anlatamam
dışarda meşhur bir söz vardır ''bir türkü asla kızdırma'' anlamını siz düşünün
aklıma gelmişken osmanlı döneminden yaşanmış bir olay aktarmak istiyorum
______________________________________
nereden nereye ....( yorumsuz )
19.yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında
Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.
Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü
toplayıp götürüyorlardı.
O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses
çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına
durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.
Mektupta şöyle denmektedir:
"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.
Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in de
halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi
bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."
Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen
padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker
elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp
mektubu okurlar:
"Fransızlar korkak ademlerdir.
Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur.
Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir."
Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin.
Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören
Fransızlar için bu kâfidir."
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.
Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında
dolaşmaya başlarlar.
Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına
sebep olur:
"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini
de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar.
Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."
Bu olay, Mülhaymli'lerin gönüllerin de taht kurmuştur.
Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.
Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen
olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip ,
hadiseyi temsilen kutlarlar.
Çanakkale Savaşı'nın simgesi haline gelen, 'yırtık elbiseli, ayakkabısız asker' fotoğrafının 1930'da çekildiği ileri sürüldü. Fotoğraftaki kişilerden birinin babası İbrahim Bayseç olduğunu iddia eden Seyran Bayseç (65), "Babam 1911 doğumlu. Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı. O fotoğraf babam İzmir Çiğli Havaalanı'nda işçi olarak çalışırken çekilmiş" dedi.
Partilerin, derneklerin, odaların, resmi kurumların ve şirketlerin afişlerinde kullandığı fotoğraftaki 'Çanakkale kahramanları' gazete ve televizyonlara konu olmuştu. Bolu'nun Elmalık köyünde yaşayan Seyran Bayseç, bu fotoğraftakilerden birinin babası İbrahim Bayseç, diğerinin de köylülerinden Niyazi Yıldırım olduğunu iddia etti. Babasının annesiyle birlikte çekilmiş fotoğrafını gösterip iki fotoğrafı karşılaştıran Bayseç, "Babam iki fotoğrafta da aynı pozu vermiş. Bu iki fotoğrafa baktığınızda, o fotoğraftaki kişinin babam olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz" dedi. Bayseç, şunları söyledi
CHP'NİN AFİŞİNDE GÖRDÜM: CHP Bolu İl Teşkilatı'nın seçim propagandası çalışmaları kapsamında bastırdığı afişlerde babamın fotoğrafını görünce çok şaşırdım. Partiye giderek fotoğrafı nereden bulduklarını sordum. Fotoğrafın Çanakkale Savaşı'nın simgesi olduğu cevabını alınca şaşkınlığım daha da arttı.
1930'DA ALMAN PİLOT ÇEKMİŞ: 1930 yılında İstanbul-Ankara tren hattını döşemek için bizim köye Alman bir ekip gelmiş. Ancak Bolu Dağı'nı geçemeyeceklerini anlayınca vazgeçmişler. Köyden giderken de 'Bizimle çalışmak ister misiniz?' diyerek 12 kişiyi yanlarında götürmüşler. Onların içinde babam ve Niyazi Yıldırım da varmış. İzmir Çiğli Havaalanı'nda çalışmışlar, ancak paralarını alamamışlar. Babam ve Niyazi Amca da 6 ay çalışıp para alamayınca köye dönmeye karar vermiş. Şantiyeden çıkarlarken bir Alman pilot fotoğraflarını çekmiş. Babam bu fotoğraftan söz ederdi.
SAVAŞTA 4 YAŞINDAYDI: Babam Çanakkale Harbi'nde 4 yaşındaymış. Bu yanlışlığı düzeltmek için çaba harcadım. Bana fotoğrafın bu şekilde kullanılması nedeniyle mahkemeye başvurmamı söylediler. Babamın fotoğrafının bu şekilde kullanılmasından rahatsız değilim. Ancak bunun doğrusunun ortaya çıkmasını istiyorum. Babam askerliğini Siirt'te yaptı.
Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/2007/11/30/guncel/gun04.html