Fazla Protein Tüketimi Ve Gut Hastalığı

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve bonatschi tarafından 10 Ocak 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 13 üye.
  1. bonatschi
    Offline

    bonatschi Özel Üye

    Katılım:
    10 Ocak 2006
    Mesajlar:
    3.857
    Beğenileri:
    4.944
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    Londra
    fazla protein tuketiminin ilerleyen senelerde gut hastalıgına yol actigi söylenmekte.
    Bu ne kadar dogrudur? bilgilendirirseniz sevinirim.
     
  2. saydam
    Offline

    saydam Özel Üye

    Katılım:
    4 Eylül 2004
    Mesajlar:
    7.092
    Beğenileri:
    1.922
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    serbest
    Yer:
    Academic Sport Center
    GUT
    GUT NEDİR?
    GUT’ TA NELER OLMAKTA?
    1.Akut atak
    2.Tofüs Gelişimi
    3.Diğer Problemler
    GUTUN NEDENLERİ NELERDİR?
    KİMLER GUT HASTASI OLUR?
    TANI NASIL KONULUR?
    TEDAVİ NASIL YAPILIR?
    1.İlaç Tedavisi
    2.Diyet
    3.Cerrahi
    GUT NEDİR?
    Gut bazı eklemlerde ani ve şiddetli gelişen ağrı, hassasiyet, kızarıklık, şişme ve sıcaklık artışı nöbetlerine neden olan bir hastalıktır. Genellikle tek eklemi, sıklıkla da ayak baş parmağını etkiler. Bununla birlikte diz, ayak bileği, ayak, el, el bileği ve dirsek eklemleri de etkilenebilir. Nadiren bazı hastalarda ilerleyen dönemlerde omuz, kalça ve omurga tutulumu gelişebilir.
    Gut genellikle üç fazda seyreder:
    1.Eklemde ani başlayan sıklıkla 5-10 gün süren şişme ve ağrı.
    2.Şikayetlerin olmadığı bir dönem ve bunu takip eden şiddetli alevlenme.
    3.Pek çok alevlenmeden sonra, zaman içinde tedavi edilmediği takdirde bir veya daha fazla eklemde, hafiften orta dereceye kadar ağrı, devam eden şişme ve hareket kısıtlılığı.
    Gut herkese aynı şekilde etkilemez. Bazı insanlar bir tek atak geçirirler ve bunlarda başka hiçbir problem görülmezken bazılarında ise zamanla eklemlerde hasara ve ağrıya yol açan şiddetli ataklar görülür. Gutun kesin kür sağlanan bir tedavisi yoktur ancak iyi bir tedavi ile tam bir kontrolü sağlanabilir. Uygun tedavi alevlenme sıklığınızın azalmasına ve uzun dönemde eklem hasarlarının gelişmesine engel olabilir.
    GUTTA NELER OLMAKTA?
    Akut Ataklar
    Ataklar genellikle hızlı gelişirler. İlk atak sıklıkla gece gelişir. Uyku esnasında gece yarısı aşırı bir eklem ağrısı ile kalkabilirsiniz.
    Atak esnasında şunlara dikkat edin:
    1.Ani, şiddetli eklem ağrısı
    2.Eklemde şişme
    3.Eklem çevresindeki deride parlak kırmızı veya erguvani renk değişimi
    4.Eklem etrafında aşırı hassasiyet-hatta yatak çarşafının değmesi bile bu alanda şiddetli ağrıya neden olabilir.

    Birincisi ataklar çok nadirdir. Ataklar arasında her şeyin normal olduğu, şikayetlerin olmadığı bir dönem vardır. Eğer hastalık tedavi ile kontrol altında tutulmazsa ataklar daha sık gelir ve atakların süresi uzar. Tekrarlayan ataklar eklemlerinizde hasar oluşturur. Ataklardan sonra eklemlerinizde katılık ve hareket kısıtlılığı oluşabilir.
    Gut ataklarını şu nedenler tetikleyebilir:
    1.Aşırı alkol alımı
    2.Hatalı ve aşırı beslenme
    3.Cerrahi operasyon
    4.Ani, şiddetli hastalık hali
    5.Yanlış diyet
    6.Eklem travması
    7.İlaç tedavileri
    Gut’ta ki ağrı ve şişmenin nedeni ürik asit kristallerinin eklemde birikmesidir. Ürik asit vücutta hücre yıkımı sonucu ortaya çıkan normalde bulunan bir maddedir. Kanda eriyik halde bulunur ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Gut hastalarında ürik asit düzeyi kanda çok yükselmiş olup, ürik asit kristalleri eklem ve diğer dokularda birikim yaparlar. Bu da eklemlerin astarı olan sinoviyumda iltihaba neden olur.
    Tofüs Gelişimi
    Birkaç yıl sonra ürik asit kristalleri eklem ve eklemlerin çevresindeki dokularda birikim yaparlar. Bu kristallerin aşırı birikimleri tofüs olarak bilinir ve deri altında oluşurlar. Tofüs genellikle şiddetle etkilenmiş eklemlerin içinde veya yanında, dirseklerin yanında, parmakların üstünde, ayak başparmağında ve kulak kıvrımında yerleşir. Eğer tofüs gelişiminden korunmazsa veya tedavi yapılmazsa eklemlerde hasar oluşur.
    Diğer Problemler
    Ürik asit kristalleri böbrek ve idrar yollarında veya idrar kesesinde taş oluşumuna neden olurlar. Birçok faktör bu oluşuma neden olur. Yeteri kadar sıvı alımı olmaması da taş oluşumunu kolaylaştırır. Çünkü sıvı azlığındaki yetersiz idrar miktarı ürik asitin çözünürlüğünü zorlaştırır. Taş oluşumu idrarın düşük asiditesine neden olan metabolik bozukluklardan da kaynaklanabilir. Diğer bir neden de diyet faktörüdür.Bazı insanlarda uygun olmayan diyet ürik asit yapımını artırarak böbreklerde taş oluşumunu artırabilir. Doktorunuz diyetin katkıda bulunan bir faktör olduğundan şüpheleniyorsa idrar tetkiki gerekebilir. İdrar tetkiki vücudunuzdaki ürik asit yapımı hakkında bilgi verecektir. İdrar tetkiki özellikle yararlıdır. Çünkü bazı gut hastalarında ürik asitin üretim ve atılımı geniş sınırlar arasındadır. Bu kişilerde böbrek taşı oluşumu riski yüksektir.
    Gut yüksek tansiyona ve böbrek enfeksiyonlarına katkıda bulunabilir. Tüm bu problemler böbrek hasarına neden olurlar.
    GUTUN NEDENLERİ NELERDİR?
    Hemen hemen tüm gut hastalarında hiperürisemi adı verilen kanda ürik asitin yüksekliği durumu söz konusudur. Fakat hiperürisemik tüm insanlarda gut gelişimi gözlenmemiştir.
    Aşağıdaki nedenlerin biri veya ikisi birlikte hiperürisemiye neden olur:
    1.Böbrekler yeteri kadar ürik asit atımıı gerçekleştiremiyordur.
    2.Vücutta aşırı miktarda ürik asit üretimi söz konusudur.

    Diüretik (İdrar söktürücüler) tedavisi sıklıkla hiperürisemiye neden olur. Diüretikler fazla vücut sıvısının atılmasını sağlayarak yüksek tansiyonu düşürmek amacıyla kullanılırlar. Bununla birlikte diüretikler böbreklerin ürik asit atılım kabiliyetini azaltarak ürik asitin kan seviyesini yükseltirler.
    Kalıtımsal nedenler ve çevresel faktörler de (kilo, alkol kullanımı ve diyet) gut oluşumunda önemli bir rol oynarlar.
    KİMLER GUT HASTASI OLUR?
    Herhangi bir yaşta meydana gelebilirken genellikle ilk atak 40 – 50 yaşları arasındaki erkekleri etkiler.
    Bununla birlikte gut bayanlarda da görülebilir. Özellikle menopoza giren bayanlarda gut riski artmaktadır. Bu bayanlarda osteoartrit görülme sıklığı arttığından gut tanısı koymak güçleşir. Osteoartritte eklem dokusunda hasara neden olarak ağrıya ve eklem hareketlerinde kısıtlamaya neden olur.
    TANI NASIL KONULUR?
    Gutta tanı doktorunuzun sizi muayene etmesi ve semptomlarınıza ilişkin sorular sormasıyla konur.Doktorunuz kan ürik asit düzeyinizi görmek için kan tahlili isteyebilir. Yalnız şunu hatırlamak gerekir. Kan ürik asit düzeyinin yüksekliği gut hastası olduğunuz anlamına gelmediği gibi normal düzeyleri de hasta olmadığınız anlamına gelmez.
    Doktorunuz daha sonra artritin diğer tiplerini de ekarte etmek için muayenesine devam edecektir. Örneğin pseudogut (yalancı gut) ve artrit gibi. Bu iki durumda guta benzemekle beraber ürik asit kristalleri görülmez. Doktorunuz artritinizin tipini saptamak için bazen tutulan ekleminizden eklem içi sıvı alarak kristal yönünden incelemek isteyebilir.
    TEDAVİ NASIL YAPILIR?
    Tedavi esas olarak ilaç tedavisi ve diyet alışkanlığındaki değişiklikler olarak sınıflandırılabilir. Hedef ağrının azaltılması, akut atakta iltihap süresinin kısaltılması, tekrarlayan ataklardan korunma ve eklem hasarından korunma olarak söylenebilir.
    İlaç Tedavisi
    Gutta kullanılan ilaç tedavisini, bireye göre ve aynı bireyde hastalığın seyrine göre tedaviyi değiştirmek gerekebilir. Hiperürisemik bireylerde ek başka bir problem bulunmadığı takdirde ilaç tedavisine gerek yoktur.
    İlaç tedavisi şu durumlarda kullanılır:
    1.Akut ataklarda ki ağrı ve şişmeden korunmak için ( burada genellikle nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar, kolşisin, kortikosteroidler, ve / veya adrenokortikotropik hormon (ACTH) kullanılır.)
    2.Tekrarlayan ataklardan korunmak için (burada kolşisin, probenesid,sülfinpirazon ve allopurinol kullanılır.)
    3.Tofüs tedavisi veya tofüsten korunmak için ( burada probenesid, sülfinpirazon ve allopurinol kullanılır.)
    4.Böbreklerde ürat taşı oluşumunu engellemek için (allopurinol kullanılır.)

    Bu ilaçların tümü güçlü ilaçlar olup, bu ilaçları niçin aldığınızı, yan etkilerini ve bir problemle karşılaştığınızda ne yapacağınızı bilmeniz gerekir.
    Akut atakların tedavisi
    Kolşisin: 2400 yıldan beri gut tedavisinde kullanılmaktadır. Akut ataklardaki şişlik ve ağrıları geçirir. Genellikle her gün ağızdan küçük dozlar halinde alınır. Atağın ilk 2 gününde alınırsa etkili olacaktır. Oral yolla alındığında ishal, bulantı ve karında kramplara neden olabilir.Yan etkiler ortaya çıktığında ilaç almayın ve doktorunuza bildirin.Tekrarlayacak ataklardan korunmak için kolşisin küçük dozlar halinde sürekli alınmalıdır.
    Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ): Bazen akut ataklardaki ağrı ve şişliklerin tedavisinde kullanılırlar. Bu tedavi kolşisin kadar etkilidir ve yan etkisi daha azdır. Başlıca yan etkileri karında ağrı, baş ağrısı, deri döküntüleri ve baş ağrısıdır.
    Kortikosteroid tedavisi: Prednisolon olarak bilinir ve vücuttaki doğal hormona benzerdir. Bazen akut ataklarda doğrudan iltihaplı eklemin içine yapılarak ağrı ve şişliğin giderilmesine çalışılır. Diğer ilaçlara yanıt yoksa ağızdan veya kas içine enjeksiyon yoluyla uygulanabilir.
    ACTH: Vücudun doğal kortikosteroidlerinin yapımını artıran bu ilaç bazen akut atakların tedavisinde kullanılır.
    Ürik asit düzeyinin kontrolünde kullanılan ilaçlar
    Aşağıda anlatılacak olan bu ilaçlar tofüs oluşumunu ve gut ataklarının sıklığını azaltmak ve ve tedavi etmek amacıyla kullanılırlar. ( Ek olarak allopurinol böbrekte taş oluşumunu engellemek amacıyla kullanılır.) Bu tedavi birkaç aydan fazla düşük doz olarak devam eder.
    Ürik Asit Yapımını Azaltan İlaçlar
    Allopurinol: Vücutta ürik asit yapımını azaltarak ürik asitin hem kan hem de idrar miktarını düşürür. Ürik asit nedenli böbrek problemi veya böbrek taşı olan hastalarda ideal ilaçtır. Yan etkileri arasında deride döküntüler ve hafif batın rahatsızlığı vardır. Batın problemlerine genellikle uyum sağlanır. Nadir vakalarda allopurinol şiddetli alerjik döküntüye neden olabilir. Eğer ürtiker tarzında deri döküntüleri, kaşıntı, ateş, bulantı ve kas ağrıları olursa doktorunuzla temasa geçiniz. Bu ilaç bazı hastalarda uykuya ve dikkatte azalmaya neden olabilir. Bu gibi durumlarda araç kullanmaktan kaçınılmalıdır.
    Ürik Asit Atılımına Yönelik İlaçlar
    Bazı ilaçlar kan ürik asit düzeyini idrardan ürik asit atılımını artırmak vasıtasıyla yaparlar. Bunlar aynı zamanda tofüslerin erimesine ve eklemlerde ürik asit birikiminin engellenmesine yardımcı olurlar. Bu amaçla kullanılan ilaçlar probenecid ve sulfinpyrazone ‘dur. Günlük olarak ağızdan alınırlar. Normal ürik asit düzeyine ulaşıldığında eklemlerde kristal depolanması olmayacaktır. Depozit çözülmesi de başlamış olacaktır.
    Yaygın yan etkileri arasında bulantı, deri döküntüsü, karın ağrısı ve baş ağrısı vardır.Deri döküntülerine diğer yan etkiler eşlik etmediği durumlarda ilaç kullanılabilir. Yan etkiler birlikte seyrediyorsa doktorunuza başvurunuz.
    Bu ilaçlar sıvı olarak alınabilir. Bu ilaçların kullanımı sırasında aspirin alınmamalıdır.
    Probenecid, sulfinpyrazone ve allopurinol kullanımı
    İlk etapta probenecid ve sulfinpyrazone kullanımı idrar ürik asit miktarını artırmak suretiyle böbrek taşı oluşum riskini artırabilir. Bunu engellemek için her gün en azından 2-2.5 litre sıvı alarak idrarı sulandırmak gerekir.İlk etapta probenecid , sulfinpyrazone ve allopurinol gut epizodlarının sıklığını artırabilir.Bu esnada ilk 3-6 ay kolşisin ve NSAİİ ‘ların alınması, atakların sıklığını azaltmada etkili olacaktır.
    Bu ilaçların kullanımında diğer öneriler ise şunlardır:
    1. Tedavi esnasında doktorunuzun önerilerine uyunuz.
    2. İlaçları çift dozlarda kullanmayınız.
    Bu tedavinin süresi şikayetlerinin devamına ve laboratuar sonuçlarına bağlıdır. Siz sadece tek bir ilaca bağımlı olabilirken bazı hastalar için birden fazla ilacın birlikte kullanılması gerekebilir.
    Diyet
    Diyet ve gut hakkında şunlar bilinmelidir:
    1. Obesite yüksek kan ürik asit düzeyi ile ilişkilidir. Eğer yüksek kilolu iseniz doktorunuzla kilo kaybı programları için görüşünüz.
    2. Beslenmenizde sınırlı olunuz.Aşırı miktarda beslenme kan ürik asit düzeyini artıracaktır. Ürik asit miktarını yükseltecek besinler için doktorunuzla görüşünüz.
    3. Çay ve kahve kullanabilirsiniz. Alkol alımı konusunda doktorunuzla görüşünüz. Fazla miktarda alkol alımı kan ürik asit düzeyini ve gut epizodu sıklığını artıracaktır.
    4. Yeterli sıvı alınız. Az sıvı alımı böbreklerinizde ürik asit kristallerinizin birikimine neden olacaktır.
    Şu besinler Ürik Asit düzeyini artırabilir:
    Beyin, böbrek, etsuyu, sardalya, hamsi, karaciğer.
    Cerrahi
    Cerrahi nadiren gut tedavisinde kullanılır. Büyük tofüslerin varlığında özellikle enfekte ise, hareketli eklem içi tofüslerinin varlığında cerrahi tedavi uygulanabilir.
     
    Akay, shownodese ve FREELEO bunu beğendi.
  3. FleXoR
    Offline

    FleXoR Özel Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2005
    Mesajlar:
    7.083
    Beğenileri:
    10.235
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Antrenör - Yazar
    Yer:
    Kırklareli & sivas
  4. saydam
    Offline

    saydam Özel Üye

    Katılım:
    4 Eylül 2004
    Mesajlar:
    7.092
    Beğenileri:
    1.922
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    serbest
    Yer:
    Academic Sport Center
    flexor daha kisa yazi mi istiyorsun :)
     
  5. kliwaj
    Offline

    kliwaj Üye

    Katılım:
    1 Aralık 2006
    Mesajlar:
    271
    Beğenileri:
    44
    Ödül Puanları:
    38
    doğrudur babam 2 kez oldu geçen senede 1 kere olmuştu felaket bişey ayağina sinek deyse aciyor bağiriyor yürüyemiyor ayak felaket derecede şişiyor
     
  6. Coleman Trebor
    Offline

    Coleman Trebor Üye

    Katılım:
    9 Haziran 2006
    Mesajlar:
    618
    Beğenileri:
    83
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Ankara
    ben 1.75 boyundayım 70 kiloyum günde 130gr kadar protein alıyorum haftada 2-3kere çalışıyorum bu protein yeterlimi yeterliyse çalışmadığım günlerdede proteini bu kadar almak zorunda mıyım gut hastalığı riski oluşur varmı
     
  7. GyMania
    Offline

    GyMania Üye

    Katılım:
    28 Eylül 2006
    Mesajlar:
    253
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    0
    Gut hastalığı halk arasında "zengin hastalığı" olarakda bilinir.

    GUT?
    GUT yani zengin hastalığı... bu adı nerden aldığını az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Eskiden protein yani et ve et ürünleri tüketiminin daha çok zenginlerde olduğu düşünülerek zengin hastalığı denirdi. O halde şimdiyi düşünecek olursak en çok protein tüketen kimselerde görülen romatizmal bir hastalık. Esas olay protein türü gıdaların son atık ürünü olan 'ürik asit' maddesinin vücutta fazla birikimi ve eklem boşluklarına girişi sonucunda eklemlerde iltihap oluşmasıdır. Daha çok ayak baş parmağını, ayak bileğini veya üstünü etkiler ve eklem son derece ağrılı, şiş ve kızarıktır. Kişinin 3-4 gününü zindan edebilir. Ancak diğer romatizmal hastalıklardan farkı dönem dönem ortaya çıkması ve kendi kendini sınırlamasıdır.

    Eğer orta yaşlarda, fazla kilolu, proteinden zengin beslenip alkolü fazlaca tüketiyorsanız, şeker, yüksek tansiyon gibi sorunlarınız varsa, bu hastalığa yakalanma olasılığınız daha yüksek demektir. . Gut kronik bir hastalıktır ve ara ara alevlenmeler ile seyreder. İlk atak, genellikle başparmağı eklemidir. Daha seyrek olarak ayak kemeri, ayak bileği, topuk, diz ile; çok seyrek el ve kol eklemleri tutulabilir. Bu atağı travmalar, uzun yürüyüşler, rahatsız ayakkabılar, spor faaliyetleri veya aşırı yemek, alkol tüketimi de başlatabilir.
    Gut atağı genellikle gece başlar. Ayak başparmağında aniden şiddetli ağrı ile birlikte şişme ve mora çalan kızarıklıklar oluşur. Bu şikayetler; saatler, bir kaç gün veya bazen haftalarca sürebilir. Bu atak geçtikten sonra eklem üzerindeki deri soyulur. Önlem alınmaz ise genellikle 2 yıl içinde ikinci atak gelebilir. Her ataktan sonra eklem harabiyeti artar ve iyileşmeler tam değildir. Eklem şekil bozuklukları, kalıcı fonksiyon bozuklukları ve hareket kısıtlamaları gelişir. Ayrıca kulaklarda, parmak uçlarında, el ayasında ve ayak tabanlarında deri altı şişlikler oluşur. Bazı maddeler böbreklerden süzülemeyip; burada birikebilir ve iltihaplara yol açarak böbrek fonksiyonlarını bozabilir
    Aşırı kırmızı et tüketimi, kilo, kolesterol ve tansiyondan korunmak, eğer hastalık oluşmuşsa diyet yapmak ve tabii ki doktoruyla bağlantıyı kesmemek yapılması gerekenler arasında. Gut hastaları için tüketilmesi önerilmeyen yiyecekler ve içecekler ise şunlardır: Alkol, tam süt, esmer ekmekler (çavdar, kepek), karaciğer, beyin, pastırma, salam, sosis, sucuk, sardalya, işkembe, sakatatlar, tam yağlı peynirler, et suyu içeren besinler, kuruyemişler, kızarmış patates, kuru fasulye, mercimek, nohut, bulgur, bakla, kuşkonmaz, bezelye, karnabahar, ıspanak ve et, balık, tavuk, hindi...ve bu besinlerden günde sadece bir porsiyon tüketilebilir.
    Eğer sizler de fazlaca protein (et ve et ürünleri) kaynaklı besleniyorsanız ve özellikle ayak baş parmağı olmak üzere eklemlerinizde şikayetleriniz varsa en yakın zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Hiçbir hastalık önemsenmeyecek kadar önemsiz değildir.

    Sağlıklı haftalar dilerim..
     
    mourndare bunu beğendi.
  8. DİGİMAX
    Offline

    DİGİMAX Üye

    Katılım:
    8 Kasım 2006
    Mesajlar:
    159
    Beğenileri:
    11
    Ödül Puanları:
    28
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    İNTERNET CAFE
    Yer:
    SAMSUN
    bu hastalık spor yapmadığı halde en az spor yapanlar kadar protein alanlarda görükebilir..
    çünkü spor yapan vucutlar yoruluyor proteine normalden fazla ihtiyaç duyuyor bu yüzden vucütta fazlalık protein yani hastalık riski oluşmuyor..
     
  9. nopeynnogeyn
    Offline

    nopeynnogeyn Üye

    Katılım:
    2 Kasım 2007
    Mesajlar:
    24
    Beğenileri:
    14
    Ödül Puanları:
    0
    Gut Hastalığı

    "Kralların hastalığı ve hastalıkların kralı" olarak bilinen gut hastalığının, en azından Hipokrat zamanından beri bir çok araştırmaya konu olduğu ve sayısız kişiyi etkilediği bilinmektedir.



    Gut bazı eklemlerde ağrı, duyarlılık, kızarıklık, şişlik ve ısı artışı ile ani olarak gelişen, şiddetli ataklarla seyreden bir hastalıktır. Genellikle her seferinde bir eklemi etkiler ve bu eklem çoğunlukla ayak başparmak eklemi olmaktadır. Diz, dirsek ve el bileği gibi diğer eklemler de etkilenebilir. Ataklar çok hızlı olarak gelişir ve ilk atak genellikle gece olur. Tüm romatizma türleri içinde en ağrılı olanıdır. Ataklar şu nedenlerle gelişebilir:
    # Çok fazla alkol alımı
    # Çok sıkı diyet ve açlık
    # Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi
    # Operasyon geçirme (diş çekimi gibi basit bir girişim bile neden olabilir)
    # Ani, şiddetli bir hastalık geçirme
    # Aşırı yorgunluk ve herhangi bir nedenle aşırı derecede endişelenme
    # Eklem travması, yaralanma
    # Kemoterapi uygulanması
    # Diüretik ilaçların alınması
    (Diüretikler tansiyon yüksekliğinde kullanılan, vücuttan sıvı atılımını sağlayan ilaçlardır)

    Unutmayınız !
    Bir gut hastasıysanız ve küçük bir yaralanma, travmadan sonra ekleminizde çok ağrı olursa ve iyileşmesi umulandan uzun sürerse, bunun bir gut atağı olabileceğini düşünün.
    Vücut sisteminizi rahatsız eden herhangi bir olay gut atağını başlatabilir. Akut atağın erken bulguları açısından tetikte olunuz; çünkü tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar yararlı olur.

    Gut hastalığının nedeni nedir?
    Gut vücudumuzdaki ürik asit fazlalığından oluşur. Ürik asit sağlıklı kişilerin kanında da çeşitli kimyasal işlemler sonucunda bir yıkım ürünü olarak bulunur. Ancak ürik asidin fazlalılığı ya ürik asidin yapım fazlalığından, ya böbreklerden atımının az olmasından ya da vücutta ürik asit haline dönüşen pürinlerin bazı yiyeceklerle fazla miktarda alınmasından kaynaklanır. Kırmızı et, deniz ürünleri ve bakliyat pürin açısından zengindir. Alkollü içecekler de ürik asit seviyesini belirgin olarak artırır. Gut hastalığının fazla yeme ve içme nedeniyle ortaya çıktığı görüşü doğru değildir. Bazı yiyeceklerin fazla yenmesi ya da çok kilo alınması gut hastalarında atakları daha çok ortaya çıkarabilir.

    Vücutta ürik asidin geçirdiği kimyasal işlemlere ait sorun ailelerde kalıtsal olarak geçebilir ya da başka bir hastalığın komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir. Bu sorun, kişiye anne-babasından ya da büyükanne-dedelerinden geçiş yapar. Ancak çevresel faktörler de rol oynayabilir. Ayrıca ailenin her bireyinde gut atakları görülmez.

    Zamanla, kanda ürik asit fazlalığı eklemler etrafında birikimlere yol açar. Sonuçta, ürik asit eklemler içinde dikiş iğnesine benzer kristaller oluşturur ki bu durum gut ataklarına neden olur. Bu kristaller sadece eklem içinde oluşmaz. Ürik asit aynı zamanda cilt altında, kulak memesinde tofüs olarak ve idrar yollarında böbrek taşları olarak karşımıza çıkabilir. Tofüs küçük, beyaz bir sivilceye benzer.

    Uzun dönemdeki riskler nelerdir?
    İlk gut atakları eklemlerde kalıcı hasara yol açmaz ve eklemleriniz tamamen normal olarak kalır. Ancak bir eklem sürekli bir şekilde gut ataklarına maruz kalırsa ki - bu durum artık yapılan tedaviler sonucunda çok nadirdir - o zaman ürik asit kristalleri ekleme zarar verir ve kronik artrit gelişebilir. Hafif olgularda ataklar çok nadirdir ve ataklar arasına yıllarla ölçülen süreler girer ve kalıcı bir hasar gelişmez.

    Gut hastalığı şişmanlık, hipertansiyon, hiperlipidemi ve diabet hastalığı ile yakından ilişkilidir. Gut tedavi edilmezse, böbrek taşları oluşabilir.

    Gut hastalığının tanısı nasıl konur?
    Çeşitli romatizmal hastalıklar gut atağını taklit edebildikleri için ve tedavi de gut hastalığına özgü olduğu için doğru tanı çok önemlidir. Fizik muayene ve tıbbi öykü tanı için çok yararlıdır.

    Doktorunuz aşağıdaki araştırmaların yapımasını isteyebilir:
    # Kan testi. Kandaki ürik asit miktarı ölçülür. Ancak bu sonuç yanıltıcı olabilir. Çünkü gut hastalarında ürik asit miktarı normal, hatta düşük düzeylerde olabilir. Aynı zamanda sağlıklı kişilerde, özellikle de şişmanlarda yüksek düzeyler saptanabilir.
    # Eklem sıvısının incelenmesi. Eklem içindeki sinovyal sıvı doktorunuz tarafından bir enjektör yardımıyla çekilebilir ve mikroskop altında ürat kristallerinin olup olmadığı araştırılabilir. Eğer bu kristaller saptanırsa, gut tanısı doğrulanır. Bu test özellikle gut hastalığı tipik olmayan şekilde başlarsa çok yararlıdır. Örneğin, gut hastalığı romatoid artrit gibi başka bir romatizmal hastalığı bazen taklit edebilir.
    # Eklemlerin direkt grafisinin (röntgen) çekilmesi. Doktorunuz isterse ekleminizin grafisi çekilebilir ancak genellikle sonuç normaldir ve tanıda yardımcı olmaz.

    Unutmayınız !
    Tekrarlayan gut atakları ekleminize hasar verebilir ve artrite neden olabilir. Modern tedavi yöntemleri artrit gelişimini engelleyebilir.

    Gut hastalığı nasıl tedavi edilir?
    # Diyet
    # İlaçlar: Kolşisin, kortikosteroid, steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar, probenesid, sülfinpirazon
    # Cerrahi (çok nadir)
    Akut gut atakları antienflamatuvar analjezik ilaçlarla tedavi edilir. Bu ilaçlar ağrıyı azaltır ve enflamasyonu geriletir. Bu ilaçların gut hastalığında kısa süreli kullanılmaları yeterli olduğundan genellikle önemli yan etkilere neden olmazlar ve iyi tolere edilirler. Ancak bazen hazımsızlık, mide ağrısı, bulantı, döküntü, baş ağrısı gelişebilir. Astım hastaları da bu ilaçları kullanırken dikkatli olmalıdır. Daha önce ülser geçiren kişiler mutlaka doktorlarını bu konuda uyarmalıdır; böylece doktorunuz zararlı olmayacak tedavi seçeneklerine yönelebilir. Aspirin ve aspirin kapsayan ilaçlardan akut ataklar sırasında mutlaka kaçınılmalıdır.

    Akut atağın tedavisinde kullanılan bir diğer ilaç kolşisindir. Kolşisin çok etkin olmakla beraber sıklıkla bulantı, kusma ve ishal gelişimine neden olabilir. Bu ilacın damar yoluyla kullanımı bu yan etkilerin görülümünü azaltır. Doktorunuz eğer kolşisin vermeyi uygun görürse, ağrınız geçinceye kadar ya da ishal gibi yan etkiler gelişinceye kadar 2 saatte bir ilacınızı almayı önerecektir.

    İlaçlarınızı atağın hemen başlangıcında almanız daha etkili olacaktır. Bu nedenle doktorunuzun önereceği ilaçları evde bulundurmanız ve atak geliştiğinde doktorunuzu görünceye kadar bunları almanız yararlı olacaktır.

    Doktorunuzun önerilerine dikkatli ve tam olarak uymakla gut atağı çok hızlı ve başarılı olarak kontrol altına alınabilir. Ayak başparmağı gibi ağrılı bir eklemin korunması gereklidir. Kafes gibi bir yapının ayak üzerine yerleştirilmesi ve böylece eklemin battaniye, yorgan gibi ağırlıklardan korunması yararlı olacaktır.

    Akut atak için önerilen ilaçların kan ürik asit düzeyleri üzerine etkisi yoktur. Diğer bir deyişle, bu ilaçlar yeni ataklar geçirmenizi ya da eklemlerde ürik asit birikimini engellemez . Bu nedenle eğer ataklarınız sıklaşırsa, tofüs/ böbrek taşı gelişirse ya da kan testlerinde ürik asit düzeyleri yüksek olarak saptanırsa, doktorunuz kan ürik asit düzeylerini düşürecek ilaçlar önerebilir. Bu yönde bir karar alınması, atağınız olsun veya olmasın her gün ilaç almanızı gerektirir. Bu amaçla önleyici tedavi olarak kullanılan çeşitli ilaçlar vardır. Örnek olarak vücutta ürik asit oluşumunu bloke eden allopürinol ve böbreklerden ürik asit atılımını sağlıyan probenesid verilebilir. İdrarınızdaki ürik asit miktarına bağlı olarak, bu iki tip ilaç arasından seçim yapılır. Doğru tedaviyle, gut hastalığı hemen hemen tüm olgularda çok iyi kontrol altına alınabilir.

    Unutmayınız!
    Önleyici tedavi yaşam boyu sürer.
    Bol sıvı almalısınız.
    Önleyici tedaviler yapılırken atak gelişirse, atak tedavisini ayrıca yapınız.

    Diyet
    Diyetin eskiden çok daha önemli olduğuna inanılıyordu; ancak etkili tedavilerin bulunmasından sonra bir çok gut hastası istediklerini yemeye ve içmeye başlamışlardır. Bazı yiyeceklerde hücre konsantrasyonu fazla olduğundan ve ürik asit de hücre yıkımı ile oluştuğundan karaciğer, böbrek gibi sakatatların tüketilmemesi uygun olur. Protein kapsayan yiyecekler (özellikle et) aşırıya kaçmadan yenmelidir; bu yiyeceklerin belli miktarlarda tüketilmesi zaten sadece gut hastaları için değil, herkes için yararlıdır. Eğer kilo fazlalığınız varsa, kilo vermeniz sadece kandaki ürat seviyesinin düşürülmesinde değil kalbiniz için de yararlı olacaktır. Ancak çok sıkı diyet ve açlık da atakları tetikleyebilir.

    Alkol
    Aşırı miktarda alkollü içecek alınması gut hastalığının nedeni değildir; ancak bir atağı tetikleyebilir. Hangi içeceklerin içilmesi, hangilerinin içilmemesi gerektiği üzerine çeşitli söylentiler vardır; bunları ciddiye almayınız. Ancak bazen hastalar belli tipte bir alkollü içeceğin ataklarını başlattığını belirtirler. Bu durumda, hastanın o tipte içeceği içmemesi önerilir.

    http://www.tip2000.com/abone/konular/gut_hastaligi.asp
     
  10. sovereign
    Offline

    sovereign Üye

    Katılım:
    28 Haziran 2008
    Mesajlar:
    372
    Beğenileri:
    52
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Ögrenci
    Yer:
    Istanbul
    ANKARA - Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eftal Yücel, gut hastalığının gelişmesinde kırmızı et ve hayvansal proteinin aşırı tüketilmesinin etkili olduğunu, bu yüzden halk arasında “Kralların Hastalığı ya da zengin hastalığı” şeklinde bilindiğini ifade etti.

    Prof. Dr. Eftal Yücel, “Gut daha çok 40-65 yaşın üzerindeki aşırı kilolu, fazla proteinle
    beslenen ve alkol tüketen erkeklerde ve menopoz sonrası ileri yaşlarda kadınlarda
    görülen bir eklem hastalığıdır” diye konuştu.

    Eftal Yücel, hastalığın, ürik asit kristallerinin eklemlerde birikmesi sonucu ortaya çıktığını belirterek, “Her 100 kişiden birinde rastlanmaktadır” dedi.

    Kış aylarının gelmesiyle pek çok kişinin daha ağır yemekler yemeğe, balık sezonun açılmasıyla bol deniz mahsulü tüketmeye başlayabileceğini belirten Yücel, “Proteinden zengin besinlerin fazla yenilmesi hastalığa yakalanma olasılığını yükseltir, hastalığın seyrini olumsuz etkiler. Özellikle, şu an bolca bulunan balık birçok hastalığa şifa verirken, gut hastaları için fazla tüketildiğinde tehlikeli olabilir” uyarısında bulundu.

    “AYAKTA ŞİDDETLİ AĞRI VE ŞİŞLİK OLUR”
    Hastalığın, böbreklerden atılan bir madde olan ürik asit kristallerinin eklemlerde ve böbreklerde birikmesiyle birlikte kendini göstermeye başladığını ifade eden Yücel, şunları kaydetti:
    “Hastaların çoğunda, ayak baş parmağında ani ve genellikle sabah başlayan şişlik, kızarıklık ve çok şiddetli bazen zonklayıcı ağrı şikayeti olur. Ağrı tipik olarak çok şiddetlidir, hafif bir dokunuş bile ilk günlerde belirgin ağrıya neden olabilir. Çoğunlukla 4 hastadan 3’ünde ayak baş parmak ağrısı ile karşılaşılır.
    Ayak bileği ve dizler, ayak birinci parmağı dışında sık tutulan eklemlerdir. Hastalık başlangıçta 7-10 günde yatışan ataklar tarzında ve genellikle tek bir eklemde olur. Ataklar giderek sıklaşır, tedavi edilmezse birden çok eklemde ve uzun süreli eklem şişlik ve ağrıları oluşabilir. Çok eklemde ve devamlı hal aldığında kronik gut hastalığı adı verilir. İlerlemiş hastalığı olanlarda çok değişik eklemlerde tutulum ve eklem deformiteleri olabileceği gibi, cilt altında da ürik asit birikimlerine bağlı ağrısız nodüller meydana gelebilir. Ürik asit fazlalığına bağlı böbrek taşları ve böbrek çalışmasında bozukluklar da ortaya çıkabilir.”

    AİLEDE GUT HASTALIĞI
    Ailede gut hastası olanlar ile kiloluların gut hastalığı riskinin arttığına dikkati çeken Yücel, sağlıklı erişkinlerin yüzde 5-8’inde kanda ürik asit seviyesinin normalden yüksek olabileceğini, bu kişilerin ancak yüzde 10-20’sinde gut artriti ortaya çıktığını söyledi.

    Ürik asit seviyesi yüksek olanların diyetlerine dikkat etmelerini, bu kişilerin hayvansal proteinleri az almalarını, alkol kullanmamalarını, ürik asidi artırabilen idrar söktürücü ve aspirin gibi ilaçları zorunluluk dışında almamalarını öneren Yücel, gut hastalığı için en çok bira, en az şarabın zararlı olduğunu kaydetti.

    Eftal Yücel, yılda ikiden fazla eklem iltihabı atağı geçiren, böbrek taşı olan veya böbrek çalışmasında azalma bulunan gut hastalarının ürik asidi azaltıcı ilaçları her gün almalarının gerekebileceğini belirtti. Gut hastalarının birçok uzmanlık alanından hekimlerce tedavi edildiğini kaydeden Yücel, “Hastaların ve kullanılan ilaçların yan etkilerinin daha iyi değerlendirilebilmesi için hastaların, iç hastalıkları uzmanı da olan romatoloji uzmanlarınca veya iç hastalıkları uzmanlarınca takip edilmesi tercih edilmeli” dedi.


    http://www.ntvmsnbc.com/news/460959.asp
     
  11. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    SAYIN üyeler protein alımınız biraz aşırı değilmi protein alımınızı ayarlarken çalıştırdığınız kas kütlenizi hesaba katınız. ayrıca kandaki protein düzeyinizi ve yıkama uğrattığınız kaslarınızdaki proteinin tekrar kullanıldığını unutmayız. lütfen buna dikkat ediniz. çünkü günümüzün öncüleri bizleriz. böbreğinize midenize kendinize dikkat ediniz. eğer bir sonucu varsa bunun ilk belirtiler bizlerde olacaktır. amerikanın durumu zaten rengini belli etmiş durumda. israillinde biliyorsunuz genetiğiyle oynanmış kısır bitkiler yüzünden dünyada bir numaralı böbrek hastası ülkesi başını israil çekmektedir. ve türkiyedeki karaborsa böbrek piyasası ve mafyasının oluşma nedenidir.
     
    salvadore_xp ve gaddarkemal bunu beğendi.
  12. NİKE
    Offline

    NİKE Üye

    Katılım:
    18 Mayıs 2006
    Mesajlar:
    904
    Beğenileri:
    1.586
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    MÜHENDİS
    israil ve böbrek hastalıgı konusunu biraz acabılırmısın
    saygılar
     
    gaddarkemal bunu beğendi.
  13. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    sayın nike bu konuyu açmamı isteğiniz azda olsa bu konuda bilgi sahibi olduğunuzu gösteriyor sanırım.

    ırak ve lübnanda yaşananların en büyük hırsızlığı sadece petrol değil amerika ve israilin böbrek hastalırı için organ ticareti boyutu 4 trilyon $ bulmuş durumda. tabi bu talebi karşılayamamakta. asıl soru ise neden bu arzı dengelemeye çalışıyorlar sonuç çok basit eğer böbreği rahatsızlanıp böbrek bulunamazsa bir platform oluşacak ve nedenleri araştırılacak. fakat yeni böbrek takılıp hasta gönderilirse konu kapanır. olay bundan ibaret fakat türkiye için aynı şey söylenemez burda böbrek bulmak için ALLaH ın oğlu olmamız gerekiyor.

    ben dershaneye taksime gittiğim vakitler hep tinerciler vs. vardı şimdi neredeler bu insanlar ben size söyliym beden leri kemerburgaz ormanında sur dibinde sakatatları israilde.

    ve israilde bu insanlar böbrek yeniletmenin ömrü uzattığı felsefesiyle yaşamakta artık zengin israillilerden de korkunuz.

    bir vatandaş türkiyede tufaya düşürülüp böbreklerinin 2 sini birden çalıyorlar sizce bu normalmi.

    olayın anlatıyorum.

    çocuk yolda yürüyor camdan bir bayan çağırıyor. cocukta hakkaten ekmek çıktı fırsatıyla dalıyor ve çocuk bayıltılıyor

    gözünü açtığında buz dolu küvette yenında bir not ve telsiz tel. sakın küvettren çıkma ambulans çağır.

    sanırım açıklayıcı oldu belki bu yazdığımla biçok arkadaşa ders olur ve böbreğini onlara kazandırmış olur. ve taktikleri sadece bu değil. bisküvi vadiyle genç kızlara yaklaşıp beşiktaş ve çevresinde ikram ettikleri besin maddeleri tesiri gösterince takibe alınıyor. kurbanlar bu işide ençok yaşlılar yapmakta bize gelen vakkaları sayarsan bitmez. ama bütün stratejilerini biliyorum.
     
    Son düzenleme: 3 Ekim 2008
    zumruduanka, umuutlu57, Ünkut ve diğer 2 kişi bunu beğendi.
  14. NİKE
    Offline

    NİKE Üye

    Katılım:
    18 Mayıs 2006
    Mesajlar:
    904
    Beğenileri:
    1.586
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    MÜHENDİS
    bırde su genetıgı oynanmıs besınler ve böbrek ılıskısını yazarsan sevınırım .

    saygılar.
     
  15. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    rekombinat dna teknolojisidir. istenilen bir özelliklik için dna yapısının değiştirilmesi yada inşasıdır. çeşitli organizmadaki özelliği diğerine taşımak yada çıkarmak için kullanılır bu teknolojide lider hatta tek söz sahibi ülkelerin başını israil çekmektedir. e israil çekerde abisi nemalanmazmı.

    e peki biz neden korkalım. ben israilden korkmuyorum gözünü para hırsı bürümüş çiftçiden korkuyorum araştırmalarımız sonucu alğımız istihbaratta. en çok karaman g. anadolu ve yavaş yavaş iç anadolu nu tohumlara sahip olmaya başladı fiyatı oldukça yüksek fakat getiriside öyle vatandaştan dinklediğimiz ve fikrini aldığımız bir çiftçinin dialoğunu dile getireceğim.

    neredeyse bir kilo altınla eş değerdeki bu tohumlardan sadece bir kere hasat alınıyor. yani israile tam bağımlıyız. ve ürün hasadında 1 e 20 vermekte. ve aşırı büyük tabiri caizse su sizin hormonlu dediğiniz besinler gibi. durum böyle olumca mecruburen kullanıyorlar. fiyatı bu kadar pahalıyken çiftçiye soruyoruz alınırmı diye adam işini biliyor ziraat mühendisi değilim 1'e 20 ne ifade ediyorsa bilmiyorum sanki adamın gözleri yuvalarından çıkacaktı anlatırken .

    konuya devam edelim.

    zararları olası yıkımları

    incelenmesi zor bir durum sadece tahmin yürütebilirm fakat tahmin olasılığı %70 dir.

    dna yapısı bozulduğu için hücre bölünmeleri genetik mutasyona uğrayabilir bunu üretende farkında olmaya bilir hatta üretici etrafında büyük müslüman ülke görmek istemiyorsa tüm gayesi 2000 yıldır devlet kuramayan bir millet bu sansı yakaladıysa bence gıcık olduğu memlekete sağlıklı tohum satacağı zannetmiyorum. artı satarsa. ayırt etme özelliği yoktur. anlayamayız.

    - kanser yapabilir.
    - kemik bozuklukları
    -görme kabiliyeti bozuklukları
    -sperm sayısında azalma
    -doğmayan çocuklarda özürlü doğma sanşı
    -aldığımız proteinin bizim dna larımızda tahribat oluşturması gibi.
     
    slymnasye, nopeynnogeyn, NİKE ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
  16. NİKE
    Offline

    NİKE Üye

    Katılım:
    18 Mayıs 2006
    Mesajlar:
    904
    Beğenileri:
    1.586
    Ödül Puanları:
    103
    Meslek:
    MÜHENDİS
    israıldeki böbrek rahatsızlıkları bu dna sı bozulmus besınlerın tuketılmesınden meydana gelıyor ,anlatmak istedıgın kadarı ıle dogru bır dusuncemıdır..
     
  17. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    evet aynen öyle benim korkumda bu bu besinlerin türkiyeye yayılması.
     
  18. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Genetiği değiştirilmiş tarım ürünlerinde İsrail başı çekiyor bildiğim kadarıyla. Böbrek hastalığını, organ kaçakçılığını falan bilemem ama genetiği değiştirilmiş tohum olayını böyle biliyorum. Ayrıca tohumların genetiğini böyle değiştiren İsrail tohum ihracatında dünyada belki liderdir. Araştırmak lazım. Ülkemizdeki tohum vermeyen tek kullanımlık birsürü tohum İsrail'den geliyor maalesef bir süredir.

    Kendi toprağımızın doğal tohumlarına dönmeliyiz dönmeliyiz dönmeliyiz.
     
    atakan_irresistable bunu beğendi.
  19. zigbog
    Offline

    zigbog Üye

    Katılım:
    20 Haziran 2008
    Mesajlar:
    1.327
    Beğenileri:
    629
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Bilgisayar Programcısı
    Yer:
    İzmir
    Arkadaşlar BB yapan bir kişinin ortalama günlük kaç gr. proteine ihtiyacı vardır??
     
  20. bonatschi
    Offline

    bonatschi Özel Üye

    Katılım:
    10 Ocak 2006
    Mesajlar:
    3.857
    Beğenileri:
    4.944
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    Londra
    Tartışmalı bir konu.
    Ve bu konunun tartışıldığı 10larca başlık var forumda.
    Genel bir fikir edinmek için kesinlikle incelemelisin.
    Arama yaparak ilgili başlıklara ulaşamazsan belirtebilirsin, link koyarım.

    Çok kısaca ve genel olarak (benim şahsi fikrimi göre) vücut ağırlığı*2 olarak (gram) hesaplayabiliriz.
    Mesela 80 kg isen 160 gram protein alman 3 aşağı 5 yukarı idealdir.
    Ancak dediğim gibi bu görüşü destekleyenler olduğu gibi karşı çıkanlar da vardır.

    Bu konuyla paralel olarak öğün başına maksimum kaç gram protein alınması gerektiği ve vücudun bunun ne kadarının emilimini gerçekleştirdiği konusu da oldukça tartışmalıdır ve forumda bu tartışmakar mevcuttur.

    Lütfen bu tartışmaları bu başlıkta sürdürmeyelim.
     
    Son düzenleme: 4 Ekim 2008
    zigbog ve Despo bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş