Domuz Gribi ve Diğerleri..

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan CEMS22
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi

CEMS22

Üye
merabalar! heryıl yenisi çıkan ve sonunda ilaç firmalarını sonsuz karlara boğan ama bu kanlı parada da birçok can alan mutasyonlu mikroplara bir yenisi daha eklendi hepimiz duymuşuzdur.. önceleri sadece domuzlardan insana bulaşan bu mikrop yeni mutasyonlu haliyle kanatlıdan kanatlıya,domuzdan domuza ve en önemlisi insandan insana geçiyor.. bizim ülkemiz doğrudan risk altındaki ülkeler arasında değil ama dışarda birçok insanın bu gibi hastalıklardan ölmesi ve ölecek olması bence konuya duyarlı olmak için yeterli.. meksikada kabus halini alan hastalık birçok yerin kapanmasından dünya borsalarını özelliklede havayolu olmak üzere tabiki:) ve ekonoyi etkiliyor ama bunlar diğer yan etkiler çünkü öncelikli olarak insanlar ölüyor..
konuya karşı çok duyarlıyım çünkü bu mikropların tedavisi bulunup bilinen ve ileride satılacak tedaviden edilecek olağanüstü karlar için binlerce bazen milyonlarca insanın ölümüne izin verilen yeni çağın yeni teknolojilerin kandan sağlanan paraları olduğunu düşünüyorum.. tabi bunlar benim düşüncelerim olmakla beraber bu konuda sizlerin neler düşündüğünüzü merak ettiğimden buraya bu başlığı attım.. paylaşımlar için şimdiden teşekkürler..
 
virüs şu anda dördüncü evresinde olması lazım.bu safhada insanlar direk tehlike altına giriyor.seninde bahsettiğin gibi meksika bu işin kaynak noktası.yeni bir cihaz tanıttılar geçenlerde.bazı ışın dalgaları ile suratınızdan yansıyan renklere bakarak hastalığı taşıyıp taşımadığınız anlaşılıyor ve bu cihaz şimdilik hava alanlarında kullanılıyor.aşıyı geliştirmek ise yanılmıyorsam 2 ay gibi bir süreci kapsıyor.tabi ilacın yan etkilerinin saptanması veya deneklerden ölmeyenlerin verdikleri tepkimelerin süresi ayrı bir zaman dilimi.ülkemizde kenden çimlere basmaya korkar olmuşken birde bu çıktı.krizden bunalmış bu millete şimdi domuz gribi geliyor desem gülüp geçenlerin sayısı yüzde yüze yakın çıkar.herşey önce kafada başladığı için bizi pek etkileyeceğini sanmıyorum bu aralar.
 
Epidemik, yani salgin hastaliklar, eskiden de vardi, simdi de varlar ve bunlarin surekli yenileri cikacak. Aslinda epidemikler doganin kendi dengesini korumak icin gelistirdigi bir mekanizma bir teoriye gore. Tabi insanoglu, zekasi ile sonucu manipule edebiliyor. Eski zamanlar ile simdi karsilastirdigimizda, hic degilse gunumuzun teknolojisi ile bazi salginlarin yayilmasini, olum oranlarini kontrol altinda tutabiliyoruz. Avrupa'nin yarisi cuzzamdan, vebadan kirilmis orta cagda. Para konusuna gelince; eminim eski zamanlarda da sahtekarlar uyduruk ilaclar satarak buyuk paralar yapiyorlardi. Simdi yine ceplerini dolduranlar var, neyse ki artik gercek bir tedavi sunuluyor bazi hastaliklara. Insanligin ilerledigine dair bir isaret :). Isin komplo teorisi yonune girmek istemiyorum (kendi hastaligini kendin gelistir, sonra yay, sonra da antidot sat, umarim boyle bir sey yoktur).

Ekolojik denge acisindansa teknoloji ile habitatimizi degistirmemiz (salginlari engellemek vs) uzun vadede bize ve uzerinde yasadigimiz gezegene buyuk zararlar verecek. Dogal olani populasyonlarin zamanla artip azalmasi ve uzun vadede dengede olmasidir, ama insanoglu bir virus gibi surekli cogaliyor. Konuyla direkt baglantili degil ama herseyi kendi cinsimizin gozunden gordugumuzun de farkinda olmakta fayda var.
 
bende ummak istiyorum aneximandros ama dünyanın heryerinde para için yapılanlarda ortada.. sonuçta bir hastalığın ilacının piyasasını belirleyen o hastalığın ne kadar korkutucu olduğu ve bir hastalıktan korkmamızıda yine ölen binlerce insan belirliyor yada etkileri... ilaç şirketlerinin çoğu zaman buldukları ilaçları değeri artsın diye hemen piyasaya sürmediklerini yada benzer stretejiler izlediklerini, zaten biliyoruz... ben sadece arkada fazlasının olduğunu düşünüyorum hatta kendi adıma inanıyorum diyelim ama tabi bu hastalık için olmayabilirde başkalarında olmuştur yada oluyordur...
bu arada ilginç Edgar Hernandez adında 4 yaşındaki meksikalı bir çocuk hastalığı yenmiş ve bilimadamı kitlesini peşine takmış.. artık şanslımıdır şanssızmıdır bilemeyeceğim ama diğer hastalar için bir şans tabiki.. insaneliyle yada doğal mutasyon... her hastalığa biryerlerde doğal bağışıklığı olan birileri çıkıyor..
 
Domuz Gribi mi? Korku Ticareti mi?


Bütün Dünya Medya ve sağlık çevreleri bizleri domuz gribi salgını konusunda uyarmaya devam ediyor. Herkes paniklemiş durumda. Bir takım uzmanlar ise domuz gribinin aslında ilk defa ortaya çıkmadığını bazı ilaç kartellerinin büyük miktarlarda ilaç ve aşı satmak için korku ticareti yaptığını ileri sürüyorlar. Dünyada her gün sıtmadan 3 bin insan hayatını kaybederken medyada doğru dürüst bir haber çıkmazken sıtmaya göre çok daha az ölüme neden olan kuş gribi, domuz gribi gibi hastalıkların aşırı abartılması ise gerçekten de insanı şaşırtıyor. Beslenme Bülteni bu sayısını Dr. Serkan Yimsel'in Dünyada en çok izlenen sağlık sitesinin (www.mercola.com) kurucusu Dr. Joseph Mercola tarafından yazılan 10 sayfalık rapordan esinlenerek hazırladığı yazıya ayırdı. İlginizi çekecek bir yazı.Bildiğimiz gibi yakın zamanda Amerikan sağlık yetkilileri bazı vakaların Amerika’da da görülmeye başlaması üzerine domuz gribi ile ilgili olarak halkı alarma geçirdi. Birçok ülkedeki sağlık uzmanları da Meksika’dan çıkan ve şimdiye kadar kesinleşmiş 7 can alan bu virüsün son yılların en tehlikeli salgın hastalığı olabileceği yolunda bizleri uyarmakta.

27 Nisan Pazartesi günü de Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) salgın hastalık alarm durumunu 6 ölçekli değerlendirme üzerinden 4’e çıkardı (birkaç gün sonra 5’e çıktı) ve bu virüsün insandan insana geçebilecek karakterde olduğunu açıkladı. Bazı Kuzey Amerika raporlarına göre ise enfeksiyon yayılma hızı 1969 Hong Kong gribinden bile daha hızlı durumda seyrediyor. Kurbanların tahmin edilen sayısı ile gerçek sayısı ile ilgili rakamlar kaynaktan kaynağa değişme gösterirken okurların başvurabileceği şu an için en iyi yol google harita sayfasındaki domuz gribi takibi rakamları olarak görülüyor.
Bazı milletler ya seyahat yasakları oluşturmakta ya da hava yollarıyla seyahat eden yolculara karantina zorunlulukları getirmekte şu aralar. Hele özellikle şu semptomlar görülüyor ise:

  • 38 derece üzeri ateş
  • Öksürük
  • Nezle/boğaz ağrısı
  • Eklem ağrıları
  • Şiddetli baş ağrısı
  • İstifra/ishal
  • Uyuşukluk
  • İştahsızlık
Dünyanın en meşhur küresel grip uzmanları bir araya gelerek domuz gribinin yakın zamanda ne kadar daha tehlikeli bir hal alacağı konusunda tahminlerde bulunurken aslında bu Meksika salgını hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduklarını da göstermekteler. Salgının başlamasından önceki şu son bir ayda ne kadar vakanın olduğu bilinmemekle birlikte, virüsün mutasyon geçirip geçirmediği dahi bilinemiyor.
Medya ve sağlık çevresi bizleri bu salgın hastalık konusunda uyarmaya devam ededursun, birçok uzman aslında bunun korku tüccarlığından başka bir şey olmadığı görüşünde birleşmekte. Bu korku tüccarlığının temelinde de tahmin edebileceğiniz gibi zorunlu aşı yaptırma emeli yatıyor. Hâlbuki bu zorunlu aşı uygulaması astarı yüzünden pahalıya gelebilecek bir uygulama olmaya çok müsait.
Nitekim Time (Zaman) dergisinin Nisan 27 tarihli makalesinde de belirtildiği gibi benzer bir domuz gribi salgınına karşı yapılan zorunlu aşı uygulaması tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Şubat 1976’da New Jersey’deki bir askeri üssünde genç bir askeri öldüren ve birkaç yüz askere bulaşan domuz gribi vakası üzerine Başkan Gerard Ford bu durumun korkunç bir salgının başlangıcı olduğunu duyurmuş ve milletçe zorunlu aşı uygulaması emri vermişti. Bugünün parasıyla yaklaşık 500 milyon dolarlık bir ilaç pazarı cirosunun ve aşının yan etkilerinden biri olduğu sonradan açıklanan Guillain-Barré sendromundan (Fransız çocuk felci olarak da bilinen bir sinir hastalığı) ölen 30 kişinin ardından Aralık 16’da program iptal edilmişti. Peki ya beklenen o korkunç salgın hastalık? Hiç gerçekleşmedi.
Bu makale bize iki önemli hususu öğretmekte: İlk husus, domuz gribinin aslında ilk defa ortaya çıkmadığı. İkinci husus ise korunmak amaçlı bizlere önerilen çözümün aslında gribin kendisinden çok daha fazla ölüme yol açtığı (30 kat). Bu demek değildir ki sağlık yetkililerine tamamen sırtımızı döneceğiz. Sadece sakin kalıp aynı zamanda bilgili olacağız. Neyin gerçekten alarm gerektirip gerektirmediği perspektifi oluşturmak açısından şöyle bir örnek vereyim. Dünyada her gün sıtmadan 3 bin insan hayatını kaybediyor. Ama sağlık çevresinde bu konu hala basit bir sağlık problemi olarak tanılıyor. Neden? Çünkü sıtmanın öyle kısa zamanda milyonlarca dolar ciro yaptıracak bir aşısı yok da ondan.
Domuz gribi nedir? Bilinen domuz gribi aslında solunum yollarını etkileyen ve bulaşıcı bir domuz hastalığıdır. Şu an karşı karşıya olduğumuz tür ise yani A(H1N1) virüsü, tamamen yeni bir varyasyondur ve insanları da etkileyebilmektedir. Aynı zamanda hem kuş gribi hem de domuz gribi varyasyonlarına ait genetik maddeleri taşımaktadır. İlginçtir bu yeni varyasyon şimdiye kadar ne hayvanlarda ne de insanlarda görülmüştür. Bu kulağa gerçekten hiç de hoş gelmiyor olsa da, az sonra anlatacakları dinlemeden kesin yargılara varmamak lazım.
Bütün H1N1 grip varyasyonları aslında 1918 İspanyol Gribi’nin neslinden sayılmaktadır. Birkaç ay önce bilim adamlarının açıkladığı üzere dünya çapında 50 ila 100 milyona yakın insanı öldüren 1918 salgını aslında gribin kendisinden kaynaklanmıyordu. Grip virüsünün bulaştığı insanlar süper-enfeksiyon da denilen zincirleme olarak başka enfeksiyonlara da yakalanıyor ve bunların neticesinde hayatını kaybediyordu. Bilim adamlarının da belirttiği gibi 20. Yüzyılın başlarında modern tıbbın süper-enfeksiyonlarla mücadele donanımı oldukça zayıftı. Hâlbuki günümüzde bu donanım mevcuttur ve o nedenle benzer bir salgın hastalıktan doğabilecek tehlike medyanın bizlere göstermeye çalıştığından çok daha azdır.
Üstüne üstlük herhangi bir gribal enfeksiyonun uluslar arası bir salgına dönüşebilmesi için önce biz insanların ona yardım etmesi gerekiyor. Bu da iki yolla olur diyor uzmanlar, toksinlik ve taşıyıcıdan taşıyıcıya geçme kolaylığı. 1918 senesi böyle bir ortamı çok güzel sağlıyordu. 1. Dünya Savaşı yeni bitmişti ve korku, umutsuzluk, ölüm, açlık, sefalet ve bakımsızlık gibi olumsuzluklar diz boyu idi. İşte bu nedenle günümüz yaşantısında benzer bir salgının oluşması ve benzer rakamlara erişmesi çok daha zor.
Rakamlardan bahsetmişken, kuş gribi ile ilgili gerçekleri şöyle bir hatırlayalım isterseniz. Korkunç manşetlere ve beklenen milyonlarca ölüm rakamına rağmen kuş gribi patlak verdiği 2003 senesinden bu yana dünya çapında topu topu 257 can almıştı. Sadece 2004 yılında yıldırım çarpmasından ölen insan sayısı ise 1200 kişiye yakındı. Bu demektir ki sizin yolda yürürken yıldırım çarpması sonucu ölme riskiniz, kuş gribine yakalanarak ölme riskinizden yüzde 2300 defa daha fazladır!
Uzun sözün kısası, biz dünyada var oldukça gerçek ya da yalan kaynaklı salgın hastalık tehlikeleriyle ve bunlara çözüm olarak önerilen ağır yan etkili aşı uygulamalarıyla sürekli karşı karşıya geleceğiz. Ancak bu tehlikelere karşı hemen ilaç ve aşı çözümlerine gitmeden önce sağlıklı bir yaşam ile ilgili prensipleri edinmek çok önemli. Pastörizasyonu bulan Louis Pasteur’un son nefesinde de söylediği gibi vücudumuzun doğal bağışıklığı en güzel savunmadır. Bununla ilgili şu önerilere dikkat edilebilir:
Dr. Joseph Mercola’nın önerileri


  1. D vitamini seviyenizi ölçtürün ve sağlıklı kabul edilen 50-70 ng/ml arasında optimize olmasına dikkat edin. (Bu konuda ayrıntılı yazım daha sonra)
  2. Sınaî yöntemlerle yetiştirilmiş hayvansal gıdalar yerine küçük çaplı, doğal gıda ve gübrelerin kullanıldığı, gün yüzü gören, ot besili hayvansal gıdaları tercih edin.
  3. İşlenmiş gıdaları ve şekeri en aza indirin.
  4. Yeterli dinlenin.
  5. Stresle mücadelede bire-bir yoga, Thai-Chi ve meditasyon gibi uygulamalara katılın.
  6. Düzenli ve yeterli egzersiz yapın.
  7. Kaliteli bir kaynaktan balık yağı ya da omega-3 türevi kullanın.
  8. Ellerinizi daha sık yıkayın. Mümkün ise anti bakteriyel olmayan ve kimyasal madde içermeyen bir sabun kullanın.
  9. Bol bol sarımsak yiyin. Sarımsak bilinen en kuvvetli ve en doğal antibiyotiktir.
  10. Hastanelerden ve aşılardan mümkün olduğunca uzak durun!

    [http://iyibeslenme.blogcu.com/]


 
Domuz Gribi mi? Korku Ticareti mi?


Bütün Dünya Medya ve sağlık çevreleri bizleri domuz gribi salgını konusunda uyarmaya devam ediyor. Herkes paniklemiş durumda. Bir takım uzmanlar ise domuz gribinin aslında ilk defa ortaya çıkmadığını bazı ilaç kartellerinin büyük miktarlarda ilaç ve aşı satmak için korku ticareti yaptığını ileri sürüyorlar. Dünyada her gün sıtmadan 3 bin insan hayatını kaybederken medyada doğru dürüst bir haber çıkmazken sıtmaya göre çok daha az ölüme neden olan kuş gribi, domuz gribi gibi hastalıkların aşırı abartılması ise gerçekten de insanı şaşırtıyor. Beslenme Bülteni bu sayısını Dr. Serkan Yimsel'in Dünyada en çok izlenen sağlık sitesinin (www.mercola.com) kurucusu Dr. Joseph Mercola tarafından yazılan 10 sayfalık rapordan esinlenerek hazırladığı yazıya ayırdı. İlginizi çekecek bir yazı.Bildiğimiz gibi yakın zamanda Amerikan sağlık yetkilileri bazı vakaların Amerika’da da görülmeye başlaması üzerine domuz gribi ile ilgili olarak halkı alarma geçirdi. Birçok ülkedeki sağlık uzmanları da Meksika’dan çıkan ve şimdiye kadar kesinleşmiş 7 can alan bu virüsün son yılların en tehlikeli salgın hastalığı olabileceği yolunda bizleri uyarmakta.

27 Nisan Pazartesi günü de Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) salgın hastalık alarm durumunu 6 ölçekli değerlendirme üzerinden 4’e çıkardı (birkaç gün sonra 5’e çıktı) ve bu virüsün insandan insana geçebilecek karakterde olduğunu açıkladı. Bazı Kuzey Amerika raporlarına göre ise enfeksiyon yayılma hızı 1969 Hong Kong gribinden bile daha hızlı durumda seyrediyor. Kurbanların tahmin edilen sayısı ile gerçek sayısı ile ilgili rakamlar kaynaktan kaynağa değişme gösterirken okurların başvurabileceği şu an için en iyi yol google harita sayfasındaki domuz gribi takibi rakamları olarak görülüyor.
Bazı milletler ya seyahat yasakları oluşturmakta ya da hava yollarıyla seyahat eden yolculara karantina zorunlulukları getirmekte şu aralar. Hele özellikle şu semptomlar görülüyor ise:

  • 38 derece üzeri ateş
  • Öksürük
  • Nezle/boğaz ağrısı
  • Eklem ağrıları
  • Şiddetli baş ağrısı
  • İstifra/ishal
  • Uyuşukluk
  • İştahsızlık
Dünyanın en meşhur küresel grip uzmanları bir araya gelerek domuz gribinin yakın zamanda ne kadar daha tehlikeli bir hal alacağı konusunda tahminlerde bulunurken aslında bu Meksika salgını hakkında ne kadar az bilgiye sahip olduklarını da göstermekteler. Salgının başlamasından önceki şu son bir ayda ne kadar vakanın olduğu bilinmemekle birlikte, virüsün mutasyon geçirip geçirmediği dahi bilinemiyor.
Medya ve sağlık çevresi bizleri bu salgın hastalık konusunda uyarmaya devam ededursun, birçok uzman aslında bunun korku tüccarlığından başka bir şey olmadığı görüşünde birleşmekte. Bu korku tüccarlığının temelinde de tahmin edebileceğiniz gibi zorunlu aşı yaptırma emeli yatıyor. Hâlbuki bu zorunlu aşı uygulaması astarı yüzünden pahalıya gelebilecek bir uygulama olmaya çok müsait.
Nitekim Time (Zaman) dergisinin Nisan 27 tarihli makalesinde de belirtildiği gibi benzer bir domuz gribi salgınına karşı yapılan zorunlu aşı uygulaması tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Şubat 1976’da New Jersey’deki bir askeri üssünde genç bir askeri öldüren ve birkaç yüz askere bulaşan domuz gribi vakası üzerine Başkan Gerard Ford bu durumun korkunç bir salgının başlangıcı olduğunu duyurmuş ve milletçe zorunlu aşı uygulaması emri vermişti. Bugünün parasıyla yaklaşık 500 milyon dolarlık bir ilaç pazarı cirosunun ve aşının yan etkilerinden biri olduğu sonradan açıklanan Guillain-Barré sendromundan (Fransız çocuk felci olarak da bilinen bir sinir hastalığı) ölen 30 kişinin ardından Aralık 16’da program iptal edilmişti. Peki ya beklenen o korkunç salgın hastalık? Hiç gerçekleşmedi.
Bu makale bize iki önemli hususu öğretmekte: İlk husus, domuz gribinin aslında ilk defa ortaya çıkmadığı. İkinci husus ise korunmak amaçlı bizlere önerilen çözümün aslında gribin kendisinden çok daha fazla ölüme yol açtığı (30 kat). Bu demek değildir ki sağlık yetkililerine tamamen sırtımızı döneceğiz. Sadece sakin kalıp aynı zamanda bilgili olacağız. Neyin gerçekten alarm gerektirip gerektirmediği perspektifi oluşturmak açısından şöyle bir örnek vereyim. Dünyada her gün sıtmadan 3 bin insan hayatını kaybediyor. Ama sağlık çevresinde bu konu hala basit bir sağlık problemi olarak tanılıyor. Neden? Çünkü sıtmanın öyle kısa zamanda milyonlarca dolar ciro yaptıracak bir aşısı yok da ondan.
Domuz gribi nedir? Bilinen domuz gribi aslında solunum yollarını etkileyen ve bulaşıcı bir domuz hastalığıdır. Şu an karşı karşıya olduğumuz tür ise yani A(H1N1) virüsü, tamamen yeni bir varyasyondur ve insanları da etkileyebilmektedir. Aynı zamanda hem kuş gribi hem de domuz gribi varyasyonlarına ait genetik maddeleri taşımaktadır. İlginçtir bu yeni varyasyon şimdiye kadar ne hayvanlarda ne de insanlarda görülmüştür. Bu kulağa gerçekten hiç de hoş gelmiyor olsa da, az sonra anlatacakları dinlemeden kesin yargılara varmamak lazım.
Bütün H1N1 grip varyasyonları aslında 1918 İspanyol Gribi’nin neslinden sayılmaktadır. Birkaç ay önce bilim adamlarının açıkladığı üzere dünya çapında 50 ila 100 milyona yakın insanı öldüren 1918 salgını aslında gribin kendisinden kaynaklanmıyordu. Grip virüsünün bulaştığı insanlar süper-enfeksiyon da denilen zincirleme olarak başka enfeksiyonlara da yakalanıyor ve bunların neticesinde hayatını kaybediyordu. Bilim adamlarının da belirttiği gibi 20. Yüzyılın başlarında modern tıbbın süper-enfeksiyonlarla mücadele donanımı oldukça zayıftı. Hâlbuki günümüzde bu donanım mevcuttur ve o nedenle benzer bir salgın hastalıktan doğabilecek tehlike medyanın bizlere göstermeye çalıştığından çok daha azdır.
Üstüne üstlük herhangi bir gribal enfeksiyonun uluslar arası bir salgına dönüşebilmesi için önce biz insanların ona yardım etmesi gerekiyor. Bu da iki yolla olur diyor uzmanlar, toksinlik ve taşıyıcıdan taşıyıcıya geçme kolaylığı. 1918 senesi böyle bir ortamı çok güzel sağlıyordu. 1. Dünya Savaşı yeni bitmişti ve korku, umutsuzluk, ölüm, açlık, sefalet ve bakımsızlık gibi olumsuzluklar diz boyu idi. İşte bu nedenle günümüz yaşantısında benzer bir salgının oluşması ve benzer rakamlara erişmesi çok daha zor.
Rakamlardan bahsetmişken, kuş gribi ile ilgili gerçekleri şöyle bir hatırlayalım isterseniz. Korkunç manşetlere ve beklenen milyonlarca ölüm rakamına rağmen kuş gribi patlak verdiği 2003 senesinden bu yana dünya çapında topu topu 257 can almıştı. Sadece 2004 yılında yıldırım çarpmasından ölen insan sayısı ise 1200 kişiye yakındı. Bu demektir ki sizin yolda yürürken yıldırım çarpması sonucu ölme riskiniz, kuş gribine yakalanarak ölme riskinizden yüzde 2300 defa daha fazladır!
Uzun sözün kısası, biz dünyada var oldukça gerçek ya da yalan kaynaklı salgın hastalık tehlikeleriyle ve bunlara çözüm olarak önerilen ağır yan etkili aşı uygulamalarıyla sürekli karşı karşıya geleceğiz. Ancak bu tehlikelere karşı hemen ilaç ve aşı çözümlerine gitmeden önce sağlıklı bir yaşam ile ilgili prensipleri edinmek çok önemli. Pastörizasyonu bulan Louis Pasteur’un son nefesinde de söylediği gibi vücudumuzun doğal bağışıklığı en güzel savunmadır. Bununla ilgili şu önerilere dikkat edilebilir:
Dr. Joseph Mercola’nın önerileri


  1. D vitamini seviyenizi ölçtürün ve sağlıklı kabul edilen 50-70 ng/ml arasında optimize olmasına dikkat edin. (Bu konuda ayrıntılı yazım daha sonra)
  2. Sınaî yöntemlerle yetiştirilmiş hayvansal gıdalar yerine küçük çaplı, doğal gıda ve gübrelerin kullanıldığı, gün yüzü gören, ot besili hayvansal gıdaları tercih edin.
  3. İşlenmiş gıdaları ve şekeri en aza indirin.
  4. Yeterli dinlenin.
  5. Stresle mücadelede bire-bir yoga, Thai-Chi ve meditasyon gibi uygulamalara katılın.
  6. Düzenli ve yeterli egzersiz yapın.
  7. Kaliteli bir kaynaktan balık yağı ya da omega-3 türevi kullanın.
  8. Ellerinizi daha sık yıkayın. Mümkün ise anti bakteriyel olmayan ve kimyasal madde içermeyen bir sabun kullanın.
  9. Bol bol sarımsak yiyin. Sarımsak bilinen en kuvvetli ve en doğal antibiyotiktir.
  10. Hastanelerden ve aşılardan mümkün olduğunca uzak durun!

    [http://iyibeslenme.blogcu.com/]




Bizim kaslardan geçmez virüs filan :D
Şaka bi yana önceden bu virüs yoktu.Bu son bi kaç haftada piyasaya çıktı.
Bilim adamları mı çıkartıyor bu virüsleri dumbelllls
 
İlaç şirketleri inanılmaz kar ediyor mutasyonlu virüslerden gerçekten de.Belalarını bulurlar elbet.Sonumuz 12 Maymun filmindeki gibi olmaz inşallah.
 
Domuz gribi hepimizin bildiği gibi ülkemizde birçok insanda görülmeye başlandı ve geçen günlerde bir de can aldı. Domuz gribi dokunduğumuz yerlerden bulaşıyor. Bunun için devlet toplu taşıma araçlarında, okullarda ve halkın yoğun olarak bulunduğu yerlerde temizleme yaptığını söylüyor, ne kadar yeterli olduğu tartışılır tabi ki. Fakat benim esas bahsetmek istediğim şey, bu sitedeki çoğu insanı daha yakından ilgilendiriyor. Hepimiz belirli amaçlarla, ve genel olarak sağlığımız için saatlerimizi spor salonlarında harcıyoruz. Bizden başka yüzlerce insanın deydiği ağırlıkları kaldırıyoruz. Bu zaten başlı başına bir risk.. Bunun yanında sporumuzu yaparken su ihtiyacımız oluyor doğal olarak.. Demirlere deymiş olan elimizle şu şişesini tutuyoruz ve suyu içiyoruz. Tabi ki
sporumuzu yapıcaz, suyumuzu da içicez. Fakat dikkatli olmamız gereken şey elimizi ve elimizin deydiği şeyleri ağzımıza götürmemek. Yani su içerken şişenin ağzımıza deyen yerlerine dudaklarımızı deydirmemeye dikkat edelim arkadaslar. Salon sahiplerinizi de bu konuda uyarsanız ve aletler her gün temizlense çok daha iyi olur hatta. Lütfen sağlığımızı hiçe saymayalım, dikkatli olalım..

Edit: hatta eldivenlerimizi de sık sık yıkarsak daha hoş olur. Başka önerisi olan varsa yazarsa sevinirim.. Birbirimizi bilinçlendirelim..
 
Asıl komplo teorisi domuz gribi aşısı ile ilgili aslında. Domuz gribi aşısı için müthiş bir kampanya başlatılmış durumda. Bugün radyoda sağlık bakanı aşı aleyhine konuşan/yazanlar hakkında hukuki işlem yapılacağını söylüyordu. Kasım ayında okullarda toplu aşılamaya başlanacakmış.

Amerikalı ünlü bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Leonard Horowitze göre İnfluenza A H1N1 virüsü ve kuş gribi salgınların arkasında Anglo-Amerikan aşı hattı var. Horowitz buna kanıt olarak da İngilterede grip aşısı endüstrisinde öne çıkan bilim adamlarından Dr. James S. Robertson ile Amerikan Novavax şirketi arasındaki bağlantıyı gösteriyor. Robertson-Novavax ilişkisinden doğan aşı boru hattı, Robertsonın aşı stoklarından gelen milyarlarca doların üzerine konmasını sağladı. Çünkü Robertsonın hem Amerikan Hükümetinin bio-savunması hem de Avrupa ilaç sanayiine etki eden Avrupa Tıp Ajansı (EMEA) üzerinde ciddi bir etkisi var. Horowitz, Novavax ilaç şirketinin araştırma yaparken melez bir virüs yarattığını domuz gribinin de bundan kaynaklandığını ileri sürüyor. Yine tezine kanıt olarak, şirketin ilaç stoğu anlaşmalarının sona erdiği bir dönemde salgının ortaya çıkışını gösteriyor. Biz de konuyu İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen ve İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Viroloji ve Temel İmmünoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Şadi Yenenle konuştuk.
Önce ilaç sonra hastalık
Hüseyin Demirdizen, ilaç sektörünün sağlığı iyileştirme yönünde değil, mal varlıklarını iyileştirme konusunda araştırmalar yaptığına da değinirken, çarpıcı açıklamalarda bulunuyor: Son 30-40 yıldır dünyada kaynaklar sağlık sorunlarının önlenmesi, sağlığın iyileştirilmesi yerine hastalıklardan para kazanılması yönünde kullanılıyor.
Aslında hem var olan sağlık sorunları konusunda kullanım alanını genişleterek, hem de neredeyse birtakım ilaçlar için bazı özel hastalık tabloları tanımlayarak bir pazar yaratıldığını biliyoruz. Artık neredeyse ilaç bulunuyor sonra hastalığı çıkıyor. İnsan yaşamı ve umudu endüstrileşmiş bir ticaret konusu haline getirildi. Eldeki kaynağın o hastalığın tedavisi yönünde kullanmadığını, ilacın fiyatlarını düşürmek yerine AIDS örneğinde olduğu gibi bazı ülkelerin tedaviden yoksun bırakıldığını, patent ve benzeri korumalarla daha ucuz yolla tedavilerin ortaya çıkışının engellendiğini biliyoruz. Bu zaten onların sorunu olmaktan çok bu ortamı onların taleplerini yerine getirmek üzere düzenlememiş olan siyasi iradelerin sorunu. Sağlığı piyasalaştıran, özelleştiren, sağlığı bir ticaret unsuru haline getiren genel bir yaklaşım sorunu.
http://www.porttakal.com/haber-domuz-gribinde-suphe-314356.html
 
Bana göre bazı büyük gelişmiş ülkeler özel labaratuvarlarda bunları bir güzel üretiyorlar sonra aşısını yapıp milletin üzerine salıp bir güzel para kazanıyorlar olay budur.
 
şu gerçeği yadsımamak lazım tabi..dünyada nasıl savaşları, terör faaliyetlerini silah şirketlerinin tetiklediği malumsa ilaç şirketleri de hasta insanların artmasını isteyecek..

bilgisayar virüsleri olmasa anti-virüs şirketleri para kazanabilir mi..tabiki kendi virüslerini kendi üretip salacaklar..sağlıktada bunun olduğunu düşünmek komplo teorisi değil artık..çünkü insanoğlu masum değil..

ama ortada yayılamaya başlamış bir hastalık var ve tedbirler alınmak zorunda insanlar tarafından..aşı-dezenfeksiyon-karantina-tatil vs ..


aşının yan etkilerine gelince şahsen vurunmamayı tercih ederim ki normal grip aşısı bile olmam normalde..
normal grip aşılarının uzun yıllar sonra romatoid artrit gibi hastalıkları tetiklediğinin tahmin edildiğini söylemişti doktor arkadaşım..grip ol, iyileş daha iyi demişti..
ama risk grupları var ve dünyada aşıdan başka çare yok gibi görünüyor..
 
Son düzenleme:
normalde bir ilacın piyasaya sürülmesi yıllar alıyor diye biliyorum.hatta geçtiğimiz aylarda kanserle ilgili yeni bulunan bir ilaçtan bahsetmişlerdi.ve tüm deneklerdede olumlu sonuçlar alınmıştı ama piyasaya çıkması 10 yılı bulur dedi uzmanlar.çunki tam olarak yan etkilerinin anlaşılması için bu türden ilaçların uzun evrelerden geçmesi gerekiyormuş.domuz gribi ise piyasaya düştüğün ertesi aylarda aşısına kavuştu!!!ayrıca ilk türkiyeye geliyor denildiğinde hiç unutmam bir bakan sokaktaki işsiz ve sigortasız bile hastaneye gidip ücretsiz vurulacak derken bugün televizyonda ücretli satılacağı ve fiyatının henüz belirlenmediği söyleniyor.
dünyada durum okadar allak bullakki uzun vadede türk nesli kurutulmak bile isteniyor olabilir.birde benim anlamadığım neden meclis çatısı altındakiler ile bizlere sunulan aşıların içerikleri farklı?
 
normalde bir ilacın piyasaya sürülmesi yıllar alıyor diye biliyorum.hatta geçtiğimiz aylarda kanserle ilgili yeni bulunan bir ilaçtan bahsetmişlerdi.ve tüm deneklerdede olumlu sonuçlar alınmıştı ama piyasaya çıkması 10 yılı bulur dedi uzmanlar.çunki tam olarak yan etkilerinin anlaşılması için bu türden ilaçların uzun evrelerden geçmesi gerekiyormuş.domuz gribi ise piyasaya düştüğün ertesi aylarda aşısına kavuştu!!!ayrıca ilk türkiyeye geliyor denildiğinde hiç unutmam bir bakan sokaktaki işsiz ve sigortasız bile hastaneye gidip ücretsiz vurulacak derken bugün televizyonda ücretli satılacağı ve fiyatının henüz belirlenmediği söyleniyor.
dünyada durum okadar allak bullakki uzun vadede türk nesli kurutulmak bile isteniyor olabilir.birde benim anlamadığım neden meclis çatısı altındakiler ile bizlere sunulan aşıların içerikleri farklı?


Dedıklerınden 2 sonuc cıkıyor...

1- Bu hastalık 8 - 10 yıl onceden planlandı sımdı asısını urettıler ve vırusu saldılar.

2- Ortalıkta aşı maşı yok dandık bı aşı var ve tehlıkelı Hem ınsanları oldurmek hem para kazanmak ıstıyorlar.

3. sonucta cıkarılabılır oda kımsenın tetıklemedıgı.

Bılmıyorum valla bunlar kıyamet alametlerı salgın hastalıklar yaygınlasacak...
 
Arkadaşlar, komplo teorileri, artık komplo teorisi değil. Siz bu teoriyi düşünüp ortaya sürebilirsanız bunu uygulayan da elbet vardır. İnsanoğlu doğadaki en vahşi ve yıkıcı yaratıktır. Bir bomba ile miliyonları öldüren ve ondan sonraki nesilleride bu etkiye maruz bırakan başka bi yaratık varmı? Hayır! Doğada aslan, ayı vs. vahşidir, doğru. Ama et stoklamak için çevredeki bütün hayvanları öldürmezler, yiyecekleri kadar öldürüler. İnsanoğlu her zaman ister, ister, ister. 1 miliyon doları olsa, 2 miliyon ister. Yani bu ilacı satmak için insanlara virüs bulaştırmaları çok mu korkunç geliyor. Kesinlikle değil. Dışarda ufacık çocuklar katlediliyor. Bir çocuğun gözlerine baka baka onu öldüren bir piskopat bunu mu yapamaz. Her türlü yapar.Hatta piyasanın kızışması için bir kaç insanın ölmesine bile izin verir.
 
Domuz gribi hepimizin bildiği gibi ülkemizde birçok insanda görülmeye başlandı ve geçen günlerde bir de can aldı. Domuz gribi dokunduğumuz yerlerden bulaşıyor. Bunun için devlet toplu taşıma araçlarında, okullarda ve halkın yoğun olarak bulunduğu yerlerde temizleme yaptığını söylüyor, ne kadar yeterli olduğu tartışılır tabi ki. Fakat benim esas bahsetmek istediğim şey, bu sitedeki çoğu insanı daha yakından ilgilendiriyor. Hepimiz belirli amaçlarla, ve genel olarak sağlığımız için saatlerimizi spor salonlarında harcıyoruz. Bizden başka yüzlerce insanın deydiği ağırlıkları kaldırıyoruz. Bu zaten başlı başına bir risk.. Bunun yanında sporumuzu yaparken su ihtiyacımız oluyor doğal olarak.. Demirlere deymiş olan elimizle şu şişesini tutuyoruz ve suyu içiyoruz. Tabi ki
sporumuzu yapıcaz, suyumuzu da içicez. Fakat dikkatli olmamız gereken şey elimizi ve elimizin deydiği şeyleri ağzımıza götürmemek. Yani su içerken şişenin ağzımıza deyen yerlerine dudaklarımızı deydirmemeye dikkat edelim arkadaslar. Salon sahiplerinizi de bu konuda uyarsanız ve aletler her gün temizlense çok daha iyi olur hatta. Lütfen sağlığımızı hiçe saymayalım, dikkatli olalım..

Edit: hatta eldivenlerimizi de sık sık yıkarsak daha hoş olur. Başka önerisi olan varsa yazarsa sevinirim.. Birbirimizi bilinçlendirelim..

Arkadaşın sordugu soruyu bende çok merak ediyorum
Spor salonunda nasıl tedbir alabiliriz nelere dikkat etmemiz gerekir?
Bir süre ara vermeyi bile düsünüyorum
 
salona giriş ve çıkışlarda mutlaka elinizi sıvı sabun ile yıkamanızı tavsiye derim.çalışma esnasında ise kesnlikle eliniz ve yüzünüz temaz etmesin.artı güvenlik için ise salonun nizami temizlendiğinden emin olun(salon sahibi güvenilir olmalı) ve ellerini dezenfektan jel ile temizleyebilirsiniz.saloındaki aletlerin temizliği bu konuda çok önemli;salon sahipleri çamaşır suyuna biraz su ilave ederek aletlerin üzerine hafif temas uyguladıklarında bile mikrobun ilerlemesini durdurmuş olurlar.yani ek masraf isteyen bir çalışma değil,olması gereken bir temizlik aslında.
 
Gelen bir maili sizlerle paslasmak istiyorum arkadaşlar buyrun yeterince bilgi ve yan etkileri burda verilmiş ve teyid edilmiş.

Sağlık bakanı Akdağ: Biz domuz gribi aşısını satın alma konusunda, önde gelen ülkelerdeniz

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribine yönelik aşı üretecek firmalarla görüştüklerini bildirerek, ``Biz aşıyı satın alma konusunda masaya oturmuş, önde gelen ülkelerden biriyiz`` dedi.
http://www.tumgazeteler.com/?a=5189868

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 35-40 milyon doz domuz gribi aşısı almayı planladıklarını, aşısının ilk partisinin Ekim ayında Türkiye'ye getirileceğini söyledi.

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12585355


ÖNEMLİ! OKUYUN ve HERKESİN OKUMASINI SAĞLAYIN

Dünyadaki diğer ülkeler, domuz gribinin labaratuvarda biyolojik silah olarak üretildiğini ve insanlığın başına bela edildiği yazıyor. Domuz gribi aşısıda henüz geliştirilen ve içeriği açısından ölümcül tehlikeleri olan bir ürün.

Şimdiye kadar üç firma üretim yapmış:

GlaxoSmithKilne firmasının Pandemrix, adlı aşısı.

Baxter International’ ın H1N1aşısı.

Her ikisininde henüz lisansı yok. Avrupa ilaçlar kuruluşu tarafından onaylanmamış.

Novartis tarafından üretilen Influenza A (H1N1) 2009 Monovalent .

Amerikan’nın bazı eyaletlerinde zorunlu aşılamaya karşı tepkiler artıyor. Aşılardan ölümler meydana gelmekte. İngiltere ülkesinde kesinlikle böyle bir uygulama yapmayacağını söylüyor. Diğer ülkelerdede durum farklı değil.

Bu aşılar yapıldıgı takdirde:

-Guillain-Barre sendromu
-Vaskülit
-Felç
-Anafilaktik şok
-ve ölüme neden olabileceği duyuruluyor.
Ayrıca Novartis firmasının geliştirdiği ilacın yan etkilerini Novartisin kendi labaratuvar sonuçlarından okuyabilirsiniz.

http://www.fluscam.com/Vaccine_Package_Inserts_files/Novartis_A-H1N1_2009_Monvalent_VaccinePackageInsert_BasedOn1980Approvalfor%20Fluvirin_UCM182242.pdf

Yukarıdaki siteden Novartis’in kendi resmi evrağında bulunan yan etkilerden bazıları:

*Local injection site reactions (including pain, pain limiting limb movement, redness, swelling, warmth, ecchymosis, induration)
*Hot flashes/flushes
*Chills
*Fever
*Malaise
*Shivering
*Fatigue
*Asthenia
*Facial edema.
*Immune system disorders
*Hypersensitivity reactions (including throat and/or mouth edema)
*In rare cases, hypersensitivity reactions have lead to anaphylactic shock and death
*Cardiovascular disorders
*Vasculitis (in rare cases with transient renal involvement)
*Syncope shortly after vaccination
*Digestive disorders
*Diarrhea
*Nausea
*Vomiting
*Abdominal pain.
*Blood and lymphatic disorders
*Local lymphadenopathy
*Transient thrombocytopenia.
*Metabolic and nutritional disorders
*Loss of appetite.
*Arthralgia
*Myalgia
*Myasthenia
*Nervous system disorders
*Headache
*Dizziness
*Neuralgia
*Paraesthesia
*Febrile convulsions
*Guillain-Barré Syndrome
*Myelitis (including encephalomyelitis and transverse myelitis)
*Neuropathy (including neuritis)
*Paralysis (including Bell’s Palsy)
*Respiratory disorders
*Dyspnea
*Chest pain
*Cough
*Pharyngitis
*Rhinitis
*Stevens-Johnson syndrome
*Pruritus
*Urticaria
*Rash (including non-specific, maculopapular, and vesiculobulbous).

Dünya ise gribe karşı vitamin takviyesi ve geçmişte kullanılan ilaçlarla çözüm sunuyor.

Domuz gribi ve tedavisi ile ilgili yakınlarımızı bilgilendirelim.


Eski çağ filmleri ve resident evil filmi gercek oluyor. Bir virüs üretiliyor insanlar hastalanıyor daha sonra ? ilac firmaları zengin oluyor...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
liselerde falan olunucak bu aşılardan ben olmamayı düşünüyorum şahsen bu tip ani çıkan salgın hastalıklarda doktorlar bir an önce bu hastalığın aşısını bulmak için hızlı çalışıyorlar ve bazı şeyleri göz ardı ediyorlar yanı sağlıklı bir çalışma olmuyor zamana karşı yarıştıkları için.
 
arkadaşlar forumda siyaset , kişi ve kurumlara hakaret yasaktır..lütfen bu hassasiyete sahip mesajlar yazınız..
 
Back
Yukarı