Arkadaşlar habertürk.com'un bir haberini sizlerle paylaşmak istedim.... ERKEKTE BAKLAVA BASKISI İyi görünme baskısı sadece kadınların meselesi değil. Erkekler de bu baskı altında. Hastalıklarıyla beraber! Günümüz kadınlarının anoreksiyası varsa, erkeklerin de manoreksiyası var. Üstüne bigoreksik, hatta ortoreksik bile oluyorlar. Hepsinin şikayeti farklı: Kimisi zayıflamasını durduramıyor, kimisi şişmesini. Bir taraf normal yemek yiyemez, hatta yediğini bile çıkarır hale gelirken, diğer taraf daha da kaslanıp şişmek için ek maddeler yutuyor. Çekilen bunca cefa hep daha iyi, daha iyi, daha iyi görünmek için. Ama neye göre daha iyi? Üstelik, kaptırdıkça, işin ucu kaçıyor. ABD medyasının da bayıla bayıla üzerine atladığı manoreksiya lafı, aslında İngiliz basınının uydurması. Kavramın orijinal adı anorexiaor. İlk kez Leeds kentindeki Yorkshire Yeme Bozukluğu Merkezi tarafından duyuruldu. Merkezin doktoru John Morgan geçtiğimiz günlerde BBC’ye konuştu ve güzel görünme baskısının tıpkı kadınlar gibi erkekleri de etkilediğini açıkladı: Eskiden göbekleriyle rahat bir hayat süren erkekler mutlaka zayıf, fit ve kaslı bir vücuda sahip olmak gerektiğini düşünüyor. Böyle bir görünüm elde etmek için spor salonlarında saatlerce çalışarak kendini hasta edenler var. Hürriyet pazar, erkeklerde yeme bozkluklarını bıçak altına yatırdı... MANOREKSİYA Anoreksiyanın sakallı hali Genellikle kadınlarla özdeşleşen anoreksiyanın İngilizce man (erkek) sözcüğüyle harmanlanmış hali. Bir çeşit yeme bozukluğu sendromu. Yapılan araştırmalara göre 10 kadına karşılık yaklaşık bir erkek bu hastalığa yakalanıyor. Çok şişmanladığı kanısıyla bir şekilde rejime başlıyor. Önceleri kontrol edilebilen iştah, bir süre sonra tamamen yok oluyor ve zayıflama normal ölçüleri aşıyor. Diyetisyen Selahattin Dönmez şöyle diyor: "Erkeklerde bu hastalığın anlaşılması zor. Çünkü ciddi kas kitleleri var. Türkiye’de erkek vaka örneği çok yok. Klinik olarak Antalya, Bursa ve Ankara’da bir, İstanbul’da iki erkek vakanın olduğu biliniyor." Bu sendrom biyolojik, psikolojik, sosyolojik veya ailevi nedenlerden ortaya çıkabiliyor. Bir olaya veya kişiye duyulan tepki de neden olabiliyor. Erkeklerin bazı duygularını baskılamak için beden görünümlerinden uzaklaşmak istemeleri de bu girdaba girmelerine başka bir neden. Dönmez, "İnsanlar çözemedikleri sorunlar için bir yol arıyor. Diyetisyene veya spor salonuna gidiyor. Liposuction bile yaptırıyor. Aslında bu durum psikiyatrik bir bozukluk. Zaten hastalık hiç kimsede yemeği reddederek başlamıyor. Bu hastalığa yakalananlar önce az yemek yiyor. Yürüyor. Kilo vermeye başladığı an, yemeği azaltarak aktivitesini daha da çoğaltmaya başlıyor. Kilo verdikçe, almamak için bir girdabın içine giriyor. Bir bezelye tanesini yediği zaman bile doyduğunu hissederek kalkabiliyor. Bu da aslında patolojik bir olay." Asıl tehlike ise hastanın yine kendi erkekliğine: Besin yetersizliğine bağlı olarak organ işlev bozuklukları görülebiliyor. Tüylenme artıyor. Bir süre sonra cinsel isteksizlik ya da aşırı seks isteği ortaya çıkıyor. Kemik yoğunluğu azalıyor. Mide normal boyutundan farklı bir boyut alarak makata doğru gidebiliyor. BİGOREKSİYA Balonadam hastalığı Vücut geliştirme hastalığı. Body building, hayatın odak noktası haline geliyor. Bigoreksik erkekler, ne kadar kasları olursa olsun yeterince kasa sahip olmadığı hissine kapılıyorlar. Bazen ağrıları ya da kırık kemikleri olmasına rağmen vücut çalışmaya devam ediyorlar. Spordan geri kalmayayım diye işini kaybedene bile rastlanıyor. Normal bir vücutçu günde bir saat çalışıyorsa bigorek günde 6-7 saatini ağırlık altında geçiriyor. Normal vücut çalışan aynaya dört kere bakıyorsa bu hastalığa yakalananlarda sayı 10’un üzerine çıkıyor. İki dilim pasta yedikten sonra dört saat koşup üstüne 1000 mekik çekiyorlar. Başkaları görüntüsünü beğenmeyecek kadar kaslı olsa bile kişi kaslandıkça kendini iyi ve güzel hissediyor. Prof. Dr. Abidin Kayserilioğlu, bu hastalığa psikolojik olarak kendini yetersiz görmenin yol açtığını söylüyor: "Düzenli spor zaten bağımlılık yapar. Çünkü spor endorfin hormonu salgılanmasına neden olur. Düzenli spor yapanlar bu rahatlığı özler ve uzak kalamaz. Bigoreksiyada bunun abartılması söz konusu. Özellikle ileri yaşlardaki erkekler kadınlara kendilerini beğendirmek için bu yola sapabiliyor." Bigoreksiya hastaları normal besin kaynakları yerine, başka ek ürünlerle kaslanmaya hız kazandırmak istiyor. Besin yerine geçen bu maddelerin hücre ölümünden hızlı yaşlanmaya kadar pek çok yan etkisi var. Kayserilioğlu erkeklik hormonunun türevleri olan androjen ilaçların kullanıldığını söylüyor: "Bu ilaçlar kasları kalınlaştırılıyor. Ama kısırlığa da neden olabiliyor. Örneğin, kas yapmak için protein gerek. Normalde kilolarca et yemek lazım. Onun yerine protein tozları kullanılıyor. Ama bunlar karaciğer ve böbrek yetersizliklerine neden olabiliyor." ORTOREKSİYA Organik yemezsem çürürüm korkusu Ortoreksiya nervosa, 1990’ların sonunda ortaya çıkan yeni bir yeme davranış bozukluğu. Besin miktarı yerine, hasta bu kez besin kalitesini kafaya takıyor. Sağlıklı bir besini bile sağlıksız bulup yemeyebiliyor. Öğünlerini saf, katkısız, işlenmemiş gıdalardan seçiyor. Çoğu sebze ve meyveleri çiğ yiyor. Şişenin etiketindeki kalsiyum miktarını çok bulup, içmekten vazgeçiyor. Kısacası yaşamları kısırdöngüye giriyor. Bir sonraki öğünü planlamak, sağlıklı yiyecek satan marketleri dolaşmak, ürünlerin etiketlerini dikkatle incelemek, kara listeler hazırlamak hayatın merkezine yerleşiyor. İlerlemiş vakalarda hastalar hızla kilo kaybedebiliyor. Zararlı maddeye karşı duyulan derin korku sebebiyle çok sayıda gıda ve yiyecekten vazgeçiyor. Beslenme listelerinde sadece bir-iki tür yiyecek kalıyor. Vücut günlük alması gereken kaloriden mahrum kalıp güçsüz düşüyor. Selahattin Dönmez, bu konudaki abartmayı şöyle anlatıyor: "Eğer kimyasal katkılı yemeklerden yerse ölüyorum, kalp krizi geçiriyorum, bedenim çürüyor gibi düşüncelere kapılıyor. Her gittiği restoranda organik yiyecek arıyor. Bahçelerinde kendi sebze meyvelerini yetiştirenler oluyor. Bu sorun 10 yıl içinde daha da yaygınlaşacak." Daha da kas yaparım ama kendimi frenliyorum UĞUR SEZER- VÜCUT GELİŞTİRME VE FİTNESS ANTRENÖRÜ Şimdi 76 kiloyum. 6 baklavam var. Daha da kas yapabilirim ama kendimi frenliyorum. Sağlıklı yaşam için iki yıldır vücut geliştirme sporu yapıyorum. 2008 Türkiye Kulüplerarası Şampiyonası 80 kilo birinciliğim var. 15 Ekim’deki Milli Takım seçmelerine çalışıyorum. Zayıftım kilo almak istediğim için spor salonuna başladım ve buna da kavuştum. Günde bir saat çalışıyorum ama her gün değil. İlaç kullanmıyorum sadece sporcuların kullandığı tamamen doğal ek besin maddelerinden alıyorum. Protein tozu ve aminoasit gibi... Vücudumu ölçmüyorum. Aynaya bakarak formumu koruyorum. Çikolatayı 6-7 aydır ağzıma koymadım. Sabahları yulaf, yağsız süt, yumurta beyazı ve muzu karıştırıp içiyorum. İçine de bir ölçek protein tozu atıyorum. Karbonhidratı da yağ yakımını sağlamak için kesinlikle kesmiyorum. Haftada bir gün kendimi ödüllendiriyorum. Ben bir savaşçıyım; bu vahşi bir sektör; kimseyi hayal kırıklığına uğratmamalıyım YUNUS GÜNCE-SUNUCU Bir kas yığını olmamaya çalışıyorum. Güzel bir vücut için uğraşıyorum. Fit alımlı ve kullanışlı bir vücut istiyorum. Bana bakan insanları hayal kırıklığına uğratmamalıyım. Beni takip edenlere en azından bunu borçluyum. Acımasız ve vahşi bir sektördeyim. Ben bir savaştayım ve savaşçıyım. İşim yoksa her gün en az iki saat çalışıyorum. Rekorum dört saat 10 dakika. Sporun hissettirdiği duyguyu seviyorum. Buna bağımlıyım. Destek olması için likit aminoasit kullanıyorum. Dünyevi hazlardan geçtim, seks hayatım bile spor hayatıma bağlı. Dört yaşımda lisanslı futbolcu olarak Almanya’da kanıma girdi spor. Formumu korumak için nefsime hakim oluyorum. Tavuk göğsü ve yağsız pilav en iyi arkadaşlarım. Tatilde otel odamdan sonra gördüğüm ikinci yer spor salonu oluyor GÖKHAN ÖZEN-ŞARKICI Hep spor yapma isteği ve onu bastıran bir üşengeçlik arasında gidip geldim. 20’li yaşlarda kontrolü elime aldım. Spor şimdi hayatımda önemli bir yere sahip. Haftanın en az beş günü yapıyorum. Tatil veya konser için yurtdışına çıktığımda otel odamdan sonra gördüğüm ikinci yer fitness salonu. Genelde salonda çalışıyorum ama evime de mütevazı bir spor salonu kurdum. Spor sonrası muzlu milkshake veya taze sıkılmış karışık meyve suyu hazırlıyorum. 75 kiloyum, yağ oranımı en son iki sene önce ölçmüştüm o günden bugüne belirgin azalma olduğunu biliyorum. Sahneye çıkmadan veya klip çekmeden önce buzdolabından abur cuburu uzak tutuyorum. Felsefem, "Kendini patates cipsi yemekten uzak tutamıyorsan cipsi kendinden uzak tut." Protein tozu alıyorum DOĞUŞ-ŞARKICI Formumu korumak için 13 yıldır aralıksız spor yapıyorum. Haftada en az dört kere ve en az bir saat çalışıyorum. Spor sonrasında mükemmel rahatlık hissediyorum. Doğal beslenmeyle protein almak zor olduğu için protein tozu kullanıyorum. Haşlanmış yemekler veya beyaz et ızgara, bol meyve yiyorum. Fazlası zararlı ama bolca siyah çay içiyorum. Her sabah ılık maydanoz suyu içiyorum HÜSEYİN KARADAYI-DJ Formumu korumak için 10 yaşımdan beri spor yapıyorum. Son yıllarda düzenli olarak fitness ve yüzmeyle ilgileniyorum. Haftada dört gün, günde iki saat mutlaka spor yaparım. Spor öncesinde karışık taze sıkılmış meyve suyu içiyorum. Gün içinde mutlaka üç litre su tüketip light ürünler yiyorum ve çeşitli lifli yiyeceklerle günlük besinimi takviye ediyorum. Her sabah mutlaka bir bardak ılık maydanoz suyu içerim, dışarıda tercihim yeşil çay. DJ kabinine çıkmadan önce de bir bardak kırmızı şarap içmeyi seviyorum. Tam sayısını bilmiyorum ama karnımda epeyce baklava ve şöbiyet var AKIN SAATÇİ-OYUNCU Kendimi bildim bileli spor yaparım. 14 yaşına kadar basket ve yüzmeyle uğraştım, sonra kürek sporuna başladım. 10 sene milli sporcuydum, 100’den fazla madalyam var. Elimden gelse haftada altı gün spor yaparım. En az bir saatlik antrenmanları tercih ediyorum. Spordan üç saat önce karbonhidrat ağırlıklı ağır olmayan öğünleri tercih ediyorum. Spordan hemen sonra bir elma ve varsa bir soda. Kilom 80. Tam sayılarını bilmiyorum ama baklavalar ve şöbiyetler (karnındaki kaslar) var. Kutuya sığdığı kadarını koymaya çalışıyorum. Şeker, tuz ve beyaz unu hayatımdan tamamen çıkardım. Haşlanmış yumurtanın sadece beyazını yiyorum. Yeşil çay ya da onun gibi sağlıklı içecekleri normal çay ve kahveye tercih ediyorum. Tek kötü alışkanlığım pizza ve kola, o da ayda bir kez. Yağ oranım yüzde 11, kol çevrem 43 santim, 6 karın kasım var JESS MOLHO-SUNUCU 20 yıldır spor ve diyet yapıyorum. Evimde 10 metrekarelik bir spor salonum var. Haftada beş gün, her gün farklı bir kas grubu olmak üzere günde yaklaşık 40 dakika fitness antrenmanı yaparım. Spor sonrası kas hücrelerini beslemek için proteinli yiyecekler tercih ediyorum. Kilom 75, en son ölçtüğüm kadarıyla da yağ oranım yüzde 11, kol çevrem 43 santim, altı tane karın kasım var. Eskiden 105 kiloluk bir devdim ve sırf eşimin ısrarıyla 30 kilo kaybettim ama tabii çoğunlukla kas kaybettim. Buradan da anlaşılacağı gibi kadınlar çok iri ve kaslı erkekleri değil atletik vücutlu olanları seviyor. Eşim doğal besinlere çok meraklı. Hatta kendi sebzesini kendi yetiştirir, yoğurdunu kendi yapar. Onun sayesinde yüzde 50 oranda organik besleniyorum. kaynak : habertürk.com
Bu haber bende ters etki yarattı.Bugün dinlenme günümdü fakat canım feci şekilde idman yapmak istiyor şimdi yazıyı okuduktan sonra.
Akın saatçi sallamış 43 falan uyandırınız arkadaşı bu toz pembe rüyadan , Jess'in kolları fazladır 43ten...Farkındaysanız kol ölçüsünden girdim olaya çünkü kıl etti bu akın saatçi beni. Pekte bir baklava baskısı yok aslında , flat bir karınlada çok çekici olabiliyormuşuz ayrıca unutmamak gerekli burası türkiye herkesin bir müşterisi var. Kel , göbekli ve şaşı olabilir ortamın alfa erkeği rolünü üstlenebilir ortamlara akışkanların mekaniğini gösterebilirsiniz...
doğuş 2000 yılında falandı mükemmel bir vücut yapmıştı sonra fitness ağırlıklı çalışmaya başladı herhalde süzüldü ama şimdide eskisi gibi olmasada iyibir vucudu var jess molhoyu geçenlerde alış veriş merkezide görmüştüm pazuları gayet iyidi doğru 40dan fazladır yunus güncenin omuzları fena değil zaten tamamen fitnessla uğraşıyor gökhan özenin sanki yağ oranı biraz fazla tabi oda fitness ağırlıklı çalışıyordur yinede sporla ilgilenmeleri güzel
Tripcan yazının burdaki akışı seni yanıltmasın, 43 kolum var diyen Jess'ti, bende gazetede okumamış olsam burada bunu iddia edenin Akın olduğunu sanırdım. Jess bir ara cidden süper kaslıydı, kol genetiği mükemmel gözüküyor, daha doğrusu biceps genetiği, ama eminim tricepleri de iyidir, boyu pek uzun değil gördüğüm kadarıyla, 105 kiloda heralde inanılmazdı, Number One Tv'de de bir haylı kalıplıydı, omuzları geniş değil, basık bir adam ama kalınlığa çok elverişli bir yapısı var. Yunus Günce ise tam bir genetik zavallı gibi duruyor, ya da iyi beslenmeden ve uyumadan spor yapıyor, bana tam olarak vücut yapmaya uğraşıp yol alamayan bir insan izlenimi verdi daha ilk televizyonda gördüğüm andan itibaren.
Jess in başlığının altında olmayınca Akın Saatçiye ait sandım , teşekkür ederim Karasan... Jess hala çok iyi , ara sıra tesadüfende olsa denk geliyorum programına , bicepsleri triko kazağı zorluyor...
bendeki baklava baskısı, beynimin baklava yemem yönünde bana yaptığı baskı oluyor genellikle karşı koymak çok zor oluyor
Arkadaşlar 6 baklavayı çıkarmak için her sabah aç karna 2 bardak soğuk su içmek faydalı oluyormuş, sitedeki makalede okudum. Yalnız sabah aç karına soğuk su içmenin zararı olmaz mı?Mide bi acaip oluo.
sabahları 2-3 bardak norml sıcaklıktakı suyun faydaları olabılır ama soguk suyla sabah sabah mıdeyıs soka ugratmaya gerek yok
Karın kasları için yağ oranını düşürmekten başka yapabilecek birşeyiniz yok. Sabahları su içmek kadar saçma bir şey olamaz..
Neymiş bu siteler ya anlamıyorum doğrusu sabah aç karnına 2 bardak soğuk su ancak seni cırcır yapar sabah sabah başka birşey yapmaz..Böyle haberler yayınlayıp içleri nasıl rahat ediyor o sitelerin anlamıyorum.. Sixpack denen karın kaslarını çıkarmanın tek yolu yağ oranı düşük olacak vücutta..
Angelossi onun bir mantığı var aslında çokta asılsız değil.Sabah uyandığımız gibi içilen 2 bardak su metabolizmayı canlandırıyor.Yüksek metabolizma hızı=daha hızlı yağa yakımızı oda eşittir baklava Ama bunlar sadece yardımcı şeyler tabiki yağ oranı düşürmeden istesen galonlarca su iç hiç bir işe yaramaz Uyanır uyanmaz içilen suyun çok faydalı olduğu yönünde bir çok tıbbi makale mevcut aratma yaparsanız bulursunuzthums:
Uyanır uyanmaz içilen 1 veya 2 bardak soğuk suyun metabolizmanın hızlanması adına ne kadar faydalı olduğunu bodyforumtr sütunlarında okumuştum..
Maydanoz (Detroselinum Sativum) Maydanoz bir ****** A (Beta karoten ) kaynağıdır. Bu özelliği ile görme gücüne, kılcal damar sistemine, adrenal bezine ve troid bezine iyi gelir. Ayrıca potasyum, kükürt, kalsiyum, magnezyum ve klorin yönünden de zengindir. Maydanoz suyundaki yüksek klorofil miktarı kanı arttırarak oksijeni metabolize eder ve böbreklerin, karaciğerin, idrar yollarının temizlenmesine yardım eder. Sindirim enzimlerini uyararak sindirim rahatsızlıklarını dindirir. İnce barsaktaki peristaltik hareketleri arttırır. Bir tutam maydanoz günlük C Vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. *Kanı temizler, kansızlığa, mesane iltihaplanmasına ,kum, böbrek taşı ile tansiyona,şişmanlığa,böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına,damar sertliğine etkilidir. Maydanoz suyuna bal ve limon ilave edilerek günde 1-2 bardak içilir. Böbrek rahatsızlıklarında; 4 bardak suya 1 demet maydanoz yıkanır konur, 5 dakika kaynatılır, süzülür, günde 3 kere 1′er çay bardağı içilir. *Tohumları idrar ve safra söktürücüdür. Maydanoz, aybaşı sancılarını keser, adetleri düzenler ve kolaylaştırır, ağrıları giderir, akıntıları keser.Barsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Gazın dışarı atılmasını sağlar. *Grip ve nezleyi geçirir, balgam söktürür, terletir, ateş düşürür.Kan şekerini normal seviyede tutar, kansere karşı koruyucudur, vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar, romatizma hastalığına ve sarılığa iyi gelir. *Yatmadan önce ağızda çiğnenen bir demet maydanoz rahat uyumayı sağlar. Bulantılarda ve nefes darlığında bir tutam maydanozu iyice çiğneyerek yutmak kişiyi rahatlatır. *Anne sütünü azaltır. Emzikli kadınların süt kanalı tıkanmalarında maydanoz lapası uygulanır. Yara, kesik ve morartıları iyileştirir. Kulak ve diş ağrısına iyi gelir. *Afrodizyaktır *Sivilceli,lekeli,pürüzlü ve kırışık ciltlerde parlaklılık ve pürüzsüzlük verir. 2 bardak kaynatılmış suda, 1 demet yıkanmış maydanoz sapları ile beraber üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dk. Kaynatılır.20 dk. Demlenmeye bırakılır süzülür.Böylece etkili cilt losyonu ve lapası elde edilir.Temiz cilde lapası sürülüp 20 dk bekletilir,sonra süzülen maydanoz suyu ile cildi yıkanır.Her gün günde birkaç kez uygulanır. *Saçları besler,parlatır, dökülmeyi yavaşlatır. Saçlar maydanoz suyu ile yıkanır. *Arı ve haşarat sokmalarında sokulan yere sürülürse ağrıyı giderir KULLANILIŞI Birkaç taze yaprak, bir litre suda kaynatılarak günde iki fincan içilir. Kuru yapraklardan elde edilen toz, günde iki tutam içilebilir. Kompres ve gözler için losyon ve şampuanı yapılır. Astım, menopoz, ağrılı adet görme ve öksürük için yukarıdaki kaynamaya birkaç kök ve yarım avuç tohum atılarak el ayak banyoları yapılır. Lapası kıyılmış yapraklardan yapılır. *Şeker hastalığında: 3 demet maydanoz ezilir, 6 bardak suya konulur, üstü kapatılır, 30 dakika demlemeye bırakılır, sonra süzülür, üzerine 1,5 su bardağı taze sıkılmış limon suyu ilave edilir. Her gün sabahları aç karnına 1 bardak içilir. . *UYARI: Maydanoz suyu 60 gr’dan fazla ve tek başına içilmemeli. Havuç-elma suyuyla içilebilir. Böbrek iltihabı olanlar yememelidir!!! Noy: Yazının alındıoğı forumda herhangi bir kaynak gösterilmemiş.