Çay ve Kortizol İlişkisi (Flex Magazine)

Konusu 'Türkceye Çevirilen Yazilar' forumundadır ve diez tarafından 24 Ekim 2008 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    Orjinal Başlık : Tea Time

    Çayın Katabolik Hormon Kortizol Üzerine Etkileri :

    Katabolik hormon olan kortizolun vücutta yaptığı yıkımları biliyorsunuz..
    Yine bilmelisiniz ki testislerdeki Leydig Hücrelerinde testosteron üretimini engellediği gibi kas hücrelerindeki testosteron reseptörleri ile de rekabet halindedir.

    Kortizol aynı zamanda kas proteinini , amino asitlerinin glikoza çevrilerek yakıt olarak kullanılması için yıkıma uğratır..

    Neyseki birçok supplement kortizol seviyesini düşürmek için kullanılabiliyor..Bunlar nükleotidler,fosfatidliserin (phosphatidlyserine) ve yeni bir araştırmaya göre bcaa içermekteler..Fakat az sayıdaki bazı vücutgeliştirmeciler kortizolu en kolay yoldan bastırmanın yolunu çay içerek buldular.


    University College London tarafından yapılan bir araştırmada 75 sağlıklı erkekten 6 hafta boyunca günde 4 fincan (cup) çay ( çaydaki aktif maddeleri içeren ama tadı ve kokusu maskelenmiş) ve placebo (tadı ve kokusu diğer içecekle aynı fakat akfit maddeler içermiyor) tüketmeleri istendi..

    Bu iki gruba da stresli ve mücadeleli görevler verildi ve bu esnada kortizol seviyeleri;tansiyonları,kandaki trombosit seviyeleri, stresin seviyeleri ölçüldü.

    Sonuç:
    Testler kan basıncında (tansiyon) , nabızda ve stres oranlarında dikkate değer artış sağladı.

    Bir görevi tamamladıktan 50 dk. sonra çay içen gruptaki erkeklerde kortizol seviyesinin %47'e placebo içen gruptakilerin ise %27'ye düştüğü gözlendi.

    Araştırmacılar çay tüketiminin stres sonrası geri toplanmada (recovery) etkili olduğu sonucuna vardılar.

    Ağırlık çalışmak kortizol seviyesini artıran bir stres olduğundan bu vücut geliştirmeciler için önemli bir anlam ifade ediyor.

    Araştırmacılar çaydaki hangi maddelerin kortizol düşürücü etkisi olduğuna emin olamasalar da polyphenols (polifenollerin) veya çok sayıda maddenin etkisi olabileceğini tahmin ediyorlar..

    Araştırmacılar siyah çay kullanmış olsalar da diğer çay çeşitlerinin de benzer etkiler gösterebileceğini tahmin etmektedirler..

    Eğer normal bir çay içen vücut geliştirmeci iseniz (günde 4 fincan) antremanlardan sonra kortizol seviyenizin düşük olabileceğini umabilirsiniz.

    Bu kas kazanmak yolunda , antremandan sonra testosteron seviyesi üzerinde çok daha az etki olacağı ve çok daha anabolik bir süreç yaşayabileceğiniz anlamına geliyor..

    çeviri : diez 24.10.2008
    kaynak : Flex Magazine Mayıs 2007 Syf.259

    tanımlar :
    trombosit : http://tr.wikipedia.org/wiki/Trombosit
    leydig hücreleri : http://en.wikipedia.org/wiki/Leydig_cell
    polifenol : http://tr.wikipedia.org/wiki/Polifenol
    nükleotid : http://tr.wikipedia.org/wiki/Nükleotit
     
    1reex1, darkbaba, Excursion ve diğer 15 kişi bunu beğendi.
  2. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Halk arasında, en azından benim bulunduğum çevrede ağır işlerden sonra çay içilmesi ve çay içilince yorgunluğu giderdiğinin düşünülmesi yanlış değilmiş. Babam da "çay yorgunluğu alır" der.

    İnanıyorum ki doğada bulunan ürünler supplement ve ek besin haline getirilip yoğunlukları arttırılmadan kolayca kullanılarak istenilen etkiler sağlanabilir. Yeter ki neyin ne işe yaradığı bilinsin. Bugün onbinlerce bitkinin ve hatta keşfedilip kayıtlara geçmeyen bitkilerin olduğu düşünülürse "tabiat eczanesi" lafının geyikten öte ciddi anlamlar taşıdığı anlaşılır.

    Uzaklara gidip eksantrik olmayada gerek yoktur diye inanıyorum, yüzyıllarca çeşitli yollarla keşfedilen şifalı bitkiler aslında burnumuzun dibinde. Bundan çok değil 50-100 sene önce ülkemizde selviden çamdan ilaçlar, dağdaki bayırdaki bitkilerden kuvvetlendiriciler yapılırmış.

    En önce kendi endemik bitkilerimizin kıymeti bilinmelidir. Çay derken biraz konu dışı olacaksa da bu bitkiler hakkında netten karşıma çıkan ilk tanımı yol göstermesi açısından veriyorum:

    Endemik, alanları belirli bir ülke veya bölgeye ait, yerel, ender ve çok ender bulunan türler. Latince endemos (indigenous) kelimesinden gelir ve “yerli” anlamında kullanılır.
    Endemik alan; bir ada, bir yarımada veya bir dağ olabileceği gibi birkaç metrekarelik alanlar da olabilir. Türkiye endemik bitkiler açısından dünyanın önemli ülkelerinden birisidir.
    Yurdumuzun siyasi hudutları içerisinde doğal olarak yetiştiği halde başka hiçbir yerde yetişmeyen, diğer bir deyişle dünyada yalnız ülkemizde yetişen bitkiler Türkiye endemikleri olarak adlandırılır. Yurdumuz endemiklerinin sayısı 3000 dolaylarında olup endemizm oranı %33 civarındadır.(Davis, 1965-1988). Ülkemizde endemik tür sayısı diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizin bu zenginliği daha iyi anlaşılır. AvrupaYunanistan olup 800 civarındadır. Aynı şekilde endemik türlerce zengin İspanyaSırbistan’da ise bu sayı 400-500 arasındadır. ülkeleri arasında en çok türe sahip olan ülke ve
    Türkiye'de ki endemik türlerin en önemlilerinden birkaçı;
    • Kazdağı göknarı (Abies nordmanniana subsp equi-trojani)
    • Kasnak meşesi (Quercus vulcanica)
    • Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis)
    Türkiye'de bilhassa dar derin yarılmış dağlık alanlarında endemiklerin sayısı bir hayli yüksektir. Bunun yanında özellikle Pleistosen’deki iklim şartlarına göre yetişmiş ve yayılma imkanı bulmuş, fakat günümüzde bilhassa dağlık bölgelerimize lokal alanlarda hayatiyetlerini sürdüren çeşitli flora bölgelerine ait bitkiler görülür. Örnek olarak, Karadeniz Fitocoğrafya Bölgesindeki Akdeniz elemanları, Nur, Dedegöl, Ağrı, Nemrut, Mercan (Munzur) dağlarındaki nemli ılıman ve nemli soğuk bitkilere örnek verilebilir.
    Bunun yanında Türkiye'de Konzervatif endemikler yanında, yeni gelişmekte olan progresif endemikler de bulunmaktadır. Bu bakımdan hem çeşitli familyalara ait hem de endemikler yönündende çok zengindir.
    Türkiye’de yetişen endemik türler doğada, aşırı otlatma, yangın, bilinçsiz kesim, söküm, ıslah çalışmaları, yapılaşma, şehirleşme ve herbisit kullanımı gibi çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu olumsuz faktörler kimi zaman bitkinin yok olmasına ve bir anlamda yer yüzünde ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Bu olumsuz faktörler zamanla bitkilerin durumlarını tespit etme ve gerekli önlemleri alma ihtiyacını doğurmuştur. Bu ihtiyaca yardımcı olmak amacı ile “Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği(IUCN)” kurulmuştur. Bu kuruluş yapığı çalışmalarla bitkiler için tehlike sınıflarını belirlemiş ve kritik durumdaki bitkileri buna göre değerlendirerek Kırmızı Bülten denilen “Red Data Book ” isimli eseri ortaya çıkarmışlardır. Bu çalışmalardan sonra aynı kategoriler esas alınarak “ Türkiye’nin Nadir ve Endemik Bitkileri ” adlı bir kırmızı bülten hazırlanmıştır.

    ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Endemik_(botanik) )

    Kendi endemik bitkilerimizin halk arasında geçmişte kullanıldığını bilyoruz ve günümüzde bunları gösteren ismini hatırlayamadığım az sayıda ancak ciddi araştırmaların sonucu oluşturulmuş yayınlar var.

    Evet çay "bizim" diyemeyiz hatta geç tanışmışız bir milletiz ancak onu benimsemimizde sanırım yüzlerce yıllık bitki kullanımı tecrübemizin etkisi var. Bugün dünyada çayın her türlüsünün çok faydalı olduğu konuşulmaktadır. Yaptığımız spor faaliyetlerinde karar miktarda ve doğru zamanda tüketimin in faydalarının olduğunu öğrenmek ise sevindirici.
     
  3. D.Wolf
    Offline

    D.Wolf Üye

    Katılım:
    19 Ocak 2008
    Mesajlar:
    1.305
    Beğenileri:
    2.200
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    istanbul
    şu bir gerçek ki,kortizolun yüksek olması biizm için kötü bir durum performans açısındançünkü anti- anablolik özelligi olan bir hormon ve kasları gelişimin etkileyen bir faktör...çay veya kafein türevleri içeceklerin sihirili degnek olduklarına inanmıyorum, sadece çayın içinde değişik bir amino asit türevi var, ondan dolayı bu söylenmiş olabilir..

    eger kortizolu düşürüyorsa, antrenman öncesi de almak lazım,peki bu kortizol hormonunu kötü etkilemez mi veya tembelleştirmez mi?..çünkü kortizolu tek bir yolla seviyesini düşürmüyoruz sonucta, değişik gıdalarla düşürebiliyoruz.demek istedigim çayın içindeki güçlü aminoasit bunu saglıyorsa, diğer besinlerin kortizolu düşürmesi zorlaşmaz mı sonra?..bu yüzden, ben sık sık kullanımına karşıyım..içilecekse de, yemeklerden 45 dk sonra 1 bardak açık çay olarak içilmeli diye düşünüyorum..paylaşım için teşekkür ederim diez..
     
    1reex1 bunu beğendi.
  4. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    açıkçası bu makaleden ötürü çay içiminin artırılması değil sadece vg.ciler için zararı değil yararı olduğu düşünülmesi yeterdir diye düşünüyorum..

    ben antremandan sonraki yemekten sonra içiyorum..enazından kortizola da faydası olduğunu bilmek güzel..
     
  5. castorpollux
    Offline

    castorpollux Üye

    Katılım:
    19 Nisan 2008
    Mesajlar:
    467
    Beğenileri:
    411
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Ankara
    bu yazı benim gibi çay tiryakilerini eminim çok sevindirecek...
    Sigara benim için vazgeçilebilir ama çay asla! o yüzden bu bilgiyi bilmek ayrıca keyif verir...
     

Sayfayı Paylaş