Bilinçaltımıza yerleştirilen " Subliminal" mesajlar(BİRAZ UZUN AMA HERKES OKUSUN!)

Konusu 'Kültür Sanat Bilim Seyahat' forumundadır ve sagopat6167 tarafından 17 Mayıs 2011 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. sagopat6167
    Offline

    sagopat6167 Yeni Üye

    Katılım:
    20 Mart 2011
    Mesajlar:
    76
    Beğenileri:
    34
    Ödül Puanları:
    0
    Şuuraltını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “subliminal” adı verilir. Genel olarak “şuuraltına yönelik gizli mesajlar olarak ifade edebiliriz. Kişinin şuuraltına ‘’subliminal’’ mesaj göndermenin birçok yolu bulunuyor.
    Bunlardan en çok kullanılanları :
    1. Dijital ses dosyalarına gizlenen işitsel yolları.
    2. Gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ya da televizyon görüntüsü yoluyla şuur-altına itilen 25. kareler.
    3. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar. Bu yöntem; bir ürünün reklâmını yapmaktan, bir inancın ya da görüşün propagandasını yapmaya, psikolojik savaşa, uluslararsı ilişkilere, yanıltıcı bilgilendirmeye kadar varan geniş bir yelpâzede kullanılmaktadır. Görsel ve işitsel olarak (şuurlu) algılananlar değil; şuur-altı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur. Bunlardan en çok kullanılanı dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği ve işlenilmesi ve yayılması daha kolay olduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.. Peki sistem nasıl işliyor? İnsan kulağı sâdece belirli ftitreşim sıklığı aralıklarındaki sesleri duyabilir. Eğer siz bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsanız, bu sizin duyabileceğiniz titreşim aralığında olduğunu gösterir. İnsan beyninin algısı ise, bundan daha düşük ya da daha yüksek frekansları algılayabilecek kapasitededir. Dikkat ediniz: “duyabilecek” demiyoruz, algılayabilecek diyoruz. Yani, kulağımız ancak belirli bir titreşim aralığındaki sesleri duyabilir. Fakat beynimiz bu aralığın çok daha ötesindeki sesleri algılar, hisseder. Şuuraltı ve şuuraltının özelliklerini anlattığımız zaman, ne demek istediğimizi çok daha iyi anlayacaksınız. Ancak, şimdi öncelikli olarak bu “subliminal mesajlar”ın (şuur-altı telkinlerin) neler olduğunu ve nasıl işlendiğini sizlere göstermemiz gerekiyor. 8-12 hertz dalga boyundaki Subliminal mesaj içeren bir MP3′ü kulağınızla dinlersiniz, ancak içindeki gizli-mesajı beyniniz dinler. Bu esnâda kulağınız hiçbir şey duymaz. İnternette ve paylaşım programlarında şuuraltı mesajları içeren MP3 dosyaları bulunmaktadır. Hatta bu gizli mesajları frekans aralıklarına göre analiz ederek ortaya çıkartan yazılımlar dahi vardır. Mesela, en korkunç uygulamalardan sadece biri: “Amerika, Irak’ı işgal etmeden önce bir yıl boyunca (daha fazla da olabilir) Irak radyolarında Kur’an yayınının altından, çok düşük bir titreşimde, kulakla duyulmayan, ancak dimağla algılanarak Iraklıların şuur-altına gönderilen: “Direnmeniz faydasız” gibi mesajlar verilmiş ve bir ülke işte bu şekilde şuuraltı mesajlar ile işgâle hazır edilmiştir.

    •25inci KARE :

    Kişinin şuur-altına subliminal mesaj göndermenin birçok yolu olduğunu söylemiştik. İşte bunlardan bir diğeri de 25inci Kare tekniğidir. Peki nedir bu 25inci Kare Gördüğümüz bir ânlık görüntü : 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur.
    Sinema şeridinde, saat, dakika, sâniye olarak bir diziliş vardır. Her sâniyeden sonra bir yabancı kare gelir ve bir sâniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her
    327.5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. İşte bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25inci kare oluşturulur ve bu son kare olan 25inci kare ânlıktır.
    Yani görüntü sâniyede 1/24 olacakken, bu 1/25'e çıkar. Kareler 25 olunca bir anda bir görüntü gelir ve ânında kaybolur. Genellikle göz ve beyne görünmez, daha doğrusu görülür ama şuuraltında kalır.
    25. karenin temel mantığı da mesajı şuur-altına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanâyii’nde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi/ film ya da bir belgeseli seyrederken aynı zamanda 25 karelerle şuur-altınıza gönderilen mesajlara/ telkinlere/ saldırılara ma’ruz kalabiliyorsunuz.
    Göz bunları görmüyor ama sâniyenin 3 binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü şuur-altına ulaşıyor, orada depolanıyor. Bu gizli mesajlar sâyesinde, o reklâmı, diziyi, filmi ya da herhangi bir resmi hazırlayan kişi/ yapımcı/ yönetmen kendi hedefine, niyetine ve ideolojisine göre vermek istediği mesajı “25inci Kare”lerle şuuraltına göndermiş oluyor.

    •PEKİ, GÖREMEDİĞİMİZ HALDE NASIL ETKİLENİYORUZ BU 25inci KARELERDEN?

    Bu adamlar zaten açıktan açığa bu işi yapıyorlar. Filmlerle, reklamlarla her türlü mesajı veriyorlar. Buna rağmen niçin böyle gizli bir kare uyguluyorlar?
    Cevâbı çok basit : Çünkü, gördüğümüz zaman bu kadar etkili olmuyor. Çünkü, kişi, şuurlu bir tercih ile gördüklerini veya duyduklarını ya red ediyor ya da kabul ediyor. Çünkü baştan önüne seçenek getirilmiş oluyor. Fakat bu, öyle bir şey ki insan onu görmüyor, duymuyor ve hissedemiyor, yani bizlerin algı frekanslarımızın tamamen altında veya üstünde yer alıyor. Böyle bir şeyi kabul yahut red etme gibi bir imkânımız var mı? Elbette hayır.
    İşte 25. karenin ve subliminal reklamların temel mantığı budur! Hedefteki kitlenin şuurlu tercih hakkını gaspederek, onları gizlice zehirlemek! * * * Bu işi yapanlar insanı ve insanın yaratılışını çok iyi biliyorlar. 1900’lü yıllara kadar uzanan bir geçmişi var bu tür çalışmaların.
    Psikolog ve psikanilistlerin insanla ilgili uyguladıkları,gözlemledikleri ve deneylerle ortaya koydukları bilgi ve bulgulardan yola çıkarak “İnsanınasıl etkileyebiliriz” sorusuna cevap aradılar. İlk başta ticarî hedefler ve büyük şirketlerin mallarını halka pazarlamanın bir yolu olarak gördüler bu şuur-altı telkinleri.
    Daha sonra ise bu taktiği öğrenen her kişi ve her yapımcı kendi niyet, inanç ve ideolojisine göre vermek istediği mesajları bu yolla insanlara zerk etmeye başladılar.

    25inci KARE NE ZAMAN ve NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

    Şuur-altının bütün görüntü, ses ve resimleri kaydetme özelliği 1900’lü yıllardan beri insanları yönlendirmek için kullanılmaktadır.
    1900’lü yıllarda Knight Dunlap adında Amerikalı bir psikoloji profesörü illüzyon gösterisi yaparken şuur gücüyle algıalanmayan “hissedilemez gölgeler” kullanarak aynı uzunluktaki 2 çizgiyi seyircilerin farklı ölçülerde algılamasını sağlamıştı. İşte buradan hareketle şuur-altını hedef alarak mesaj göndermeyi hedefleyen ve adına “Subliminal Mesajlar” (Şuur-Altı Telkinler) denilen bu tür reklamlar ilk kez 1950'li yıllarda Amerika'da ortaya çıktı.
    James Vicary adlı reklamcılık uzmanı, sinema salonlarında yaptığı bir deney sonucu patlamış mısır ve kola satışlarının arttığını iddia etti. Bu deneyde film perdede oynarken, sâliselik görüntüler hâlinde gözle görülemeyen gizli kareler ve gizli mesajlarda: “patlamış mısır ye” ve “Kola iç” sloganları çıkıyordu. Seyirci bu sloganları şuurla algılayamadığı hâlde, şuuraltına hitap eden bu sloganlar neticesinde Kola satışlarının yüzde 18.1, patlamış mısır satışlarının ise yüzde 57.7 arttığı görüldü.
    Bu şekilde, şuur-altına yönelmenin reklamın etkinliğini artırmada daha işlevsel olduğu görülmüştür. İşte o gün bugündür uygulanan 25inci kareler sâdece bir insanı ya da bir topluluğu değil ; bütün insanlığı tehdit edegelmektedir.
    Bir grup psikolog ve yazar bu konunun gündeme geldiği ilk yıllarda bu yöntemin uydurma ve efsâne olduğunu ve insanları etkilemeyeceğini söylediler. Ancak, beyin dalgalarını ölçen teknolojilerin gelişmesi ile gizli-mesaj içeren reklama beynin daha farklı ve fazla tepki verdiği gözlemlendikten sonra, bu yöntemin etkisi ispatlanmış oldu.
    İşin en ilginç tarafı ise bu konuyu gündeme taşıyan, kitap, tez ve âile eğitim seminerlerinin yok den ecek kadar az olmasıdır. Yıllardır uygulanan böyle ciddî ve hayatî bir konunun nasıl olup da bütün bir insanlık tarafından henüz bu şekilde yeni-yeni öğreniliyor olması düşündürücü olsa gerek.
    Televizyon karşısında uyuyan/uyutulan bir çağda yaşıyoruz! Uyan ey toplum ve uyandırın uyuyan ruhları!
    Şuur-altımızı başkaları değil ; biz yönetelim! ASIL HEDEF ÇOÇUKLAR Şuur-altı teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocuklara sevgiyi kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor.
    Çocuğumuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve şahsiyetinin oluştuğu o en ciddî yaş dilimde (sıfır-yedi yaş arası) bu görüntüler içeride şuur-altında hapsoluyor. Artık siz siz olun her gördüğünüz ve duyduğunuza çok dikkat edin. Özellikle Disney, yaptığı çizgi filmlerde cinsellik temasını yıllardır çocuklarımızın şuur-altına kazımıştır.
     
    fitnessboy bunu beğendi.
  2. fitnessboy
    Offline

    fitnessboy Yeni Üye

    Katılım:
    17 Nisan 2011
    Mesajlar:
    255
    Beğenileri:
    169
    Ödül Puanları:
    0
    Bu filmler ile ilgili anlattığın şey bana da mantıklı geldi.Çoğu insan da gözlemlediğim ve kendimde de eskiden gözlemlediğim şu an olmayan bir özellik var.Şöyle anlatayım mesela hangi filmi izlersek o karaktere bürünmek istiyoruz.Mesela superman filmini izlersek onun gibi olmaya çalışıyoruz ya da bir korku filmi izlersek freddy elm sokağı kabusu mesela fredy olmaya,dracula izlerken vampir olmaya,Godfather filmini izlerken mafya olmaya,snuff filmini izlerken sadist olmaya çalışıyoruz.Olmaktan ziyade öyle düşünmek ve öyle olduğumuzu hissetmeye başlıyoruz.Teorik olarak bunu fiziğe vurmasakta düşünsel olarak içinde yaşıyoruz.Bilinç altına çok çabuk etki ediyor bu tür filmler mesela eyer duygusal bir film izlersek yapımız değişebiliyor ve herşeye çok duyarlılık gösterip hassas olabiliyoruz.Korku filmi izlediğimiz zaman çok sinirli agresif ve öldürme güdüsünün yoğunluğu ayrıca doğaüstü büyük güçlere sahip bir varlık olmak bizi cezbedip bu tür bir hal(durum) takınıyoruz.Onun izlediğiniz filmlere dikkat edin derim ben eskiden korku,gerilim,işkence tarzı şeyler çok seyrederdim ve bilinçaltım o tarz şeylere odaklanırdı.O tarz filmleri izlediğimde içimdeki hisleri burda paylaşırsam ban yiyebilirim o yüzden paylaşmıyorum.Ama şimdi komedi filminden başka tarz film izlemiyorum arada sırada ilginç filmler izlerim ama korku gerilim dışında,çünkü; o tür filmler insanın yapısını gerçekten değiştiriyor olağanüstü olma arzusu insanı başka boyutlara sürüklüyor.Tavsiye olarak verebileceğim tek şey komedi filmi izlemektir.Aklınız ve beyninizin rahat olmasını istiyorsanız.Yoksa diğer türlü içinden çıkılamaz durumlara düşünsel olarak girersiniz ve düşünsellik size az gelirse bunu gerçekten de yapmak istersiniz sonuçları vahim olur.
     
    sagopat6167 bunu beğendi.
  3. fitnessboy
    Offline

    fitnessboy Yeni Üye

    Katılım:
    17 Nisan 2011
    Mesajlar:
    255
    Beğenileri:
    169
    Ödül Puanları:
    0
    İnternette bir sitede bu subliminal mesajlar la ilgili çok ayrıntılı bilgi veriyorlar.En çok ilgimi çekende AKP akpartinin subliminal mesaj verdiğini söyleyen gazeteci can dündar http://bodybuildingvehersey.blogspot.com/2011/06/subliminal-mesajlar.html linke tıklayıp öğrenebilirsiniz.AKP ile ilgili video da en altta enteresan gerçekten de izlerseniz sizde bir şeylerin farklı olduğunu göreceksiniz.Özellikle recep tayyip erdoğan ve diğer adamlar konuşurken video da bir ampül resmi gidip geliyor sürekli.
     

Sayfayı Paylaş